İslâm aleminde çok Halife geçmiştir. 4 büyük Halife dışında, o makamı temsilen çok insan gelip geçmiştir. Hiçbirisi onun sağladığı adaletin önünden bile geçememiştir.

İslam aleminde çok Halife geçmiştir. 4 büyük Halife dışında, o makamı temsilen çok insan gelip geçmiştir. Hiçbirisi onun sağladığı adaletin önünden bile geçememiştir. Adaletin vücut bulmuş haliydi çünkü. Haccac-ı Zalim diye bir adam var. İslam'a gerçekten zararları dokunmuş bir insan. Bir gün halkı ona der ki: 'Ömer gibi adaletli ol!' Haccac-ı Zalim der ki: 'Sizler Ömer'in zamanındaki Ümmet olun, ben sizlere Ömer olurum.' Öyle bir Halife'ydi. Öyle bir Mü'min'di. Öyle bir Müslümandı. Bu dünyadan adaletin timsali Hz. Ömer geçti.

ALLAH HESABINI ÖMER'DEN SORAR!

Bir gün çıktı minbere. İslam onun döneminde Arap Yarımadasının çoğunluğuna yayılmıştı. Dedi ki: 'Dicle'nin kenarında bir koyun, bir kurt kaparsa, Allah bunun hesabını Ömer'den sorar!' Çok uç bir iman ister bu sözü söyleyebilmek. Ömer olmak ister bu sözü söyleyebilmek.

YIKILIN GİDİN!

İslam Halifeliğinin yanı sıra, İslam Devletinin de Başkanıydı Hz. Ömer. Şurası vardı. Bütün emirleri beraber istişare ederlerdi. İslam ile ilgili bir konu olursa orada tartışıp karara bağlarlardı. Hz. Ömer bir şeyler sordu yeniden şuraya. Herkes onay veriyordu Halife ne derse. Bir gün yüksek sesle bağırdı: 'Dağılın, yıkılın gidin yanımdan! Ben yanımda benim her sözümü onaylayacak insan istemiyorum! Ben yanlış yaptığım zaman Allah ve Resulü adına beni uyarın! Ben hiç yanlış yapmaz mıyım?' Her sözünü onaylayan şurasını bu öfkeyle dağıtıyordu. Çünkü tenkit olmazsa şayet iman olmaz. Bunu büyük Halife çok iyi biliyordu. İnsanlar tenkit edilmeli ki yanlışlarını düzeltebilsinler.

ANNEN SENİ YİTİRSİN!

Eskiden çobanlık yapardı. Ukaz Panayırında güreşen bir adamdı. Para karşılığında bunları yapardı İslam gelmeden önce. Halife minbere çıktı. Neye öfkelenmişti bilmiyorum. Minberde cemaate baktı ve dedi ki: 'Ben kuru üzüm karşılığında çobanlık yapardım. Ukaz panayırında güreşen bir adamdım. Yaramaz bir adamdım. Gelin görün ki bugün başınızda Halife'yim. Ben dünün çobanıyım!' İndi minberden yürümeye başladı. Arkasından oğlu Abdullah ve yanında bir Sahabi koştu. Sahabi dedi ki: 'Ey Mü'minlerin Emiri! Kendinizi çok fazla tenkit ettiniz. Gerekli miydi bu?' Dedi ki büyük Halife: 'Annen seni yitirsin! Neler yaşadığımı biliyor musun? Dün aynanın karşısında sakallarımı düzeltirken nefsim bana dedi ki: 'Ey Ömer! Bütün halkın, mü'minlerin emiri sensin! Senden daha büyüğü yok!' Nefsim benimle oynadı. İstedim ki bunu kendi içimde yapmayayım. Bütün milletin önünde nefsimi zelil etmek istedim!' Kolay değil Hz. Ömer olmak.

GELMESİNLER EBU YERFE!

Bir gün Suriye tarafına gitmesi gerekiyordu. Yanına da eski azatlı köle Ebu Yerfe'yi aldı. Hazineden de 1 deve aldı. Ebu Yerfe'yle dönüşümlü binmek istediğini belirtti. Ebu Yerfe'de kabul etti. Ebu Yerfe'nin içinden geçen Halife biner, ben de onun yularını çekerim. Suriye'ye yaklaştıkları zaman Halife devesinden aşağı indi. Ebu Yerfe'ye çık bakalım devenin üzerine dedi. Ebu Yerfe kabul etmedi. Halife zorla bindirdi Ebu Yerfe'yi devenin üzerine. Halkla, Hz. Ömer'in arasında çamur dolu bir dere vardı. Halife entarisini toparladı. Şalvarının paçalarını sıyırdı. Devenin yularını tutarak dereye daldı. Bir taraftan da Ebu Yerfe'ye şunları söylüyordu: 'Ebu Yerfe! Şatafat ve görünümle beni Kisra'ya ve Kayzer'e benzetecek halk varsın gelmesin İslam'a! Halife budur! Halkın hizmetkarıdır Ebu Yerfe!' Biraz sonra Suriye halkıyla karşı karşıya geliyorlardı. Halk kimin Halife olduğunu anlayamıyordu. Ebu Yerfe elleriyle Halife Hz. Ömer'i işaret ediyordu. Halife o dercesine. Ayakları çamura batmış Ömer. Bizim kalplerimiz, yüreklerimiz çamurlanmış. Özlüyoruz seni. Ruhumuzun derinliklerine kadar, iliklerimize kadar özlüyoruz seni Ey Büyük Halife!

BENDEN DAHA İYİ KÖLE VAR MI?

Bir gün misafirler gelmişti Halife'yi ziyarete. Süt sağılması gerekiyordu. Yanında meşhur dostu Ahnef b. Kays vardı. Dedi ki: 'Ahnef! Çıkar üzerindeki cübbeyi. Ağıla gireceğiz. Keçileri biz seninle sağacağız.' Ahnef ve Halife ağıla giriyordu keçilerin sütlerini sağmaya başlıyorlardı. O sırada yanlarına birisi girdi. Dedi ki: 'Ey Mü'minlerin Emiri! Develerin, keçilerin sütünü siz sağıyorsunuz! Halbuki bir köleye, yardımcınıza emretseniz de onlar sağsa olmaz mı?' Hiddetlendi Koca Halife. Baktı şöyle bir sonra dedi ki: 'Benden ve Ahnef'ten daha iyi köle var mı?' Doğru. Kendisini hep Allah'ın kölesi olarak gören birisinden daha iyi köle var mıdır? Allah'a kul ve köle olduktan sonra başka Efendiye ihtiyaç var mıdır? Hayatlarının her anı, her dönemeci bizler için apayrı birer örnek. Çünkü ders aldıkları kişi Hz. Muhammed (SAV)'di. Selam olsun En Büyük Öğretmene. Ve Selam olsun Büyük Öğrenci ve Halife Hz. Ömer'e…