Kalemle yazmayı öğreten Allah’ın gönderdiği İslam; eğitim ve öğretimi, ilim ve bilimi, okuma ve yazmayı en üst derecede önemsemiştir. Eğitime ve bilime verilen değer İslam’dan başka hiçbir dinde verilmemiştir.
Kalemle yazmayı öğreten Allah'ın gönderdiği İslam; eğitim ve öğretimi, ilim ve bilimi, okuma ve yazmayı en üst derecede önemsemiştir. Eğitime ve bilime verilen değer İslam'dan başka hiçbir dinde verilmemiştir. İlk emri oku olan bir dinin müspet ilme, ilerlemeye, bilimsel çalışmaya karşı olması düşünülemez. İslam'dan başka hiç bir dinin ilk emri oku olmamıştır. İslam'ın terakkiye, çağdaşlık olarak lanse edilen ilmi keşiflere, bilimsel çalışmalara karşı olduğunu söylemek cahillikten başka bir şey değildir.
Ayrıca Kur'an, inanma konusunda ve düşünce özgürlüğü alanında bir sınırlama getirmemiş, dinde zorlama yapmamıştır. İslam kişinin zorlama ile değil kendi özgür iradesiyle tercih yaparak inanmasını istemektedir. İslam inanma konusunda olduğu gibi her türlü bilimsel çalışma, insanlığın faydasına olan her türlü gelişmeye de açık ve özgür bir alan bırakmıştır.
Varlık alemi içinde toplumsal yönü bulunan, sorumluluk yüklenen insan, bir takım ödevleri bulunan, imtihana tabi tutulan bir varlıktır. İnsanın sorumluluklarını yerine getirmesi, ödevlerini en iyi derecede yapabilmesi için İslam gönderilmiştir. Kendi başına bırakılmamış, imtihanda başarılı olabilmesi için, kendisine bir kitap verilmiştir. Toplum içinde yerine getirmesi gereken görev ve sorumlulukları öğretmek için eğitime ve öğretime daha ilk emrinden itibaren önem vermiştir. Yine okumayla birlikte uyanık ve temiz olmayı, güzel hasletlerin insanda bulunmasını istemektedir. Bunların birçoğu emir kipindedir, öğretilmesi kesin bir dille istenmektedir.
O halde eğitim kalemle yazmayı öğreten Allah'ın adıyla başlamalıdır. Bütün okuma eylemelerini, bütün eğitim kurumlarının müfredatlarını, her hangi bir okulu, her hangi bir kitabı veya her hangi bir dersi kalemle yazmayı öğreten Allah'ın adıyla okumalıyız.
O halde eğitim ve öğretimde İslam'ın bütün güzel hasletlerini, emir ve tavsiyelerine yer vermek, çocuklarımıza öğretmek zorundayız. İnsan sonuçta bir beşerdir,hata yapabilir, gaflete düşebilir, ancak İslam'a göre doğru söz, davranış ve eylemlerle hataya düşmekten kurtulup yeryüzünü imar edebilir. İşte bu doğru söz, davranış ve eylemlerin ne olduğunu okullarda öğretmek zorundayız. Sadece insana karşı değil, canlı ve cansız diğer varlıklara topluma, çevreye ve Rabbimize karşı sorumluluklarımız bulunmaktadır. Çocuklara her şeyden önce Rabbine karşı olan sorumlulukları ve görevleri öğretilmelidir.
Sadece kendisinde bulunan zihin gücü ve düşünme kabiliyetle insan, yeryüzünde olaylara ve olgulara yeni anlamlar yükleyebilir. Bunun için gerekli olan özgürlük alanı oluşturulmuştur. Bütün mesele çocukların zihinlerinin işgale uğramasını engelleyip özgür düşünme yeteneğine sahip olmalarını sağlamaktır. Zihinsel işgal ise ancak ailede ve okulda verilecek doğru söz, ahlak, davranış ve bilgilerle zihni besleyerek engellenebilir.
