Habertürk'e konuk olan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bazı açıklamalarda bulundu. Fidan, "Küçüklüğümden beri Türk milli güvenlik sistemine bütün olarak bakmaya odaklanmış biriyim. Bunun askeri, istihbarı birçok ayakları var. Bütün milli güvenlik disiplinlerinin alt dallarının kendine has özellikleri var. Dışişleri Bakanlığı'nda MİT'ten daha stratejik konularda yer alıyorsunuz. MİT'te ağırlıklı olarak operasyonel, kontrespiyonaj, istihbarat toplama oluyordu. Şimdi o bilgiyi kullanan makamdayız. Dışişleri Bakanlığı'nda kapalı ve açık kaynaktan çok bilgiye ihtiyacınız var. Zihinsel, stratejik, perspektif olarak bakanlığın sorumluluğu biraz daha ağır."
Programda, Türkiye'nin BRICS'e üye olup olmayacağı hakkında konuşan Fidan, "Özellikle Cumhurbaşkanımızın vizyonu çerçevesinde uyguladığımız politikada eksen kayması gibi bir konuyu gündemimizden çıkaralı çok oldu. Bizim kendi menfaatimiz, ilkelerimiz, duruşumuz neredeyse onun arayışı içerisindeyiz. Ait olduğumuz ittifaklara muhataplarımızın bağlı olması da önemli. Alternatif ekonomik platformları yakından takip etme noktasındayız. Brics'i farklı yapan Rusya'nın, Çin'in orada olması. G-7 daha fazla siyasi konuların aynı medeniyet alanını düşünen ülkelerin bir araya geldiği yer. Brics, ekonomik amaçlı bir platform. Kural temelli, yapısal bir hali yok. Brics'in AB'ye nazaran farklı ve güzel tarafı bütün medeniyetleri, ırkları bünyesinde barındırıyor olması. Biraz daha kurumsal hale dönüşebilirse ciddi fayda üretir. Bizim buradaki ilişkilerimiz, diyaloglarımız son derece normal. Brics üyesi ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışıyoruz. Dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülke Çin ve Rusya, Brics üyesi. Ülkemizin dış politika rotasını daha sağlıklı yürütebilmek için bu çerçevede bakmak lazım. İlişkimiz var, görüşmelerimizi, müzakerelerimizi yapıyoruz Brics üyesi ülkelerle. Onlar da zaten evrim sürecindeler. Bir Gümrük Birliği, ortak para birimi, serbest ticaret anlaşmalarının hayata geçtiği bir yer değil. Kredi verme sistemini çalışıyorlar. Kendi aralarında yerel para birimiyle ticaret yapıyorlar. Bu bizim de taraf olduğumuz konu. Dolarsızlaştırmada çalışmalar var. Siyasetin dayattığı bir strateji bu. Biz hem AB adaylığı hem diğer ekonomik işbirliği teşkilatlarında üyeliklerimiz var. Asya Pasifik'teki devasa ekonomik platformda daha ileri üyelik için başvurumuz olması söz konusu. Platformların birbirlerine alternatif değil tamamlayıcı olarak görmek lazım.
AB'de kural temelli bir işleyiş var. Biz AB ile olan ilişkilerimizin seyrinde bugünkü durumda olmasaydık, AB ileri adım atma konusunda irade koyabilseydi, aslında bizim buradaki belli konulara bakış açımız daha da değişebilirdi. Şu anda NATO'da askeri ittifak konusu var. Ekonomik ittifak alanı aynı şekilde somut hale gelmiş değil. Dolayısıyla arayışlarımız devam etmiş durumda." dedi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de görüşmesinden bahseden Fidan, "Sadece sayın Putin'le değil bütün aktörlerle bir araya geldik. Uzun görüşmelerimiz oldu. En sonunda sayın Putin tarafından kabul edildim. Sayın Cumhurbaşkanımızın gönderdiği mesajlar var. Onları detaylıca görüşme imkanımız oldu. Sayın Cumhurbaşkanı önümüzdeki günlerde Kazakistan'da bir araya gelme ihtimali olacak. Bizim Rusya ile şu anda Suriye alanı fevkalade önemli, ikili işbirliğinde enerji konuları fevkalade önemli, ticaret hacmi, Türk firmaların durumu var. Türk firmalarıyla bir araya geldim. Karşı karşıya geldiği konuları ele aldık. Genel itibarıyla memnunlar. Diğer taraftan Ukrayna meselesi fevkalade önemli. Biz durduğumuz yeri söyledik. Devam eden savaşın bölgeye ve dünyaya maliyeti çok fazla daha da vahimi bu risk büyüyebilir, yayılabilir. Coğrafi, metodik olarak yayılabilir. Nükleer silahlar gündeme gelebilir. Çin ve Rusya seyahatinde şunu gördüm. Savaş başka yere sıçramadı ama dünyada bölümlenmenin daha arttığını görüyoruz. Rusya, Çin, İran yapısal ortaklığa doğru gidiyorlar. Bu savaşın meydana getirdiği yaygınlaşma. Ukrayna konusunda barışın esas olduğunu, Rusya'nın duruş belirlemesi gerektiğini muhataplarımıza ilettik. Nitekim 2 gün sonra Sayın Putin, Rusya'nın Ukrayna savaşını durdurma şartlarını madde madde sıraladı.
Sayın Putin'in bunu dile getirmesi önemliydi. Bizim en büyük endişemiz savaşın devam etmesi. 500 binden fazla öldüğü ülkenin altyapısı ile yok olmak üzere olduğu. Savaşın Rusya'nın içine taşındığı durumdayız.
Müzakere süreci için bir zemini her zaman görüyorum. Ona biraz yardımcı olmak gerekiyor. Avrupa'da ve ABD'de kritik seçimler var. Biraz beklenmesi yönünde gidişat var. Taraflar barışı, müzakereyi, diyaloğu dillendiren ilk taraf olarak pozisyonlarında zayıflık göstermek istemiyorlar. Ciddi seferberlik var. Bu yapısal hale dönüşüyor.
Sayın Putin başta olmak üzere nükleer silah kullanma noktasında tereddütü olmayacağını ifade ettiler. Bizim tam da ilk başından itibaren altını çizdiğimiz, uyardığımız konu. Savaş devam ettiği sürece bu risk devam edecek. Bundan kaçış yok. Her taraf oyun değiştirci yöntemleri kullanmak zorunda kalacak. Kıvılcımla başka yerlere sıçrama durumu var. Karadeniz havzasındayız. Güneyimizin, Akdeniz'in doğusunda devam eden İsrail yüzünden güvenlik sorunu, kaotik ortam var. Bunları iyi okumak, iyi yönetmek gerekiyor. Türk diplomasisinin savaşları durdurma noktasında çaba var. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi bu yönde." ifadelerini kullandı.