Medyaya güven % 30. Niye? Millete değil, vasilere dayandıkları için. Kimi Atatürkçülük, çağdaşlık; kimi de muhafazakârlık mücadelesi veriyor sözde. İyi niyetle oldukları düşünülse bile bu körtaraflıkları emperyalist Batının ruhunu çaldığı sinsi hainler eliyle ilericilik-gericilik bölünmesini getirdi, getiriyor vessalam! Hatırlayalım:
Medyaya güven % 30. Niye? Millete değil, vasilere dayandıkları için. Kimi Atatürkçülük, çağdaşlık; kimi de muhafazakarlık mücadelesi veriyor sözde. İyi niyetle oldukları düşünülse bile bu körtaraflıkları emperyalist Batının ruhunu çaldığı sinsi hainler eliyle ilericilik-gericilik bölünmesini getirdi, getiriyor vessalam! Hatırlayalım:
Aczimendî başı Müslüm Gündüz, zikir particisi Ali Kalkancı, Fadime Şahin… gibi isimler hangi programlarla tanınmıştı? Bunların laiklik gidiyor korkusu yaratmak, böylece laikçi-dinci çatışması organize etmek için makamlara sızmış hainlerce servis edildiği görülmemiş miydi sonradan? Sakallı sarıklı tarikat liderlerinin Erbakan ziyareti neyin nesiydi ve haber programlarında nasıl fırtınalar koparılarak gündem yapılıyordu? 28 Şubata böyle böyle gidilmemiş miydi? Bugünün cumhur reisi, belediye başkanlığından düşürülüp de hapse gönderilince artık muhtar bile olamaz manşetleri niye atılıyordu? Onu hizmetlerinden tanıyan millet ne yaptı oylarıyla? Kimlere, ne ders verdi acaba ona Bizim Reis diyerek? Lakin bitmedi emperyalist faaliyetler.
Menderes'in asılmasına yol açan, sağ-sol çatışmasıyla darbe üreten, Demirel'i 6 kez düşüren, 2001'de Ecevit'i hasta edip de sağ koluna artık ülke yönetme gücü kalmadı dedirten sinsi eller, onu da şeriat getirecek mesajı verecek şekilde yanıltarak sarıp sarmaladılar.Panislamizm yanlısı olduğu pompalandı hep sürekli yakın çevresinden. Hain darbe girişimine kadar Gazi diyordu da Atatürk demiyordu cumhuriyetin kurucusuna. Devlet Bahçeli de CHP ile bir olmuş vuruyordu da vuruyordu, en ağır hakaretlerle.
Makam hırsı körüğü sürekli pompalanarak bir kanadı felç (muhalif) edilmiş ve millî beka derdine düşmüş MHP yanında şimdi. Başkanlık sistemine de geçildi ya önceki liderler gibi oyuncak edemedikleri cumhur reisini son çare olarak halkın gözünden düşürme faaliyetlerine yöneldi sinsi eller iyice. Son seçim sürecinde kaş yapacağım derken göz çıkaran medya destekli yanlış propaganda faaliyetlerinin sorumluları kimdi diye düşünmeden edemiyorum doğrusu. Uyan ey milletim uyan!
Neydi son seçim sürecinde muhalefete sürekli koz üstüne koz sunan o gaflar Allah aşkına? Karadenizli adaya rum imaları, vipten geçti diye kıyamet koparmalar; chp mantığıyla yolsuzluk suçlamaları üreterek rakibi daha çok reklam etmeler, alay konusu olabilecek anlamsız 'Hiçbir şey olmamışsa bile bir şeyler olmuştur.' demeci, İmralı mektubu okutma; hangi niyetle, nasıl becerdilerse kardeşini de TRT'ye çıkarma...Tüm bunlar olurken sürekli diyalog içinde olduğum STK mensubu dostlara sordum: Ben aklımı kaçıracağım, ne diyorsunuz bunlara? Mağdur yaratma sabotajı, tarih tekerrür ediyor, nasıl unutuldu geçmişteki vesayet güçlerinin ve medyanın mağlup edilerek bugünlere gelindiği, otobüslerle Binali diye Trabzonlu Ekreme'e oy vermeye gidiyor insanlar…gibi cevaplar aldım.
