HDP Lideri Selahattin Demirtaş’ın 2015 Genel Seçimlerinde
%10’luk seçim barajını geçemeyeceklerini bile bile “parti olarak
katılacağız” açıklaması yapmasının “altında aranacak buzağı”,
“dananın kuyruğu koparsa gerisi bizde kalır” açıklamasıyla belli
oldu.
Genel düşünce, %8-9 civarında bir oy alarak parlamento dışı kalacak bir Kürt hareketi, Avrupa ve ABD’den alacağı destek ile “fiili bir durum” yaratarak Kürt Parlamentosu kuracak, böylelikle Hükümeti müzakerelerde zorlayacak şeklindeydi. Ancak bizim bile aklımıza gelen bu alternatif, Hükümetin de aklına elbet gelmiştir. Bana göre HDP’nin parlamentoya girememesi zaten Hükümet tarafından da istenen bir durum. AKP, bu sayede kazanacağı ekstra 30-40 milletvekili ile Başkanlık sisteminin getirilmesi için gerekli olan oy veya referandum hedefine rahatlıkla ulaşacak, HDP’ye taviz vererek yeni anayasayı çıkardılar dedikodularının önüne geçecek ve böylece müzakereler ve diğer hukuki süreçler içini elini kuvvetlendirmiş olacak.
HDP ise, yarın anayasa değişikliği ile doğabilecek her türlü sıkıntıda “ben oy vermedim, beni bağlamaz” şeklinde savunma yapacak zemini hazırlayacaktır. HDP’nin parlamentoda olması durumunda, çözüm sürecine destek olması için anayasal değişikliklere onay vermek zorunda kalacağı gerçeğini görmemiz lazım. HDP’nin destek vermediği durumlarda, suçlu HDP olacağından çözüm sürecini tıkayan durumuna düşecek. Şimdi ise “AKP’nin elinde gücü var, gerekli değişiklikleri yapmalı” mazeretini öne sürebilecek.
Oluşacak fiili durum, Güneydoğu’da kurulacak parlamento ile kamuoyunu sürece hazırlanmış olacak ki, hatırlarsanız Kuzey Irak’ta kurulan Özerk Kürt Devleti’de benzer süreçlerden geçti.
Türkiye’nin bu noktada bir Kürt Devleti’nin kurulmasını engelleyemeyeceği ortada. Dolayısıyla sürece direnmek yerine, süreçle beraber hareket etmek ve “Türkiye üzerinden dünyaya açılabilen bir Kürt Devleti yaratmak” mantığı, en kabul edilebilir alternatifmiş gibi duruyor. Anlamsız bir şekilde yıllarca süren ve binlerce gencimizi ve milyarlarca dolar paramızı gömdüğümüz Güneydoğu için artık başka plan yapmak gerektiği ortadadır.
Bu süreci iki şekilde çözersiniz; ya barış ile ya da bütün Kürtleri öldürerek.
Bütün Kürtleri öldürebileceğine inanan var mı?