Milletleri ayakta tutan ailesidir. Aileyi ayakta tutan da anadır. Yani yuvayı dişi kuş yapar. Türk milletinde aile yapılanması, tarihin derinliklerinden beri korunmaktadır. Müslüman olduktan sonra bu daha da güçlenmiş, Daha aktif hale gelmiştir.

Milletleri ayakta tutan ailesidir.

Aileyi ayakta tutan da anadır.

Yani yuvayı dişi kuş yapar.

Türk milletinde aile yapılanması, tarihin derinliklerinden beri korunmaktadır.

Müslüman olduktan sonra bu daha da güçlenmiş,

Daha aktif hale gelmiştir.

***

Aile yapımızın temelini İslam inancı ile Türk töresi meydana getirmiştir.

Ailemizde hiyerarşik bir oluşum vardır.

Her kurumun bir başkanı olduğu gibi,

Ailenin de başkanı erkektir. Aileye mutlak hakimdir.

Evin geçimini temin eder.

Anne; çocuk yapmak, yetiştirmek, evin iç düzenini sağlamak,

Temizlik, yemek, evin eksiğini kocasına bildirip temin etmektir.

Daha önemlisi, çocukların dini, milli kültürünü sağlamak,

Bu yolla da o milletin kültürünü, inancını gelecek nesiller taşımaktır.

Bu ailenin imanı çok güçlü, ahlakı çok üstündür.

Vatan, millet ve Allah için her fedakarlığı yapacak durumdadır.

Bizim ailemizde yetişen bir genç vatan için asker olur. Bu yolda canını da seve, seve verir.

Bunu bilen anne ve baba, yüreğine taş basar, 'Vatan sağ olsun' der.

Çünkü o bilir ki, vatan olmazsa ne aile olur? Ne de devlet?...

***

Türk ailesinin bu güçlü ve temiz yapısı,

Batı kültürünün ağır baskısı altındadır.

Özellikle kadınlar üzerine yönelmiş, yanlış eğitim,

Türk ailesine ağır hasar vermiştir.

Kızlarımızdaki, inanç, ahlak, iffet, namus duyguları körelmiş,

Türk ailesi bozulacak duruma gelmiştir.

Kıyafetlerdeki Batıya özenti, onların gayri milli, gayri dini moda yapısına uyar olmuştur.

Bu da erkeklerin kıskançlığını artırmış, Kadınların hırs ve benliğini yüceltmiştir.

Kızların ve erkeklerin evlenme isteklerini yok etmiştir.

Evlenince de basit sebeplerden boşanmalar artmış

Türk ailesi bozulmaya başlamıştır.

***

Batı tipi bir aile kurulunca, çocukları yetiştiren o ana,

Acaba yavrularına Türk töresini, İslam inancını taşıyabilecek mi?

O Annenin çocuğu savaşa gidebilecek, gitse ölüme razı olacak mı?

Şehit olsa; Anne, baba 'Vatan sağ olsun' diyebilecek mi?

Gençlerimiz genlerinde olan, cesurluk, fedakarlık, kahramanlık,

Düşmana Yavuz gibi, dosta Yunus gibi davranacak mı?

Hele boşanmış ailelerde, başı bozuk yetişen,

Atasözü olan 'dul avrat çocuğu' gibi mi olacak?

İşte bunun için önce ailemizi kurtarmak lazım.

***

Bu nasıl olur?

Tabii ki, önce İslam'ın öğretilip, İslami terbiye vermek gerekir.

Aile içinde İslam'ı yaşamak gerekir.

Ama devlet de; zinayı yasaklamalı, İstanbul sözleşmesi için çıkarılan kanunları kaldırmalı,

Avrupa müktesebatından vaz geçmeli.

Sokakta, çocukların çantasında, herkesin giydiği kıyafet üzerindeki yabancı kelimeler yasaklanmalı.

Okullar, çevre eğitimi, yani mağazalar, tv ve sosyal medya;

Türk töresi ve Türk tarihi, Türk müziği ve Mimari ve sanatına,

islam imanı ve muamelatına göre düzenlenmelidir.

Her Türk çocuğu kaliteli, karakterli olmalıdır.

Tabii ki, Fulbrigith anlaşması fesh edilmelidir.

Bu meseleler çözülmedikçe Türk ailesinin kurtulması zordur.

Bütün devlet kurumlarını buna göre düzenlemek gerekir.