Sahipkıran Strateji ve Araştırma Merkezi Başkanı Süleyman Erdem, 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden İsrail ve Filistin arasındaki büyük savaşın bir yıllık durum analizini paylaştı.
Erdem yazasında,”Geçen senenin 7 Ekim’i, tüm dünya için şok edici haberlerin gerçekleştiği bir gün oldu. İsrail’in güneybatısında, 360 km2’lik alandan oluşan Gazze Şeridi’nde faaliyet gösteren direniş örgütü Hamas, Aksa Tufanı ismini verdiği sürpriz bir saldırı ile İsrail içlerine doğru ilerledi. Saldırılarda iddialara göre içlerinde sivillerin de yer aldığı 1200 kişiyi öldürüldü ve Hamas, asker ve sivillerden oluşan 250 esir alarak geri dönmek zorunda kaldı.
Filistin meselesine duyarlı kesimlerde büyük bir sevinçle karşılanan, şükür secdeleriyle kutlanan bu saldırı, sonrasında hem Gazze Şeridi’nde yaşayan Filistinliler, hem Batı Şeria’da yaşayan Filistinliler, hem de Lübnan ve İran açısından felaket boyutlarına ulaşan İsrail’in tepki saldırılarına neden oldu. Hamas’ın sivil kanadının lideri İsmail Haniye, İran’da suikasta uğradı. Hizbullah lideri Nasrallah ve pek çok üst düzey Hizbullah komutanı, İsrail bombalamalarında hayatlarını kaybettiler. İran, Lübnan ve Suriye, sürekli olarak İsrail’in tacizlerine maruz kaldılar. İsrail, İran’ı büyük bir çatışmanın içine çekmek için hala uğraşıyor.” dedi.
İSRAİL NASIL 7 DÜVELE MEYDAN OKUYOR?
9,5 milyon nüfuslu İsrail, yaptığı zulüm ve haksız saldırılar karşısında kendisine yöneltilen tepkiler ve uluslararası kurumlar nezdinde aleyhine başlatılan süreçlerin hiçbirine aldırmadan saldırılarına devam ettiğinin altını çizen Erdem,” Adeta tüm dünyaya kafa tutuyor ve ABD’yi arkasından sürüklüyor. 7 düvele meydan okuduğu ve her gün tonlarca bomba ve mühimmat kullandığı halde, ekonomisi ve finansal piyasaları, neredeyse hiç zarar da görmüyor. Gazze’deki esirlerin kendi hallerine terk edilmesine itirazlar dışında, ekonomik gidişat vb. bahanelerle Netanyahu hükümetine büyük bir itiraz da gelmiyor İsrail halkından.
Peki, örneğin Türkiye finansal piyasaları uçan kuştan nem kaparken, İsrail-İran savaşı çıkarsa halimiz nice olur diye tir tir titrerken, İsrail bunca saldırıyı ve az da olsa maruz kaldığı yıkımı nasıl finanse ediyor? Niçin yol açmaya çalıştığı büyük bir savaşın finansmanını hiç dert etmiyor? Çünkü Yahudi sermayesi, dünya finans piyasalarına hakim ve piyasalara onlar yön veriyorlar. İstedikleri borsaları bir anda yükseltip, bir anda düşürebilecek güçleriyle, savaş için ihtiyaç duyduklarından fazla sermayeyi başta Müslüman ülke finansal piyasaları olmak üzere, dünya piyasalarından günlük olarak çıkarabiliyorlar. Bu işlemler, Türkiye borsasında gözümüzün önünde sık sık gerçekleşiyor. Ama 5 Ağustos’ta Japonya Merkez Bankasının faizleri %0,15 oranında artırması bahane edilerek dünya genelinde gerçekleştirilen operasyon, muhtemelen İsrail’in birkaç senelik savaş giderlerini karşılayacak büyüklükte idi. Yahudi sermayesinin finansal piyasalardaki operasyonlarının, ta Napolyon Dönemine, Rothschild ailesinin Waterloo Savaşı sonucuyla ilgili yaptığı manipülasyona kadar geriye gittiği unutulmamalı.” diyerek önemli bir noktaya parmak bastı.
