The Guardian gazetesinde yer alan habere göre, İsrail ordusunun Gazze sınır hattında büyük bir alanı yok ederek bir “ölüm bölgesi” oluşturduğu iddia edildi. İsrailli askerlerin tanıklıklarına dayanan haberde, Gazze sınırının yaklaşık 1 kilometre iç kısmındaki evlerin, fabrikaların ve tarım arazilerinin yok edildiği aktarıldı. Söz konusu tanıklıklar, 2004 yılında kurulan ve İsrail’in Filistin topraklarındaki askeri uygulamalarını belgelemeyi amaçlayan “Breaking the Silence” adlı grup tarafından derlendi.
Habere göre, “The Perimeter” (Çevre) başlıklı raporda, bu alanın İsrail ordusuna net görüş açısı sağlamak ve militanları öldürmek amacıyla oluşturulduğu belirtildi. Raporda, “Bu alan içerisinde ekin, yapı ya da insan olmamalıydı. Hemen her şey yıkıldı” ifadelerine yer verildi.
Askerlere, sınır hattı içinde kalan evler, kamu binaları, okullar, camiler ve mezarlıklar da dahil olmak üzere çok az istisna dışında her şeyin sistemli biçimde yok edilmesi emredildiği bildirildi. Rapor, bu uygulamaların sonucunda bölgenin “muazzam boyutta bir ölüm bölgesi”ne dönüştüğünü belirtti. “İnsanların yaşadığı, tarım yaptığı, sanayi kurduğu yerler birer çorak araziye dönüştü,” denildi.
İsrail’in daha önce Gazze içinde 300 metrelik bir tampon bölge oluşturduğu, ancak bu savaşta bu mesafenin 800 ila 1.500 metreye çıkarıldığı belirtildi. Uydu görüntüleri, bu bölgede yüzlerce yapının yıkıldığını gösteriyor. Haberde, insan hakları kuruluşlarının bu durumu “toplu cezalandırma” olarak nitelendirdiği ve savaş suçu olarak soruşturulması gerektiğini savundukları bilgisi yer aldı.
The Guardian’ın görüştüğü bir muharip mühendislik birliği çavuşu, bölge “Gazze’lilerden neredeyse tamamen arındıktan” sonra geriye kalan evlerin sistematik şekilde havaya uçurulduğunu anlattı. Çavuş, “Her sabah kalkıp belirlenen beş, altı, yedi noktaya gidiyorduk. Ne yaptığımızı ya da neden yaptığımızı pek bilmiyorduk. Şu an baktığımda, yaptığımızın meşru olduğunu söyleyemem,” dedi.
Bazı askerler, bu yıkımın 7 Ekim’de Hamas tarafından düzenlenen saldırıya bir misilleme olarak görüldüğünü belirtti. İsrail bu savaşın Hamas’a karşı yürütüldüğünü savunsa da, Başbakan Binyamin Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde sivillerin aç bırakılması ve “soykırım” da dahil olmak üzere savaş suçu ve insanlığa karşı suçlarla itham ediliyor.
Breaking the Silence’a konuşan bir asker, birliklerine sınır bölgesine giren herkesin vurulması emri verildiğini belirtti. Asker, “Birlikteki zihniyet şuydu: Sivil yok. O bölgeye giren herkes teröristtir,” ifadelerini kullandı. Öldürme emirlerinin birimler arasında farklılık gösterdiği de haberde yer aldı.
Zırhlı birliklerde görev yapan bir çavuş, 2024 yılında bölgeye giren her yetişkin erkek için “vur emri” verildiğini, kadın ve çocuklar içinse “uzaklaştırıcı ateş açılması” talimatı geldiğini, bunun da tank ateşi anlamına geldiğini söyledi.
Kasım 2023’te bölgede görev yapan bir başka subay ise sınır hattını doğrudan bir “ölüm hattı” olarak tanımladı: “Belirlediğimiz çizgiyi geçen herkes tehdit olarak kabul edilir ve öldürülür.”
Yine bir başka subay, “Hiçbir zaman net bir angajman kuralı yoktu. Çok yoğun bir ateş gücü kullanımı vardı, özellikle tanklarla. Ateş açmak için bahane bile aranmıyordu,” dedi. Aynı asker, savaşın öfke ve intikam duygusuyla yürütüldüğünü ve sivillerle savaşçıların ayırt edilmediğini vurguladı.
İsrail ordusu, bu tanıklıklarla ilgili The Guardian’ın yorum talebine yanıt vermedi.
Rapor, söz konusu yeni sınır bölgesinin Gazze’nin yüzde 15’inden fazlasını kapsadığını ve bölgenin Gazze’deki tarım arazilerinin yüzde 35’ini oluşturduğunu belirtti. Bu alanın Filistinlilere tamamen kapatıldığı bildirildi.
Kuzey Gazze’de görevli bir astsubay, ateş açmalarına rağmen Filistinlilerin bu bölgeye tekrar tekrar gelmeye çalıştığını, çünkü burada yenilebilir bitkiler yetiştiğini anlattı. “Orada hubeza (ebegümeci) vardı. Açlar ve torbalarla gelip hubeza topluyorlar,” dedi.
Aynı asker The Guardian’a verdiği röportajda, “7 Ekim’de bize saldırdılar, biz de karşılık verdik ama sadece onları değil, eşlerini, çocuklarını, kedilerini, köpeklerini de öldürdük. Evlerini yıktık, mezarlarına işedik,” ifadelerini kullandı.