AK Parti’de Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşti.
AK Parti Genel Merkezi’nde yapılan toplantı saat 14.20 sıralarında başladı. Toplantı, 16.45 sıralarında sona erdi.
MKYK toplantısına bakanlar da katıldı. Toplantıda AK Parti'yi kongreye götürecek süreç başlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partiyi kongreye götürecek kararı imzaladı.
ÖMER ÇELİK'TEN GÜNDEME İLİŞKİN ÖNEMLİ MESAJLAR...
MKYK toplantısı devam ederken AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, gazetecilere gündemdeki konulara ilişkin açıklama yaptı.
AK Parti’de kongre sürecinin başladığını söyleyen Çelik, büyük kongreyle ilgili takvimin mart ayının sonunda netleşeceğini söyledi. AK Parti Sözcüsü, “Yeni trendlere uygun, yeni modeller nasıl oluşturabiliriz, bunlar üzerinde hazırlıklarımız var.” diye konuştu.
Kara Harp Okulu'nun mezuniyet töreninde kılıç çekip, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diye yemin eden teğmenler hakkında da değerlendirmede bulunan Ömer Çelik, "Genç teğmenlerimizin mezuniyet törenlerinde ordumuzun ebedi başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü anması kadar doğal bir şey yoktur. Bunu bir vesayet odağı gibi değerlendirmek yanlıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin geleceği için yetiştirilmiş bu teğmenlere hakaret kabul edilemez. Bunlar milletin evlatlarıdır" ifadelerini kullandı.
MART SONUNDA BÜYÜK KONGRE TAKVİMİ BELLİ OLACAK
Ömer Çelik konuşmalarını şöyle sürdürdü, "Kongre süreci ile ilgili MKYK'mıza teşkilat başkanımız Erkan Bey tarafından kapsamlı bir sunum yapıldı. Bu takvimin Mart sonuna kadar yetiştirilmesi bekleniyor. Mart sonunda büyük kongre ile ilgili takvim netleşecek. 21 Eylül itibariyle delege seçimleri takvimi söz konusu olacak. 12 Ekim'de belde kongreleri olacak. İlçe kongreleri de 12'de olacak. 93 kadar sürmesi söz konusu. 28 Aralık'ta il kongreleri başlayacak. Mart sonuna kadar yetişmesi ve büyük kongre gerçekleşecek.
Takvimde ileri doğru sarkmalar olabilir. Bu süreçte mekanik bir kongre süreci olarak değerlendirmiyoruz yeni ritme göre teşkilatlarımızın vatandaşlarımızla buluşması var.
Orta vadeli program 5 Eylül'de açıklanacak. Ekonomi yönetimine dönük olarak bakan arkadaşlarımızın istifasının yalan olduğunu söylemek isterim. Spekülasyon amaçlı bunlar. Pozitif sonuçlardan rahatsız olanların kara propaganda faaliyetleri. Esas olan milletin taleplerini yerine getirmek. biz yolumuza devam ediyoruz.
Yeni dönemdeki siyasi faaliyetler ele alınacak. Eylül ayı içinde genel başkan yardımcılarımız, MKYK üyelerimiz vatandaşlarımızla buluşacak.
Diyarbakır anneleri 6. yılına girdi. Vicdan çağrısı yapan annelere bir kez daha sevgilerimizi iletiyoruz. Bu ülkede herkesin birinci sınıf vatandaş olduğu bilinci ile bu çocukların gelecek kurması arzumuzdur. Bu hakları savunduğunu söyleyenlerin yaptığı terör örgütlerin aparatı haline getirmeye çalışmaktır. Diyarbakır annelerinin eylemi, çocuklarını terörden kurtarmak isteyen annelerin eylemi olarak dünyanın en yüksek çağrılarından biri olmuştur.
Batılı insan hakları örgütlerinden destek verilmemiş olması dikkatle değerlendirilmeli. Çifte standart herkesin dikkatini çekmekte. Bugün demokrasiden yanayım diyenlerin somut bir sınavdır bu. Bu eyleme destek vermiyorsanız söylemleriniz de insan hakları ile hassasiyetleriniz de havada kalmaya mahkum.
Bu zaferler ayında partimizin kuruluş yıl dönümünü kutladık. Kabinemizin Ahlat'ta gerçekleşmesi tarihi bir mesaj olmuştur.
