Hamas'ın siyasi lideri İsmail Haniye'nin İran'da suikast sonucu öldürülmesinin ardından tüm dünyadan tepkiler gelmeye devam ediyor. Gazze direnişinin baş mimarı İsmail Haniye'nin hayatını kaybetmesi sonrası bir tepki de İlim Hikmet Platformu'ndan geldi.

İlim Hikmet Platformu, ''İsrail, ABD ve müttefikleri bilsinler ki, bir mücahid şehit olduğunda toprağa düşen bir tohum gibi “bir” iken “bin” olur. Bir şehit, şehadet diliyle bin şehit adayını cihad meydanına davet eder. Ve yine zalimler bilsinler ki, hak galip gelecek ve kendileri hezimete uğrayacaklardır. '' Dedi.

İlim Hikmet Platformu mesajında, İsmail Haniye’nin İran’da şehit edilmesi üzerinde de dikkatle durulmalıdır.  İran, misafirine ev sahipliği yapamamış, onu koruma hususunda titiz davranmamıştır.'' diyerek güvenlik zaafiyetine dikkat çekti.

İlim Hikmet Platformu'nun yayınladığı mesajda şu ifadelere yer verildi;

Mescid-i Aksâ, Filistin - Gazze davasının önde gelen mücahid simalarından Hamas lideri İsmail Haniye, İran’da uğradığı menfur bir saldırı sonucu şehit oldu. Şehidimize Yüce Allah’tan rahmet; ailesine, Filistin- Gazze halkına, gönlü Gazze için atan bütün müminlere ve tüm İslam âlemine sabır, metanet ve başsağlığı diliyoruz.

İsmail Haniye, davasının eri, yiğit bir insandı. Maruz kaldığı bütün musibetlere rağmen davasından yana en küçük bir zafiyete kapılmadı, başını hep dik tuttu, inandığı ölçülerden asla geri adım atmadı. Fizikî manada aramızdan ayrılmış olsa da, dava adamı kimliği ve örnek şahsiyeti ile bütün Müslümanların gönlünde kıyamete kadar yaşayacaktır. Bu meyanda ne şeref ki bir şehit daha kazandık.

İsrail, ABD ve müttefikleri bilsinler ki, bir mücahid şehit olduğunda toprağa düşen bir tohum gibi “bir” iken “bin” olur. Bir şehit, şehadet diliyle bin şehit adayını cihad meydanına davet eder. Ve yine zalimler bilsinler ki, hak galip gelecek ve kendileri hezimete uğrayacaklardır.

Hüzün dolu kalplerimizde bu duygularla yeni bir diriliş ve şahlanışın kıvılcımı ateşlenmektedir.

Bu vesileyle bir muhasebe yapmanın da zamanıdır:

Bu menfur hadise karşısındaki tepkilere bakıyoruz; her zamanki gibi kınamadan, lanetlemeden başka bir şey yok…

Ferdî olarak gücü bu zulmü durdurmaya yetmeyen Müslüman milletimizin ve diğer Müslüman milletlerin, iman saikiyle öfkelenmesi ve bu öfkeyi de sözle, mesajla, paylaşımla dışa vurması gayet tabiidir.

Ancak İslam ülkelerinin liderleri ve yöneticileri konumunda olanların kınama ve telinlerinin bu zulüm ve soykırımı durdurmaya yetmediği aşikârdır. Yaklaşık bir asırdır tekrarlanagelen bu kınama ve telinlerden ne elde edildi ki, bugünküler bir netice versin? Adamlar gülüp geçiyorlar. Şimdi samimiyet göstergesi olacak fiil, eylem ve iş zamanıdır.

Tam da bu noktada Hz. Ebubekir (r.a.) Efendimizin devlet başkanı seçildiğinde yaptığı ilk konuşmadaki şu cümlesi, hem Müslümanların bugün içinde bulundukları halin teşhisini yapmakta, hem de milletimiz başta olmak üzere Müslüman milletlerin liderlerinden beklentisine işaret etmektedir:

“Bir millet Allah yolunda cihadı terk ederse zillete dûçâr olur.”

