Refahyol hükümetine karşı irtica yaygaraları, güneş çarpmasın diye Atatürkçülük şemsiyesini baş üstü tutan, ne gariptir ki kendilerine de ilerici diyen aydın-medya provakatörlerinin bir bardak suda kopardığı fırtınaydı.
Refahyol hükümetine karşı irtica yaygaraları, güneş çarpmasın diye Atatürkçülük şemsiyesini baş üstü tutan, ne gariptir ki kendilerine de ilerici diyen aydın-medya provakatörlerinin bir bardak suda kopardığı fırtınaydı. Böylece Demirel eliyle hükümet değişti. Başlayan 28 Şubat sürecinde de baş örtü sorunu çıktı ortaya. Madur ve karşıtları senaryo oyuncularıyla kışkırtıldı durdu. Sonradan mahkeme tutanaklarına yansıdı ki bu sürecin hain senaristi, dindar-millî görüşçü Erbakan'ı yardımcı karakter oyuncusu yapmış. Yaygaralar o zamanlar başüstü, işi dinler arası diyaloga götürecek kadar ılımlı, başta din olmak üzere binbir çeşit maskeler takabilen o hain bukalemun örgütün efektiymiş. Seküler-dindar çatışması süreci sonunda da Merhum Ecevit niye öne sürülmüştü acaba?
Bir zamanlar cennete gitmesi için tek ona şefaat edeceğim diyen kimdi? Düşünülürse 30 sene sonra Apo'yu yakalattı diye artan halk oyuyla Merhumun iktidar oluşunda kim, nasıl rol oynadı akledilebilir mi acaba? Devlet Bahçeli'nin Refahyol ortağı Çiller dinlensin diyerek onun önünü açması da yardımcılığına siyaset sahnesinde hiç görmediğimiz Hüsamettin Özkan'ın gelmesi de nasıl olmuştu acaba? 2001 krizi ardından bu zat, Ecevit hasta, artık başbakanlık yapamaz niye demişti acaba? Sonra da Dünya Bankasından Ecevit-Yılmaz-Bahçeli devşirmesi Derviş ve Merhum Ismail Cem ile yeni partiye niye soyunmuştu? Yoksa Ecevit kontrolden çıkmıştı da bir gizli Manas Közkaman'ı mı devreye girmişti acaba? Dikkatle karşılaştırılırsa bugünkü oyun sahneleri Destan'dakiyle tıpa tıp:
Kendi başbuğuna ne iltifatlar ve olmadık göze girme numaraları akletmişti Közkaman. Sonra da çaldığı yiğit gönlü, onu mest eden tuzak toyda nasıl zehirlemişti? Aslında iktidar hırsına tutsak bir zavallıydı Közkaman, ipleri Kalmuk (Çin) hükümdarı Esen Han kurgucularının elindeydi. O yüzden diyorum Çin Hile kültürü zengindir. Önce hileli ürünlerle açıldı dışa. Sonra kalabalık nüfusunu beslemek için ucuz iş gücü sundu kapital sahiplerine. Bizim çok iş adamımız da onun ekonomisine hizmette yazık ki! Ünlü-yerli bir markanın paltosunu almıştım, üzerinde Çin malı yazıyordu. Şimdi de bir virüs yaydı Vuhan'dan, dünya kurbanlar veriyor durmadan. Bir hekimi söz edince bu virüsten, önce tepki gördü sonra öldü. Yarasadan çıkmış virüs. Şimdi bir de Yarasa Kadın lakaplı Virolog Shi Zhengl korku yayıyor dünyaya. Diyor ki korona buz dağının sadece görünen yüzü, vahşi hayvanlarda daha korkunç virüsler var(!) Aklediyorum da sormadan edemiyorum: İşiniz ne vahşi hayvanlarla? Niye iç içesiniz onlarla? Bilim insanları uyardığı halde sizi, o hayvan pazarlarını yine açtınız. Hangi hilenin peşindesiniz acaba?
