23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Cumhur İttifakı’nın AK Partili adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı’nın CHP’li adayı Ekrem İmamoğlu canlı yayında gazeteci İsmail Küçükkaya'nın moderatörlüğünde soruları yanıtadı.
Yıldırım ve İmamoğlu'nun İstanbul üzerine tartışacağı
programda adaylara 15'er soru yöneltilecek. Soru yöneltilen aday 3
dakikada yanıt verecek. İki aday karşılıklı polemiğe
girmeyecek.
Programın başında tüm babaların babalar gününü kutlayan Ekrem İmamoğlu, Yıldırım ve Küçükkaya’ya üzerinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ismi yazan dolma kalem hediye etti.
YILDIRIM VE İMAMOĞLU CANLI YAYINDA BİR ARAYA GELİYOR
İsmail Küçükkaya: Bugün babalar günü…
Binali Yıldırım: Evlatlarım geldi babalar günün kutladı. Bana hediyeler almışlar.
Ekrem İmamoğlu: Öncelikle bu yayın hayırlı olsun. Demokrasimiz için güzel bir gün yaşıyoruz. Bugüne nasip oldu. İkimiz de iki erkek bir kız evlat babasıyız. Sayın Yıldırım’ın babalar günün kutluyorum.
İsmail Küçükkaya: İstanbul’da yaşan bir vatandaşım. Seçimde oyumu kullandım bir hata yapmadım kusurum yok fakat ben şimdi 31 Mart’tan sonra iptal gibi bir durumla karşılaştık. 23’ünde yine oyumu kullanacağım.
İsmail Küçükkaya: Ben İstanbul'da yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. 31 Mart'ta oyumu kullandım, bir hata yapmadım. Herhangi bir ihmal ve kusurum yok. İstanbul seçiminin iptali gibi bir durumla karşı karşıya kaldım. Tabi ki 23 Haziran'da oyumu kullanmaya gideceğim. Biz bu seçime neden gidiyoruz?
"BU SEÇİME NEDEN GİDİYORUZ"
Binali Yıldırım: Doğru siz 8.5 milyon İstanbullu gibi oy verdiniz. Dolayısıyla sizin bir kabahatiniz yok. Sizin oylarınız sayılırken bir takım garip işler oldu, acayip işler oldu, şaibe karıştı. Nitekim YSK da bütün bu durumu değerlendirerek, bu seçimin sahibi olması sıfatıyla yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz seçimin yenilenmemesiydi. Bunun için de çok çabaladık ancak CHP bu konuda bize yardımcı olmadı ve yenilenme yönündeki talebimizi kabul etmediler, reddi yönünde karar aldırdılar. Dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi, o zaman hiç kimsenin kafasında bir tereddüt bir şüphe kalmayacaktı. Ve bu şekilde de bir daha İstabulluları 23 Haziran için yormayacaktık. Onların planlarını, yapacaklarını, hedeflerini değiştirmek zorunda kalmayacaktık. Aynen iddialıyım çünkü bu seçimde oylar çalındı. Ne demek istiyorum? Oylar sayıldı, sayılmaya başlandı, yüzede 10'u sayıldı. 29 binlerden13 bin 729'a düştü, artısı eksisi çıkarıldıktan sonra. Bu da gösteriyor ki geriye kalan yüzde 90 sayılsa bu seçimin sonucunun değişeceği aşikar. Onun için İsmail bey biz oyların tekrar sayılmasını çok istedik ve bu konuda da maalesef dirençle karşılaştığımız için saydıramadık. Onu bulacak olan YSK'dır, seçimi yapan yetkililerdir. Şöyle bir örnekle çalmanın ne anlama geldiğini söyleyeyim. Siz yolda yürüyorsunuz, birisi cüzdanınızı çekti. Polise gidiyorsunuz, ne dersiniz, cüzdanım çalındı dersiniz değil mi? Şunu demezsiniz, benim cüzdanım yer değişltirdi demezsiniz. Oyların yer değiştirmesi de çalınmasıyla aynı anlamı taşır. Benim oyum, Binali Yıldırım'ın oyu CHP adayına yazılıyorsa veya bir başka adaya yazılıyorsa bu çalınmadır. Bunun başka bir izahı yok. Ve nitekim sayımlarda da bu ortaya çıktı, YSK da bütün bu delilleri dikkate alarak bu seçimlerin yenilenmesine karar verdi.
Ekrem İmamoğlu: Öncelikle şuradan başlayalım. YSK’nın verdiği bir kararı, oyların tekrar sayılmasını istedik ama CHP istemedi tamamen yanlış bir yorum. 31 Mart gecesinde öncelikle ne oldu? Yaklaşık 1 saat olmadı ki. Televizyon kanalların bir kısmı yüzde ve yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Anadolu Ajansı veri almayarak yayın yaptı. Bu 12 saat sürdü. Oyların kafa kafaya geldiği anda nasıl olduysa sayın yıldırım kazandım diye açıklama yaptı. Tam saat 23.25de açıklama yapıldı. Ne tesadif AA veri kesti. 29 bin değil 24 bin 057 ilk tutanak sayısı. Oy sayımının birkaç aşaması var. 24 bin ile başlayan süreçgün içinde 19 bin küsere indi. Anadolu Ajansı’nın yetkileriyle görüştüm. Sayı 13 888’e indi. Bu 13029 indi. YSK bir karar verdi. İlçe belediyesi başkanlığı seçimi bu? Nedir bu. İstanbul büyükşehir başkanlığı? Bundan bir örnek vericem. Şu 20 liranın 5 lirası sahte,b buna kimse inanmaz. 31 Mart seçimin sonuçları sabittir. Anamızın ak süyü gibi helaldir. Bu çaldılar lafı olmaz. Bunu kime söylüyorsunuz? CHP üyelerine sandık kurulu başkanlarına mı? YSK’nın raporunda çaldılar ibaresi yok. Kime söylüyorsunuz?
İsmail Küçükkaya: YSK'nın kararı verildi biz semen olarak bir zarfın içine 4 pusula attık, Siz de hep aynı şeyi söylediniz Nasıl olurdu aynı zarfın içindeki 3 pusula geçerli sayılır, bir opusula geçerli sayılmaz dediniz.
Ekrem İmamoğlu: Anadolu Ajansı’nın yetkileriyle görüştüm. Sayı 13 888’e indi. Bu 13029 indi. YSK bir karar verdi. İlçe belediyesi başkanlığı seçimi bu? Nedir bu. İstanbul büyükşehir başkanlığı? Bundan bir örnek vericem. Şu 20 liranın 5 lirası sahte,b buna kimse inanmaz. 31 Mart seçimin sonuçları sabittir. Anamızın ak süyü gibi helaldir. Bu çaldılar lafı olmaz. Bunu kime söylüyorsunuz? CHP üyelerine sandık kurulu başkanlarına mı? YSK’nın raporunda çaldılar ibaresi yok. Kime söylüyorsunuz?
Şu zarf, 4 oy var burada. Oyları çıkarıyoruz. Muhtarlık seçimi aynı zarfta, ilçe belediyesi meclis üyesi seçimi, pırıl pırıl, ilçe belediye başkanlığı seçimi, 25'i AK Parti kazandı. Bu da pırıl pırıl. Şaibesi Büyükşehir Belediye Başkanlığına dokunuyor. Yani şu 20 TL. Diyorsun ki, 'Senin 20 TL'nin 5 TL'si sahte' Buna hiç kimse inanmaz. Bu süreçte çaldılar, kime? Ben de bilmiyorum olmaz. Bu çaldılar lafı olmaz. Kime söylüyorsunuz? AK Partili sandıkta görev alan kardeşlerime mi söylüyorsunuz? İYİ Parti CHP'lilere mi söylüyorsunuz? Mektupta çaldılar diye bir tarif yok. Meydanlarda, caminin önünde çaldılar sözü var.
