ABD’de Bireysel Şiddet ve Saldırıların Önlenememesinin Sebepleri
ABD’de Bireysel Şiddet ve Saldırıların Önlenememesinin Sebepleri
Prof Dr Mustafa Sıtkı Bilgin§
ABD’de yılda 12 bin kişi, bireysel şiddet ve saldırılar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. BM rakamlarına göre ABD’de 280 milyon civarında bireyin silahı olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakama göre her 100 Amerikalı’dan 85’inin bir silaha sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bir başka istatistiki rakama göre, ABD’deki sivillerin elinde dünyadaki sivillerin sahip olduğu toplam silahın yüzde 35’i bulunmaktadır. Silahlanmaya ait bu rakamlara ve sonuçlarına bakıldığında bireysel saldırıları terör olarak ta nitelemek mümkündür. Çünkü hem bireysel saldırılar hem de terörün sebep olduğu netice aynıdır; sivillerin katledilmesi ya da yaralanmalarına sebep olmasıdır.
Bu türden bireysel şiddetin ya da terörün en son tipik örneği geçtiğimiz ay, Las Vegas’ta bir otelde yaşanmıştır. Eric Paddock adlı bir saldırgan eline 10 kadar değişik silah alarak bir konseri dinleyen insanları taramış ve 59 insanın ölümüne ve 529 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur. Bireysel şiddet ve terörün sebebi ve buna neden olan iç siyaset ve hukuki dinamikleri gibi konuların anlaşılması için ABD tarihine, Amerikan toplumsal dinamiklerine ve iç siyaseti etkileyen faktörlere kısaca değinilmesi gerekir.
Amerika Birleşik Devletleri tarihine bakılacak olursa, 1850-1920 tarihleri arasında ise sadece Avrupa kıtasından 30 milyon kişi ‘Fırsatlar Ülkesi’ adı verilen Yeni Kıtaya yani ABD’ye göç etmiştir. Yine bu dönemde 1470 ile 1780 tarihleri arasında Afrika’dan Amerika’ya 9-11 milyon arası köle getirildiği belirtilmektedir. 30 milyon kadar bir başka büyük insan kitlesi ise iki savaş arası dönemde ABD’ye göç etmiştir. Dolayısıyla Amerikalılar bu göçleri 19 ve 20’inci yüzyılların en önemli tarihi ve sosyolojik hadisesi olarak görürler. ABD’li yöneticiler ‘Melting Pot’ ya da ‘Huddled Masses’ sloganlarıyla 72 parçadan oluşan bu halkı, ekonomik refaha sahip olma ülküsüyle bir arada tutmaya çalışmıştır. Dolayısıyla, ABD göçmenlerden ve çok parçalı sosyolojik yapıdan oluşan bir devlettir ve göçün temel sebepleri arasında da ekonomik faktörler ön sırada yer almıştır.
Ancak, ekonomik faktörler tek başına bu kadar etnik ve dinsel çeşitliliğe sahip halklar arasında sosyal ahenk ve iç barışı sağlamaya yeterli olmamaktadır. Zira kapitalist bir paradigmaya dayanan ekonomik sistem sosyal adaleti sağlayamadığı gibi çok parçalı sosyal yapı sık sık bireysel şiddete ve toplumsal reaksiyonlara sebep olmaktadır. Değişik göçmen guruplarından müteşekkil sosyolojik yapı nedeniyle, insanları birbirlerine bağlayan temel unsurlardan olan tarih, kültür, din, etnik yapı gibi bağların zayıf olması sosyal tabanın bir başka mühim zayıf halkasını teşkil etmektedir. Nitekim ABD’de 19’uncu asırda sıklıkla ortaya çıkan nativism (etnik köken), racism (ırkçılık), anti göçmen yasaları, siyahlara ayırımcılık (Jim Crow yasaları), Xenophobia (yabancı düşmanlığı) ve Yellow Journalism-Yellow Peril (Asyalılara karşı ayrımcılık) gibi toplumsal şiddet hareketlerinin 20’inci asırda ve günümüzde zaman zaman hortladığını görmekteyiz.
Tüm bu tarihten miras kalan sosyal hastalıklar ve ırkçı yaklaşımlar bir nefret dalgasına sebep olduğundan bireysel şiddete ve terör saldırılarına da sebep olmaktadır. Bireysel şiddetin bir sebebi de Amerikan toplumunun sosyal temelini oluşturan individualism (bireyselci) ve ekonomik temelini oluşturan kapitalist anlayıştır. Çünkü her iki unsur da bireysel hırs ve menfaatlerin toplum çıkarlarının önüne geçirilmesine sebep olmakta ve bu durum da toplumsal kontrol mekanizmasını ortadan kaldırmaktadır.
Bireysel silahlanma ve şiddetin en önemli kaynağı da Amerikan Anayasasıdır. 4 Mart 1789 yılında anayasanın 5. maddesi uyarınca kabul edilen ek ve değişiklik uyarınca bireysel silahlanma, kişisel hak ve özgürlük alanı olarak değerlendirilmiştir. İlgili yasada (II. değişiklik) ‘Düzenli bir milis gücü, hür bir eyaletin güvenliği için zorunlu olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir’ hükmü yer almaktadır. Ancak bu yasanın ABD’nin içinde bulunduğu tarihsel şartları itibariyle İngiliz sömürgesinden kurtulmasından hemen sonra yapıldığı düşünüldüğünde, bunun konjektürel bir durum olduğu ve o dönemin şartlarına uygun olduğu ancak günümüze irca edilemeyeceği açıktır. Ancak, ABD’deki güçlü silah lobilerindeki kar hırsı ve etki güçleri yasayı değiştirmek isteyen hükümetleri aciz bırakmakta ve dolayısıyla da bireysel şiddetin artmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak, ABD’deki bireysel şiddetin artmasında ve toplumsal reaksiyonların yayılmasındaki en temel sebep, yukarıda belirtilen tarihsel ve sosyolojik gerçeklikler sebebiyle bu ülkede henüz birlikte yaşama kültürünün içselleştirilememesidir. Bunun da arkasında hukuki ve siyasal etkenler, sosyo-ekonomik problemler ve toplumda fazı gittikçe artan zihni ve ideolojik kırılmalar yatmaktadır. Politikacı ve idarecilerin yaptığı hatalar ise yukarıda belirtilen fay hatlarını harekete geçirmekte ve bazen de Las Vegas’ta olduğu gibi facialara adeta davetiye çıkarmaktadır.