İSRAİL, SİLAHLARA NASIL ULAŞIYOR
İsrail’in finans piyasalarındaki etkinliğine de değinen Erdem,” Peki, paranız olabilir ama yeterli silah ve mühimmata ulaşamazsanız, yine İsrail’in sürdürdüğü ve her geçen gün büyütmeyi hedeflediği çatışmaları gerçekleştiremeyebilirsiniz. İsrail, silah ve mühimmata nasıl erişiyor? Üstelik büyük bölümü için para bile vermeden? Siyonistlerin yönettiği devasa sermaye ile başta ABD ve Almanya olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinin siyasetçilerini, bürokratlarını ve medya mensuplarını satın alabiliyor, isteklerini yerine getirmeyenlerin ayaklarını çabucak kaydırabiliyorlar da ondan. Bu ülkelerde zaten çok kritik yerlerde, Yahudi kökenli kişiler bulunuyor. Yani çoğu kez, satın almaya bile gerek kalmadan, kritik makamlardaki Yahudi kökenli yetkililer üzerinden, o ülkelerin kaynaklarını hibe vb. adlar altında kendileri için kullanabiliyorlar.” dedi.
7 EKİM SAVAŞLARI KİME NE KAZANDIRDI?
Tüm bu tespitler neticesinde 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıların kime ne kazandığını sorgulayan Erdem,” Bakacak olursak, İsrail’in gafil avlanabileceği ve haşa ilahi bir güce sahip olmadığını tüm dünyaya göstermek dışında, Hamas’a, Filistin Davasına, bölgeye ve hatta dünyaya hiçbir şey kazandırmadığı ortada. Bu işten tek kazançlı çıkan, bozulmuş Tevrat’tan yola çıkarak kendisine hedefler belirleyen ve dünya finansal ve siyasi yapıları üzerinde kurduğu tahakküm sayesinde bu hedefler doğrultusunda kimseyi takmadan kabadayılık yapmaya devam eden İsrail için bir bahane olmuş ve sadece İsrail’e yaramış gözüküyor.
Hamas’ın 7 Ekim saldırılarından sonra geri çekilip Gazze Şeridi’nin yerle bir edilmesini ve İsrail tarafından işgal edilmesini izlemek zorunda kalması, ilk etapta neyi hedeflediği konusunda büyük soru işaretlerine neden olmuştu. İsrail’in gafil avlanabileceği ve yenilmez olmadığını göstermek dışında, hiçbir fayda sağlamayan bu saldırıların, hiçbir stratejik temelinin olmadığı açıkça görüldü. Nitekim Hamas da, 22 Ocak’ta yayımladığı “Aksa Tufanını neden yaptık?” başlıklı raporunda, bazı hatalar yapıldığını kabul ederek saldırıların gerekli olduğunu savundu ama bu saldırılarla elde etmeyi planladığı hedefleri açıklayamadı. Hamas’ın bu saldırılarının, sadece Gazze Şeridi açısından 41 bin Gazzeli’nin ölümü, çok daha fazlasının yaralanması, milyonlarca insanın evinden olması ve Gazze Şeridi’nin işgaliyle sonuçlanırken, bir direniş örgütü olan Hamas’ın imajını zedelediği de unutulmamalı.
Bu durumda geriye dönüp bir yıllık süreci analiz ettiğimizde, Hamas ile ilgili şu iki seçenekle karşı karşıyayız:
– Ya Hamas yöneticileri, yapacakları saldırıların sonuçlarını öngöremeyecek derecede basiretsiz idiler,
– Ya da Hizbullah’ın yönetim kademesine kadar girip Hizbullah lideri Nasrallah’ın konumunu bildirecek kadar düşmanlarının içine sızan İsrail, Hamas yönetiminin içinde çok etkili konumlara kadar sızabilmiş ve nihayetinde Hamas’a hiçbir şey kazandırmazken, kendisinin hedeflerine yönelik önünü açacak bu saldırılara Hamas’ı yönlendirmiş.” diyerek sözlerini bitirdi.