İnancımıza, bize nasıl yaşamamız gerektiğini bildiren ölçülerimize kulak tıkayarak, sırtımızı dönerek Müslüman şeref ve haysiyetini koruyabilmemiz ve taşıyabilmemiz mümkün değildir. Bunu çok iyi bilmeliyiz.

Öte yandan İsmail Haniye’nin İran’da şehit edilmesi üzerinde de dikkatle durulmalıdır.

İran, misafirine ev sahipliği yapamamış, onu koruma hususunda titiz davranmamıştır.

Haniye’nin yerinin tespit edilmesi ve hedef alınması hususunda hangi ihmallerin söz konusu olduğu; bu saldırıda kimin ya da kimlerin görev üstlendiği de mutlaka derinlemesine araştırılmalı ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır.

Bir devletin çok önemli bir misafirini koruyamamasının mazereti olamaz.

Bir diğer husus, zalimlerin kendi aralarındaki birlik, beraberlik ve dayanışmanın zımnen bize verdiği mesajdır.

Birkaç gün evvel zalim ve gaddar Netanyahu’nun ABD Kongresinde yaptığı, sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında biz Müslümanlar için büyük ders ve ibretler vardı.

“İsrail cephede savaşırken Amerika’nın desteğini hiçbir zaman esirgemediğini” söyleyen Netanyahu, bu destek için teşekkür etti ve ekledi:

“Daha azıyla yetinmeyeceğiz. Zafer elde edene kadar savaşacağız. Bize gerekli teçhizatı verin, işi daha çabuk bitirelim.”

Lübnan saldırısının ve İsmail Haniye suikastının bu konuşmanın hemen ardından düzenlenmiş olması bizi düşündürmelidir.

Bugün İsrail ve ABD, fiilen İslam’a ve Müslümanlara karşı savaşmaktadır. Batı da -istisnalar hariç- bütünüyle bu zalim bloka siyasî, ekonomik ve askerî destek vermektedir.

Batı kültürüyle ilgili olarak, “çağdaş değerler”, “insan hakları”, “medeniyet ilkeleri” gibi hikâyelerin ne kadar fos olduğu; başta İslam coğrafyası olmak üzere insanlığın varlık - yokluk tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu artık anlaşılmalıdır.

Keza batı hayranları ve mukallitleri, dinlerarası diyalog havarileri de, artık tozpembe bir dünya hayaliyle nasıl aldatıldıklarını anlamalıdırlar.

Sadece bir tehditle değil, açık ve net bir savaşla karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyiz. Üstelik karşımızdaki güce eskisi gibi “haçlı bloku” demek de çok noksandır. Bugün artık Yahudi - Hıristiyan ittifakının Siyonist destekçiliği ile karşı karşıya bulunuyoruz.

Zaman, başımızı kuma gömme zamanı değildir. Ortada fiilî ve küresel bir savaş vardır. Bu savaş hızla kapımıza doğru ilerlemektedir.  

Başta Türkiye olmak üzere, bütün İslam dünyası bu gerçekle yüzleşmeli, maddi manevi bir seferberlik içine girmelidir. Siyasi, ekonomik, askerî manada birlik beraberlik içinde; izzet ve şerefimizi, mal, can ve namus emniyetimizi, varlık ve kimliğimizi koruduğumuz vatanımızı muhafaza yolunda gerekli adımları behemehâl atmalıyız.

Yarın çok geç olmadan…

Şehidimiz İsmail Haniye’ye, Mescid-i Aksâ ve Filistin davası uğruna canını feda eden diğer bütün şehitlerimize Yüce Allah’tan tekrar rahmet diler; bu duygu ve düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşır, saygılarımızı sunarız.

İLİM HİKMET PLATFORMU

Ali Değermenci, Mükremin Karaağaç

Editör: Fatma TUFAN