Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin'in Şarku'l Avsat'a verdiği bir röportajında, Bağdat'ın bu silahlı grupların dağıtılması amacıyla bazı mekanizmalara bağlı olduğunu ve bu konuda içeride bazı mutabakatlara varılması gerektiğini açıklamasının sonrasında konu, belirsiz olsa da artık tartışılması zor bir gerçeklik haline gelmiş durumda.
Hüseyin silahlı grupların nasıl dağıtılacağı konusunda detay vermezken, yasal olarak ordunun bir parçası olan Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşdi Şabi) parçası ya da silahlarını Haşdi Şabi'ye teslim edilebileceklerini veya yalnızca siyasi oluşumlar haline dönüşebilceklerini söyledi.
İran'ın nüfuzu
Bölgesel olaylar ve müteakip jeo-stratejik değişiklikler, Irak'ta etkisini göstermeye başladı.
Bu gelişmeler ABD Başkanı Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşüyle aynı zamana denk gelirken Trump yönetiminin Irak'ı, silahlı grupların ana ayaklarından birini meydana getirdiği İran ekseninden ve nüfuzundan koparma çabası hakkında çok şey yazıldı.
Katar merkezli El Cezire Medya Grubu'na bağlı El Cezire Araştırmalar Merkezi'nden (AJCS) araştırmacı Lika Mekki, basında ve araştırma merkezlerinde Başkan Trump'ın Irak'ı İran'ın nüfuzundan çıkarmak istediğine dair bilgilerin dolaştığını ve silahlı grupların dağıtılması konusunda bu nüfuza karşı atılacak adımlardan biri olduğunu bildirdi.
Mekki, değerlendirmesinde şunları kaydetti:
Bu nüfuzun, Irak'ın İran'la olan ekonomik ilişkisiyle ilgili başka boyutları da var. Trump, Irak'ın İran için bir mali finansman kaynağı şeklinde devam etmesini istemiyor. Irak'ın bu etkiden kurtarılması yalnızca grupların tasfiyesini kapsamıyor, orduya ve polise de uzanabileceği kaydediliyor. ABD raporlarında yer alan bilgilere göre İran Irak polisine kadar nüfuz etmiş olan ve İran'ın Irak'taki nüfuzunun sona erdirilmesi hamlesi idari, siyasi, güvenlik ve ekonomik alanlara kadar uzanacağı kaydediliyor.
"Silahlarımızı bırakmayacağız"
Nuceba Hareketi Siyasi Büro Başkanı Ali el-Esedi, Dışişleri Bakanı Hüseyin'in silahlı grupların kendileri devre dışı bırakmaları ve silahlarını teslim etmesiyle ilgili açıklamalarını ‘gerçek dışı' diye niteleyerek eleştiride bulundu.
Esedi basın mensuplarına yaptığı açıklamada, "Silahlı grupların dağıtılması ya da silahsızlandırılmasıyla ilgili herhangi bir diyalog yok. Hükümet bu konuda bizi muhatap almadı. Biz Nuceba Hareketi olarak silahlarımızı bırakmadık, bırakmayacağız. Ağır silahlarımız da var" ifadesini kullandı.
Esedi bununla birlikte, Irak Ulusal Hikmet Hareketi Başkanı Ammar el-Hekim'in, direniş gruplarının silahlarının Irak ekonomisini tehdit ettiği' ile ilgili açıklamalarını ‘erken seçim propagandası olarak nitelendirdi.
İran'a bağlı en önde gelen silahlı gruplardan biri ve Direniş Ekseni'nin bir parçası olan Nuceba Hareketi, Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasına varılmasından sonra İsrail'e karşı operasyonlarını askıya aldığını açıklamıştı. Bu açıklama sonrası aynı adımı Seraya Evliya ed-Dem grubu da attı.
Peki, hangi gruplar lağvedilecek?
Gazze'deki direnişi "meydanların birliği" içinde desteklemek olarak tanımlanan sürecin bir parçası olarak silahlı saldırılar gerçekleştiren Nuceba Hareketi, Ketaib Hizbullah ve Ketaib Seyyid eş-Şuheda dağıtılma sürecinde olduğu kaydedildi.
Gazeteci ve Irak meselelerinde uzman Raad Haşim, silahlı grupların Ortak Operasyonlar Komutanlığı'na katılması sürecinin pek çok uyarının yapıldığı bir adım olduğunu, çünkü silahlı gruplardan bazılarının bu konuda ayak dirediğini ve bunların çoğunun talimatları ya İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney ya da İran Devrim Muhafızları Ordusu'ndan (DMO) aldığını, dolayısıyla bu grupların İran'a çekileceğini aktardı.
Zor Bir Süreç
Irak'ta 2016'da yürülüğe konulan 40 sayılı Halk Seferberlik Güçleri Heyeti Kanunu, Haşdi Şabi'nin Irak ordusundan bağımsız bir askeri oluşum ve Irak Silahlı Kuvvetleri'nin bir parçası, Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı ve var olan üyelerinin işleyen askeri kanunlara tabi olduğunu vurguluyor.
