Siyaset idare etme sanatıdır. İnsan topluluğu, hayatta başarılı olmak için bir yol güder. Bu bir toplumsal gerçekliktir. Her topluluk teşkilatlanmak zorundadır. Bu aile olabilir. Bir devlet kurumu, bir parti, bir dernek, bir vakıf , bir tarikat olabilir. Bunun da bir başı olmalıdır.

Siyaset idare etme sanatıdır.

İnsan topluluğu, hayatta başarılı olmak için bir yol güder.

Bu bir toplumsal gerçekliktir.

Her topluluk teşkilatlanmak zorundadır.

Bu aile olabilir. Bir devlet kurumu, bir parti, bir dernek, bir vakıf , bir tarikat olabilir.

Bunun da bir başı olmalıdır.

Peygamber Efendimiz (sav), 'iki kişi yola çıkıyorsanız biriniz baş olunuz' demektedir.

Sosyal kurumların olmazsa olmaz şartı bir liderin olmasıdır.

***

Siyaset de bir lider etrafında yürütülür.

Bir kişi siyasete soyunuyorsa, bunun şartları vardır.

En önemlisi bu işi ne için yapacaktır?

İşte bu durumda, kişinin başarısında gittiği yol ehemmiyet kazanıyor.

Kişi bunu şahsi menfaat veya şöhret için yapar.

İkincisi, bir başkası onu teşvik eder, bundan teşvikçinin hesapları vardır.

Bu teşvikçi, bağlı olduğu bir teşkilat tarafından görevlendirilir.

Bir diğeri de Allah, vatan, millet ve bir dava uğruna yapar.

Burada şahsi menfaati yoktur. Allah rızası içindir. İnandığı içindir.

***

Demokrasi de genel olarak, Allah rızası için yapan nadirdir.

Eğer böyle kişi, ehil olursa, siyasette başarılı olur.

Ehil kişiyi de ancak ehil olanlar seçer.

Ama menfaat için, siyaset yapıyorsa, her türlü ahlak dışı yollara tevessül eder.

Bunun tabii ki bir bedeli vardır.

Cehennem azabıdır. Kişi bunu hiç düşünmez, dünyalık dalavereye devam eder.

Eğer bu kişi bir teşkilatın mensubu ise, onun emrine uyar.

Bu emir vatan, millet ve Allah için olursa hedefine varır.

Ama emir düşman tarafından verilirse, o topluluk çok ıstırap çeker.

Bunun en tipik örneği Küresel emperyalizmin gizli teşkilatlarıdır.

Onlar, her devletin başına bu tür emir kulu kişileri getirir. O ülkeyi sömürür.

***

Bizim 1830 yılından beri başımıza gelenler düşmanlarımızın bizim içimizde teşkilatlanıp,

Osmanlıyı yıkması ve Cumhuriyetin de kısa bir dönem( Atatürk) hariç, hep bize musallat olmasıdır.

Devlet yönetiminde başlangıç hukukunun varlığı, geleceği tayin eder.

Tabii ki, buna örnek atalarımızın, uyguladığı hukuktur.

Bu hukukla biz binlerce yıl dünyaya hükmettik.

Bu hukuk ilahi olmalıdır. Yani İslam hukuku olmalıdır.

Buna biz Edillei Erbaa (dört delil) diyoruz.

Bu dört delil, Kur'an, Sünnet, İcma i ümmet (Alimlerin içtihadı) ve kıyası fukaha (fıkıh alimlerinin )dır.

Bizim de başarımız, şüphesiz Allah'ın yoludur.

Yahut düşman zincirlerinin kırılmasıdır.

Mücadelemiz şüphesiz ki, hep bu konu üzerinedir.

Sanırım tan ağardı, aydınlık gelmek üzeredir.

Hep beraber katılıp, aydınlığa ulaşalım. İnşallah…