3 ayların içerisindeyiz. Geçtiğimiz günlerde Regaib Kandilini kutladık. Önümüzde önemli günler vardır. Bunlardan 1 tanesi Miraç Kandilidir. Bir diğeri ise Beraat Kandili. Bunların da özelliklerini o günler yaklaşınca anlatacağım inşallah. Ama bu günlerin sonunda en önemli zaman bizi karşılıyor. 11 Ayın Sultanı Ramazan geliyor. Hz. Peygamber (SAV) ne diyor duasında: “Ya Rabbi! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl. Ve bizleri Ramazan’a eriştir.”
3 ayların içerisindeyiz. Geçtiğimiz günlerde Regaib Kandilini kutladık. Önümüzde önemli günler vardır. Bunlardan 1 tanesi Miraç Kandilidir. Bir diğeri ise Beraat Kandili. Bunların da özelliklerini o günler yaklaşınca anlatacağım inşallah. Ama bu günlerin sonunda en önemli zaman bizi karşılıyor. 11 Ayın Sultanı Ramazan geliyor. Hz. Peygamber (SAV) ne diyor duasında: 'Ya Rabbi! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl. Ve bizleri Ramazan'a eriştir.'
Hz. Peygamber Efendimizin bu duasını bol bol edelim. Ama özellikle önümüzdeki günlerin değerlerini bilerek hareket etmemiz gerekiyor. Haram olan, her şeyin 2 katıyla çarpıldığı 3 aylık bir süreçteyiz. Bu 3 ayı güzel değerlendirmek gerekiyor. Sadece Ramazan'da kendimizi tartmamamız gerekiyor. Her günümüzü, her ayımızı, her saatimizi Ramazan gibi yaşamalıyız.
NASIL SABAHLADIN YA HARİSE?
Özellikle gençler için çok önemli ve güzel bir örnek teşkil edeceğini düşündüğüm bir olayı sizlere aktarmak istiyorum. Konunun başrolü elbette ki Hz. Muhammed (SAV)'dir. Ama O Sevgili Sultan'ın dokunduğu bir gençten bahsetmek istiyorum sizlere. Harise diye bir genç vardır Medine-i Münevvere'de. Bu genç 16-17 yaşlarındadır. Peygamberimiz genellikle yanındaki Sahabesiyle sohbet etmeyi, onlara sorular sormayı severdi. Şimdi gelin hep beraber bu olayı okuyalım. Allah Resulü'nün, sahabeye en fazla sorduğu sorulardan bir tanesi 'Nasıl Sabahladın?' sorusuydu. Çünkü O (sav) çok iyi biliyordu ki; 'Gecesini ihya edenler, ancak gündüzlerini inşa edebilirler.' İşte bir gün böyle bir sorunun muhatabı sahabenin ilim kalelerinden biri olan, Mu'az bin Cebel olmuştu. Efendimiz; 'Ey Mu'az! Bu gece nasıl sabahladın?' diye sormuştu. Mu'az bu soruya şöyle bir cevap vermişti: 'Ey Allah'ın Resulü! Allah'a hamdolsun O'na iman etmiş olarak sabahladım.' Bunun üzerine Efendimiz; 'Ey Mu'az! Her sözün bir delili olması lazımdır. Senin bu sözünün doğruluğuna delilin nedir?' Mu'az dedi ki: 'Ey Allah'ın Resulü! Ben, geceden gündüze çıktığım zaman, bir daha akşamı beklemem. Akşam olduğu zaman da, sabaha kadar yaşayacağımı hiç ümit etmem. Bir adım attığım zaman, ikinci adımımı atacağımı sanmam. Her insanın bir eceli olduğunu bilirim. Ecelinin saati geldiği zaman, o anda ecelinin ona yetişeceğini de bilirim. Bütün insanlar mahşer meydanında toplanacaklardır. Onlardan kimisi peygamberi ile beraberdir. Kimisi de, kimi sevip takip etmişse onunla beraber olacaktır. Ben ise, her an cehennemdeki insanların azaplarını ve cennetteki insanların nimetlerini görüyor gibiyim.' Mu'az konuştukça, Efendimiz'in mübarek yüzündeki tebessümler artıyordu. En sonunda Efendimiz dedi ki: 'Ey Mu'az! Sakın bu halinden geri durma ve hep bu hal üzere sabahla.' Efendimiz sonrasında Harise'yle göz göze geldi. Bu Harise, Bedir'de şehit olmuştur. Şehit olduğunda yaşı 18'di. Hazreti Peygamber (SAV) Harise'ye (RA) sordular:
'-Ya Harise! Nasıl sabahladın?' Harise:
'-Hakîkî bir mü'min olarak!' cevabını verdi. Bu defa Hazreti Peygamber (SAV):
'-Ya Harise! Senin îmanının hakîkatinin delîli nedir?' dedi. Harise:
'-Ya Rasûlallah! Nefsimi dünyadan çektim. O kadar ki dünyanın taşı ile altını, çamuru ile gümüşü, (gam ile sürûru) bana müsavî oldu. Gecelerimi uykusuz, gündüzlerimi susuz geçiriyorum. O hale geldim ki şimdi Rabbimin arşını aşikar bir şekilde görür gibiyim. Ben Cenneti ve Cehennemi açık bir şekilde görüyorum Ey Allah'ın Resulü. Allah'ın arşı sanki avuçlarımda gibi. O Cennetin sokaklarını avucumun içi gibi biliyorum. Cennet ve Cehennem ehlinin konuşmalarını görür ve duyar gibiyim. ' dedi. Bunun üzerine Allah Rasûlü (SAV):
'-Tamam ya Harise! Gönlünü bu haliyle muhafaza et! İşte istikamet budur!' buyurdular. (Heysemî, Mecmau'z-Zevaid, I, 57)
Allah hepimizi Harise gibi bu iman üzerinde oldursun. Harise gibi gençlerin sayısını çoğaltsın. Bizleri de bu imanla doldursun.