Johan Cruyff… Bu isim, futbolun dinamiklerini yaklaşık 32 sene evvel derinden sarsmış bir futbol adamına ait. Total Futbol felsefesini, o günün futbol anlayışına yerleştiren efsanevi Hollandalı.
Johan Cruyff… Bu isim, futbolun dinamiklerini yaklaşık 32 sene evvel derinden sarsmış bir futbol adamına ait. Total Futbol felsefesini, o günün futbol anlayışına yerleştiren efsanevi Hollandalı. Hem futbolcuyken hem de teknik direktörken yaşadığı başarılar tartışılmaz.
Peki bu ismin Jorge Jesus ile bağlantısı nedir? Cevabı Jorge Jesus'un kendisinden dinleyelim: "Benim için gelmiş geçmiş en iyi teknik direktör Johan Cruyff'tır. Bu sporda bir devrim yarattı. Takımlar sadece kazanmamalı. Aynı zamanda gösterişli ve çekici futbol oynamayı da önemsemeli. Galibiyet hiçbir zaman yetmez. Seyircilerden yüksek bir not almak, sanatsal oynamak ve galibiyeti her şeyiyle hak etmek önemlidir. Futbol bir şovdur ve şov gibi oynanmalıdır. Bütün takımlarımda başarmak istediğim şey bu. Bunu Flamengo'da başarmıştım."
Jesus'u, Portekizli diğer teknik direktörlerden ayıran en önemli özelliği de budur. Diğer Portekizli hocaların birçoğunda gördüğümüz risksiz oyun, Jorge Jesus'un oyun felsefesine uymaz. O; rakiplerini ön bölgede karşılamayı, topu hızlı şekilde geri kazanıp aynı hızda oynamayı sever. Onunla oynayan forvetlerin birçoğu gol rekorları kırar fakat bu Jorge Jesus'un çok iyi forvetler seçtiği anlamı taşımaz. Jesus, forvetlere gol attırabilecek kurguyu öylesine mükemmel dizayn eder ki topla becerisi çok da iyi olmayan golcüler bile onun oyun anlayışında yeniden hayat bulur. Çünkü Cruyff'un da dediği gibi, 'En güzel gol, boş kaleye atılan goldür.'
JJ; mükemmeliyetçidir, titizdir, çalışmayan futbolcuyu asla sevmez. Futbolcularıyla kavga da eder sohbet de. Çünkü babacandır ve her babacan teknik direktörde gördüğümüz hasletler onda da mevcuttur: Otoriter, hırçın ve daha fazlasını isteyen.
Jesus'un oyununda rakibi belli bir alanda daraltmak ve kendi takımını oldukça genişletmek temel prensiplerden biridir. Çok gol atar, buna karşın hemen hemen her maç en azından bir gol yer. Dibi de görmüştür, zirveyi de… Kupa canavarıdır. İstedikleri olmadığında agresif, istedikleri yapıldığında oldukça babacandır. Onun takımında kendi eşiğini atlayan çok oyuncu vardır. Belki dil sorununu halledebilse, kendisini dünyanın en büyük kulüplerinde de görmemiz mümkün olurdu.
Fenerbahçe, uzun bir aradan sonra kendi dokusuyla uyuşabilecek bir teknik direktörü bünyesine katmayı başardı.
Artık, sahne onun.