İnsan düşünme kabiliyeti ile çevresini, kendini, geleceğini ve etrafındaki şartları geliştirip güzelleştirecek, değiştirecek donanıma sahiptir. Eğitim insanın yaratılışında bulunan özelliklere uygun ve geliştirici nitelikte olmalıdır.İnsanın yaratılışına uygun bilgiler bugün hangi eğitim kurumunda verilmekte veya uygulanmaktadır? İmam hatip okullarında bile sadece dış kabuğu bulunmakta, özü ise dışarıda kalmaktadır. Daha ötesi böyle bir uygulamayı yapabilecek ne kadar yöneticimiz, eğitimcimiz bulunmaktadır? İslam'la buluşmadıkça insanlığın mutluğu ve huzuru bulması mümkün değildir. İslam'ın dışlandığı dünyada insanlığın geldiği nokta ortadır. Dünya dört zenginin tekelinde deli saçması savaşlarla idare edilen bir sömürü sistemine dönüşmüştür, insanlığa verdiği şey ise sadece hüzün, dram ve ıstıraptır.
Geçmişte bilim ve medeniyette önde iken bu gün eğitimi ve öğretimi sanki yeniden keşfediyoruz.Hala materyalist bir felsefe ile programlar yaparak eğitimi şekillendiriyoruz. Oysaki okumaya büyük önem veren İslam medeniyetinde eğitimle ilgili herşey bulunmaktadır. Aslında başka bir şeye ihtiyacımız yok. Bu gün sözde bilimi öğreten hangi ders kitabında Allah var, yaratıcı var? Yaratıcıya dayanmayan bilim olur mu? Eğitimin Allah'la bir irtibatı yok, ölümle, ötesiyle, ahiretle bir irtibatı yok. Bu gün eğitimin en büyük sorunu metot, içerik ve hedef sorunudur. Eğitimde hangi ölçüye göre kaliteli bir program ortaya koyabiliriz? Eğitimde vazgeçilmez olan, eğitimin temeli olarak hedeflerin İslami temel unsurlarla birlikte inşa edilmesidir. Eğitimi hangi kaideler, hangi temel unsurlar üzerinde bina edeceğiz? İslam'a, hakka ve hakikate dayanan kaideler üzerinde mi yoksa batıl ve materyalist kaideler üzerinde mi bina edeceğiz?
Bin yıllık İslam medeniyetinin ana unsuru olan tevhit, hak ve adalet üzerinde eğitimi inşa etmek zorundayız. Yoksa bu nesiller kayıp nesil olacaktır.Hak, hukuk ve hakikat anlayışı, vicdan ve akıl, bilgi ve irfan, marifet ve hikmet, iman ve ibadet, ahlak ve merhamet bir bütün olarak programların için serpiştirilerek kazandırılmalıdır.
Öğrenmek veya bilimsel çalışma yapmak için çocuklar ve gençler aldıkları eğitimle mutlaka hak ile batılı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, adalet ile zulmü, güzel ile çirkini birbirinden ayırt edebilmelidir. En önemlisi de Rabbine, topluma ve kainata karşı olan sorumluluklarını bilmesi eğitimde vazgeçilmez konulardır. Bunlar dünyamızı, ruhumuzu, geleceğimizi, ahiretimizi, insanlığı, toplumu ve insanı doğrudan etkileyen en önemli meselelerdir.
Bin yıllık değerlerini, bu milletin bin yıllık sevdasını, davasını çocuklarına öğretemeyen, bin yıllık medeniyeti uğruna mücadele edebilen nesiller yetiştiremeyen eğitim, doğru bir eğitim olamaz. Medeniyetimize, değerlerimize ait olmayan eğitim sisteminden vazgeçtiğimiz zaman çocuklarımıza doğru bir eğitim verebiliriz.
Makam ve mevki, koltuk ve şöhret, zevk ve eğlenceden vazgeçebilen, ev, araba, lüks peşinde mal ve para sevgisi peşinde olan nesiller yerine yüksek idealler peşinde olan nesiller yetiştirdiğimiz zaman doğru bir eğitim vermiş oluruz.