Biz milletimizin hafızasında yaralı bilinç yaratmaya çalışan tavrın karşısındayız. Uzun bir devlet geleneğine sahibiz. Göz bebeğimiz olan Türkiye Cumhuriyetimiz ile geleceğe yürüyoruz. İç bünyeyi sağlam tutmak önemli. Siyaseten birbirimizin rakibiyiz ama hasmı değiliz. Netanyahu hükümetinin saldırganlığında iç bünyenin sağlam tutulması önemli. Adlarımız farklı olabilir, aidiyetlerimiz farklı olabilir ama hepimizin soy adı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Herhangi bir virüs üretmeye çalışanlara karşı bu hassasiyetimizi en üst seviyede tutacağız. Atatürkçülük yapmaya çalışıyorum deyip milletin değerlerine saldıranlar Atatürk'e karşı saldırıyorlar aslında. İlk cumhurbaşkanımız ve devletimizin kurucusu Atatürk'ten Erdoğan'a kadar büyük mücadeleler verilmiştir. Atatürk'e ve Erdoğan'a karşı tavırlar mahkum edilmesi gereken tavırlardır. Nefret söylemi unsurudur ve iç cepheyi dağıtmaya dönük hareketlerdir. Yöneticiler arasında rekabet olabilir ama onlara oy veren vatandaşlara hakaret etme hakkı yoktur. Hangi siyasi parti tabanındaki vatandaşımız olursa olsun tüm saldırılara karşıyız. Bize oy versin vermesin vatandaşın iradesi saygıdeğerdir.
Atatürk'e ve cumhurbaşkanımıza dönük çirkin dilin yanı sıra bunun topluma da yansıması oluyor. Başörtülülerine dönük uygulamalar nefret söylemlerinin neticesi olarak meydana geliyor. Burada siyasi partilere düşen görev şudur; parti tabanına ve cumhurbaşkanına hakaret eden kişinin protokolde ağırlanıp alkışlanması hakaretin alkışlanmasıdır. Bir siyasi partiye yakışmayan şey budur. Kendi tabanlarına saldıranların da dolaylı olarak himayesini gerçekleştirmiştir. Bu hakaretleri eden kişinin CHP başkanı tarafından himaye edilmesi son derece yanlış durum olmuştur. CHP'ye yakışmadı. Geçmişte CHP genel başkan yardımcılığı yapmış birinin çirkin dili karşısında olması gereken CHP'de disiplin mekanizmanınım işletilmesidir. Siyasi eleştiri ile hakareti birbirine karıştırmamak gerekir.
Başka bir siyasi partiden bir kişi, bir iş insanı Kürtçe konuştuğu için öldürüldü dedi. Bu asayiş olayıydı. Konuştuğu dilden dolayı katledildi şeklinde yaklaşmak provokasyondur. Herhangi bir kişinin, bir misafirin dilinden ötürü hedef alınması olursa bunun karşısında bir yer alırız.
İSRAİL'İN GAZZE'YE YÖNELİK SALDIRILARI
Gazze'deki soykırımın devam etmesi ve bunun Batı Şeria'ya taşınılmaya çalışılması aynı zamanda Batı Şeria'dan Lübnan'a, Suriye'ye, İran'a taşınması gerilimi coğrafyaya yayma çalışmasıdır. Dünya sessiz kaldıkça soykırımın ortağı olmaya devam etmektedir. Yarın bir gün uluslararası kurumların ve mekanizmaların katılımcısı düşmeye başlarsa bunlar başkaları tarafından da dikkate alınmamaya başlarsa bugün sessizliğe gömülenler, bu katliamlara örtülü destek verenler sorumlusu olacaklardır.
Mescid-i Aksa'nın statüsüne dönük saldırılar artık işin geri dönülmez noktaya getirir. Orada sadece Müslümanlara, camilere dönük değil kiliselere yönelik saldırılar net şekilde görülmektedir. Burada ırkçılık ve soykırımı üzerinden ne Müslümanlara ne Hristiyanlara bir işgal faaliyetidir. Bizim bununla mücadelemiz devam edecek. Cumhurbaşkanımızın önümüzdeki dönemde BM'de ve diğer platformlarda güçlü mesajları gerçekleşecektir. Dünya Gazze'ye sessiz kaldıkça soykırıma destek vermektedir. Uluslararası mekanizmaları katılımcısı düşmeye başlarsa bu kararları alanlar, Netanyahu'nun katliamlarına destek verenler bunun sorumlusu olacak. İsrail burada durdurulmazsa herkes bunun sorumluluğunu paylaşmak zorunda kalır.
SORULAR VE YANITLAR
ÖZGÜR ÖZEL'İN ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI
Cumhurbaşkanımızı herhangi seçimde yenebileceğini düşünmesi hiçbir şekilde siyasi değerlendirme olarak ele alınamaz. Kendileri açısından kötü bir espri olmaktan öteye geçmez. Seçim bittikten sonra 'Biz seçim falan istemiyoruz, belediyelerde hizmet edeceğiz' diyorlardı. Belediyelerde ortaya konulan bir hizmet yok. Tam tersine belediyelerde sürekli olarak hizmetlerin aksaması daha çok akraba atamalarıyla gündeme geliyor. Bütün bu tartışmanın erken seçim tartışmasıyla örtbas edilmesini görüyoruz.