Binali Yıldırım: Olayları çarpıtmanın gereği yok.Çok açık konuşalım. 29 bin 13 bin 729'a indi mi Ekrem Bey? Aradaqki fark nihai fark. Nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta ne kadardı? Ekrem Bey'in açıkladığı 29 bin küsür...Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamsını akşam dokuzda yaptı. Bİz yüzde 54'üaz rakbimiz yüzde 44, dokuz puan öndeyiz diye ilk açıklamayı kendi yaptı.
İlk açıklamam 11.25'tir. 11.25'te de eldeki bilgilere göre biz seçimi kazandık dedik. Sayı da vermedik. Hayır hata değildi. O gün eldeki bilgilere göre, bizim hesaplarımıza, kalan miktarlar da hesap edildi ve kazandığımız ortaya çıktıç Orada bir hata yok. Anadolu Ajansı niye yayını kesti kesmedi, o benim işim değil.
İsmail Küçükkaya: 31 Mart'ta seçim bitti YSK bir karar verdi. Yeni bir seçime gidiyoruz. Bu seçim neyin seçimi? Biz İstanbul seçimine mi gidiyoruz? Yoksa bu seçimin manası ne sizin açınızdan. İki kampanya yapmış oldunuz, 6 aylık bir kampanya yapmış oldunuz. Kampanyanızda bazı değişiklikler var. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın AK Parti Genel Başkanı Erdoğan geri planda kalmış gözüküyor.
Binali Yıldırım: Biz elimizdeki verilere göre konuşuyoruz. Bizim orada müşahitlerimiz var. Elimizde mazbatalar var. Mazbatalar işleniyor. Ve ona göre genel merkezimizden biz teyit de ediyoruz. Geleelim şu dört pusula meselesine. Bu da tamamen bir aldatmacadır. Ben şunu soruyorum. Dört ayrı pusula var ama itiraz edilen büyükşehir belediye başkanlığı oyu. İlçeler için de itiraz var mı? Var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için de CHP. CHP niye Sancaktepe'ye itiraz etti, tamamını saydırdı?
Demek ki orada bir şüphesi var. Yani iitiraz olan oy pusulası sayılır. Bu bu kadar basit iştir. Yani bunu dört pusulanın üçü temiz biri niye çalındı gibi işi çarpıtmanın bir anlamı yok kardeşim. Sayım ayrı yapılıyor. Zarf aynı ama ayrı ayrı sayılıyor. Zarf bir oylar ayrı sayılıyor, tutanaklara da ayrı geçiyor. Bİr tek pusulada bütün oylar yok. Bİz buna itiraz ediyor.
İsmail Küçükkaya: Sayın Ekrem İmamoğlu yeni seçimi anlatmanızı isteyeceğim. Sayın Yıldırım oylar yeniden sayılsaydı sonuç değişir diye, bundan da başlayablirisiniz.
Ekrem İmamoğlu: Saat 9 gibi açıklama yaptığım doğrudur. AA gibi garabet rezillik yaşıyoruz, bizim oranımız şudur dedik. Yaklaşık 1,5 saatin üzerine televizyon kanalları hukuksuz yayın yapmıştır. Sayın Yıldırım AA beni ilgilendirmez diyor, bakanlarıyla görüşüyor. Saat 2.20'de benim açıkladığım 30 bin 86 sandığa göre kalan sayıya göre, artık seçimin sonucunun değişme imkanı kalmamıştır. 1 Nisan'daki veri burada, birleştirme tutanağı burada. 34 bin 57. İşinize geldiği gibi rakamlarla oynamayın. Yalan, uydurma ifade hoş değil. Gerekçeye göre karar veriyor YSK. Sayımı yapan kişilerin hukuka aykırı olduğunu söylüyor. YSK'nın kararında 'çaldılar' yok. Sadece ve sadece sandık kurulunun üyelerine bakıyor. Sayın Yıldırım ve ekibi, arkadaşları soyadına göre, yüzüne bakıp seçmeni tanıdıklarını söylediler. 2019'da yapılan yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. Ben seçilmiş belediye başkanıyım. Yenilenen seçim bir demokrasi mücadelesidir. 16 milyon insanın hakkını, kul hakkını yiyenlere karşı verilen demokrasi mücadelesidir. Beka sorunu var diyenler, kendileri de ifade ettiler. Bu süreçte hiç beka sorunu yok, konu İstanbul'a döndü.
Binali Yıldırım: Bir
kere Ekrem bey şunu söyledi. Biz oyların yeniden sayımına itiraz
etmedik dedi. Bu kocaman bir yalan. Elimizde il seçim kurulununa
CHP'nin müracaatı var gece saat 10'da. Beş dakika içinde aldığı ret
kararı var. Aynı zamanda biz YSK'ya da bunu götürdük. Dolayısıyla
YSK da il bizden daha iyi bilir diyerek ret kararına uydu. Sadece
şunu söyledi, başlayan sayımlar varsa ilçelerde onlar devam etsin.
Yoksa tamamının sayımını asla kabul etmedi CHP. Bunun altını
çizerek söylüyorum.
Tamamı sayılsaydı ne olacaktı? Sonuç değişecekti. Çünkü biz bunu
Maltepe'de gördük. Maltepe'de tamamı sayıldı. Ekrem beyin kazandığı
oylar, bizim kazandığımız oylar, aradaki fark 808 oy 1080 sandıkta.
Bunu 39 ilçeye yayın, sonuç ortaya çıkıyor. Açık ara seçim bizim
lehimize olacaktı.
Velev ki Ekrem beyin lehine olsun. Bizim istediğimiz, ortadaki şüpheler, şaibeler, yolsuzluklar, özensizlikler kalksın ve bir daha bu seçim tekrarlanmasın. Biz buu istedik. İstanbul halkını düşünerek bunu istedik. Maalesef bu konuda beklediğimiz anlayışı görmedik.
Şimdi 23 Haziran'a gidiyoruz. Bir hafta süremiz var. Söylemlerimde benim hiçbir değişiklkik yok. Baştan beri ben İstanbul'u konuşuyorum. İstanbul'u anlatıyorum.
İsmail Küçükkaya: Ben 31 Mart'ta
oyumu kullandım. Diyelim ben oyumu Binali Yıldırım'a verdim veya
sandığa gitmedim. Soru şu, ben neden Ekrem İmamoğlu'na oy
vereyim?
Ekrem İmmaoğlu: Bakın 31 Mart
akşamını geçelim dedi sayın Yıldırım, geçemeyiz. Çok mühimdir,
çarpıcıdır. AA'nın veri girişimi, sayın Yıldırım'ın kazandık
demesi, daha sonra il başkanının sayı vermesi. Tam o saatlerde
bütün İstanbul gönül belediyesi kazandı diye afişler astı. Biz
tutunaklarımızı alıp merkemizimize getirmeseydik, onlarca insan o
mücadeleyi vermeseydi bu iş biterdi. Gönülden söylüyorum o işte yüz
binlerce görev yapan insanın hakkı vardır. Maddi hatalar olur,
düzeltilir, karar verilirse, geçersiz oylar sayılır. Yeniden
oyların sayılması diye bir şey yok. YSK'nin böyle bir refleksi yok,
içtihatı yok. Bu süreç bir kurgudur. AA Genel Müdürüyle görüşmedim
demek, ben inanmıyorum. AA yanlış yapmıştır, insanları yanıltmıştır
demek verilmesi gereken hesaptır. Gönül belediyeciliği afişleri
İstanbul'da niye yaygınlaştı. 23 Haziran'da biz AK Parti'ye diğer
partilere oy vermiş olsun, herkes için biz kul hakkı yiyenlere
mücadele veriyoruz. Aynı zamanda İstanbul, normalleşme, güleryüzle
kucaklaşma, temiz bir yönetim mücadelesi, kibirden arınmış, ben
bilirim anlayışı değil. Biz 23 Haziran'da herkesin oyuna talibiz.
