Dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi oylamasında çıkan
5’e karşı 5 oyla red kararı hakkında herkes söylenebilecek her şeyi
söyledi.
Taraflara göre söylenenler;
-“Zaten Bakanlar suçlu değildi, bu bir darbe girişimi için
kurulmuş komploydu.”
-“Çalabilecek kadar çalmış hırsızlar.”
-“Cumhurbaşkanı’na bile hâlâ tebrik mesajı göndermeyen bir
Anayasa Mahkemesi bu noktada tarafsız kalamayacağı için adil
yargılama olmayacaktı. O yüzden bakanları Yüce Divan’a göndermek
hata olurdu.”
-“Bu yolsuzluğun ucu Saray’a kadar dayanacaktı, o yüzden Yüce
Divan’a göndermeye cesaret edemediler.”
-“Anayasa Mahkemesi’nin telefonları örgüt kapsamında
dinlenmiş. Paralellerin elinde kasetler var.”
-“Bakanlar, “Biz Yüce Divan’a gidersek arkadan siz de
gelirsiniz” diye tehdit etmişler.”
-“Karşı taraf namertçe dövüşüyor. O yüzden namerde mertlikle
cevap verilmez.”
ve bunun gibi bir çok şey.
Bütün bunların hepsini bir tarafa bırakıp asıl toplumumuza
kısa bir bakış atalım;
-İnsanlar söz verip sözlerinde durmuyorlar,
-Binlerce karşılıksız çek ve senet piyasada dönüyor,
-Cep telefonuna aylık 150TL ayırırken kitap için aylık 3TL
ayırıyoruz,
--Birine beddua etmek istediğimiz zaman “Evine usta girsin”
şeklinde bir atasözümüzü kullanıyoruz,
-Trafikte “herkes bana yol versin” diye hakkımız olmayan yola
giriyoruz,
-İnsanlar birbirlerine “Aman bir iş yaptırıyorsan parayı peşin
verme” şeklinde tavsiyede bulunuyorlar,
-Otobüste kuyruk beklemek yerine sağdan soldan
saldırıyoruz,
-5 dakika gideceğimiz bir yol için otobüste koltuk seçiyoruz,
sonra da milletvekillerinin 5 yıl oturacağı koltuk için ceylan
derisi seçmiş şerefsizler diyebiliyoruz,
-Artık yaşlılar otobüste oturma ile ilgili ümitlerini
kaybetmişler. Eskiden oturanın gözlerinin içine bakarlardı. Şimdi
nasıl olsa kimse kalkmaz diye bakmıyorlar bile.
-Menfaatlerimize dokunan her şey için köpürüyoruz.
-Aynı konu üzerinde güç bizdeyken farklı, karşı taraftayken
farklı düşünüyoruz.
-Özgürlük sadece benim gibi düşünenler için geçerlidir
kuralına inanıyoruz. İşin kötüsü buna gerçekten inanıyoruz.
Üst yapının toplum yapısını belirlediği dönemler, sosyal medya
ve iletişim bu kadar gelişmeden önceydi. Artık toplum, üst yapıyı
belirliyor. Kimin yolsuzluk yapıp, kimin yapmadığını bilmiyorum.
Ben Yüce Divan değilim.
Benim kesin olarak bildiğim tek bir şey var; “Çevremizde o
kadar ahlâksız insan mevcut ki, politikacıdan ahlâk beklemek ne
derece doğru olur önce bunu düşünmek gerekir.”
Son söz;
“İnsanlar sizin yaptığınız şeyin ne olduğuyla ilgilenmez,
sadece onların işine yarayıp yaramadığı ile ilgilenir.”