PARALEL’DEN DAHA DERİN BİR YAPI !

Devletimiz son zamanların en büyük milli mücadelesini hem dış politikada, hem de devletin sinir uçlarında kazılan siperlerde büyük bir gayretle yürütmektedir. İçerideki ve dışarıdaki hainler geçmişte olduğu gibi, devletimizi geri dönüşü olmayacak şekilde yok etmek üzere çok sistemli ve uzun vadeli planlarla bitirme gayreti içerisine girmiştir.

İsimler ve kurumlar bilindik olduğu için zikretmeyeceğim. Ancak olayları anlatırken kimlerden bahsettiğim zihinlerinizde yankı uyandıracaktır.

Ünlü Yahudi asıllı spekülatör, ne zaman bir ülkeye girmişse ve bazı sözde çağdaş örgütleri desteklemişse o ülkede DEVRİMLER meydana gelir. Örneğin UKRAYNA da bu süreç yaşandığında ABD yanlısı politikalar isteyen TURUNCU DEVRİM yanlıları iktidara gelmişti. Arkalarındaki güç masum gibi görülen bir sivil toplum kuruluşuydu.

Aynı şekilde Gürcistan da ve daha başka birçok ülkede siyonist politikalar oluşturulurken, bu meşhur milyarderin fonladığı örgütler hedef ülkelerde toplumsal sondajlama yaparak, ülkenin kültürel, etnik ve mezhepsel verileri dahil toplumsal refah düzeylerine varıncaya kadar mikro toplum ögelerini analiz ederek, hedef ülkeye has kaos planları üreterek, o ülkede istedikleri hakimiyeti oluşturabilmektedirler.

Ülkemizde de faaliyet gösteren Uluslararası bu kuruluşlarının Türkiye'de öne çıkmış en önemli siması olan bir Profesör bu örgütün desteği ve lobi faaliyetleriyle Merkez solda bir siyasi partinin üst yönetimine girmeyi başardı. Türkiye’yi kamplara ayrıştıran, mezhepsel,siyasi ve etnik ayrımcılığı körükleyen makalelerle merkez solda baş tacı edilen profesör, mevcut derin yapılarla olan bağını halen aktif bir şekilde sürdürmektedir.

TOPLUMSAL ARAŞTIRMA KAMUFLAJI: SOSYOLOJİK İSTİHBARAT

“Düşmanını onun gibi düşünmedikçe, onun gibi yaşamadıkça, onun gibi nefes almadıkça yok edemezsin” düsturuyla yıllardır ülkemizde çalışmalar yürüten bu dernek ve vakıflar, mikro düzeyde toplumsal araştırmalar, birebir anketler yaparak, şehir şehir, bölge bölge, mahalle mahalle sosyolojik haritamızı çıkarmaktadırlar. Örneğin bir İlimizin, A ilçesinin B mahallesindeki gençler “Şu” konuda ne düşünüyor, izlenimleri nelerdir? “Şöyle” olursa tepkileri ne olur gibi tepkisel ve sezgisel eğilimlerini analiz ederek, toplumsal sinir uçlarımızı yeniden dizayn edecek ve öfkelerimizi, sevinçlerimizi, heyecanlarımızı yönlendirecek çalışmalar üretmektedirler. Özellikle “gezi parkı” süreci bu vakıf ve derneklerin ustalık eseri olarak, çalışmalarının bir meyvesidir.

MÜSTEŞAR ve DANIŞMAN SEVİYESİNDE SIZMA VAR!
Bir devletin can damarları olarak nitelendirdiğim müsteşar ve danışmanlarda yaşanan bir sızma, doğrudan devletin idaresinde bir sapmaya yol açabilecek düzeyde kritik bir meseledir. Müsteşarlık İdare hukukunda merkezi idare içinde devlet memurluğunun en üst düzeyidir. Bakanın emrinde ve ona yardımcı olarak çalışır. Müsteşar bakandan sonra en yetkili kişidir ve bakanlık teftiş kurulu dışındaki bütün birimlere emirler verebilir, bu emirlerin uygulanmasını gözetleyip denetleyebilir. Danışman ise bir devlet kurumunda veya özel bir kurumda bir iş, bir konu üzerinde düşüncesine, bilgisine, yol göstericiliğine, uzmanlığına başvurulan, kendisine danışılan görevli kimsedir. Bu iki makamın idaredeki yöneticilerin düşünceleri ve karar alma mekanizmalarında kritik rolleri vardır. Ülkemizde faaliyet gösteren bu derin vakıf ve derneklerin uzantıları bu gün bürokrasi içerisinde, devlet kademelerinde müsteşar ve danışman seviyesinde konumlarda faaliyet göstermektedir.

Umarım çok geç olmadan bu karanlık yapı deşifre olur ve devletimizi örümcek ağı gibi saran bu karanlık yapılar etkisiz hale getirilir.