Biz AK Partili kardeşlmerimizden oy istiyoruz.
İsmail Küçükkaya: Ben diyelim İmamoğlu'na oy verdim. Ben neden Binali
Yıldırım'a oy vereyim efendim buyrun
Binali Yıldırım: İthamlar var.
Kul hakkı yemek, kibir abidesi olmak. Bunlar kimi adresliyor. Bu
seçime beraber girdik. Biz açıkça bir seçim sonrası yaşanan
olayları bir hukuk mücadelesini vererek hakkımızı aradık. Bu başka
yerlerde de oldu. Biz çok istemedik tekrarlanmasını. Bu CHP'nin
tamamımın sayılmasına direnmeseydi bu seçim tekrarlanmayacak. Biz
bunu yüzde 10'unun sayımından aradaki farkı görünce rahatlıkla
söylüyorum. Biz birbirimize yakın oy aldık. Aradaki fark 13 bin
729'dur. Rakamları birbirine karıştırmaya lüzum yok. Hal böyleyken
birbirimize yakın oy almışız, niye benim lehime oylar kazanılıyor
da Ekrem Bey'inki kazanmıyor. Ben 10 kazanıyorum Ekrem Bey 2
kazanıyor. Bu dürüst bir seçim mi? Ben AA'yla görüşmedim.
Görüşseydim görüştüm derim. Benim en tahammül edemeyeceğim şey
yalan konuşmak.
İsmail Küçükkaya: Niye kesilmiş olabilir efendim yayın akışı
Binali Yıldırım: Ben ne bileyim.
Biz elimizdeki sayıları işleyerek açıklamasını yaptık. Onun sebebi
araştırılır bulunur ayrı konu. Benim bakanlarla görüşmem, bir algı
oluşturulmaya çalışıyor. Ben Bakanlarla her zaman görüşürüm.
İsmail küçükkaya: Sizin
vaatleriniz var doğalgaz indirimi, dar gelirli ailelere indirim,
İSPARK indirimi. Rakibinizin de 18 günlük başkanlığı var. O tarihte
başlattığı su indirimi gibi. Hem vaatlerinizden bahsederken şöyle
eleştiri geliyor. AK Parti 25 yıldır, çeyrek asırdır İstanbul'un
belediyesini yönetiyor. Neden bugüne kadar yapılamadı deniyor.
Nasıl yanıtlarsınız?
Binali Yıldırım: 25 yıldır AK Parti
belediyeciliği İstanbul'a çok şey kazandırdı. 94'te kişi başına 14
litre su veriliyordu şimdi 101 litre su veriliyor. Istranca'dan
sayın Cumhurbaşkanımızın belediye başkanımızın döneminde İstanbul'a
su getirildi. Melen'den, Sakarya'dan su getirildi. Öyle olduğu için
gelecek 40 yılın suyu var. Arıtma şu anda yüzde 99,5. Yeşil alan
İstanbul'da 10 milyon metrekareden 60 milyon metrekare şu anda.
1500 otobüsü vardı şu anda 6 bin 500 otobüsü var. Şu anda 376
kilometre metro var. Bu sene sonu açılacaklarla
birlikte.
İsmail Küçükkaya: Mesela Ekrem
İmamoğlu'nun söz verdiği indirimler vardı ya. Önce karşı
çıkıldı.
Binali Yıldırım: Su indirimi bizim
vaadimizde de var. Nitekim AK Parti grubunun önerisiyle ortaya
çıktı. Ekrem Bey'in indirim tarzıyla değil bizim tarzımızla kabul
edildi.
İsmail Küçükkaya: Siz 18 gün boyunca İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
yaptınız. Birtakım uygulamalarınız oldu, şeffaf yönetim, su indirim
gibi. Bu 18 gün ne oldu?
Ekrem İmamoğlu: Binali Yıldırım'ın yalan
konuşmasına programa saygım gereği müdahale etmedim. Ben yalan
konuşmam. 23 Haziran sürecine dair verdiğim sayılar tamamen belge
üzerindendir. Birleştirme tutanağından veriyorum. 6 ilçede yapılan,
kiminin sandık bölgeleri belli. Oluşan fark 469. Yani artısı,
eksisiyle. Sayın Yıldırım'ın anına pozitif fark budur. Esas fark
geçersiz oylardandır. Yanlış kampanya yönettiniz. Kampanyada ampüle
bas dediniz. Biz 18 günde vaadettiklerimizi tek tek yerine
getirdik. Bizim birçok projemiz kopyalanıyor. Biz açıklad ığımızda
ulaşım indirimini parayı nereden bulacaksınız dediler. 25 yıldır
yaptıkları, elbette yapacaksınız. 25 yıl.
Sayın Cumhurbaşkanı belediye başkan oldu. İyi de bir
dönem geçirdiler o zaman. Bunları inkar etmenin anlamı yok. Su
indirimi, ulaşım indirimi bizim önerimiz. Biz taahhüt ettik, yerine
getirdik. Bence alkışlasalardı, daha makbuldü. Ama kopyada
çekseler, zaten öyle olmalıdır.
Ekrem İmamoğlu: (Binali Yıldırım'a sorulan soru) Anadolu Ajansı o akşam yaptıklaı sizin için ne ifade ediyordu? 12 saat veri verilmesi. Bunun cevabı benim için çok önemli. İptal edilen ve yenilenen seçim üzerinden soru soruyorum. Bakanlarla yaptığınız görüşmeleri çok normal ve doğal karşılarken AA ile hiç görüşmediğinizi ifade ediyorsunuz. Sokakların gece 2-3 civarında “Gönül Belediyeciliği” kazandı bilbordlarını nasıl karşılıyorusunuz. Son olarak YSK’nın karıyla oylar çalındı diyerek kimi ithaf ediyorsunuz?
Binali Yıldırım: Bunu AA açıklamalı.
Normal bir şey değil, kabul ediliyorum ama bunu ben değil AA
açıklanmalı. 25 tane AK Parti kazanmış İstanbul'da. Büyükşehir
Belediye Başkanı meclis üyelerinin 180 tanesini kazanmış. Millet
İttifakı 130 tane kazanmış. Seçimi kaybettik mi diyecektik? Ayrıca
büyükşehir belediyesinde 50 fazla meclis üyesi kazanmışız.
Anlamakta zorlanıyorum.
Herhalde anlatamadık arkadaşa, Ekrem Bey'e. 39 belediyenin 25'ini
AK Parti, nüfusun yüzde 65'ini teşkil ediyor, kazanmışız. 310
üyeliğin 180'ini kazanmış. Çoğunluk Cumhur İttiakı'nın. Sonuç
buyken kaybettik mi diyecektik. O afişler partimiz tarafından
asıldı. Nitekim bir iki gün sonra onlar da astılar. Daha YSK kararı
verilmemişti.
Binali Yıldırım: (Ekrem
İmamoğlu'na sorulan soru) Ekrem Bey, siz gelir gelmez Büyükşehir'in
bütün veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz. Neden
böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz? bunu kişisel bilgileri koruma
kanununa aykırı olduğunu bilmiyormuydunuz, hukukçularınız sizi
yanılttı mı?
