Avrupa’da Siyasi Birlik ve Bütünleşme Sorunu
Prof Dr Mustafa Sıtkı Bilgin§
Son dönemlerde Avrupa Birliği’nin (AB) en önemli gündem maddelerinin başında siyasi birlik sorunu ve ayrılıkçı hareketlerin patlak vermesi yer almaktadır. Önce İngiltere’nin bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce bir referandum kararıyla AB’den ayrılma kararı (Brexit) almasından sonra şimdi de İspanya’da Katalonya krizi patlak verdi. Bilindiği gibi 1 Ekim 2017 tarihinde yapılan referandum sonrasında İspanya’ya bağlı özerk bir bölge olan Katalonya bağımsızlık kararı aldığını ilan etti. Ancak bu karar ne İspanya ve ne de AB üyesi ülkeler tarafından tanınmadı. Batı dünyası yıllardır Ortadoğu’da ektiği ayrılık ekinlerinin semeresini artık Avrupa’da da biçmeye başladı. Katalonya Krizi’nin İspanya ile mi sınırlı kalacağı ya da bir Avrupa Sorunu haline mi dönüşeceğini zaman gösterecektir.
Katalonya Meselesi mercek altına alındığında bunun başlangıcını 2008 yılında patlak veren ekonomik krize kadar götürmek mümkündür. Kriz İspanya’yı etkileyince Katalonlar da neden bunun faturasını en çok kendilerinin ödediğini sorgulamaya başlamışlardır. Zira 7,5 milyon nüfusa sahip bu bölge merkezi Barselona olmak üzere İspanya’nın en zengin mahallerinden birini teşkil etmektedir. Katalon halkı ekonomiye yaptıkları katkı oranında bölgelerine yatırım yapılmadığından şikâyetçi olmuşlardı. Bu itiraz ve şikâyetlerin çoğalması neticesinde 2014 yılında gayri resmi bir referandum düzenlemişler ve yüzde 80 oranında bağımsızlıktan yana oy kullanmışlardı. Bu sonucu elde ettikten 3 yıl sonra da 1 Ekim 2017 tarihinde icra edilen resmi bir referandumla bu sefer yüzde 90 oyla bağımsızlıktan yana tavır almışlardır. Ancak bu referandumu ‘anayasada bulunan ülkenin bölünemez olduğu’ hükmüne aykırı bulan İspanya Hükümeti tanımadı. Ardında da İspanyol Anayasa Mahkemesi bu kararı askıya aldığını ilan ettiği gibi sorumluların da cezalandırılmasına hükmetti. Geçen hafta itibariyle de Madrid yönetimi Katalonya’nın özerkliğini feshederek yöneticilerini görevden aldı.
AB üyesi ülkeler ise Katalonya’nın özerkliğini iptal eden İspanyol Hükümeti’ne destek verdiklerini ifade ettiler. Almanya ‘İspanya’nın egemenliği ve toprak bütünlüğü dokunulmazdır ve öyle kalacaktır’ açıklamasında bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise tek muhataplarının Madrid Hükümeti olduğunu ifade etti. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker de ‘AB Bloğu içinde bölünme ve parçalanma’ istemediklerini belirttiler.
Sonuç olarak bir asırdır ‘böl, parçala, yönet’ mantığıyla dünyanın birçok bölgesine bilhassa da Ortadoğu’ya ayrılık virüsleri pompalayan Batılı güçler şimdi yaydıkları bu fitnenin illetine kendileri yakalanmışlardır. AB üyesi ülkeler aynı ikircikli tavrı Türkiye’nin üyelik müzakerelerinde özellikle de siyasi konulara dair maddelerde ortaya koymuşlardır. Bugün başta İngiltere, Fransa, İtalya, Danimarka, Belçika, Hırvatistan ve Polonya gibi ülkeler olmak üzere Avrupa’nın birçok bölgesinde bağımsızlık talep eden siyasi ayrılıkçı hareketler mevcuttur. Bu bakımdan Katalonya meselesi Avrupa’nın siyasi geleceği için bir katalizör rolü oynayacaktır. Dolayısıyla da AB’nin bu konuda devşireceği menfi ya da müspet netice Avrupa’nın siyasi birlik ve bütünleşmesini de benzer şekilde etkileyecektir.