İstiklal: Hocam bu gün topluma bir dokunuş yapmak isteseniz neyi değiştirmek isterdiniz?
Doç. Dr. Ümit ÜNVER : Bu gün toplumumuza baktığım zaman, anlamak üzere çaba sarf etmeyi bir kenara bırakın, maalesef nezaketten uzak, dinlemeye bile tenezzül etmeyecek kadar katı ve keskin aforoz yetkisini elinde görerek yargılayan insanlar görüyorum. Aforoz kelimesinin yerine, ötekileştirme, kabullenmeme, yok sayma gibi kelimeler düşündüm ama maalesef hiçbirisi, yaşama-düşünme hakkını elinden sökerek alacak kadar düşmanca tavır ve cezalandırma isteği anlamlarını karşılamıyordu. Bunun için 'aforoz' u kullanmayı tercih ettim. Öncelikle bu kanaatim, toplumun bir kesimine değil, okumuş-okumamış, erkek-kadın, şuncu-buncu her kesimine yönelik. Ne mutlu ki, bazı münevverlerimiz hala, sözleriyle eskilerin letafetini bize aktararak yol gösterici oluyorlar ama sayıları oldukça az.
Buraya kadar anlattıklarımdan lütfen 'evet, onların hepsi böyle' sonucu çıkarmayınız, hep birlikte 'evet maalesef hepimiz böyleyiz' sonucu çıkaralım. Burada sorun, empati kuramama ya da kendisinden başkasının anlaşılmasını gereksiz görmedir. Temel nedeni ise cehalettir. Ancak cahil bir insan kendi dar fikirlerini her zaman başkalarının görüş ve fikirlerinin önüne koyar. Çünkü diğer fikirlerin kıymetini anlama veya değerleme kabiliyet ve kapasitesi, buna yetecek düşünce sermayesi yoktur.
İstiklal: Hocam, o zaman en önemli problemimiz Eğitim midir?
Doç. Dr. Ümit ÜNVER : Evet, ama tek başına eğitim değil! Öteden beri, önem sırasına göre en büyük 3 problemimizin Eğitim, Ahlak, Adalet olduğunu söylerim. Bu üçünün içinde CEHALET var ya… Cehalet melaneti bir kanser gibi, diğer bütün problemlerimizin, başımıza gelen bütün kötülüklerin kaynağıdır, yaşanan bütün gerginlikler gibi onlarca problemin kaynağı cehalettir. Durup dururken değil, son 300 senedir en büyük problemimiz… CEHALET.
Bu problemi ortadan kaldırmak için de toplumun eğitilmesi gerekir ancak maalesef bu gün ülkemizde eğitim de ayrı bir sorun kalemi. Eğitim sorununu çözmek, bize anlayış, empati özellikleri kazandıracak, toplumumuza farklılıklardan katma değer üretme yeteneği kazandıracak, 'SEN NEDEN..?' diye sormak yerine 'BEN NASIL..?' demeye başlayacağız. İşte o günden sonra memleketimiz dünyanın en gelişmiş ülkesi olma yoluna girecektir.
İstiklal: Sizce bunu nasıl sağlarız, öneriniz nedir?
Doç. Dr. Ümit ÜNVER : Eğitime yatırım, meyveleri uzun süre sonra toplanacak bir ağaç dikmek gibidir. Bu yüzden de iktidar sahipleri daha popülist, göze hitap eden yatırım yapmayı tercih ederler. Siyasal iktidarların eğitime yatırım yapmamalarını anlayabiliyorum. Yanlış anlaşılmasın, anlayışla karşılıyorum/doğru buluyorum demiyorum, anlayabiliyorum diyorum. Her şey için bütçe bulabilen iktidarların eğitime kaynak bulamamalarına üzülerek şahit oluyoruz. Sonuçları derhal görünmediği için, dolayısıyla siyaset aracı olamadığı için, iktidarlar eğitime yatırım yapmıyorlar ve bu durum maalesef yarım asırdan uzun süredir böyle.
Eğer eğitim problemimizi çözmezsek, entelektüeli olmayan bir toplum, okuduğunu anlamayan bir nesil, problem çözme yeteneği olmayan bir güruh çığ gibi büyüyerek ve kanser gibi yayılıp her tarafı sararak ne devlet bırakacak ne ülke. Bir ülkeyi savaşmadan yok etmek isteseniz eğitim sistemini çökertmeniz yeterli. Dünya bunun örnekleriyle dolu.
İstiklal : Evet, eğitimsiz bir toplumu yok etmek eğitimli bir toplumla uğraşmaktan çok daha kolay.
Doç. Dr. Ümit ÜNVER : Eğitimsiz toplumu yok etmenize gerek yok ki. Bakın Müslüman ülkelere, her bir bölgesi cayır cayır yanıyor. Birbirlerini boğazlıyorlar. Birbirlerine dünyanın en gelişmiş silahlarıyla, feci şekilde öldürüyorlar. Bu silahları almak için de bütün gelirlerini gelişmiş ülkelere veriyorlar. Bundan daha güzel kölelik sistemi olur mu? Köleler silah almak için daha çok çalışıp daha çok ödeme yapıyorlar. Bu arada da birbirlerini katlederek insan kaynaklarını da kendi elleriyle belirli bir limitte tutuyorlar. Sahipler mutlu, ölen köleler mutlu (çünkü onlar cennette), bir tek yaşayanlar mutlu değil, çünkü sahiplerine yeteri kadar kaynak sağlayamıyorlar ama onlar da cenneti düşünerek tevekkül ediyorlar. İşte böyle mükemmel bir düzen içinde gül gibi yaşayıp gidiyorlar.
Niye böyle? diye sorarsan cevap basit ve rahatlatıcı… Dış güçler. Biz değiliz yani, bunu bize yapan dış güçler. Bu felakette bizim hiç kabahatimiz olmadığı için de rahatız, huzurluyuz ve tevekkül ediyoruz. İnşallah öbür dünyada cennete gittiğimizde bu fani dünyanın dertleri arkada kalacağından, çok da problem etmiyoruz yani…
İstiklal : Maalesef bunu Dünyanın çeşitli ülkelerinde yıllardır görüyoruz hocam. İnşallah son bulur diye ümit ediyoruz.
Doç. Dr. Ümit ÜNVER : Evet, öyle ümit ediyoruz ama iyileşme ümit etmekle olmaz, eğitimle olur. Yukarıda bahsettiğimiz güruh eğitimli olsa dış güçler bu köle sistemini uygulayabilir mi? Eğitimli insan dış güçlere müsaade eder mi? Ya da şöyle soralım; dış güçler bu günkü seviyelerine nasıl geldi?
İstiklal : Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mıdır hocam?
Doç. Dr. Ümit ÜNVER : Bu memleketin son 300 yıldır en büyük problemi cehalettir. ÇAĞDAŞ, LİYAKAT ESASLI, YÖNETİM 6.0 FELSEFESİNE UYGUN eğitim bir yerden başlamazsa yarın çok geç kalmış olacağız. Bu yüzden hemen bu gün konuya el atmalı ve milli mutabakatla eğitim sorunu çözmeliyiz. Bu ülkenin en büyük genel sorunu eğitimdir, eğitim.
LinkedIn
https://www.linkedin.com/in/assoc-prof-dr-umit-unver-b369ab28/
Tweeter
Doç. Dr. Ümit ÜNVER
@_umitunver
Instagram
https://www.instagram.com/umitunver71/?hl=tr