İslam tarihinin en sarsıcı ve önemli olaylarından biri Arap-İsrail çatışmasıdır. Bu çatışma çok yönlüdür, karmaşıktır ve hala uluslararası alanda dünyanın problemli konularından biridir. Bu çatışmanın başlangıcı 1948 yılında İsrail devletinin kurulmasıyla başlayan mülteci problemidir. 700 binden fazla Filistinliyi mülteci konumuna düşerken, 13 binden fazla Filistinli öldürüldü. Bugün 6,5 milyondan fazla Filistinli vatanlarından uzakta, mülteci kamplarında yaşıyor. O gün yani 14 Mayıs 1948 'Felaket Günü' olarak kabul edilirken Filistin halkı bu günü 'Nekbe' olarak isimlendirmişlerdir.
1800'lü yıllarda yeni milliyetçilik akımı Avrupa'da başlamıştı. Siyonizm, Yahudi hükümetinin desteklediği siyasal bir yapılanmaydı. Avrupalıların ırkçılığı ve baskısı karşısında birçok Yahudi kendi devletlerinin gerekliliğine inanıyorlardı. 1897'de ilk Siyonist toplantısında yaşanan yeni devletin nerde kurulacağı konusundaki tartışmaların ardından Siyonistler, devletlerinin o zamanlarda Osmanlı İmparatorluğu'nun parçası olan Filistin'de kurulmasına karar verdi. Siyonist hareketliliğin kurucularından olan Theodor Herzl'in Filistin toprakları karşılığında teklif ettiği 150 milyon İngiliz poundu Osmanlı İmparatoru Sultan II. Abdülhamid tarafından ret edildi.
Dünya savaşından sonra kapı Siyonizm'e açılacaktı. Savaşta İngiltere, Filistin'i Osmanlılardan aldı. Aynı zamanda İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Balfourd, İngilizlerin Filistin'de ulusal bir Yahudi anayurdunu destekleyen deklarasyon ilan etti.
Savaştan sonra, 1920 yılında Filistin, İngiliz kontrolünde Birleşmiş Milletler himayesine katıldı. İngiliz kontrolünde olmasına rağmen Siyonistler, Avrupalı Yahudilerin Filistin’e göçünü desteklediler. Filistin'de yaşayan Yahudilerin sayısı oldukça yüksekti. İngiliz nüfus verilerine göre 1922'de Filistin'de 83 bin 790 Yahudi vardı. Bu sayı 1931'de 175 bin 138, 1945'de ise 553 bin 600'e yükseldi. 25 yılda Yahudilerin toplam nüfusu %11'den %31'e yükseldi.
İngilizlere ve Araplara karşı Siyonist saldırılar arttıkça, İngilizler Filistin sorununu yeni kurulan Birleşmiş Milletlere devretmeye karar verdi.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER'İN PLANI VE İSRAİL BAĞIMSIZLIĞI
Kasım 1947'de, BM Genel Kurul'u Filistin'in bir Yahudi, bir de Arap devleti olarak ikiye bölünmesini öngören bir plan teklifinde bulundu.
Filistin'deki Yahudiler teklifi hevesle kabul ederken, Araplar şiddetle karşı çıktı. Çünkü bu durum Haçlı Seferlerinden beri ellerine olan Arap topraklarının kendilerinden alınıp ülkede azınlık durumunda olan Yahudilere verilmesi anlamına geliyordu. İki tarafta da tansiyon yeniden yükseldi.
Tüm bunlar olurken 14 Mayıs 1948'de İngiliz mandası Filistin topraklarında sona erdi. İngiliz güçlerinin ülkeden resmen ayrıldığı gün Siyonistler, İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. Ertesi gün komşu Arap ülkeler, İsrail’in istilasını reddettiler. Komşu Arap ülkeler ve Yahudi devleti arasında bir savaş patlak verdi. İsrail Araplara karşı girdiği her savaşı kazandı işgalindeki toprakları genişletti.
