Köpeğin değil, sahibinin peşindeyiz!
Polis FETÖ’cü, savcı FETÖ’cü, savcıyı atayan adam FETÖ’cü, müşteşar FETÖ’cü, müşteşarı atayan bakan (o dönem) FETÖ’cü, mahkeme heyeti FETÖ’cü, asker FETÖ’cü... iken;
Biz hala Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinin aydınlanmasını istiyoruz...
Bu kadar FETÖ’cü bir davanın içerisindeyse örtbas vardır.
Bu durumda kimin, kimlerin yaptığı apaçık ortada!
Araştırmacı, tarihçi, yazar; Aytunç Altındal!
Ölüm sebebi (iddialara göre) polonyum 213 zehirlenmesi... Polonyum 213, vücuda alındığında akciğer CA' ya sebep olan ve otopside belli olmayan radyoaktif bir madde. Dünya geneline bakıldığında Polonyum 213 ile öldürüldüğü iddia edilen başka isimler de var; Yaser Arafat, Rus casus Litvinenko gibi...
Aytuç Altındal 15 yıl FETÖ’yü ifşa etti! Nasıl bir yapılanma olduğunu, devletin nerelerine sızdığını, Vatikan ile olan ilişkilerini, papaya olan sadakat yeminlerini, devleti istedikleri şekilde ele geçiremezlerse darbe ile dahi olsa ele geçirmek isteyeceklerini tam 15 yıl öncesinden anlattı.
Hrant Dink; Ogün Samast tarafından öldürülen Ermeni gazeteci...
Öldüren, öldürülme anı... Kamera kayıtlarında hepsi mevcut! Ama hala daha cinayet tam olarak aydınlatılabilmiş değil!
Devlet, öldürenin peşinde değil! Azmettirenin peşinde!
Bu tarz cinayetlerde amaç birini öldürmek değil zaten; toplumsal olay çıkartmak!
X gurubun lideri, Y kişisine öldürtülür. Sonra durum ifşa edilir.
"Kim öldürdü?"
"Falan kişi... Zamanında şuralara üye olmuş, şu eylemlere katılmış..." Kim olduğunu direk söylemezler! Şırıngayı batırırlar; yavaş yavaş enjekte ederler!
Sonra lideri öldürülen gurup, karşı guruba kin besler!
Bunun fitilini en iyi nerede ateşlersin? Üniversite de...
Bunu yapmadılar mı?
En son bir yıl önce, bir ülkücü kardeşimizi şehit ettiler!
Amaç neydi? Solcularla, Ülkücüleri birbirine düşürmek!
Tuttu mu?
Devlet Bahçeli akıllı bir adam!
"Hiçbir ülkücü meydana inmeyecek!" dedi. Ve hiçbir ülkücü meydanlara inmedi!
Oyun olduğunu görüyoruz!
Baktılar ki artık bu tarz senaryolar tutmuyor; daha büyük şeyler yapmaları lazım!
Ne yapmalı?
Devletin kurumlarını kendi içlerinde çatıştıralım! Polis ile askeri; çelik kuvvet ile asayişi çatıştır!
Terör guruplarını, polis ile çatıştır. Polis, terör gurupları ile çatışırken; aynı zamanda 3 tane sivili vursun! Halk da polisin üzerine yürüsün!
Baktılar artık bunda da başarılı olamıyorlar. "Sahada başarılı olamıyoruz; siyasete tekrar el atalım!" dediler.
"Kim var elimizde? Meral Akşener..."
Bir dönemin nesli bir süre sonra kapanır, yerine yenileri gelir.
Kimler? Meral Akşenerler, falanlar, filanlar...
Mesut Yılmaz nerede?
Bir zamanlar tek başına iktidar olmuştu! Şimdi nerede?
97'den 99'a kadar bir başbakanlık görev süresi vardı. Bu süre zarfında nemalanması gereken tüm parselleri kapattılar. Sonra yurt içi ve yurt dışında çok büyük yerlerde holding sahibi oldular ve çok büyük paralar kazandılar. Devletin ekonomisine büyük darbe vurdular. Denir ki "Bunları Mesut Yılmaz yaptı!" Ben öyle demem!
Mesut Yılmaz'a bu gücü, bu iktidarı, bunları yapacak kolaylığı sağlayan kimdi? Mesut Yılmaz bunları yapabilecek güçte olsaydı, her gelen başbakan bunları yapardı. Mesut Yılmaz'ın arkasında büyük bir güç vardı ve o yüzden kimse ona dokunamadı!
Peki, Mesut Yılmaz kimdir?
Hemen dünyadaki oluşumlara bakalım! Mesut Yılmaz nereye üye?
Mesela İsmail Cem! Ecevit'in Dışişleri Bakanıydı. Aynı zamanda da (bazı iddialara göre) Opus Dei üyesiydi.
Opus Dei Almanya'da kurulmuş Gül-Haç kardeşliğinin alternatifidir. Amacı dünyadaki ekonomik oluşumları kontrol etmektir. Bir Haçlı Birliğidir. Yanlarında ise Tapınakçılar ve Mason Locaları vardır. Hepsinin birleşiminde ise kraliçeye biat vardır. Dikkat ederseniz Amerika'dan bahsetmedim. Çünkü tüm senatörler İngiltere'ye bağlıdır. Amerika'yı da senatörler yönetir! Başkan sadece göstermeliktir. İlk defa göstermelik olmayan, kafası kırık bir başkan geldi; onun da ömrü ne kadardır, Allah bilir!