İYİ Parti lideri Meral Akşener son röportajında; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ABB Başkanı Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı yardımcısı olduğu formüle Rıdvan Uz, Tolga Akalın, Bilge Yılmaz ve Ümit Dikbayır hariç, Yavuz Ağıralioğlu da dahil tüm partililerin "evet" dediğini söylemişti. Seçim öncesi İYİ Parti'den zehir zemberek sözlerle istifa eden Ağıralioğlu ise bu iddiayı yalanlayarak; "Hanımefendi çok yorgun ve üzgün olduğu için hatırlamıyor ya da duymamış olabilir" dedi.

İMAMOĞLU VE YAVAŞ FORMÜLÜNE "EVET" DEDİĞİ İDDİA EDİLDİ

Seçim yenilgisinin ardından sessizliğini bozan İYİ Parti lideri Akşener; Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın cumhurbaşkanı yardımcısı olduğu formüle partisinden 4 isim hariç, Yavuz Ağıralioğlu da dahil tüm partililerin 'evet' dediğini öne sürdü. Akşener'in iddialarına ise Ağıralioğlu'ndan sert yanıt geldi.

"EN AĞIR HASAR ALAN BAŞKAN AKŞENER"

Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Ağıralioğlu şunları söyledi: "Üzülerek ifade etmek gerekir ki 14 Mayıs ve 28 Mayıs 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen genel seçimlerin en çok kaybeden partisi İYİ Parti, en ağır hasarı alan Genel Başkanı da Sayın Meral Akşener'dir. Dolayısıyla bu ağır seçim mağlubiyetinin bir savunma ve muhatap suçlu bulma psikolojisi doğurması da gayet normaldir.

"KILIÇDAROĞLU'NUN KAYBEDECEĞİNİ BİLİYORDU"

İYİ Parti ve Sayın Genel Başkan, Kemal Bey ile kaybedileceğini çok iyi biliyordu. İYİ Parti'nin bu kadar hasar almasının sebebi, bildiği ve sonucunu öngördüğü felaketi engelleyememiş olmasıdır. İYİ Parti'nin ve Sayın Genel Başkanın "yaptıklarına" değil, İYİ Parti'ye ve Sayın Genel Başkana yapılanlara itiraz ederek Cumhurbaşkanlığı sürecindeki ilk itirazı basın toplantısı ile mecliste dile getirdim.

"NE İMZA NE DESTEK VERDİM"

İkinci itirazımı ise masanın istişare diye Kemal Bey'in adaylığını tasdik eden bir "notere" dönüşmesine ve İYİ Parti'ye, Sayın Genel Başkana, milletin iradesine, seçmenin umuduna kurulan "pusuya" sessiz kalmayacağımı basına verdiğim beyanatlar vasıtası ile kamuoyuyla paylaşarak tarihe şerh düştüm. Sonrasında TBMM'de Kemal Bey'in adaylığı için İYİ Parti Milletvekilleri tarafından yapılan toplantı ve açıklamaya imza ve destek de vermedim.

Ardından yaşanan süreçteki ilkesiz, ölçüsüz ve kuralsız mücadeleye itirazlarımın milletimizce aşikar hale geldiği bütün bu süreçlerin nihayetinde, haklı şerhlerime uygulamada karşılık bulamayınca İYİ Parti'ye ve Sayın Genel Başkana zarar vermemesi için adaylık başvurusunda bulunmadım. Masayla ilgili Sayın Akşener'e müzakere yetkisinin talep edildiği "zoom toplantısına" da katılmadım.

"İTİRAZLARIMI HERKES ÇOK İYİ BİLMEKTE"

Nihayet açıklamalara konu olayda Belediye Başkanlarının İYİ Parti Genel Merkezine geldiği gün, divan odasına davet edilmeden 10 saniye önce merdivende 50 tane gazeteciye "Meral Akşener asla bu masaya dönmeyecek." diye açıklama yaptım, yapılan istişarede ne şartlarla masaya dönebiliriz konuşmasına divan üyesi olmadığım için fikir beyan etmedim. Hanımefendi çok yorgun ve üzgün olduğu için hatırlamıyor ya da duymamış olabilir; "Sayın Rıdvan Uz gibi düşünüyorum." dedim. Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu latife yaparak "Eliniz havadaydı." dediğinde "Kayıtlara giriyorsa tekrar edeyim ben Rıdvan Uz gibi düşünüyorum." dedim. Sayın Genel Başkan misafirlerinin yanına geçtiğinde, divan üyesi arkadaşlarımızla alt kattaki odada "Bu kadar hakarete uğradığımız bu masaya Sayın Genel Başkanı göndermemiz doğru değildir." dedim, bunun üzerinden istişare ettik, konuştuk, tartıştık. İmkan bulabildiğim her istişarede, her toplantıda, her diyalogda itirazlarımı net bir şekilde ifade ettiğimi de herkes çok iyi bilmektedir.

"İLKELİ OLMAK ADINA PARTİDEN İSTİFA ETTİM"

Belki herkesin dikkatinden kaçmıştır; ben Kemal Beyin adaylığı ile sonuçlanan sürecin kabul etmeyeni ve itiraz edeni olduğum ve olacağım için, bu açıklamaları yaptığım için, ilkeli ve ölçülü olmak namına milletvekili adaylığı başvurusunda bulunmadım ve partiden istifa ettim.

"VERDİĞİMİZ SÖZE UYGUN YÜRÜYECEĞİZ"

Özetle siyaset her şeye rağmen ilkeyle, ölçüyle, hakkaniyetle, vefayla ve en önemlisi şahsiyeti koruyarak yapılmalıdır. Böyle yapılırsa saygın ve itibarlıdır. Bir siyasetçi için inandırıcılık ve güven duygusu en elzem karinedir. Doğru ile yanlışı, sahici olan ile olmayanı da tarih ve millet belirler. Herkes, her şeyi görüyor ve gördü. Olan biten her şey milletin gözü önünde oldu. Bu sebeple kim kendine ne yakıştırıyorsa yakıştırsın; biz, dün durduğumuz yerden geleceğe bakarak ve ilkelerimizle yürüyerek siyaset yapmaya devam edeceğiz. Millete verdiğimiz söz bütün hayatımızın en büyük kılavuzudur. O söze uygun yürüyeceğiz."