ARAP DÜŞMANLIĞI YAYILIYOR
Arkadaşlar, ülkemizdeki Suriye'li göçmenler üzerinden müthiş bir
Arap düşmanlığı yapılıyor. Ayrıca İngilizce tabelalara kimse
dokunmazken Arapça tabelaların indirilmesi de sadece Arap
düşmanlığı değil, resmen İslam düşmanlığının dışa vurumudur.
Tatillerini paramız Türkiye’ye yarasın diye Türkiye’de geçiren
Filistin asıllı akademisyen bir ailenin başına da geldi Adana’da.
Telefon dükkanına giden 14-15 yaşlarındaki iki oğullarını darb
etmişler. Polisler aileye çok kötü davranmış. Karakolda benzer
şekilde şikayetçi olmamaları için adeta baskı görmüşler. Ne olacak
bu halin sonu?
Es kaza Ankara ya da İstanbul'da Arapç konuşsak neredeyse dayak
yiyeceğiz.
Üstelik ülkemizde ciddi bir sermaye transferi yapan ve tatillerini
ülkemizde geçirip ciddi paralar bırakan Araplar da bu baskıdan
nasibini alıyor.
Böyle yapan insanlar bu ülkenin milli insanı değildir, bunlar
ajandır ve düşmandır. Bu Arapları ve sermayeleri Avrupalı devletler
ve hatta Yunanlılar ülkelerine çekmek için ne kadar kolaylık
çıkardıklarını bilseniz bu insanlara müteşekkir olurdunuz. (Ben
bunu yazınca bazıları Suriyeli göçmenleri kast ettiğimi düşünerek
eleştirmiş. Yazıyı kendi bütünlüğü içerisinde okuyan, buradaki
Avrupalıların ülkelerine çekmek için uğraştıları kişilerin zengin
Arap turistler ve Arap sermayesi olduğunu ve bunu kast ettiğimi
anlar. Ayrıca Suriyeli mülteciler içerisinde zengin olanlar ve
nitelikli olanlara zaten Avrupa kapılarını açıyor.)
Bazılarınız, ekonomi kırılgan iken doların düşmesine anlam
vermezken bunun ekonomik olmadığını sisteme bir yerden para
girdiğini bilmiyor...
Kendi elimizle kendimizi batırıyoruz.
Gaza gelmeyin...
İyi ya da kötü, Suriyelilerle birlikte yaşayacağız... Çünkü Suriye
sorununun bu hale gelmesinde bizim de dolaylı katkımız oldu bunu da
bilin...
Komşusunda yangın çıkarken, camdan çekirdek çıtlatıp seyrederseniz,
evinize de sıçrar. Evinizi yangından korumak için komşudaki yangını
söndürmek gerekir.
Not
Devletin sosyal medyada ve toplumda halkı kışkırtan kişilere karşı
sert önlemler alması gerekir... Yoksa ayağımıza gelen bu fırsatı
kaçırır, hem kapılarımızı açmış ve hem de bizden nefret eden bir
toplum yaratmış oluruz. Sonuçta bu sorunlar çözüldüğünde bakide
kalacak olan düşmanlarınızın saldırganlığı değil, dostlarınızın
sessizliği olacaktır.