Satanist cinayeti kurbanı Şehriban'ın ailesi, üç zanlının 16 yılda tahliye edilmesine tepki gösterdi. Aile, faillerden Gülşah Dinçer'in "Azap çekiyorum" sözlerine "Yaşadığımız acının telafisi yok" diyerek cevap verdi.

Şehriban Coşkunfırat... Türkiye'nin ilk satanist cinayeti kurbanı... Henüz 17 yaşındaydı... 13 Eylül 1999'da, İstanbul Taksim'de tanıştığı Engin Arslan, Ömer Çelik ve Zinnur Gülşah Dinçer tarafından Ortaköy Mezarlığı'na götürülerek satanist ayini eşliğinde vahşice bıçaklanıp öldürüldü. 8 kızlarından biri olan Şehriban'ın ölüm haberini alan Malatyalı Coşkunfırat ailesi ise acı haberle yıkıldı. Şeytanın kurban istediğini, 13 Eylül 1999 gecesi yaşanan 5.8'lik depremin bunun göstergesi olduğunu ve Şehriban'ı bu yüzden öldürdüklerini söyleyen 3 sanık tutuklandı. Ancak, evlatlarını hayatlarının baharında kaybeden Coşkunfırat ailesinin acısı bir türlü dinmedi. Sanıkların, Türkiye'yi büyük şoka uğratan cinayetten 16 yıl sonra, 2015'te tahliye olması da ailenin acısını ikiye katladı. Coşkunfırat ailesi, bu kez, tahliye edilen sanıklar Engin Arslan, Ömer Çelik ve Zinnur Gülşah Dinçer'e 211 bin TL'lik tazminat davası açtı. İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki davada, Şehriban'ın babası ve 6 ablası için 30'ar bin TL manevi, ayrıca baba Mehmet Coşkunfırat için bin TL maddi tazminat talep edildi.

CENAZE EVE İKİNCİ KEZ GELDİ

Cinayetin faillerinden Zinnur Gülşah Dinçer'in mahkemeye gönderdiği, "17 yıldır büyük azap duyuyorum" şeklindeki dilekçe ise Coşkunfırat ailesini isyan ettirdi. Şehriban'ın annesi, babası ve ablaları duygularını Sabah'a anlattı. Zanlıların tahliye edilmeleriyle birlikte ölüm acısını yeniden yaşadıklarına dikkat çeken abla Derya Coşkunfırat, "Kardeşimizi, canımızdan parçayı aldı. Bir daha geri gelmeyecek. Katiller cezaevinden çıktığı zaman evimize kardeşimizin cenazesi ikinci kez geldi" dedi.

'YAŞAMA SEVİNCİMİZİ YOK ETTİLER'

Zinur Gülşah Dinçer'in "Aileden özür diliyorum" açıklamasına tepki gösteren anne Hatice Coşkunfırat da "Ne özürü. Canımdan parçamı aldılar. Telafisi olmayan acılar bıraktılar. Bu katillerin cezası bu olmamalı. 17 yıldır kafamı yastığa koyamıyorum. Şeker ve tansiyon hastası oldum. Müebbet verdiler. 30-40 yıl yatacaklarını düşündüm. Müebbet hapis 16 yıl mı?" diye konuştu.

'YATTIĞI NEVRESİMİNİ 17 YILDIR YIKAMADIM'

Derya Coşkunfırat'ın kardeşiyle ilgili sözleri yürekleri dağladı: "Kokusu gitmesin diye yatağında son yattığı nevresimi 17 yıldır yıkamadım. Öldürüldüğünde daha 17 yaşındaydı. Yaşıtları üniversite bitirip yuva kurdu. Biz onu kara toprağa verdik... Özgecan ve Münevver cinayetlerinde hem kamu vicdanında hem de adalet önünde hesap soruldu, cezalar verildi. Şehriban'ın vahşice öldürülmesinde ne kamu vicdanında ne de adalet önünde hesap verildi. Biz bu cinayetin sorumlularına öbür dünyada hesabını soracağız."