Başbuğ Alpaslan Türkeş; Türk milletinin son asırda yetiştirdiği en büyük devlet adamıdır. Bu gün ölüm yıldönümünde tahassürle anıyoruz. Mekanı cennet olsun, çok sevdiği Allah’ın Resulüne yoldaş olsun.
Başbuğ Alpaslan Türkeş;
Türk milletinin son asırda yetiştirdiği en büyük devlet adamıdır.
Bu gün ölüm yıldönümünde tahassürle anıyoruz.
Mekanı cennet olsun, çok sevdiği Allah'ın Resulüne yoldaş olsun.
***
Bir hikaye ile başlayalım.
Ankara Tıp fakültesinden 1974 yılında mezun olurken.
Mezuniyet konuşmasını, komünist, Marksist bir öğrenciye vermek istemişler
Ben de bunu duydum. Komisyon toplantısına girdim.
'Hangi sıfatla ona veriyorsunuz? Yoksa salonu dağıtırız' dedim. 'Kime verelim?' dediler.
Ben de; 'okul birincisine' dedim. Sonra öyle oldu. Çünkü o ülkücü idi.
Jüride bir hocamız vardı. Prof. Dr Necip Danişoğlu, 'Bana bir uğra' dedi.
Uğradım.' Türkeş, Menderesi niye astı?' dedi. Sonra da;
'Tevfik ileri benim eniştemdi. Milliyetçi adamdı' dedi
Ben de 'Onu asanlar Türkeş'i sürgün edenlerdir.
Kaldı ki, Menderesin idamını önlemek için çok çalıştı. Konseye mektup yazdı.
Ama önleyemedi' dedim.
Sonra da; 'Menderes ve Tevfik ileri milliyetçi insanlardı. On yıl iktidar oldular,
Fakat kendilerini koruyacak bir gençlik yetiştiremediler. Halbuki Alparslan Türkeş,
İktidarda değil, hatta küçük bir partinin genel başkanı,
Ama görüyorsunuz, Türkiye'yi kurtaracak gençlik yetiştirdi'. Dedim.
'Doğru' dedi. 'Ben bunu hiç düşünmemiştim'.
***
Başbuğ Alparslan Türkeş;
Türk milletini, kendine getirdi. Kendini öğretti.
Türk gençliğine Türk ülküsünü öğretti. Turanı, Kızıl elmayı öğretti.
Türk gençliğine kendine güvenmesini öğretti.
Türk gençliğine, İslam imanı ve ahlakını öğretti.
Bu günkü Müslüman gençliğin büyük ekseriyeti Türkeş'in eseridir.
O, Türk milletini teşkilatlandırdı. Gençlikte ülkü ocaklarını kurdu.
Her meslekte teşkilat kurdu, işçi, köylü, esnaf, mühendis, doktor, öğretmen,
Ayrıca polis, sanatkar, yazar, çizer, üniversite öğretim üyeleri içinde de teşkilatlandı.
***
Kendisi, MİT, Askeri istihbarat, emniyet istihbarat ve özel harp dairesinde bile teşkilat kurmuştu.
Her taraftan bilgi alıyor. Türk devletini ve milletini korumaya çalışıyordu.
Hatta Türk dünyasında da büyük bir potansiyeli vardı.
Bir gün Moğolistan meclisinde Kazak asıllı bir milletvekiline 'Ben Türkeş partiyasındanım' dedim.
O da bana; 'Ben de Türkeş partiyasındanım' dedi.
Bir gün sanıyorum 1988 yılı idi.
Başbuğ MYK toplantısında; 'Dün Sovyetler birliği büyük elçisi Çernişev geldi.
Bana ; Sayın Türkeş, Sovyetler birliği için
İyi düşüncelerimiz var olayları sükunetle karşılayın dedi.' Dedi.
Ben de; 'Biz küçük bir partiyiz, ne yapabiliriz ki dedim'
O da 'Biz kimin küçük, kimin büyük olduğunu biliriz dedi' dedi.
Sovyetlerin dünyaya, hükmettiği bir dönem de biz bu sözlere hayret etmiştik.
O sırada Sovyet gençlik dergisi,
İzvestiya Komsomolkaya Başbuğ Türkeş'i öven bir yazı kaleme almıştı.
Meğer Türkeş'in, dağılma döneminde Türk cumhuriyetlerinde bir isyan çıkarmasını istememişler.
***
Sonra Kazakistan'a gittiğimizde;
Kazak yazarlar 'Türk birliği' diye bir gazete çıkarmışlar,
Üzerinde Başbuğun resmi vardı.
Daha sonra onların baş redaktörü, Batırhan Darımbetle görüştüm.
O 16 jeltoksan olayını anlattı. (devam edecek)