Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti MYK sona erdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sözcü Ömer Çelik'in konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:
"Teşkilatlarımız bizim göz bebeğimizdir. Bütün teşkilatlarımıza bir kere daha teşekkür ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın etrafımızdaki gelişmeleri de değerlendirerek iç cepheyi güçlendirmek çağrıları çerçevesinde bütün kongrelerimizde bu mesajın verilmesidir; iç cephenin güçlendirilmesi mesajı. Bu kongrelerimizi demokrasi şöleni havasında gerçekleştirmektir. Bu takvim bittikten sonra net bir şekilde il kongrelerimiz söz konusu olacak. Cumhurbaşkanımız 30'a yakın il kongresine katılabilir. Takvimi çok yoğun cumhurbaşkanımızın. Muhtemelen Ramazan sonundaki günlerde, il kongrelerimizle ilgili takvimin ne olacağı teşkilat başkanımız Erkan Bey tarafından MKYK'mıza ve genel başkanımıza arz edilecek.
"AHISKA TÜRKÜ KARDEŞLERİMİZİN HER ZAMAN YANINDAYIZ"
Erkan Bey şimdiye kadar yaptığımız kongrelerle ilgili ayrıntılı bilgi verdiler. Kadın ve gençlik kollarımızın kongreleri söz konusu. Bütün MYK, MKYK, Bakanlar Kurulu, kabine üyelerimiz ve bütün arkadaşlarımız bu kongrelere yoğun bir şekilde katılacaklardır. Geçtiğimiz gün Ahıska Türkü kardeşlerimizin sürgünde yaşadıkları acının yıl dönümüydü. Bir kere daha Allah'tan rahmet diliyoruz. Genel başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın Ahıska Türklerine yoğun ilgisi var. Ahıska Türkü kardeşlerimizin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz.
"KONGRELERİMİZ AİLE HAVASINDA GEÇİYOR"
Bugün Mali İşler Başkanı'mız sunum yaptı. Bu faaliyetlerimizin bütçesinin nasıl ele alınacağı bakımından sunumu dinledik. Kardeşlik içinde güzel devir teslim oluyor. İlçe kongrelerimizin dinamizminden, göreve gelen ve devreden arkadaşlarımızın bunun bir bayrak yarışı olduğunu vurgulamalarından memnuniyet duyuyoruz. Teşkilatlarımız bizim göz bebeğimiz.
"İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRECEĞİZ"
Cumhurbaşkanımızın iç cephe çağrıları ile ilçelerden başlayarak bu mesajın verilmesi hedeflenmekte. Ramazan sonundaki günlerde il kongrelerimizle ilgili takvimin ne olacağı arz edilecek. Kadın ve gençlik kollarımızın kongreleri de başladı. Bütün arkadaşlarımız bu kongrelere yoğun şekilde katılacak. İç cepheyi güçlendirme siyasetini devam ettireceğiz.
"CUMHUR İTTİFAKI HEDEFİNE YÜRÜYOR"
Muhalefet tarafından yoğun şekilde Cumhur ittifakı içinde çatlak üzerine açıklamalar yapıldı. Bu açıklamaların bizim gündemimizde yeri yok. Muhalefet içindeki grupların çatışmalarını yoğun biçimde görüyor ve takip ediyoruz. Cumhur ittifakını oluşturan ilkeler ile kararlı şekilde yürüyerek Türkiye Yüzyılı çalışmalarını yürütüyoruz. Cumhur İttifakı genel düzeyde yürüyen ittifak değil ilçelerde beldelerde köylerde vatandaşta buluşturan bir ittifakız.
"KKTC EGEMEN BİR DEVLET VE MİLLETİMİZİN GÖZ BEBEĞİ"
Bugün KKTC'nin ilan edilişinin 41. yılı. 41 kere maşallah diyelim. Bu dönem içerisinde çok yoğun mücadeleler verildi. Görüldüğü gibi bütün bu mücadeleler içerisinde KKTC egemen bir devlet olarak milletimizin göz bebeği, kardeş bir devlet olarak bir sürü badireleri atlatarak yoluna devam ediyor. Rum-Yunan ikilisinin dışlama faaliyetleri, tuzaklara rağmen KKTC bölgede istikrarın temsilcisi ve egemen bir devlet olarak varlığını devam ettiriyor. Bu gün Rum kesiminin içine girdiği ilişki trafiğine dikkat edildiği zaman KKTC'nin bölge barışı açısından ne kadar kritik olduğu görülmektedir.
