Suriye'de 13 yıl önce başlayan olaylar, ülkenin siyasi haritasını köklü bir şekilde değiştirdi. Beşşar Esed hükümetinin düşmesi yalnızca 11 gün sürdü. Esed, Suriye Arap Cumhuriyeti’ni terk ederken planlarını kimseyle paylaşmadı.
Esed’in ani ayrılışıyla, eski El Kaide bağlantılı Hayat Tahrir el Şam (HTŞ) ve diğer muhalif gruplar hızlı bir şekilde ülkenin kontrolünü ele geçirdi. HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Culani kendisini seçim yapılmaksızın “geçici hükümet başkanı” ilan etti. Yeni Suriye’nin geleceği üzerinde ise en etkili aktör Türkiye oldu.
‘Başhan Oku’ Operasyonu
The Cradle’dan Halil Nasrallah’ın haberine göre, bu jeopolitik yeniden şekillenme sürecinde İsrail harekete geçerek “Başhan Oku” (Adını Tevrat'tan Almış) adını verdiği bir operasyon başlattı. İsrail, Suriye ordusunun terk ettiği mevzileri hedef alarak, askeri üsler, radar sistemleri, hava kuvveti tesisleri ve istihbarat merkezleri dahil kritik altyapıya yoğun hava saldırıları düzenledi.
İsrail’in stratejik hedeflerinin başında, İran’dan Suriye üzerinden Hizbullah’a silah transferini engellemek ve İran destekli direniş güçlerinin Suriye’de kalıcı lojistik üsler kurmasını önlemek yer alıyordu. Aynı zamanda İsrail, Suriye ordusunun yeniden güçlenmesini engellemek ve Golan Tepeleri yakınında bir tampon bölge oluşturmak için bu fırsatı değerlendirdi.
500’ün Üzerinde Hava Saldırısı
Tel Aviv’in operasyonları kapsamında 500’ün üzerinde hava saldırısı gerçekleştirildi. Şam dahil olmak üzere birçok stratejik nokta hedef alındı. İsrail’in savunma bakanı İsrael Katz, geçtiğimiz hafta Hermon Dağı’nın güneybatısında bulunan stratejik tepelerin yeniden ele geçirildiğini açıkladı.
ABD’nin Desteği ve Sessiz Tepkiler
İsrail’in saldırılarına uluslararası tepkiler sınırlı kaldı. Arap Birliği, İsrail’i kınayarak “Suriye’deki iç gelişmelerden faydalanarak toprak ele geçirmesini” eleştirirken, Suudi Arabistan ve BAE, Suriye’nin egemenliğine vurgu yaparak İsrail’i uyardı.
Batı ülkelerinden ise temkinli açıklamalar gelirken, ABD İsrail’e açık destek verdi. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, İsrail’in eylemlerini “meşru müdafaa hakkı” olarak nitelendirdi. Ayrıca, ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Başkanı General Michael Kurilla’nın İsrail’e ziyareti, Washington-Tel Aviv arasındaki koordinasyonun altını çizdi.
İsrail’in Stratejik Hedefleri
İsrail’in Suriye’deki operasyonları, uzun vadeli stratejik çıkarları doğrultusunda yürütülüyor:
Suriye ordusunun kalan güçlerini ve altyapısını yok etmek.
İran ve Hizbullah’ın Suriye’de kalıcı üsler kurmasını önlemek.
Golan Tepeleri yakınında tampon bölgeler oluşturarak güvenliği sağlamak.
Suriye’nin güneyindeki yeni kazanımlarını gelecekteki barış müzakerelerinde koz olarak kullanmak.
Türkiye ile Yeni Denge
Suriye’nin çöküşüyle birlikte Türkiye’nin etkisi bölgede hızla artarken, İsrail ile Ankara arasında potansiyel bir stratejik rekabetin doğduğu değerlendiriliyor. HTŞ liderliğinde kurulan geçici yönetim ideolojik olarak İsrail’e karşı bir tutum sergilese de, bölgedeki gelişmelerin dinamik bir seyir izlediği belirtiliyor.
İsrail’in Suriye’deki hamleleri, Batı Asya’daki siyasi dengeleri derinden etkiledi. Özellikle Ürdün ve Mısır gibi ülkeler, artan güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kalırken, İsrail’in genişleyen nüfuzu Arap dünyasında yeni bölünmelere yol açtı.