CHP'deki aktörler arasında kimin niyetinin ne olduğu, kimin kimin ziyaret ettiği. Eskiden 6'lı masa çerçevesinde bu siyaset konuşuluyordu. 6 Masa CHP'de küçük bir prototipi haline dönüştü. Şimdi tüzük kurultayı deniyor. Önümüzdeki dönemin siyasi ritmini yakalamaktan ziyade parti içinde mevzi inşa etme şeklinde gündeme geliyor. Herhangi şekilde erken seçim yok. Önümüzdeki süreçte Türkiye'nin istikrarlı ilerleyişini koruyarak, Türkiye'nin güvenli ülke vasfını koruyarak, eser ve hizmet siyasetinde yolumuza devam edeceğiz. Bizim için 3,5 yıl Türkiye Yüzyılı çerçevesinde son derece kritiktir. Şu anda erken seçimle ilgili konuşulacak konu, tüzük kurultayı sözkonu olduğunda CHP'nin içinde bir erken seçim var. Onun o şekilde değerlendirilmesi lazım.
(Mezuniyet töreninde teğmenler tartışması) Ülkemizin tarihinde ve dünya tarihinde kara, hava ve deniz kuvvetlerimizde üç kız öğrenci birinci oldu. Türkiye Yüzyılı bir bakıma kadınların da yüzyılı diyorduk. Bu mottonun altını dolduran sonuçlardan bir tanesi oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri gözbebeğimizdir. Geçmişte ordunun üzerinden askeri vesayet üretilmesinin birtakım yabancı projeler çerçevesinde en çok Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar verdiği görülmüştür. Bu gençlerin Türkiye'nin geleceğine dönük hizmetinden, vatandaşlarımızın bunu takdir etmesi kıymetlidir. Bu görüntülerin neticesinde birilerinin yaptığı açıklamalara bakarak, birtakım kötü tecrübelerin hatırlanması demokratik hafızada iz ve yara bırakmış birtakım olayların gündeme gelmesi konusunda vatandaşlarımızın demokratik eleştirileri de saygıyla karşılanmalıdır.
"TEĞMENLERE HAKARET KABUL EDİLEMEZ"
Burada iki kötü niyetli konu var. Birtakım siyasetçi, aydın, emekli asker bu görüntülerden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a mesaj verildi, hükümete karşı mesaj verildi, üslupla konuşmaları asıl bunların yaptığı şey eski vesayet anlayışının diriltilmeye çalışılması meselesidir. Milletin kendi imkanları ile gözbebeği gibi baktığı teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez. Biz silahlı kuvvetlerinin asli görevinin vatan müdafaası olması gerektiğini her zaman ifade ettik.
"HERHANGİ BİR YANLIŞ UYGULAMAYA, VESAYETE MÜSAADE EDİLMEZ"
Bizim silahlı kuvvetler içine vesayet sokulmasına karşı hassasiyetimiz son derece güçlüdür. Vatanseverlik hukukun içinde kalarak olur. Geçmişte bu yapıldı. Geçmişte silahlı kuvvetler adına seçilmiş meşru hükümetin faaliyeti kısıtlanmaya çalışıldı. Hükümete posta koyuldu, muhtıra verildi. Bütün bunları yaşamış olarak tecrübemiz ortadadır. Demokratik denetleme mekanizmaları en güçlü şekilde çalıştırılmaktadır. Herhangi yanlış uygulamaya, vesayete müsaade edilmez.
Yemin töreni üzerinden haddini aşan birtakım siyasiler, emekliler 'hükümete kılıç çekti' dedikleri zaman eski Türkiye'deki vesayet unsurlarını kafalarında diriltmek olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Normal mekanizmalar işlemektedir. Bu zafer ayında Türk Silahlı Kuvvetleri yeni mezunlarını vermiştir. Bu teğmenler ülkemizin geleceği için yetişmiştir.
"BU YEMİN NAMUS VE ŞEREF ÜZERİNE YAPILDI"
Bu yemin namus ve şeref üzerine yapıldı. Silahlı kuvvetlerin yeni mezunları ülkenin geleceği içindir. Bir disiplinsizlik varsa bakılır, dışarıdan söz söyleyerek bu görüntü üzerinden vesayet hortlatmaya çalışan birtakım emekli askerlerin, siyasetçilerin, birtakım yazarların tutumu yaklaştır. Yanlış yapılırsa gereği yapılır.