TÜRKİYE'NİN BRICS'E ÜYELİK ADIMI
Bütün bu yoğunluk içerisinde Türkiye dünyanın bütün coğrafyalarını, birlikteliklerini tutma konusunda iradeye sahip. Cumhurbaşkanımızın trafiği bile tek başına bütün dünyadaki ana hatları Türkiye'nin nasıl tuttuğunu net bir şekilde göstermektedir. Brics toplantısı sonrasında muhalefetin yaptığı spekülasyonlar oldu. Muhalefetin şimdiye kadar kazanımlar tehlikeye atılıyor, Türkiye yön değiştiriliyor gibi yaklaşımları, kes kopyala yapıştır yöntemleriyle yapılıyor. Bu Türkiye'nin bir zamanlar dışarıdan gelen talimatlara kendisini kapattığı zamanda iktidarımız döneminde kampanya başlatmışlar 'Türkiye eksen kayması yaşıyor' demişlerdi.
"HER PLATFORMDA YER ALACAĞIZ"
Örneğin İran'la nükleer anlaşma bir türlü nükleer anlaşma gerçekleştiremediğinde, Türkiye, Brezilya ile ortak inisiyatif alıp İran'a tarihi imzayı attırdığında, ki o imza İran'ın devrimden sonra ilk uluslararası anlaşmaya attığı imzadır. O da Brezilya Türkiye işbirliğiyle gerçekleşmişti. O zaman da 'eksen kayması var' denmişti. Arap baharı söz konusu olduğunda Türkiye, Suriye başta olmak üzere diğer ülkelere 'Büyük bir dalga geliyor, bunun tarihsel derinliğini görmek lazım, birtakım reformlarla yönetmek gerekir' diye ilişkiler kurduğunda o zaman da 'Türkiye eksen kayması yaşıyor' diyorlardı. Burada kasıt, kendilerinin kararına uymadığı zaman Türkiye, egemen bir devlet olarak bu politikayı uyguladığında Türkiye'nin önüne eksen kayması lafını getiriyorlardı.
Türkiye dünyanın bütün platformlarında olmayı arzu eden bir dış politika yürütüyor. Balkanlar, Brics, Avrupa, Türk Devletleri Teşkilatı neredeyse 1 ay içinde Cumhurbaşkanımızın katıldığı toplantılardır. Türkiye'nin söyleyecek sözünün olduğunu gösteren yaklaşımlar. Muhalefetin 'Türkiye birikimlerini kaybediyor' demek slogana dönüşmüş sözlerin dış politikada karşılığı yok. Küresel güneyin talepleri çeşitli devlet başkanlarının kapsamlı değerlendirmeleri vardı. Biz küresel güneyiz diyen ülkeler barış istiyor, tek taraflı dayatmalara karşı çıkıyorlar. Koskoca küresel güney ülkelerinin bu sözünü bir NATO üyesi olarak tabii ki önemlidir.
İSRAİL'İN GAZZE VE LÜBNAN'DAKİ SALDIRILARI
Bütün MYK, MKYK toplantılarında ilk gündemimiz Gazze'dir. Netanyahu şebekesinin üyelerinin Batı Şeria'yı da ilhaktan bahsetmeleri bu cinayet şebekesinin bölgede daha büyük katliam, soykırım ve istikrarsızlıklara imza atmanın beyanıdır. Bu toplantıyı gerçekleştirirken bile Lübnan'a dönük saldırılar, Suriye ve İran'a yönelik tehditler devam ediyor. BM düzeninin tamamına saldıran, uluslararası hukukun tamamına saldıran, insanlık cephesinin tamamına saldıran bir şebekeyle karşı karşıyayız. Çılgın, gözü dönmüş katliam şebekesiyle karşı karşıya olduğumuz net bir şekilde görülüyor.
Kimisi tarihin tozlu raflarında kalmış tozlu mitolojiler, dini bir takım istismarın üzerinden teopolitik bir politika kurarak bütün dinleri, insanları tehdit eden bir şebeke ile karşı karşıya olduğumuz görülüyor. Gazze insanlık cephesinin, uluslararası hukukun tamamıdır. Gazze'yi savunmadan bunların savunulması söz konusu olmayacaktır. Bu soykırımın durdurulması konusunda son derece somut adımlar atılması gerekir. Türkiye'nin İsrail'e silah verilmemesi çağrısının yerine getirilmesi İsrail'in katliam yapmasını engelleyecektir.