Ekrem İmamoğlu: Öncelikle ben
tabi özellikle sayın Yıldırım’a şunu hatırlatmak isterim. Kendi
cümleleriyle hatırlıyorum. Kendisi şöyle demişti: Bir belediye
başkanı belediyesiyle ilgli her türlü incelemeyi yapar. Bu cevabı
verdi kendilerini. Tekrar izah ediyorum. Bu bir veri yedekleme
işlemedir. Yedekleme için veri koyalanır. Bunları 31 Aralık akşamı
yılbaşı gecesi ve mazbatayı aldığımız gün yok yaptık. Veri
yedekleme, bu kadar basit. Bunu başka yere taşımak... Hiçbir
güvenlik riski yok. Biz onu istediğimiz zaman teknoloji daire
başkanı bize brifingler verdi. Sanki ajanlar bastı, yazık
günah. Böyle kavramlar üretmek, sayın Yıldırım'a süreci daha iyi
analiz etmesini dilerim, talep ederim. Bunu da uyarı olarak
söyleyeyim, 'Bir belediye başkanı belediyesiyle ilgili her türlü
işlemi, incelemi yapabilir'. Bu basit kavramla kendisine ifade
etmek isterim.
İsmail Küçükkaya: Sayın
İmamoğlu, Karadeniz'de çok kalabalık mitingler düzenlediniz.
Ordu'da yaşananlar çok konuşuldu. Ne oldu neden oldu, neden
sinirlendiniz. bir valiye hakaret ettiniz
mi?
Ekrem İmamoğlu: Benim doğduğum
şehir Trabzon. Sonra sırasıyla Giresun, Ordu, Samsun’a gittik.
muaazzamdı Bize tuzak kuruldu. Benim nasıl sakin olduğum sükut
sahibi olduğum belli. Benim VIP sıkıntım yok. Annemin durumu ortada
tabi. Beni şurdan geçin buradan geçirin diye bir derdim yok.
Trabzon’da VIP'den geçitim Ordu’dan niye geçmedim bilmiyorum. Bu
konu İstanbul’un konusu değildir. İstanbullunun konusu 31 Mart
seçimleridir. Valiye hakaret etmedim. basitlik kelimesi
hareketse...
İsmail Küçükkaya: AK Parti en güçlü
ismi olarak İzmir'i neden kaybettiniz ve İstanbul'da mesela favori
oalrak gözüküyordunuz, bu seçim sonucu sizi şaşırttı
mı?
Binali Yıldırım: İzmir seçimi
çok geride kaldı. 17-25 Aralık'ın gölgesinde biz bir seçim yaptık
ve İzmiğr tarihinde alınabilecek en yüksek oyu aldık. Onu
söyleyeyim. Buradaki seçim sonuçlanmadı. Buradaki seçimin kazananı
kaybedeni yok. Her ne kadar Ekrem Bey ben seçilmiş belediye
başkanıyım, daha mazbata filan yokken Anıtkabir'e gidip belediye
başkanı diye yazdıysa da burada kazanan bir belediye başkanı yok.
Olsaydı zaten bu seçimler yenilenmezdi.
Hayretle izliyorum. Ekrem Bey alışkanlık halinbe getirdi, çarpıtmayı, doğru söylememyi. bakın en son sizinle yaşadık. Ne dedi? Soruları İsmail Bey'den aldı dedi. Ben almadım dedim. Daha sonra siz de almadığım yönünde açıklama yaptınız değil mi?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi israfın içinde dedi, web sitesine sadece 80 milyon harcamış dedi, Sayıştay raporlarıyla yalanlandı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki "Bu Ordu işi olmamıştır, yanlış olmuştur. Bzzde görütüler var, RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz".
Yani bence Ekrem Bey kabul etseydi, özür dileseydi iş bitmişti. Ama iki gün sonra düşündü, taşındı, basitlik diye bir icatta bulundu. O da şuyu vukuundan beter bir şey. Aslında şimdi vali özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyorum. İstanbullulardan ve milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir. İstanbul seçimlerine de gideceğiz ve İstanbullular kararını verecek.
Ben İstanbul'a güveniyorum. İstanbul için çok güzel hizmetler yaptık bugüne kadar. Daha fazlasını da inşallah 23 Haziran'dan sonra bu yetkiyi İstanbullu bize verince yapacağız. İstanbul Türkiye'nin özeti. Ne var İstanbul'da 81 vilayet var. Demoografik yapıya baktığımız zaman İstanbul'da bütün nüfus grupları var. Türkiye'nin ebrusu demek daha doğru.
Ekrem İmamoğlu: Sayın Yıldırım yanlış bilgilerndirilmiştir. 31 Mart gecesindeki kazandım ifadesi gibi yanlış bilgi verilmiştir. Benim oradaki ifademde İsmail Küçükkaya ismi yok. Sayın Yıldırım Küçükkaya dedi. Bana veren bilgi karşı tarafın soruların moderatöre verilerek hazırlanması. Partilerden 10’ar soru alınsın moderatör sorsun gibi. Bana yalan söylemiştir dediniz.(Binali Yıldırım’a) Öyle bir sabırla dinledim ki. Buradan gelir şuradan gider, umrunda değil. Son olarak yalan söz sahibine aittir diyerek konuyu kapatalım.
İsmail Küçükkaya: Bir Sayıştay raporu var. Son 5 yılda 753 milyon bir zarardan bahsediliyor. Son zamanlarda çok tartışma konusu vakıflara ayrılan son 1 yılda 308 milyon lira. Belediye başkanı olunca siz nasıl yapacaksınız?
Binali Yıldırım: Bir kere Sayıştay raporunu siz gördünüz mü İsmail Bey? Sayıştay raporunda öyle bir rakam yok. 108 bin lira mı ne, o kadar. Yani bu yalan. Yalan olduğu İBB tarafından açıklandı defalarca.
Böyle bir şey yok, Kısacası yalan. Doğru değil diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Çünkü nitekim o televizyon programında biz düzeltmeyi yapınca doğru değilmiş ne güzel dedi. Kendisi öyle bir geçiş yaptı. Değerli arkadaşımızın maalesef bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bugüne kadar ortaya atıp kafa bulandırmaya çalıştığı bütün meselelerin doğr u olmadığ ıortayas çıktı. Bunları tek tek isterseniz sayalım ama ben bunları konuşmaktan zul duyuyorum. Ben İstanbul'u konuşmak istiyorum. Hala biz İstanbul'u konuşamadık İsmail Bey.
Vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldı. Vakıflara falan öyle aktarılan, zaten belediyeler vakıflara nakdi kaynak aktaramaz. Ne yapıyor peki bu vakıflar? Ne yapmış? Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor ve sosyal faaliyetler yapıyor. Sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı.
FETÖ'nun nasıl beyin yıkamak için gençleri devişirip sonunda da 15 Temmuz gibi bir belayı başımıza sardıysa, bu vakıflar da o tehlikeleri bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor.
Ekrem İmamoğlu: Benim FETÖ ile hiçbir ilişkim yok. Az önce Binali Yıldırım çok talihsiz bir şey söyledi. FETÖ’nün tehditinden gençleri korumak için vakıflar var diye. Kardeşim belediye var. Belediye yurt yapamıyor mu da vakıflar yapıyor? He vakıflarla iş birliği yapabilirsiniz. Benim geçmişimde her kesimden vakıflarla iş birliği yapmış beş yıllık belediyecilik tecrübem var. Ama kardeşim belediye yapacak. Benim ne işim var. Zaten başımıza bela olmuş, terör örgütü var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak eğitime destek olacağız. Kreş acacağız. Dolayısıyla ben o işten hiç anlamam. (FETÖ) Bizim işimiz olmaz öyle şeylerle. Sağlıklı, devletin güçlenmesine inanan bir ahlak anlayışımız var.
