Emir, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Can Atalay'ın fiilen cezaevinde tutulduğunu belirtti. Ayrıca, Yargıtay kararının Meclis Genel Kurulu'nda okunarak Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmeye çalışıldığını hatırlattı.
CHP olarak, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararın "hukuksuz ve yok hükmünde" olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne bir kez daha başvurduklarını belirten Emir, Anayasa Mahkemesi'nin yeniden karar vererek yapılan işlemin Anayasa'ya aykırı olduğunu bir kez daha tespit ettiğini ifade etti.
Emir, şunları ekledi:
"Şu haliyle Can Atalay milletvekilidir, milletvekilliği düşmemiştir ve Can Atalay fiilen cezaevinde tutulduğu için milletvekilliği görevini yapamamaktadır. Meclisin bir üyesi ve herkes kadar bu milletin oylarıyla seçilmiş bir milletvekili şu anda fiilen cezaevinde tutulmaktadır. Cezaevinde tutulmasının altında herhangi bir hukuki dayanak söz konusu değildir. Can Atalay'ın bir karar okutularak milletvekilliği düşürüldüğüne göre, Anayasa Mahkemesi kararının da yine Meclis Genel Kuruluna sunulmasını talep ediyoruz. Aynı işlemin tekraren yapılması, Can Atalay'ın milletvekili olduğunun tekrar tespit edilmesi, Anayasa Mahkemesi kararının Meclise sunulması ve Can Atalay'ın özlük haklarıyla ilgili işlemlerinin ivedilikle başlatılmasını talep ediyoruz. Meclis Başkanı, milletvekilleri, bir tüzel kişilik olarak TBMM, bu hukuksuzluğa, Anayasa tanımamaya, bu haksızlığa ve bir üyesinin cezaevinde tutulmasına daha fazla seyirci kalamaz, kulaklarını tıkayamaz. Biz, TBMM Genel Kurulunu, İçtüzük 7'nci madde uyarınca 10 Eylül'de olağanüstü toplantıya çağırıyoruz. Bu talebimizi Meclis Başkanlığımıza ilettik. Sayın Meclis Başkanımızdan randevu da talep ettik. Kendisinin uygun göreceği bir zamanda görüşmeyi de arzu ediyoruz."
Murat Emir, Anayasa Mahkemesi kararlarının, yasama, yürütme ve yargıyı bağladığına dikkati çekerek, "Yargıtay 'Ben Anayasa Mahkemesini tanımıyorum' diyemez. Bir yargı kurumu böylesine Anayasal düzene meydan okurken TBMM de TBMM Başkanı da buna seyirci ve kayıtsız kalamaz. Bu yargı krizinin de mutlaka görüşülmesi gerekiyor. Bu olağanüstü toplantı talebimizde ayrıca Meclis'te bir araştırma komisyonu kurulmasını ve bu hukuk krizinin, devlet ve anayasal krizin nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılması ve çözümü, gerekli adımların atılması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını talep ediyoruz." diye konuştu.
TBMM Genel Kurulunun aynı konuda iki kez olağanüstü toplanamayacağına yönelik söylemlerin bulunduğuna işaret eden Emir, bu görüşün baştan sonra yanlış olduğunu öne sürdü.
Emir, "İçtüzük 7'nci madde son derece açıktır. Buna göre, 'eğer siz üyelerin beşte biri kadar imza ile olağanüstü toplantı talebinde bulunursanız Meclis Başkanı yedi gün içerisinde gereğini yerine getirir' diyor, 'Meclis Başkanı değerlendirir, bakar, daha önce böyle bir toplantı yapılmış mı yapılmamış mı diye değerlendirebilir' demiyor." görüşünü aktardı.
"BU KEZ ARAŞTIRMA ÖNERGESİ VERİYORUZ"
Bugün yaptıkları olağanüstü toplantı çağrı taleplerinin, 16 Ağustos'taki olağanüstü toplantı talebinden farklı olduğunu vurgulayan Emir, şunları kaydetti:
"Bizim başvurumuz bir önceki başvurumuzdan iki temel noktada ayrılıyor: Birincisi, ilk başvurumuzu yaptığımızda, Meclis Başkanı'nın, Can Atalay'a ilişkin Anayasa Mahkemesinin kararını kendiliğinden Genel Kurula sunacağını umuyorduk. Ama kendisi Anayasa Mahkemesi kararı yokmuş, hiç olmamış gibi bu kararı okutmadı. Dolayısıyla biz bu başvurumuzda bu kararın Genel Kurula sunulmasını talep ediyoruz. Çünkü Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürüldüğü iddiası olan tezkere Meclis Başkanlığınca Genel Kurula sunuldu. Şu anda aynı işlemin bir kez da bu hukuksuzluğu gidermek üzere yapılmasını talep ediyoruz. Diğer ayrışan nokta da bir öncekinde genel görüşme talebimiz olmuştu oysa bu kez araştırma önergesi veriyoruz."
Murat Emir, olağanüstü toplantı başvurusuna diğer muhalefet parti gruplarının ve grubu olmayan birçok milletvekilinin de destek verdiğini dile getirdi.
"YEMİN METNİNDE KİMSENİN RAHATSIZ OLACAĞI BİR ŞEY YOKTU"
CHP Grup Başkanvekili Emir, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un, Kara Harp Okulunda teğmenlerin ant içme görüntüleri hakkındaki sözlerine de tepki gösterdi.
Tunç'un sözlerini anlamakta güçlük çektiklerini belirten Emir, "Yeminde laik, demokratik Cumhuriyet'e sahip çıkma, şerefiyle askerlik yapmak ve şerefiyle ölmek var. Bu millet, Atatürk'ü de Cumhuriyet'i de Cumhuriyet'in temel değerlerini de yüzde 100 sahiplenir. Karnınızdan konuşmayın, açıkça konuşun siz neden rahatsız oldunuz? Laik, demokratik Cumhuriyet'ten mi, Cumhuriyet ilkelerinden mi, yoksa Harbiyelilerin 'Mustafa Kemal'in askeriyiz' demesinden mi? O şanlı üniformayı giyen herkes ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal'in askeridir. Başkalarının arkasına sığınarak konuşmasın. O yemin metninde kimsenin rahatsız olacağı bir şey yoktu." ifadesini kullandı.