Haşdi Şabi Kanunu bununla birlikte bu oluşuma katılanların tüm siyasi, partizan ve sosyal çerçevelerden ayrılmasını ve saflarında hiçbir siyasi çalışmaya izin verilmemesini koşullandırıyor.
Haşdi Şabi Kanunu, devleti ve onun anayasal hükümlerini ve yasal mevzuatını kabul etmeyen ve İran'ın Dini Lideri'ne bağlılıklarını direk ifade eden milislerin varlığını yasallaştırdı.
Haşdi Şabi, 70 silahlı oluşumu ve kendilerini İslami direniş grupları olarak isimlendiren Ketaib Hizbullah, Nuceba Hareketi, Liva et-Tafuf, el-Bedila, Seraya Evliya ed-Dem, Seyyid eş-Şuheda, İmam Ali Taburu ve Asaib Ehli'l-Hak gibi gruplar, Haşdi Şabi çatısı altında etkinlik gösteriyor.
Grupların lağvedilmesinde ne tür bir yol izlenecek?
Doha Lisansüstü Çalışmalar Enstitüsü'nde güvenlik ve stratejik çalışmalar profesörü olarak görev yapan Muhannad Sallum, Irak hükümetinin silahlı grupların feshedilmesi için baskı unsuru olabileceğini, fakat Haşdi Şabi'yi feshetme yetkisine sahip olmadığını, buna sebep olarak ise Haşdi Şabi'nin kuruluşuna idari bir kararla katılmadığını, Haşdi Şabi'nin Irak Meclisi'nde yapılan bir oylama ile meşruiyet kazandığını ifade etti.
Haşdi Şabi'nin lağvedilmesi düşüncesinin, Haşdi Şabi'nin çekirdeğini meydana getiren ve ona siyasi olarak destek veren İslami Davet Partisi, Bedir Örgütü, Asaib Ehli'l-Hak ve diğerleri gibi siyasi güçlerin elinde bulunduğu, dolayısıyla Haşdi Şabi'nin lağvedilmesinin Irak-İran siyasi kararı olduğuna vurgu yaptı..
Sallum'a göre İran'ın Dini Lideri Hamaney'in de vuguladıığı gibi İran Haşdi Şabi'nin varlığını sürdürmesi istiyor.
Irak meseleleri araştırmacısı Raad Haşim de u düşünceye yakın. ABD'nin bu yönde bir baskısı olması durumunda, Haşdi Şabi'nin feshedilmesi senaryolarından birinin siyasi uzlaşıya dayanması gerekliliğini vurgulayan Haşim, şu ifadeleri kullandı:
İran, desteklediği bu gruplara Haşdi Şabi'nin feshedilmesi kararına cevap vermemeleri talimatı verebilir.
Karar taslağı Meclis'e sunulmasının ardından başta red olunabilir ve bunun ardından sorunsuz bir şekilde uygulanması amacıyla Irak hükümeti ile ABD'nin mutabakatının sağlanması gerektiğinden, onaylanması gerektiğine dair bir tehdit de yönelebilir.
Siyasi ilişkiler uzmanı Yasin Aziz, mevcutta bulunan Irak hükümetinin, yürütme ve yasama kurumları içinde giderek artan nüfuzları sebebiyle silahlı grupları dağıtamayacağını aktardı.
Aziz'e göre Haşdi Şabi ve silahlı gruplar dağıtılması söz konusu olamaz.
Eğer ABD'nin var olan baskısı devam ederse, Irak hükümeti muhtemelen Haşdi Şabi çatısı altındaki bazı grupları Irak güvenlik güçlerine entegre edilmesi de dahil olmak üzere uzlaşıya ya da başka manevralara başvurada bulunacak.
Güç kullanarak çözüm
Iraklı siyasi analist Abbas ed-Duri, ABD'nin Haşdi Şabi'yi feshetme ya da güvenlik güçleriyle birleştirme kararı vermesi halinde Irak hükümetinin söz hakkı olmayacağını, çünkü Şii Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin meydana getirdiği hükümetin bunu reddetmesinin Haşdi Şabi'nin Washington tarafından askeri güç kullanılarak feshedilmesi anlamına geleceğini belirtti.
Haşd Şabi ve silahlı grupların feshedilmesini zorlaştırabilecek pek çok olasılığın olduğunu belirten Duri, "İran'ın Haşdi Şabi'yi feshetmeyi kabul etmesi karşılığında nükleer programını müzakere edebilir ya da Bağdat'a ABD'nin baskısına boyun eğmeyip Haşdi Şabi'yi feshetmesine ya da güvenlik güçlerine entegre etmesine yeşil ışık yakmayabilir" ifadesini kullandı.
Duri, Irak'ın Haşdi Şabi ve silahlı grupları dağıtmamakta ısrar etmesi durumunda, Irak'a ekonomik yaptırımlar yapabileceğini ve grupların mevzilerine hava saldırıları gerçekleştirebiileceklerini belirtti.
Muhannad Sallum ise ABD'nin İran yanlısı milisleri dağıtması amacıyla Irak'a baskı yapmak üzere grupların liderlerine suikast yapmak de dahil olmak üzere farklı vasıtalara sahip olduğunu ve bu grupların üyesi olan bakanlara ve hükümet üyelerine yaptırımlar yapabilceğini aktardı.