Binali Yıldırım: Şimdi tabii temiz vakıflara veririm diyor da temiz vakfı nasıl yani, deterjanla yıkarak mı belirleyeceğiz? Temiz olup olmadığına kim karar verecek? İstanbul'da 23 bin tane vakıf, dernek ve hemşehri derneği var. Ve bunların hepsine İBB de ilçe belediyeleri de destek oluyor. Bir şeyi tekraren söylüyorum, hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz. Kendisinin ilçesinde bir vakıf var. Yani vakıflarta destek olmak yanlış bir şey değil. Sizin yapamadığınız işleri onlar yapıyor, siz de onalra destek veriyorsunuz. Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar. İnsanları bir araya getiriyorlar, onların kaynaşmasını sağlıyorlar. İhtiyaçlarını görüyorlar. Kurslar, geziler düzenliyorlar. Vakıf isimlerinden bahsetti. Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılmamıştır. Yapamaz belediyeler. Onun için burada algı operasyonuna gerek yok. Yapılmadığına dair belediye zaten açıklamasını yaptı.
İsmail Küçükkaya: Belediye başkanı seçilirseniz, işsizlik ve kent yoksulluğunu azaltmak için neler yapacaksınız?
Binali Yıldırım: Tabii ki ekonomik sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına öyle ya da böyle yansıyor. Bu yükü hafifletmek için birçok vaadimiz var. İstanbul Avrupa'nın 13. büyük ekonomisi. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar. Milli gelirin 236 milyar dolarını karşılıyor. 5 yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da mesela bioteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 bioteknoloji fabrikası yapacağız. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Burada big data dediğimiz büyük verinin işlenmesi. Burada gençler istihdam edilecek. Altyapısını hazırlayacağız, fikir getirecekler. onların akıl terini üretime dönüştüreceğiz. Pendik'te teknoloji geliştirme bölgesi.Burada firmaların AR-GE'leri olacak. Bunun örneği Rotterdam, Singapur'da var. Bu modeli İstanbul'a getireceğiz. Burada 50 bin istihdam öngörüyoruz. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi hem de fuar ve kongre merkezi olacak. Avrupa'daki 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10'undan istifade edelim ve şehrimize katma değer sağlayalım. Bu da 40 milyarlık bir katkı.
Türkiye'nin her köşesine hizmet götürdük. Bundan sonra da her köşesine, İstanbul'da yaşayan 81 vilayetten gelen bütün kardeşlerimize, Karadenizli'ye de Trabzonlu'ya da Diyarbakırlı'ya da Hakkarili'ye de Ağrılı'yı da İzmirli'yi de, Hataylı'ya Sinoplu'ya, Yozgatlı'ya, Edirneli'ye yani 780 bin kilometrekare vatan toprağının her köşesinden İstanbul'a gelmiş, burayı mekan tutmuş, evi yapmış, iş yeri yapmış, çoluk çocuk yetiştirmiş ve çocuklarının geleceğini düşünen 15 milyon İstanbullu'ya biz hizmet için varız. İstanbul'a yapılan hizmet asla israf değildir.
Ekrem İmamoğlu: Şu anlayışı düzeltelim. Öncelikle ben temiz vakıflara vereceğim değim, temiz vakıflarla iş birliği yapacağım dedim. Vakıftan bahsederken vs, ben her şeyi konuşmayı hazırım. Telefondan sorabilirler. Bu şehrin 3 gencinden biri işsiz. Bu şehirde 350 bin geç var. Okutamamışız iş sahibi yapamamışız. Yüzde on beş işsizlik oranı. Belediyenin parasını tassaruf ederek artı değere dönüştürerek şehrin yoksulluğunu çözecek. Suya indirim ve ulaşım indirimi. Destek paketleriyle geliri 5 kata çıkaracağız. Eğitim destek paketinin içinde 55 bin öğrencimiz var. Çocuğuna yemek getiremeyen ailelerin çocuklarına kumanya vereceğiz. 200 bin insanımıza iş buluacağız. Biz onlara ulaşım desteğei vereceğiz. 12 yaş altına ve 4 yaş altı çocuğa olan anneye ücretsiz ulaşım sağlayacağız. 25 yaş altındaki öğrenci olmayanlara yüzde kırk indirim yapacağız.
Benim vatandaşım 16 milyon İstanbullu diyorum. Ben İstanbul İttifakı’nın adayı olmak istiyorum. Partizanları İstanbul Büyükşehir Belediye’sinde söküp atacağım. Partiler araç değil bir amaç. Bazıları için amaç olmuş olabilir. Partizanlık bu ülkenin en büyük sorunlarından biridir. Birincisi terör, ikinisi partizandır. Bağılardaki çocukla Kadıköy’deki çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Barış özgürlük eşitlik aileden değil mahalleden başlar. Bunu şehre sahladığımız takdirde hiçbir sorun kalmaz.
Bilboardları kim astı diye sordum Sayın Yıldırım'a bana 25 ilçede kazandıkları anlattı. Hala cevap vermedi. Partizanlık Sayın Yıldırım’ın da sorunudur 16 milyon insandan gücünü alan bir belediye başkanı adayım.
İsmail Küçükkaya: Mesela İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli Türkiye
Cumhuriyete aşık bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin.
İstanbul'da yaşayan bir Kürt kardeşiniz olarak hangisine oy
vereyim?
Ekrem İmamoğlu: Ben Kürt kökenli
vatandaşımın çocuğu mu, Türk kökenli mi diyorum. 16 milyon
İstanbul'dan bahsediyorum. Sayın genel başkanıma 'Efendim ben
İstanbul ittifakının adayı olmak istiyorum' dedim. Partizanlığı bu
belediyeden söküp, atacağız. Bunun içinde AK Partili, Saadet
Partili, MHP'li elbette HDP'li hemşehrilerim var. Partizanlık bu
ülkenin en büyük düşmanlarından biridir. Terör ön büyük sorundur
peşinden partizanlık geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya
geliyoruz, eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla Kadıköy'deki
çocuğu eşitlemeye geliyoruz. Ben bu çocuklardan bahsederken
kökenini mi söylüyorum. Hepsi benim çocuğum. Biz mahallede
demokrasiyi, semtte, ilçede, büyük şehirde sağladığımızda hiçbir
sorun kalmaz. Gönül belediyeciliği ile afişler niye asıldı dedim.
Bana 25 tane belediyenin kazanıldığını söylüyor. Partizanlıkla
sadece ben değil sayın Yıldırım da mücadele etmeli. Ben özgürüm, 16
milyon insandan oy alıp belediye başkanı olacağım.
Binali Yıldırım: Biz hizmet yaparken
İstanbul'da ve Türkiye'de, 16 yıldır ben hizmet yapıyorum,
insanların etnik kökenine bakmayız. İnançlarına bakmayız ve
insanlarımızın hizmet götürürüken herkese aynı hizmeti götürürüz.
Prensibimiz budur. Particilik, seçimlerde, kampanyada parti vardır.
Kampanyada partinizin kampanyasını, söylemlerini dillendirirsiniz.
Seçim biter, rozetini çıkarır hizmet yaparsınız. Şimdi eğer biz
partizanlık filan yapıyorsak, eğer adres bizeyse ben bunu şiddetle
reddederim. Böyle bir şey yok. İzmir'e gitsin Ekrem Bey, orada
benim neler yaptığımı görsün. İzmir'in toplu taşıması İZBAN'ı biz
belediyeyle beraber yaptık. Orada CHP belediyesi var. İzmir'in
çevreyolunu yaptık. Konak Tüneli'ni yaptık, Adnan Menderes
Havalimanı'nı yaptık.
İzmir İstanbul otoyolunu yapıyoruz. Bu sene sonu açılacak ve İzmir
İstanbul 2 saat 10 dakikaya düşecek. Partizanlık bize asla ve asla
bizimle beraber telaffuz edilmez. Bunu şiddetle reddederim.
İstanbul'a ben 1994'ten beri hizmet ediyorum. İDO Genel Müdürlüğü yaptım, cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı sırasında. 4.5 yılda İDO'yu dünyada kendi sınıfında bir numara yaptım.