"İKLİM ZİRVESİ SON DERECE ÖNEMLİ"
Türkiye'nin tabii ki söyleyecek sözü vardır ve her platformda olacaktır. Batılı bazı odaklar tarafından üretilen eksen kayması gibisinden bir ifade çerçevesinde ele alınması nasıl bir dış politika vizyonsuzluğunu net gösteren tutumdur. Azerbaycan'da düzenlenen iklim zirvesi son derece önemlidir. Şöyle bir adaletsizlik söz konusu oluyor; gelişmiş ülkelerin dünyayı kirleten tutumları karşısında asıl tedbiri alması gereken onlar iken, kendilerinin alması gereken tedbir kadar gelişmekte olan ve fakir ülkeleri de tedbir almak çerçevesine sokmaya, kendilerinin mali mükellefiyetlerini onlarla eşit tutmak gibi adaletsiz bir yaklaşım sergiliyorlar. Bugün iklim konusunda herkesin sorumluluğu vardır. Dünyada iklim dengesini asıl bozanların hem bütçe hem de sorumluluk açısından öncü olmaları gerekir.
CHP'Lİ BELEDİYELERİN SGK BORÇLARI VE KONSER HARCAMASI
CHP genel başkanı özel, yerel seçimler sonrası yaptığı hatayı ısrarla sürdürüyor. Merkezi yerel iktidar söylemi vardı. Genel seçim Türkiye'yi yönetecek iktidarı, yerel seçim de belediyeleri belirtiyor. Hepimizin sicil amiri vatandaşımız. Türkiye'de yasaya tabii olmayan kamu idaresinin parçası düşünülemez. Bu denetiler konusunda eleştiriler getirildi. Maalesef namussuzca siyasi talimat deniyor. Bu yakışın almayan bir söz. Bunu çok sık kullanılmaması gerektiğini, kullanana dönen bir takım sonuçlar doğuracağını söylemiştik. Namus kelimesi kullanarak bütün belediyelere kefil olduğunu demişti. Bu kelime çok mühim kelimedir. Bir siyasi alfabe yetersizliği ile alelade şekilde kullanmamak lazım. Siyasi namus kavramı yüksek nitelikli kavramdır. Bu sözleri kendilerine iade ediyoruz aynen. Hukuki konutu da partimiz değerlendirecektir. Bu bayağı bir kavgada bile kullanılmayacak bir dil.
Şu an 3-4 parça halinde CHP yönetiliyor. CHP görüşünü anlamak için minimum 4 yere bakmanız gerekiyor. Maalesef CHP kendi partilerini yönetme konusundaki zaafı kapatmak için AK Parti'ye karşı hakaret ediyor. Hakimleri savcıları müfettişleri tehdit ediyorlar. Bunun kendilerine de faydası yok. Kamu düzeni parçası olan herkes Anayasa'nın verdiği yetki ile yapıyor bunu. Siyaset üretimindeki cari açık siyasi üslupsuzlukla kapatılamaz.
Biz bu hakaretler cevap verebilecek kabiliyete de sahibiz. Vatandaşımız için her türlü mücadeleye gireriz. Siyasette bir sürü imkan vardır. Genel yerel iktidarı şeklinde iki iktidar yok. Türkiye'de bir tane iktidar var bir tane anayasal düzen var. Bir savrulma içine giriyorlar. Denetim herkes için geçerlidir. Bu siyasi tartışmayı yapacaksak temiz bir dille yaparız.
Denetleme yapılsın ve vatandaşın önüne konulsun. İsraf ve yolsuzluk söz konusu ise bunları tartışalım. SGK borçları katlanarak artıyor. Bunun ödememek gibi durum siyaset değil. Bunun ödenmemesi de SGK'dan faydalanan vatandaşların hakkı. Bu vatandaşa karşı bir cürüm. Bunlar son derece basit temel ilkeler. Siyasi mücadeleyi yaparız ama böyle bilinç problemi olan çirkin dil olursa bu kavgalara girmesini çok iyi bilen siyasi kadroyuz. Hepsi vatandaşın hakkıdır.