Milis aklı mı, devlet aklı mı?
Analistlerce Irak'taki var olan siyasi sistem, silahlı bazı güçlerin dağıtılması yönündeki baskılara yanıt vermediği durumunda ABD'nin hedefi haline gelebileceğini ortaya koyuyor.
Bu da Irak'a ekonomik yaptırımların uygulanmasına neden olarak siyasi sistemin parçalanmasına katkı sağlayabilir.
Yaptırımların gerçekleşmesiyle ağırlaşan ekonomik krizler sebebiyle de sistem altüst olabilir.
Washington'daki Medya Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Nizar Haydar, "Irak, devlet aklının milislerin aklına üstün gelmesi ya da tam tersi arasında bir yol ayrımında duruyor" ifadesini kullandı.
Silahlı grupları dağıtma başarısının, Koordinasyon Çerçevesi güçleri ve liderlerine açık, net ve kesin bir tutum belirtmeleri amacıyla baskı uygulanmasına bağlı olduğunu belirten Haydar, "Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, bu proje özellikle derin devleti korumak için milislerin silahlarından yararlananlar olmak üzere Koordinasyon Çerçevesi güçleri ve liderleri tarafından desteklenmediği takdirde bu konuda hiçbir şey yapamaz. Siyasi ve diplomatik çabalar, İran'ı milislerle iş yapmayı bırakması, devletin kadrolarını yenilemesi ve silahlı gruplara yönelik her türlü desteği kesmesi konusunda ikna etmeye yönelik olmalı" dedi.
Irak Anayasası
Irak Anayasası ve Halk Seferberlik Güçleri Heyeti Kanunu'nun milislerin yasal meşruiyetini ortadan kaldırmasına karşın, milislerin neden silahlarını devlet otoritesinin dışında tuttuğunu soran Nizar Haydar, "Irak Anayasası'nın 9'uncu maddesi ordu dışında askeri grupların oluşturulmasını yasaklıyor. Haşdi Şabi Kanunu, bu yasanın çıkarılma gerekçesinde görevini, silahları ordunun elinde ve yasalar çerçevesinde tutmak ve devletin prestijini arttırmak olarak tanımlanıyor" dedi.
Silahlı grupların görevlendirilmesi
Ufukta, silahların devletle sınırlandırılması ve silahlı güçlere bağlın unsurların terhis edilebilmesi ya da devlet kurumlarına entegre edilebilmesi amacıyla askeri grupların dağıtılmasına neden olacak bir çözüm görünmediğini belirten Haydar, mevcut hükümetin silahların devletle sınırlandırılması hususunda hükümet programına dahil etmesine kaşın, korkudan ya da boyun eğmek zorunda olmasından kaynaklanan bunu yapamadığını ve bunun neticesinde da ülkede milislerin arttığını ve devletin ve anayasal kurumların zayıfladığını belirtti.
Haydar'a göre devlet bu gruplarla askeri faaliyetlerini durdurmaları aamacıyla müzakere yapma dışında pek bir yolu yok. Çünkü, İran bu grupları bölgedeki siyasi projelerinde hala kullanma durumları söz konusu.
Bunda dolayı silahlı grupların parmağı talimat gelmesi üzerine tetikte olmayı sürdürecektir.
Dini merciin fetvası
Silahlı gruplar, Irak'ta Şiilerin en büyük dini mercisi Ayrtullah Ali es-Sistani'nin fetvası ile kurulduklarından silahların devletle sınırlandırılmasıyla alakalı açıklamalarının kendilerine yönelik olmadığı savunusu içindeler.
Nuceba Hareketi Siyasi Büro Başkanı Ali el-Esedi, Sistani'nin silahların devletle sınırlandırılmasından söz ederken, silahlı grupları kastetmediğini açıkladı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Irak Temsilcisi Muhammed el-Hasan ile geçtiğimiz sene kasım ayında görüşmesinin sonrasında Sistani'nin ofisinden gerçekleştirilen açıklamada, "hukukun üstünlüğü, silahların devletle sınırlandırılması ve her düzeyde yolsuzlukla mücadelenin önemi" vurgu yapıldı.
Araştırmacı Haydar, Sistani'nin 2014'te eli silah tutan herkesin güvenlik güçlerine katılmaları çağrısında bulunduğunu, buna karşın bu çağrının kanun çerçevesi dışında silahlı gruplar oluşturma yönünde olmadığını bildirdi.
Silahlı gruplara karşı başka bir çözümün daha olduğunu belirten Haydar, "son çarenin devlet otoritesi dışında silahlanmayı yasaklayan bir fetva yayınlamak olduğunu" vurguladı.
Devletin yetkisi dışındaki silahları yasaklayan bir fetvanın yoruma, analize ve gerekçelendirmeye açık olmadığını vurgulayan Haydar, "Eğer silahlı gruplar buna uymazlarsa, fetva onları kamuoyuna hesap vermeye zorlayacak" yorumunu yaptı.
Bu haberr Independent Türkçe'den alınmıştır.