İsmail Küçükkaya: Bu akşam olağanüstü bir iyilik yaptınız. Medeni
cesaretinizi gösterdiniz. Sosyal medyada çok konuşulmuş. Her
ikisinden mal varlığınızı açıklamanızı istiyorlar. Siyasete
girmeden önce ne kadar paranız vardı, şimdi ne kadar. Belediye
başkanı seçilirseniz mal varlığı beyanında bulunur
musunuz?
Binali Yıldırım: Mal varlığı
beyanında bulundurmak bizim keyfi, ihtiyarımızda değil.
Mecbursunuz. Kamu adına hizmet görüyorsanız, memur dahi olsanız,
mal varlığı beyanınız olacak. 16 yıldır malvarlığı beyanı
veriyorum. Her sene değişiklik olursa yeniliyoruz. Kamuoyuna
açıklama diye bir adet yok. Benim açımdan hiç farketmez. Ama
herhangi bir dava konusu oldu mu malvarlığı mahkeme tarafından
talep edilir, dosyaya konur. Benim açımdan bir sakıncası yok.
Çocuklarımın mal varlığının zaten bir koruması falan yok. Onlar
ticaretle uğraşıyorlar, onlarınki kamuya da açık. Herkes bakar. Bu
konuda davalar da oldu. Birçok davalar kazanıldı. Biz hiçbir
şekilde malvarlığımızı, geçmişimizle, yaptıklarımızla her zaman
hesap verdik, bundan sonra da vermeye hazırız. Hem burada hem öbür
tarafta.
Ekrem İmamoğlu: Sayın
Yıldırım'ın açıkladığı gibi kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal
beyanımızı veriyor. Ben de 5,5 yıldır her yıl yenileyerek
veriyoruz. Hatta büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra
beyan etmiştim. Yeni bir süreç, yeni bir ahlak anlayışı. Belediye
başkanı, milletvekili olmak, bakan olmak bir meslek değil. Hepimiz
bir görev yerine getiriyoruz. Başka görevler de nasip olabilir.
Erdemli, ahlaklı süreci iyi yönetebilmek, hesap vermek adına
dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına, bu önerinizi aynen sayın
Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben
var, eşim var, babam, çocuklarım var.
İsmail Küçükkaya: İstanbul'da 500 binden fazla Suriyeli var. Türkiye bu konuda
büyük fedakârlık yapıyor. İnsaniyetini gösteriyor. Bu Suriyeli
meselesinde ne yapacağınızı merak ediyorum.
Ekrem İmamoğlu: Mülteci konusunu
biz iyi yönetemedik. Sadece vicdanla, toplumsal tavırla, davranışla
açıklamak doğru değil. Aynı zamanda evrensel hükümler taşır.
Güneyimizde yaşanan bu insanlık dışı olaylarda Türkiyemiz yalnız
bırakılmıştır. 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmen var İstanbul'da.
Kayıt dışı rakamlarla 1 milyona ulaştığı yönde yoğun gözlemler var.
Üç aşamaya bölüyoruz bunu. Mutlaka bir masa kuracağız. İBB'nin bir
politikası yok. Siz politika üretmelisiniz. Biz mevcut mülteci
insanları, özellikle çocuklarını, kadınlarını envanter çıkaracağız.
Sokak sokak geziyorum, çocuk evlilikleri görüyoruz. Çocuğu ve
kadını koruyacağız. Bu konuyla özel ilgileneceğiz. Ben insanlık
dışı uygulamalara netim. Bizim geçmişten bugüne kapsayıcı
duygularımızla hareket edeceğiz. Ülkemiz adına, ulusal politika
gelişterme konusunda aktif davranacağız. Bir anda 3,5 milyon
mülteci dağılmamalıydı. Üçüncü husus uluslararası alanda da 16
milyonluk kenti yönetiyoruz. Güneyimizde yaşanan olaylarda toprağın
altındaki petrolü düşünerek bizi mülteci sorunuyla başbaşa
bırakamazsın. İstanbul'un sokakları tehdit altında. Doğudan,
Kuzeyden, Batıdan gelen vatandaşlarımız ekmeğinin elinden
alındığını düşünüyor.
Binali Yıldırım: Ekrem Bey ne yapacaklarını anlatmayı unuttu. Ben anlatayım. Bu insanlar ölümden kaçtı, canlarını kurtarmak için bize sığındılar. Biz geleneklerimize, inançlarımıza uygun olarak misafir ettik. Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bunlar geçici koruma statüsündeler. Böyle bir kimlikleri var. Bunların hepsinin kaydı, kuydu var. Eğitim, sağlık hizmetleri de veriliyor. Bunlar en temel insanlık hizmetleri. Uluslararası camia bunlara gerekli desteği vermedi. Sadece Türkiye'ye ne kadar güzel yaptığını söylediler ama ellerini taşın altına koymadılar. Onları yoksulluğa terk ettiler, hatta denizde boğuldular. Afrin Harekatı'nı yaptık. Şimdi bir kısmını oraya gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat'ın doğusundaki o bölgeyi temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz. Bu süre içerisinde İstanbul'da yaşayan, özellikle belli ilçelerde Fatih, Beyoğlu gibi burada bir asayiş sorunları, İstanbulluların huzurunu, rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz işler yaparsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden hiç kusura bakmasınlar tutar göndeririz. Belediyenin bu işi tek başına yapması mümkün değil. Bu iş merkezi hükümetle yapılacak. İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi'yle yapılacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde mültecilerle ilgilenen bir birim var. Belki bu birim daha da güçlendirilebilir.
Ekrem İmamoğlu: Siyaseti kalitemiz
konusunda yine bir yorumda bulundu. Kalite yorumu yapınca incitici
oluyor. Bu hoş bir yorum değil. Beylikdüzü halkı bizim neler
başardığımız hususta net bir refleks ortaya koymuştur. Bugün vaad
verme konusu bize aittir, sayın Yıldırım'a ait değildir.
Binali Yıldırım: Bu ne biçim laf, ben de
belediye başkanı adayıyım
Ekrem İmamoğlu: Siz yönetimdesiniz zaten. O
anlamda vaad bize yakışır. Siz bir şey yapmamışsanız, kadınla
ilgili eylemleriniz yeterli değilse bunları vaad haline
getirirseniz sevindirici. Sayın Yıldırım'ın bizim vaadlerimizi
takip etmesi sevindirici. Şu anda bizim söylemlerimiz üzerine
oturmuştur. Biz insana, kadına, çocuğa gençlerine oturduk zemini.
Hızlıca 150 kreş açacağız. Kadınların söz hakkı olma meselesi.
Kadın istihdamı. Kadın emek ofisleri. Satın alma garantisiyle
kadınların çalışabilmesine fırsat tanımak. Annelere 0-4 yaş arası
bebekleriyle ücretsiz dolaşma hakkı sağlayacağız. Bütün sosyal
tesislerimizden yüzde 40 indirimli yararlanma hakkı sağlayacağız.
Şiddeti önleme kriz merkezi açacağız. Çocuğu ile beraber kadını
özellikle ihmal ve istismar meselesi üzerinden destekleyeceğiz.
Mahalle evlerimizde bu aynı zamanda mahalle meclisi kavramı
içeriyor, iki sosyolog istihdamı sağlayacağız. Tüm bu söylediklerim
özellikle ev kadınlarına olağanüstü bir hizmet yapacağız.
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem
İmamoğlu, "Ben İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli ve Türkiye
Cumhuriyeti aşığı bir kardeşinizim. İkinizden birine oy vermek
istiyorum. Beni ikna ediniz. Bugün Selahattin Demirtaş'ın tahliye
edileceği şeklide haberler çok konuşuldu, avukatı da açıklama
yaptı, bundan tahliye edilse bile 2020'ye kadar cezaevinde kalacak,
dedi. Bunun da yorumlamak isterseniz, bilemem." sorusuna,
yoksulluktan, sosyal politikalardan, kadın ve annelerle ilgili
projelerinden söz ederken, Kürk veya Türk kökenli olup olmadığına
ilişkin bir şey söylemediğini anlattı.
