Sevgili okur merhaba,
Hayatımız görselliğin ele geçirdiği bir şenlik haline gelmiştir. Bu hepimizin isteyerek veya istemeyerek içinde bulunduğu bir bahar şenliği gibi. Platon’un İdealar dünyasının elle tutulmadığı ama elde edildiği bir şenlik bu. Platon’un elle tutulamaz ancak zihinle kavranabilir İdealar Dünyası’nın günümüzde somut bir yansıması karşımızda. İnternetin imkanları ile benliğimizi yeni baştan istediğimiz gibi yaratabiliyoruz. Defolarımız yok oluyor; hayalimiz kendini somut bir şekilde kendini bize gösteriyor. İnsanların, en çekindiği mefhumlardan biri olan sosyalleşme mevzusunun kolaylaştığı bir toplumsallaşma safhası gerçekleşiyor.
Bu zamana kadar yazdıklarımız bir dönemin popüler oyunu olan sims’i anımsatmış olabilir size. Sosyal medya, tam olarak bu oyunun gerçeğe en yakın hali. Sosyal medya kullanıcıların kendini yeniden kuırguladığı ve yarattığı bir alemin kapılarını açıyor. Sosyal medyanın bu kurgusu, insana gerçek hayatta ulaşamadığı bir dopamin bombardımanına tutuyor. Guy Depord’un tanımlaması hayat ile gösteri toplumuna dönüşürken, gerçek kendini yadsıyan sanallığın esiri haline gelmiştir. Guy Debord’un “Gösteri Toplumu” kavramı, modern kapitalist toplumlarda yaşamın, gerçek deneyimler yerine imajlar, tüketim ve manipüle edilmiş anlamlar etrafında örgütlendiğini söyler.
Sosyal medya platformları, kullanıcıların beğeni, yorum ve paylaşımlar aracılığıyla sürekli etkileşimde bulunmalarını teşvik eder. Bu etkileşimler, beynin ödül sistemi üzerinde doğrudan bir etki yaparak dopamin salınımını artırır. Dopamin, haz ve ödül hissiyle ilişkilendirilen bir nörotransmitterdir ve sosyal medya kullanımı sırasında alınan olumlu geri bildirimler, dopamin düzeylerini yükselterek kullanıcıların platformlara olan bağlılığını artırır.
Yapılan araştırmalar, sosyal medya bağımlılığının dopamin odaklı geri bildirim mekanizmalarıyla ilişkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, beğeni ve yorum gibi olumlu geri bildirimler, kullanıcıların beyinlerinde dopamin salınımını tetikleyerek haz duygusunu artırır ve bu da platformların daha sık kullanılmasına yol açar.
Sosyal medyanın dopamin salınımı üzerindeki etkisi, kullanıcıların platformlara olan bağımlılığını artırmakta ve bu da günlük yaşam aktivitelerini, akademik başarıyı ve genel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle, sosyal medya kullanımının bilinçli bir şekilde düzenlenmesi ve gerektiğinde sınırlandırılması, bireylerin psikolojik ve fizyolojik sağlıkları açısından önem taşımaktadır.
Sosyal medya ağları Fuchs’un tanımıyla, farklı medya, bilgi ve iletişim teknolojilerinin entegre olmasını sağlayan web tabanlı platformlardır. Bu sosyal ağlar, bilgi ve içerik paylaşımını ve kolay etkileşimi amaçlayan online uygulamalardır. Gelişen teknoloji sayesinde bu uygulamaların sağladığı imkânlar günden güne artmaktadır.
Sosyal medya platformlarına özellikle kolay ve hızlı bir şekilde katılım sağlanması, bu platformların herkese açık ve ücretsiz olması, etkileşime dayanmasından dolayı sosyal medyanın geleneksel medyadan oldukça farklı olduğu görülmektedir. Geleneksel medyanın tek yönlülüğü yanında sosyal medyanın interaktif etkisi kullanıcıya bir deneyim imkanı sağlar.
Sosyal medya da bu manipüle edilmiş imajların alıcılara sunulduğu bir dünya. We Are Social'ın 2024 raporuna göre, dünya genelinde sosyal medya kullanıcı sayısı 5 milyar barajını aşarak 5,04 milyara ulaştı. Bu, küresel nüfusun yaklaşık %62,3'üne denk geliyor. 2023 yılı boyunca 266 milyon yeni kullanıcı sosyal medyaya katıldı ve bu, %5,6'lık bir artışı temsil ediyor. Bu büyüme, her saniye yaklaşık 8,4 kişinin sosyal medya dünyasına adım attığı anlamına geliyor. Türkiye'nin bu rakamlardaki yerine bakacak olacak isek sosyal medya kullanım oranı %83,4 olarak raporlandı, bu da dünya sıralamasında 37. sırada yer aldığını gösteriyor. Bu sayıların bize söylediği tek bir şey var. Gerçek dünya ve gerçeklik giderek kendisini bize unutturuyor. Posth Truth kavramının yılın kelimesi seçilmesi boşuna değil.
Bu sebeple sosyal medyayı iyi anlamak, toplumun işleyişini iyi anlamak demek. Kamusal alanın, özel alanın, işlerin, eğlencenin buraya taşınması ayrıca toplumun kolayca yönlendirilmesine de kapı aralamakta. Bireyler bu platformlarda hem etkilenip hem de etkiliyorlar. Kullanıcıların sıklıkla kullandığı iki platform var: İnstagram ve Tiktok.
İnstagram ve Tiktok, görüntü paylaşım temelli sosyal medya uygulamasıdır. 7’den 77’e herkesin kolaylıkla kullanabileceği kolaylıkta tasarlanan bu iki platfrom içerisinde ihtiva ettiği özellikler ile kullanıcıların kendi görüntüleri üzerinde manipülasyon yapmasını uzmanlık gerektirmeden sağlayabiliyor. Bu iki platfrom bir hayalin içinde yaşanmasını mümkün kılıyor. Bireyler yeni bir sosyal çevre yaratarak kendi sosyal çevresinden de soyutlanmış oluyor.
Gösteri kültürü hayatımızın temelini oluşturmaya başladığı bu çağda, Depord’un deyimiyle, "Gösteri, toplumsal yaşamın ayrışmış bir bölümü değil; tam tersine, toplumsal yaşamın merkezine yerleşmiş bir ilişkiler sistemidir." Toplumun gösteri üzerinden şekillendiğini ve bunun yalnızca bir yan etki değil, merkezi bir dinamik olduğu artık kabul edilen bir gerçekliktir. Gösteriye giriş bileti özgünlüğün kaybedilmesiyle elde edilmektedir. Hannah Arendt’in eleştirisi ile "Toplum, bireyleri, varoluşlarının özgünlüğünü yitirdikleri bir kitleye dönüştürme potansiyeline sahiptir." Gösteri, kitleyi sürekli dönüştürürken, bu dönüşüm bir süre sonra öyle bir hızlı olmaktadır ki akışkan hale dönüşmüştür. Zygmunt Bauman’dan alıntı yapmak gerekirse "Modern toplum, hızla değişen bir likiditeye sahiptir; hiçbir şey sabit değildir ve bu, bireyleri sürekli bir belirsizliğe iter." Sabit bir pergel ayağı yoktur artık. İnsanlık, rüzgardaki tüy misali uçuşup durmaktadır. Belirsizlikle bunalan bireyler, kendini bu dünyaya ait hissetmemek de ve kendi varoluşundan soyutlanmaktadır.