Ey yandaşlık uğruna bölünmüş medya! % 30'dan hiç değilse % 70'lere çıkma sorumluluğunuz yok mu? Millet aşkına kendinize gelin; liderleri de kamuoyunu da doğrularla donatma mücadelesi verin! Kesin kanıt, belge ve ciddi araştırmalarla yazın, bu fikir de haber de yanlı dedirtmeyin millete artık! Devlet çarkı içinden size akan bilgileri bilir kişilerle çok yönlü olarak araştırın,sorun, inceleyin ve STK'lar aracılığıyla halkı da muhataplarını da iyi dinleyin de konuşun-yazın. Aldatma kültürüne aktör olmayı sürdürürseniz öneminizi kaybedecek, kamuoyu oluşturma (4.güçtü ya hani) gücünüzü tümüyle yitireceksiniz! Son zamanlarda dedikodu, kaza, kavga, terör, şehit haber ve yorumları doldu ekranlar. Tv.lerde tartışma içerikleri de hep aynı! Nerede eğitim, kültür, işsizlik, geçim sorunları? Hele hele nerede her işin başı sağlık sorunlarının çözümünü gündem yapan programlar?
Birikimine çok güvendiğim sağlık hocalarından mesajlar alıp duruyorum günlerdir. Bunları mutlaka başka yazarlara da iletmişlerdir. Sağlıkla ilgili son seçim sürecindeki gibi akla mantığa zarar bir icraat hazırlığının derdine düşmüş duayen hocalar. Hepsinin de diline Cahit Sıtkı Tarancı'nın şu dizesi düşmüş: Şaşırdım kaldım, nasıl atsam adım?
Daha önce tıp yönetimi, hataları, sarılacak yaraları…gibi konuları bu bilir kişi hocaları dinleye dinleye yazıya dökmüş, önceki Bakana da arz etmiştim. Yazık ki ne yetkililer ne de medya gündem yaptı. Oysa göndermedik yer de bırakmamıştım. Yazıları, kıymetli bir maden bulmuş gibi dikkate alıp bu değerli hocaların düşünceleri gündeme düşürülür diye çok baktım ama nafile! Bir değerli Prof. yazıyorsunuz ama okuyan yok demişti bana ya haklı çıktı. Kamu tıp kurumlarında istiap haddi, sağlıkta şiddet, hizmet verebilme durumları, hastalığın insan psikolojisine etkisi, çalışanların bu zamana kadar hep ihmal edilmiş konuşma ve iletişim becerileri eğitimi…hiç mi hiç gözetilmeden yeni ekonomik pakete, sağlık çalışanları için döner sermaye ödemesine vatandaş memnuniyeti kriteri getirilecekmiş. Duyunca ben de şaşırdım kaldım.
Bakan Bey, özel sektörden geldi diye mi kondu bu kriter? TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı Ordu Vekilimiz Dr. Şenel Yediyıldız'a bu konunun takipçisi olmasını öneriyorum. Ayrıca infial yaratan bu icraatla ilgili tepki gerekçelerini iletmek üzere ziyaret de edeceğim. Bir aydır sordum, soruşturdum, inceledim… gördüm ki bu kriter herkesi mutsuz edecek ve giderilemez sıkıntılar getirecek. Neresi ağrıdığını soran hekime, doktorsun anla daa…cevabı veren hasta paradosindeki kadar trajikomik bir icraat bu.
Kamu kurumlarında günde 100-150 hasta bakan hekime, 20 bin adım koşturan hemşireye bu zulüm yetmedi de dozu artırılmak mı isteniyor acaba? Sormadan edemiyor vicdan! Hekimini soran morali bozuk hastayı bekleyeceksiniz diye irrite etmek yerine, onunla hemen gelecek biraz sabır cümlesiyle iletişim kurabilme eğitimi verebildik mi ki sağlık çalışanlarımıza?
Hükümetler hizmet vereni de alanı da memnun edebilecek doğru bilgilere ulaşabildiği ölçüde yönetim gücü gösterebilir. Son seçim sürecinde olduğu gibi yanlış bilgilere dayalı uygulamalarla şok oy kaybı olur yoksa. Doğru bilgileri de liyakatli kişiler edinip sunabilir. Alınan ders yetsin artık! Medya propagandalarına yaslanma ve lider sırtında zar atma devri geçti!