FİLİSTİNLİLERİN MÜLTECİ OLMASI
Yeni İsrail devleti kurulduğunda o topraklarda 1 milyon Filistinli yaşıyordu. Savaş sonrasında ise 750 bin kişi mülteci durumuna düşerek vatanlarını terk etmek zorunda kalmışlardır. Sadece 150 bin kişi İsrail'de kalmıştır.
Mülteciler her zaman savaşta olumsuz etkilenen taraf oldular. Tarih boyunca bir grup insan savaştan ve fetihten kaçmıştır. Filistinli mültecileri tek kılan neydi? Aslında sorulması gereken soru, Filistinliler neden mülteci oldu? Bu sorunun cevabını vermek bugün bile zor olsa da tarihçiler bunun sebebini siyasal ve uluslararası sorunlara bağlıyor. Tarihçiler (İsrailli tarihçiler de) bu göçün sebebini 3 başlıkta topladılar:
Korku: Filistinliler, İsrail'in saldırılarından korktukları için ayrıldılar. Bu korkular nedensiz değildi. 9 Nisan 1948'de 120 İsrail savaşçısı Kudüs yakınlarındaki Filistin kenti Deir Yassin'e girdi. Bu saldırıda 600 kişi öldürüldü.
Doğal olarak katliam kelimesi tüm Filistin’de yayıldı ve Filistinliler, İsraillilerden korktular. İsrail ilerleyişinden kaçan Filistinliler Deir Yassin'deki katliamın yaşanmaması için bazı Filistin köylerine sığındılar. Arabistan radyoları, Arap köylülerini İsrail ilerlemesine karşı direnmemelerini bu direnişin faydasız olacağını duyurdular.
İsrailli güçlerden kaçma: Korku, mültecilerin için en temel etkendi. İsrailliler çok fazla toprağı fethettikleri için ülkede hızlıca yayılmaya başladılar. Sonuç olarak birçok köy İsrailli güçler tarafından boşaltılmış oldu.
Arap güçlerinin teşviki: Komşu ülkelerdeki Arap askerleri kentin boşaltılması için Filistinlileri teşvik etti. Bunun tek nedeni sivillerin olmadığı savaş alanı sağlamaktı. Birçok Filistinli sivil daha sonra dönmek umuduyla evlerini terk ettiler.
SAVAŞTAN SONRA
1948 Arap-İsrail savaşı Orta Doğu'da büyük bir mülteci sorunu yarattı. Bu süreçte Filistin'de 500'den fazla şehrin ve kasabanın nüfusu azaldı. Bu şehirlerdeki 700 binden fazla mülteci komşu ülkelere ve West Bank'a ekonomik ve sosyal alanda yük olmuştur. Filistin, Ürdün himayesine girmiştir.
Nekbe günü, 1948 yılından itibaren ölen ya da öldürülen Filistinlileri anmak, yaşanan sürgünün ya da göçlerin sonucunda kaybedilen toprakların, malların, mülklerin ve hakların yasını tutmak için her yıl 15 Mayıs tarihinde Filistinliler tarafından anma günü olarak geçirilir ve Filistin devletinin de resmi tatil günlerinden biridir.
Siyonist ideolojiye sahip İsrail'in işgalinin ardından tam 68 yıl geçti, 13 binden Filistinli hayatını kaybetti ve bugün 6,5 milyon Filistinli halen mülteci olarak komşu ülkelerde kalmaktadır. İsrail devleti hiçbir şekilde bu sorunu çözmek istememekte ve işgaline devam etmektedir.
15 MAYIS NEKBE OLARAK ANILIYOR
Filistinliler, 15 Mayıs 1948’de İsrail’in işgal ettiği Filistin topraklarında kendi varlığını ilan etmesi ve zorunlu göçe tabi tutulmaları nedeniyle her yıl 15 Mayıs’ı Nekbe olarak anıyor.
İstiklal – Gülhan Yazıcı Kara