İsrailli tarihçi Dror Zeevi, İran’ın şu anda son derece zayıf bir dönemden geçtiğini belirterek, nükleer tesislerini bombalamanın hiçbir yarar sağlamayacağını söyledi.
Zeevi, İbranice yayımlanan Haaretz gazetesindeki makalesinde, İran’ın nükleer silah edinmesine dair duyulan kaygının haklı olduğunu ancak bu tesisleri bombalama seçeneğinin, beklenen faydadan daha fazla zarar getireceğini ifade etti.
Zeevi, İran’ın nükleer programına yönelik bir saldırının büyük bir hata olacağını söylüyor ve bunun başlıca nedeninin İran’daki kötü iç durum olduğunu vurguluyor. Ona göre İran’da istikrarı sarsan üç temel etken var:
Eşi benzeri görülmemiş ekonomik kriz: Yakıt sıkıntısı var, elektrik kesintileri giderek artıyor. Sanayiciler, ısınma amacıyla elektrik sağlamak için fabrikalarını kapatıyor. İran riyali çok değer kaybetmiş durumda ve yıllık enflasyon oranı şu an yüzde 50 civarında.
Ciddi çevre krizi: Her yıl aşırı ve yoğun su tüketimi söz konusu. Olumsuz su dengesi, yüzey ve yeraltı sularının dramatik biçimde azalmasına yol açtı. Bunun sonucu olarak Tahran yılda 20 cm çöküyor, çölleşme hızla yayılıyor. Yaz aylarında ülkenin pek çok yerinde sıcaklık 50 dereceyi geçiyor. Yasaklı yakıtların kullanımı hava kirliliğini artırıyor. Yaklaşık 90 milyonluk ülkenin 30 milyonu, son yıllarda daha makul yaşam koşulları arayışıyla evlerini terk etti.
Ciddi askeri başarısızlıklar ve istikrarsızlık: İran; Lübnan, Suriye ve kendi topraklarında ağır askeri kayıplar yaşarken, komşusu Irak’ta da istikrar sağlanamıyor. Daha önce İran’ı destekleyen bazı Iraklı Haşdi Şabi milisleri, şimdi Tahran’a sırt çevirip iç politikaya odaklanmayı seçti. Suriye’den doğuya sürülen Şii milisler bölgeyi daha da istikrarsız hale getirirken, İran sınırında Sünni cihatçı örgütlerde bir canlanma gözleniyor.
Zeevi, bunlara ek olarak yaşlı lider Ali Hamaney’in bir an önce değiştirilme ihtiyacının yol açtığı çalkantıların da rejimi sarstığına, bu durumun daha önce rejimi destekleyen büyük etnik azınlıklar dahil olmak üzere İran halkını bu yıl içinde bir ayaklanmanın eşiğine getirebileceğine dikkat çekiyor. Ona göre İran rejimi ancak “kışkırtıcı olmayan bir saldırıyla kendisine halk desteği sağlanması ve uluslararası toplumun desteğini sürdürmesine yol açılması” halinde ayakta kalabilir.
İsrail Cephesi
Zeevi, böylesi bir operasyonun maliyeti ile getirisinin iyi hesaplanması gerektiğini vurguluyor. “Burada gereken askeri müdahale ile daha önce Irak ve Suriye’deki nükleer reaktörlere düzenlenen saldırılar arasında hiçbir benzerlik yok. Tek bir tesis değil, büyük bölümü yerin derinliklerine gömülmüş çok sayıda zenginleştirme tesisi söz konusu. Bu tesislerden bir veya birkaçını imha edememek, İran’a elindeki kapasiteyi koruma imkânı verir,” diyor.
Zeevi, İranlıların askeri düzeyde zenginleştirilmiş yeterli nükleer malzemeyi elde etmeleri için sadece birkaç haftaya ihtiyaç duyduğunu, yani zaten birkaç bomba yapmaya yetecek kadar patlayıcı malzemeye sahip olduklarını öne sürüyor. “Bu zenginleştirme tesislerini bombalarsak projeyi durduramayız; aksine İran’ın nihai hedefine ulaşma kararlılığını güçlendirmiş oluruz. Bu defa uluslararası desteği de yanlarına alırlar,” uyarısında bulunuyor.
Zeevi, hava saldırısının İran’ın nükleer programını gerçekten durdurup durduramayacağına dair kuşkular olduğunu, buna karşılık böyle bir hamlenin İsrail’e zarar verip uluslararası arenadaki zorluklarını artıracağını ve İran’ın kararlılığını perçinleyeceğini ifade ediyor.
Öte yandan, İsrailli tarihçi Eyal Zisser, İran korkusunun yalnızca geçmişte hayal bile edilemeyen adımları artık düşünmeye başlayan “İsrail”de değil, tüm bölgede azaldığını savunuyor.
Bununla birlikte Zisser, Israel Hayom gazetesindeki makalesinde, İran’ın aldığı bu darbalarla ilgili rehavete kapılmamak gerektiğini belirtiyor ve “İran şu anda savunma konumunda; öfke dinene kadar başını eğmiş durumda. Ama hâlâ tehlikeli bir düşman ve nükleer silaha doğru yürüdükçe tehlikesi daha da büyüyecek,” diyor.
Zisser, “2025 yılı, İsrail için önemli bir avantajla ve İran içinse en dibe vurmuş bir durumla başladı. Bu yıl İran sadece dizginlenmekle kalmamalı; askeri kabiliyeti ve nükleer projesi yenilgiye uğratılmalı,” değerlendirmesinde bulunuyor.