İmamoğlu, şöyle devam etti: "Benim
vatandaşım, diyorum. 16 milyon İstanbullu, diyorum. Yola çıktığım
ilk gün partimin genel başkanıyla konuşurken, 'Ben İstanbul
İttifakının adayı olmak istiyorum.' dedim. Ben belediye başkanlığı
yapmış birisiyim. Partizanlığı büyükşehir belediyesi içinden söküp
atacağız. Partizanlık bu ülkede bitecek. Partiler bir araç, amaç
değil. Birileri için amaca dönüşmüş olabilir, bizim için araç.
Hizmet için araç. Bunun içinde AK Partili hemşehrim de var, Saadet
Partili, MHP'li, HDP'li, BBP'li, DSP'li hemşehrim de var. Sadece
ittifak partisinin adayı değilim ki ben. İttifak partilerinin
belediye başkanı da olmayacağım. Partizanlık bu ülkenin en büyük
düşmanlarından biridir. Terör en büyük sorundur, peşinden gelen en
büyük sorunlardan biri partizanlıktır. İnsanlar birbirine selam
alıp vermeyecek duruma geliyor. Biz bu milleti barıştırmaya,
eşitlemeye geliyoruz. Bağcılar'daki çocukla, Kadıköy'deki çocuğu
eşitlemeye geliyoruz."
Barış, özgürlük ve eşitliğin mahalleden başladığını ifade eden
İmamoğlu, mahallede, ilçede, şehirde demokrasiyi sağladığımızda hiç
kimsenin sorunu kalmaz, keyifli bir şehir inşa etmenin çabası
içerisinde olduğunu söyledi.
İmamoğlu, partizanlığın yok edilmesi için sadece kendisinin değil
Binali Yıldırım'ın da mücadele etmesi gerektiğini ifade ederek,
şehirdeki herkesin partizanlığın farkında olduğunu söyledi.
İmamoğlu, 16 milyonun insandan gücünü alan bir belediye başkanı
adayı olduğunu kaydetti.
"İstanbul'da yaşayan Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşıyım. Ben neden size oyumu vereyim?" sorusu üzerine
Yıldırım, "Ben 16 yıldır hizmet yapıyorum. İnsanların etnik
kökenine bakmayız, inançlarına bakmayız ve hizmet götürürken
herkese aynı hizmeti götürürüz. Prensibimiz budur." dedi.
Seçimlerde, kampanyada particiliğin olduğunu dile getiren
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Kampanyada, partinizin kampanyasının söylemlerini
dillendirirsiniz. Seçim bitince, rozetinizi çıkarır, hizmet
yaparsınız. Eğer partizanlık yapıyorsak, adres bizeyse ben bunu
şiddetle reddederim. İzmir'e gitsin Sayın Ekrem Bey. Orada benim
neler yaptığımı görsün. İzmir'in toplu taşıması İZBAN'ı belediye
ile beraber yaptık. İzmir'in çevre yolunu, Konak Tüneli'ni, Adnan
Menderes Havalimanı'nı yaptık. İzmir-İstanbul Otoyolu'nu yapıyoruz.
Bu sene sonu açılacak."
Türkiye'nin her köşesine hizmet götürdüklerini dile getiren
Yıldırım, "Bundan sonra da her köşesine İstanbul'da yaşayan 81
vilayetten gelen bütün kardeşlerimize, Karadenizli'ye de
Trabzonlu'ya da Diyarbakırlı'ya da Hakkarili'ye de Ağrılı'ya da
İzmirli'ye de Hataylı'ya, Sinoplu'ya, Yozgatlı'ya, Edirneli'ye yani
780 bin kilometrekare vatan toprağının her köşesinden İstanbul'a
gelmiş, burayı mekan tutmuş, burayı evi yapmış, iş yeri yapmış,
çoluk çocuk yetiştirmiş ve çocuklarının geleceğini düşünen 15
milyon İstanbullu'ya hizmet için varız. İstanbul'a yapılan hizmet
asla israf değildir." değerlendirmesinde bulundu.
İstanbul'a 1994'ten beri hizmet ettiğini belirten Yıldırım, "İDO
Genel Müdürlüğü yaptım. Cumhurbaşkanımızın belediye başkanlığı
sırasında 4,5 yılda İDO'yu dünyada kendi sınıfında bir numara
yaptım." dedi.
MAL VARLIĞI
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım,
"Seçilirseniz ailenizle birlikte mal varlığınızı açıklar mısınız?"
sorusu üzerine, mal varlığı beyanında bulunmaya mecbur olduklarını,
16 yıldır mal varlığı beyanı verdiğini, her sene de değişiklik
olursa yenilediklerini ifade etti.
"Kamuoyuna açıklıyor musunuz?" şeklindeki soru üzerine de
Yıldırım, şu yanıtı verdi:
"Kamuoyuna açıklama diye bir adet yok. Olabilir, hiç problem yok.
Benim açımdan hiç fark etmez. Ama herhangi bir dava konusu oldu mu
zaten mal varlığı mahkeme tarafından talep edilir ve dosyaya konur.
Tabii hukuken bir sakıncası var mı yok mu, benim açımdan hiçbir
sakıncası yok. Çocuklarımın mal varlığının bir koruması falan da
yok. Onların işleri, güçleri var, ticaretle uğraşıyorlar. Onlarınki
kamuya da açık. Herkes, her an bakar. Bu konuda davalar da oldu.
Birçok dava kazanıldı, birçok tazminatlar da yapıldı. Seçim üzeri
ha babam eski iddialar tekrar ortaya kondu. Yeni bir tazminat
süreci başlayacak. İsmail Bey, biz mal varlığımızla, geçmişimizle,
yaptıklarımızla her zaman hesap verdik, bundan sonra da vermeye
hazırız. Hem burada hem öbür taraftan hesap vermeye hazırız."
İmamoğlu, mal varlığının beyanı ve bunun kamuoyuyla paylaşımı
hususunda, "Öncelikle Sayın Yıldırım'ın açıkladığı gibi aynen
hepimiz kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal beyanımızı zaten
veriyoruz. Kendileri '16-17 yıldır veriyorum.' diyor. Ben de
yaklaşık 5.5 yıldır, bunu her yıl da yenileyerek veriyoruz. Hatta
büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra da beyan etmiştim."
ifadelerini kullandı.
Belediye başkanlığı, milletvekilliği veya bakanlığın bir meslek
olmadığına dikkati çeken İmamoğlu, "Hepimiz bir görevi yerine
getiriyoruz. Sayın Yıldırım'ın daha önce yerine getirdiği görevler
gibi. Yine bir görev daha yerine getireceğiz, başka görevler de
nasip olabilir. Her ikimize de başkalarına da... Erdemli, ahlaklı,
süreci iyi yönetebilmek, insanlara hesap verme noktasında
dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına şahsım adına bu önerinizi aynen
Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben,
eşim, çocuklarım ve babam var. Keza aynı şekilde Sayın Yıldırım'ın
ailesi var. Bunun beyanında bulunmak, toplumun önünde bunun olması
yarınlardaki kaygıları çözüme kavuşturur diye düşünüyorum."
değerlendirmelerinde bulundu.