Merhum Erbakan çatışma malzemesi edilirken ocağında da bölünme operasyonu yapıldı. İstanbul Belediyesinden gelen ayak seslerini halk duymuştu ya onu rahat güdümleriz diye kamuoyunun artmasına destek mi verildi acaba? Öyle ya açıkça devlet içre paralel devlet tepkisi ardından aldatıldık Allah'ım-milletim affetsin demedi mi Reis? Ne kadar akıl küpü olursan ol, aydın-alim-filozof… ol kulsun yanılır, aldatılırsın. İktidar çemberi içinde sızarlar iradene. iyi niyetin, temiz yüreğin koruyamaz seni. Tarih boyunca kimin iradesine sızılmadı ki? Ne laflar duydu, ne gaflar gördü bu millet! Ona göre doğru oy da kullandı ama kurtulamadı kendisini madur eden acı olay ve felaketlerden. Bakın yakın cumhuriyet tarihine görürsünüz: Merhum Alpaslan Türkeş bildirisini okuyacak kadar darbeye karışıp da sonra pişmanlık duymadı mı? Darbelerle düşürülmekten bıkan Demirel sonradan onların vesayetine teslim olmadı mı? Devrimci harekete sızıntıyla verilen yönü fark edemeyip bizi iç savaş sürecine getiren 74 affının mimarı Merhum solcu-seküler Ecevit, sonradan da sözde dindar bukalemuna hamilik yapmadı mı?
Allah'ım koru milletçe bizi. Akletmemize de yardımcı ol. Kim haklı, doğru ne, nasıl görelim? Sır yok, bilgi yok, belge yok elimizde. Aldatılmaktan bıktık.Tek gücümüz gözümüzle gözlemimiz, kulağımızla duyduklarımız; göz kulak sen ol bize Rabbim. Bitmedi iktidar hırsı yüklü husumetler. Kurtlar kemiriyor beynimizi. Acaba şimdi neler oluyor?
Bir süre maalesef iradesine sızılan Reis, dirayet gösterdi. Direndi, tepki gösterdi de doğruyu gören milletin adamı oldu. Destan üstüne destan yazdı ya oy tuzaklarıyla çembere mi alınıyor, derin ve gizli hesaplar mı var, iradesine yeniden sızılıyor mu acaba? Kul hatası yaptı ki aşkım dediği İstanbul seçimlerini bile kaybetti. Daha önceki dirayeti zaafa uğramasın da gerçekleri halkın gözünden aklına, idrakine kabul ettirebilsin Allah'ım yolu millet hayrınaysa. Halkın acaba kararsızlığını ortadan kaldıramayacak icraatlar var muhalefet tepkisiyle dillenen.
Atama iradesinde sızıntı mı var? Niye Cihat Yaycı gibi geçmişte övdüğü amiral görevden alındı? Darbe Dişli'sinin kardeşi niye büyük elçi? Onların muhasibinden başka atanacak liyakatli bulamadı mı kurulan Özel Emeklilik biriminin başına? Geçmişte iyi hukukun var diye şaibe ve tartışma konusu edilebilecek Tamince'yi Turizmle ilgili önemli bir göreve getirmek şart mıydı? Başbakanlık verdiğin yol arkadaşın gizli hesapları ima edip durunca acaba demek kalıyor bize, nereden bilebiliriz ki gerçeği? Uzun yıllar ekonominin başında tuttuğun da kendi yanında şaibeli-tartışmalı birileri sanki yokmuş gibi güven propleminden söz ediyor. Aklımız rekabetine yoruyor ama acaba iz kalmayacak şekilde silinmeli. Muhalefetin sabıkası çok. İradelerine sızıntı dertleri hiç yok!
İradesine millete çok zarar veren sızıntılar yüzünden Merhum Ecevit hükümetinin maduriyetiyle genç yaşımda emekli olup Samsun kurucularınızın yanında aldım soluğu. Yıl 2001. Genel Merkez Ar-genize de eğitim raporu verdim. Yıl 2002. Tek başına da kalsanız dışlanmadıkça Adalet ve Kalkınma dava yolundayım ama çevremde itimadını kazandığım muhtarlar-STK mensubu kanaat önderleri, muhalefetten farklı olun, lider eleştiri ve tepkilere karşı ikna edici cevaplar verebilmeli ki acaba demekten kurtulabilelim diyorlar. Ne diyorlarsa o! Haksızlar mı?