İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, FOX TV'de İlker Karagöz ile Çalar Saat programının canlı yayın konuğu odu.

İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Vatandaşa uyguna ekmek götürmemize, hizmet etmemize bile engel olmaya çalıştılar. Yaptıklarının siyaseten hiçbir mantığı yok. Biz hizmet etmeye çalışıyoruz sadece. Son 1 yıldır ülkemizde inanılmaz bir maliyet artışı var ve vatandaşın geliri düştü.

Biz kendimizi altyapı çalışmaları yapmak zorunda hissettik göreve geldiğimizde. Sel tehlikesi olan yolları yaptık öncelikle. İstanbul'un bütçesi gerçekten bereketli oldu. Neden? Çünkü israf yok. Bizden önce olduğu gibi bazı kurumlara para aktaralım, bir avuç insanı mutlu edelim gibi bir durumumuz hiç olmadı. Biz 16 milyon insana hizmet ediyoruz. Tek derdimiz bu.

Bakın biz ülkedeki çocuklara 22 milyon süt dağıttık. 25 bin gence burs veriyoruz. Eğer bu toplumun refah seviyesi yüksek olsa, yoksulluk olmasa ben burada sadece metro anlatırım. Ekmek meselesi önemli. Halk Ekmek girişimiyle biz inşallah 1 Ocak'a kadar vatandaşımızı koruyacağız.

AK Parti İstanbul İl Başkanı, gitmiş Halk Ekmek fabrikasında çekim yapıyor diye bana bilgi verdi, 'ne yapalım' dediler. Ben de 'içeri davet edin' dedim ne diyeceğim. Görmek istiyorsan gel ziyarete. Ama içeri girmeye cesaret edemedi. Orada üretim yok dedikleri mesele şu, birden fazla fabrika olduğu için üretim durumuna göre zaman zaman bazılarının üretimi durdurulur. Olay bu yani. Ben ekmeği çok kutsal görüyorum. Fırıncılık da yaptım ben. Bir buğday tanesi yere düşse üzülürüm. Ekmek üzerine politika yapmayın, ekmek kutsaldır.

Ayrıca biliyorsunuz ciddi sıkıntı içinde her üretici. Türkiye'de şu an kar eden tek kurumlar bankalar bakın. 100 milyarlar açıklıyorlar kar olarak. Öyle uydurma bir faiz indirimiyle faiz inmez.

Sayıştay bizim oluşumlarımızdan çıkmaz oldu. Tabii buyursun gelsin, biz denetlemekten hiç çekinmeyiz. Kurumlar sağlıklı çalışabilmesi için denetlenmeli. Sorun, bizden önce hiç denetlenmeyen kurumların bizim zamanımızda sürekli ve mercekle denetlenmesi. Altı tesisimiz usulsüz şekilde devredildi. Biri okul olacaktı bunların, bir vakfa devredildi 49 yıllığına. Biz bu yapılanlarla yurtlar, kreşler yapardık daha. Ki 50 kreş açtık biz, daha da açacağız. Bu çocukların hayatını kurtarıyorsunuz böylelikle. Siz tüm bunları bir vakfa veriyorsunuz, çarçur ediyorsunuz.

Bugünkü davanın Ekrem İmamoğlu'na zararı ne, faydası ne? Beni zerre ilgilendirmiyor. Bazen bana soruyorlar bu davanın sonucu ne olursa size ne olacak diye, gerçekten ilgilendirmiyor. Çünkü hücremde en ufak endişe hissetmiyorum ama bu mahkemeden utanç duyuyorum. Yani 16 milyon insanı cezalandırmak için yaptığınız şu mahkeme komedi. 31 Mart seçimlerinde 'hırsız' dediler sayın Binali Yıldırım, sayın Cumhurbaşkanı. Bu davanın muhatabı olan bakan '700 terörist' dedi çıkıp. 3 ayımızı yediler öyle.

Ben şimdi buradan YSK üyelerine soruyorum, 'ne düşünüyorsunuz?' 31 Mart seçimlerini iptal ederken siyasi baskı altında kalarak o günün mevzusu ve sebebi haline gelen insanların beraatinden sonra üzüntülü müsünüz? 'Ne kadar kötü bir karar vermişiz' diyor musunuz? Ben ne dedim sayın bakana, 'ben lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı' diye. Bana 'ahmak' diyene sözünü iade ettim. Geldiğimiz duruma bakın. Bu meselenin başında savcı demiş ki avukatıma 'bundan ne olacak önemsemeyin, başkan da boşa gelmesin.' Şu hale bak.

Davaya bakılacak hakim daha yeni, 1 yıldır görevde. Soruyorum, 'sen en ağır cezayı ver, biz seni İstanbul'da ağır ceza reisi yapalım' demiş midir birileri? Sürgün edileni gösterip korkutmuş mudur? Bakın söylüyorum, ben Yüce Türk yargısına güvenmek istiyorum. Bunlar 6-7 aya gidiyor fazla zaman kalmadı. 10 yaşındaki çocuk bana gelip 'adalet istiyorum' diyor ya. Bu çocuk bizden kitap istesin, oyuncak istesin. Dolayısıyla dediğim gibi bu dava Ekrem İmamoğlu'na zarar vermez. Bu dava siyasi bir davadır hiç şüphesiz. Bakın bir hata yaptınız seçimlerde bedeli 800 bin fark oldu. Yani ayağınızı denk alın!

MOBESE'de beni takip eden komiser var ya, o bir kişi... Ben Emniyet teşkilatıma kendimi gönül rahatlığıyla emanet ederim, polisimi gördüğümde gurur duyarım. Ama o bir kişiye saçımın bir telini emanet etmem.

Cumhurbaşkanlığı adaylığı istediğime ilişkin yorumlar asılsız. Siz benim hiç İBB başkanlığı istediğimi duydunuz mu? Hayır. Süreçtir o, öyle ilerledi. Bugün bu ülkede altılı masa var. Bu masayı bir araya getirebilen genel başkanımız var. Bu masanın dirliği gücü şu anda çok önemli. Ben yalnızca şu değişim sürecine hizmet etmek istiyorum. Benim adayım doğal olarak genel başkanımdır. Fakat nihai karar o masanın ortak iradesiyle verilir."

NE OLMUŞTU?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin YSK tarafından iptal edilmesinin ardından yeniden sandığa gidilmiş, 23 Haziran 2019'da yapılan seçimlerde Ekrem İmamoğlu bir kez daha başkan seçilmişti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ekim 2019'da Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'ne katılmak için Fransa'ya giden İmamoğlu'yla ilgili isim vermeden, "Avrupa'ya giderek Türkiye'yi şikayet eden ahmağa söylüyorum. Bunun bedelini bu millet sana ödetecek" demişti.

İmamoğlu da üstü kapalı olarak, "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ve dünyada, Avrupa'da, onların gözünde nereye düştüğümüz noktasında, o olan şeylere, biten şeylere baktığımızda, tam da işte 31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır" ifadelerini kullanmıştı. "Seçimi iptal edenler ahmaktır" sözleri üzerine YSK'nın suç duyurusuyla dava açılmıştı.