İSTANBUL'DAKİ SURİYELİLER
İmamoğlu, Suriyeliler konusunda ne yapacaklarına yönelik soru
üzerine, "Biz mülteci konusunu iyi yönetemedik. Mülteci konusunu
sadece vicdanla ve toplumsal tavırla, davranışla açıklamak mümkün
değil. Zira mülteci konusu ayanı zamanda bir takım evrensel
hükümler taşır. Şunun altını çizelim güneyimizde yaşanan insanlık
dışı olaylar sonrası Türkiye'miz yalnız bırakılmıştır. Yaklaşık 3,5
yıl önce Fransa'da katıldığım bir toplantıda yaptığı konuşmanın
içeriği bu minvaldeydi. 'Siz bizi bu süreçte yalnız bırakarak
dünyayı başka bir tehlikeye sürüklüyorsunuz' diyerek Avrupa'daki
katılımcılara seslenmiştim." dedi.
İstanbul'da 547 bin kayıtlı Suriyeli göçmenin olduğunu anlatan
İmamoğlu, bu göçmen sayısının kayıt dışı rakamlarla 1 milyona
ulaştığı yönünde yoğun gözlemlerin olduğunu söyledi.
İmamoğlu, bunu 3 aşamaya böldüğünü dile getirerek, şöyle
devam etti: "Göçmenliğe ve mülteciliğe ilişkin
mutlaka 16 milyonluk kenti yöneten bir belediye başkanı olarak bir
masa kuracağız ve bu masa aktif çalışacak. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi'nin bu hususta ürettiği bir politika yok. Sessiz,
kulakları tıkalı... Nasıl sessiz kalabilirsiniz, siz politika
üretmelisiniz. Mevcut mülteci insanları, özellikle çocuklarını,
kadınlarını koruyacağız. Özel bir masa kuracağız ve bu konuyla özel
ilgileneceğiz. (Plaja alınmama tartışmaları) Benim partimden
olabilir, yanlış kardeşim. Bu işin bu tarafında en insani
duygularımızla geçmişten günümüze kapsayıcı hareket edeceğiz.
Ülkemiz adına ulusal politika geliştirme noktasında aktif
davranacağız. Burada nerede yanlış yapıyoruz. Bir anda 3,5 milyona
yakın mülteci bu ülkenin her yerine dağılmamalıydı ve engellemek
için neler yapabiliriz, bu süreci nasıl destekleyebiliriz? Bu
anlamda belediyelere düşen görevler nelerdir işin içinde olmamız
gerekir."
İstanbul'un sokaklarının tehdit altında olduğunu savunan İmamoğlu,
"İstanbul'un mahallelerinde doğudan, güneyden, kuzeyden gelen
vatandaşlarımız ekmeğinin elinden alındığını düşünüyor ve bu
hususta bizden aktif rol almamız isteniyor ve biz aktif rol
alacağız, bu süreci çok önemli bir başlık olarak ele alıp mutlaka
katkı sunacağız." dedi.
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali
Yıldırım, kadınlara yönelik projelerine ilişkin soru üzerine,
kadının iş hayatına katılması, toplumda daha etkin yer almasının
son 16 yılda arttığını, iş hayatında kadının yüzde 21'den yüzde
34'e çıktığını söyledi.
Yine siyasette de artış olduğunu, ancak bunun memnuniyet verici bir
düzeyde olmadığını dile getiren Yıldırım, üniversitedeki kız
öğrencilerin sayısının erkeklerden fazla olduğunu, kadın
öğretmenlerin sayınının da erkeklerden fazla olduğunu, hakimlerin
sayısının da erkek hakimlerle hemen hemen aynı olduğunu
anlattı.
Asıl yoğunlaşılması gereken kısmın ev kadınları olduğunu belirten
Yıldırım, ev kadınlarının hem çocuklara hem de ev işlerine
baktığını, onların da sosyalleşme ihtiyacı olduğunu kaydetti.
Bu kadınların el emeği üretimlerini belediye olarak alıp
değerlendireceklerini, her aileye de bin liraya kadar katkı
sağlayacaklarını anlatan Yıldırım, şöyle devam
etti:
"İstanbul'un 961 mahallesi var, bunun 300'ünde kreş yok. 300
mahallede 955 kreş yapacağız. Ev kadınları çocuklarını rahat bir
şekilde gözü arkada kalmadan bırakacak, dışarı çıkacak, tekrar
oradan alacaklar. Bu şeyler Ekrem Bey'de de olabilir. Birçok
vaatler zaten hali hazırda, belediyenin yaptığı şeyler var, yeni
vaatler var. Mesela Ekrem Bey, Beylikdüzü'nde kreş vaadi vermiş. 11
kreş vaadi vermiş sadece 1 tane yapabilmiş. Keşke 11'ini yapmış
olsaydı, ne güzel olurdu. Önemli olan vaat vermek değil, vaadi
yerine getirmek. Siyasetçinin kalitesi oradan ortaya çıkar. Ben
verdiğim hiçbir vaadi karşılıksız bırakmadım bugüne kadar.
Yapmayacağım hiçbir vaadi de yapmadım."
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım,
Suriye meselesi üzerine sorulan soruya, "Ekrem Bey çok şey anlattı
da ne yapacağını söylemeyi unuttu. Ben anlatayım ne yapacağımı. Bir
göçmen konusu özellikle Suriyeliler biliyorsunuz Suriye'de iç savaş
başlayınca bu insanlar ölümden kaçtılar. Canlarını kurtarmak için
bize sığındılar. Biz inancımız gereği geleneklerimize uygun olarak
misafir ettik. Biz ev sahibiyiz. Onlar muhacir. Misafir ettik. Bu
işin başlangıcı böyle oldu." dedi.
Şimdi bunların geçici koruma statüsünde olduğunu dile getiren
Yıldırım, "Böyle bir kimlikleri var. Geçici koruma. Nerede
olurlarsa olsun, hangi şehirde olurlarsa olsun bunların hepsinin
kaydı var. Eğitim hizmetleri, sağlık hizmetleri de veriliyor.
Bunlar en temel insanlık hizmetleri. Tabii şu görüşüne katılıyorum.
Uluslararası camia bunlara gerekli desteği vermedi. Sadece
Türkiye'yi bu konuda ne kadar güzel yaptığını, tam bir insanlık
dersi verdiğini her platformda söylediler. Ama ellerini taşın
altına koymadılar. Akdeniz'den sınırlarına ulaşan veya kara
sınırlarına ulaşanları oralarda açlığa, yokluğa terk ettiler. Hatta
denizde boğulmalarına göz yumdular." diye konuştu.
Binali Yıldırım, bunların geçici olduğunu ve gideceklerini
dile getirerek, şöyle devam etti:
"Nitekim Afrin harekatını yaptık biliyorsunuz. Ben başbakandım.
Oraya şimdi bir kısmını gönderdik. Cerablus'u, El Bab'ı aldık oraya
gönderdik. 500 bine yakın Suriyeli gitti. Şimdi Fırat'ın
doğusundaki o bölgeyi temizleyip diğerlerini de oraya göndereceğiz.
Ama bu süre içerisinde İstanbul'da yaşayan özellikle belirli
ilçelerde Fatih, Zeytinburnu, Esenyurt, Beyoğlu gibi bölgelerdeki
sayı fazla. Burada bir asayiş sorunu, İstanbulluların huzurunu,
İstanbulluların rahatını kaçıran olaylara karışırlarsa, kanunsuz
işler yaparlarsa bunların normal seyirde gitmesini beklemeden tutar
göndeririz. Bu kadar açık. Bunu tabii belediyenin tek başına
yapması mümkün değil. Bu iş merkezi hükümetle yapılacak. İçişleri
Bakanlığı, Göç İdaresiyle yapılacak. Bu bir koordinasyonla
çalışacak."
Bir düzeltme yapmak istediğini aktaran Yıldırım, "İstanbul
Büyükşehir Belediyesinde mültecilerle ilgilenen bir birim var.
Belki bu birim daha da güçlendirilebilir. Buraya gelmeden önce o
bilgiyi aldım. Onu ifade etmek isterim." ifadelerini kullandı.