Psikiyatrist Hakan Türkçapar ve Psikolog Sude Öykü Yıldırım'ın yazdığı "İnstagram krizi ve Doomscrolling" adlı metin, sosyal medyanın insanlar üzerinde yarattığı tahribatı gözler önüne seriyor. Doomscrolling yani "felaket kaydırması" denen kavram, sosyal medyada saatlerce olumsuz haber ve içerik içinde kaybolan bireyin, bir tür karamsarlığa hapsolarak kötü içerikleri daha da çok takip etmek istemesine sebep oluyor. Yani olumsuzluk yanlılığı da denen Doomscrolling, bireyde kötü olayları izlemeye, aramaya ve seçmeye yönelik bir kısır döngü oluşturuyor.
TOPLUMSAL VE KÜRESEL KRİZLER OLUMSUZ ETKİLİYOR
Özellikle küresel krizler, savaşlar, ekonomik buhranlar, toplumda travma yaratan vakalar Doomscrolling'i adeta tetikliyor. Çünkü insan beyni bu tarz olumsuz içerikleri zihnine kazımaya ve gelecek zamanlar için bu hadiseler hakkında tedbir almaya programlı şekilde çalışıyor. Fakat bireyin bu sürekli tehdit altında olma hissinden kaynaklı tetikte olma hali, uzmanlara göre zamanla kronik anksiyete, tükenmişlik ve uyku sorunu yaratabiliyor.
BİREYLER DOOMSCROLLİNG'İN ÇÖZÜMÜ İÇİN NE YAPABİLİR?
Peki bireyler Doomscrolling'den nasıl kurtulabilir? Öncelikle içinde oldukları durumun farkına vararak ve onu tanıyarak işe başlayabilirler. Ardından olumsuz düşüncelerini tanımlayarak bunların yerine olumlu, mantıklı ve gerçekçi düşünceler koymayı deneyebilirler. Örneğin "dünya sadece kötülüğün değil, iyiliğin de olduğu bir yer" inancını zihinlerine yerleştirebilirler. En önemlisi de sosyal medya kullanımlarını sınırlandırarak hem zamanlarını hem algılarını daha sağlıklı şekilde yönetebilirler.