Buradaki tutumumuzun net olduğunu, demokrasi ve anayasal düzene sadakatin esas olduğudur. Cumhurbaşkanımız bugün devletin başı ve cumhurbaşkanımız olarak ordularımızın başkomutanıdır. Bu anayasal düzen biçimiyle hareket etmek gerekir. Bu çocukların sevincine iyi niyetle katılan vatandaşlarımızın de sevinci saygıdeğerdir. Burada demokratik uyarıda bulunan, birtakım hassasiyeti hatırlatan vatandaşlarımız da saygıdeğerdir. Kötü niyetli olan gerek silahlı kuvvetlerin genç mensuplarına hakaret edenler ve onların üzerinden siyaset üretmeye kalkmak kabul edilecek bir yaklaşım değildir.
Geçen sene de hatırlarsanız bazı olaylar olmuştu, mekanizmalar işletildi, gerekleri yapıldı. Bu konuda vatandaşlarımız müsterih olsun. Demokrasiyi ve milli iradeyi korumak konusunda ilk günkü kararlılığımız neyse bugün daha kararlıyız. Demokrasi ve anayasa dönük saldırının ülkemizin geleceğine yapılmış olduğunu biliyoruz. Üç kuvvetin de birincisinin kız öğrenciler olması vesilesiyle Türkiye Yüzyılı aynı zamanda kadınların yüzyılı olacak mottomuz günışığına çıkmıştır.
BRICS AÇIKLAMASI: SÜREÇ DEVAM ETMEKTEDİR
Brics'e üye olmak istediğimizi sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli defalar ifade etti. Bununla ilgili somut gelişme olursa sizinle paylaşırız. Türkiye'nin Brics dahil önemli platformlarda yer almak istediğinizi sayın Cumhurbaşkanımız söylemiştir.
Namık Bey tartışmasını bitirmiştik anladığımız kadarıyla Namık Bey devam ettirmek istiyor. Bu ifadeler bize dönük yalanlama içermiyor. Namık Tan Meclis'te bu konuşmayı yaptığı zaman buna ilk tepki CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bey'den geldi. Yankı Bey, sayın Tan'ın açıklamalarına cevap verirken kullandığı argümanların çoğu doğruydu. Biz buna gereken cevabı verince daha sonra sayın Bağcıoğlu'nun, sayın Tan'ın olduğu yerde Deniz Bey basın toplantısı düzenledi. Sonuç olarak CHP dedi ki, Namık Tan'ın görüşlerini reddeden sayın Bağcıoğlu'nun görüşlerine yakın durdu.
Şimdi burada tekrar sayın Tan, Mavi Vatan'a masal demeye devam ediyor. Türkiye'nin NATO mükellefiyetleri, Doğu Akdeniz'de benzeri hususlar sözkonusu olduğunda TSK katılmakta ve Türk bayrağını göstermektedir. Onların bahsettiği gibi İsrail'i korumak üzere yapılmış tatbikata TSK'nın unsurları, Deniz Kuvvetleri katıldı demek yalandır.
(Suriye ile normalleşme süreci) Üç aşamalı bir mekanizmadan bahsettim. İstihbarat teşkilatlarımız dosyaları olgunlaştıracak. Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlığı düzeyinde bir araya gelinecek. Dosya liderlere arz edilecek. Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Esad durumu değerlendirecek, takvim ortaya koyacak. Şimdi bahsettiğim sistematik içeriside faaliyetler sürüyor. İstihbarat düzeyinde çalışma devam ediyor. Bakanların görüşüleceği düzeye henüz gelmedik Dolayısıyla liderler düzeyinde bir karar verilmiş değil. Bizim şartlarımız, onların şartları masada tartışılacak. Karşılıklı olarak şartları koyarsınız, müzakere bu demektir. Ortak nokta bulunması için müzakere edersiniz. Liderler görüşmesi takvimi bu olgunlaşmaya bağlı olarak gerçekleşecek.
(Kasım Gülpınar'ın istifası) Siyasi parti iddia için kurulur. Sayın Erbakan'ın açıklamaları partinin AK Parti karşıtlığı üzerine kurulduğu izlenimi yaratıyor. İktidarı eleştirmeyi geçmiş durumda adeta AK Parti'ye kaybettirmek, CHP'ye kazandırmak gibi bilmediğimiz parti programları varmış gibi davranıyorlar. Geçmişte söylenen sözleri açmak istiyorlarsa, şu anda son yerel seçimlerde AK Parti'de siyaset yapmış pekçok arkadaşımızı aday yaptılar. O arkadaşların geçmişte kendileriyle ilgili neler dediklerine baksınlar. Kasım Bey bizim beraber uzun yıllar siyaset yaptığımız, çok saygıdeğer anılaramızın olduğu arkadaşımız. Kendi takdirini bu şekilde kullanmış. Aileden de siyasetten tecrübeli arkadaşımız. Siyasette saygıdeğer yol yürüdük. O Kasım Bey'in kendi takdiridir. Bizimle, partimizle ilgili bir husus olursa o zaman değerlendiririz."