Bu durum Türkiye için de geçerli. ‘Kalp karnesi’ bir hayli kötü olan ülkemizde kalp krizi görülme yaşı Avrupa'ya göre 10 yıl daha erken. Kalp sağlığının alarm verdiğini belirten DSÖ’nün öngörüsü ise, “Kalp hastalıkları için önlem alınmazsa bir sonraki nesil bir öncekinden az yaşayacak” şeklinde.
Dünyada ölüm nedenleri arasında en üst sırada yer alan kalp ve damar hastalıklarından korunmak için risk faktörlerini tanımak ve önlem almak yaşamsal önem taşıyor.
Kalp uzmanlarına göre, özellikle ailesinde kalp hastalığı olan erkeklerde 40, kadınlarda ise 50 yaşından sonra risk daha fazla artıyor. Genetik yatkınlıktan kaynaklanan bu risk değiştirilemiyor ve önlenemiyor. Ancak şişmanlık, hipertansiyon, sigara kullanımı, diyabet, hareketsiz yaşam, kan yağlarının yüksekliği gibi risk faktörleri, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları ile kontrol altına alınabiliyor.
Kalp hastalıklarında değiştirilebilir bu faktörlere dikkat çeken Türk Kardiyoloji Derneği’nin bu yılki 29 Eylül Dünya Kalp Günü nedeniyle hayata geçirdiği projelerinden biri de ‘Kalp Dostu Yemek Tarifleri’ kitabı.
Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan kitap özetle; “basit önerileri beslenme alışkanlığı haline getirmek, sigara kullanmamak ve hareketli bir yaşam tarzı kalp sağlığını korur’ diyor. Kitapta ayrıca sağlıklı bir diyet benimsemiş, sağlıklı bir kişide ek diyet takviyelerine gerek olmadığına da dikkat çekiliyor.
“BİR SONRAKİ NESİL BİR ÖNCEKİNDEN AZ YAŞAYACAK”
Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu konudaki bir tespitine vurgu yaptı. Örgütün, ‘önlem alınmazsa tarihte ilk defa bir sonraki nesil bir öncekinden az yaşayacak’ şeklindeki öngörüsünü paylaşan Prof. Tokgözoğlu, ”Çocukluktan itibaren başlayan sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri ve kalp dostu beslenme ile kalp ve damar hastalıklarını engellemek veya geciktirmek birçok kişi için mümkün” dedi.
DAMAR SERTLİĞİ 40 YAŞINDA DEĞİL, ÇOCUKLUKTA BAŞLIYOR
Hem damak tadı hem de beslenme alışkanlığının çocukluk çağında başladığını belirten Tokgözoğlu, bu alışkanlıkları sonradan değiştirmenin zor olduğunu dile getirerek aileleri uyardı: “Damar sertliği 40 yaşında başlamıyor, milim milim çocukluk çağında başlıyor. Bu nedenle Batı tipi değil, Akdeniz tipi beslenme alışkanlığı küçük yaşta verilmeli, çocuklar fast fooddan, kızartmalardan, tatlılardan uzak tutulmalı. Kantinlerde de sağlıklı gıdaya erişim sağlanmalı ve çocuk hareketliliğe teşvik edilmeli.”
1 Ocak’ta Avrupa Ateroskleroz Derneği Seçilmiş Başkanı görevine de başlayacağını söyleyen Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, bu anlamda TDK tarafından çıkarılan Kalp Dostu Yemek Tarifleri kitabının, kalp sağlığına uygun beslenme konusunda bir referans kaynak adayı olduğunu söyledi.
KALP DOSTU BESLENME NASIL OLMALI?
Kitabın, Türk Kardiyoloji Derneğine üye olan kardiyologlara gönderildiğini ve ücretsiz dağıtılacağını belirten Tokgözoğlu, kitaba ayrıca www.kalbinidinlesen.com adresinden isteyen herkesin ulaşabileceğini sözlerine ekledi.
KALP SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN BUNLARA DİKKAT
‘Kalp Dostu Yemek Tarifleri’ kitabında kalp dostu beslenmede temel noktalar; kilo almayacak şekilde kalori tüketmek, porsiyonları büyük tutmamak, çeşitlilik açısından zengin ancak miktar açısından fakir beslenmek, işlenmiş gıdalardan, tuz, şeker ve şekerli içeceklerden uzak durmak olarak sıralanıyor.
Avrupa Kardiyoloji Derneğinin Mayıs 2016’da yenilediği koruyucu kardiyoloji klavuzundaki beslenme öneri listesine yer veren kitapta kalp-damar hastası olmayanlara kalp sağlığını korumak için verilen beslenme tavsiyeleri ise şöyle:
- Tuz tüketimi günde 5 gramın altında olmalı. Ülkemizde ekmek tüketimi ve ekmekten alınan tuz miktarının fazla olduğu göz önüne alınmalı.
- Tuz tüketimi günde 5 gramın altında olmalı. Ülkemizde ekmek tüketimi ve ekmekten alınan tuz miktarının fazla olduğu göz önüne alınmalı.
- Günde 2-3 porsiyon (200 gram üzeri) meyve tüketilmeli. İçerdiği kalori ve şeker nedeniyle kilo sorunu olanların ve şeker hastalarının tüketimi daha düşük olmalı.
- Günde 2-3 porsiyon sebze (200 gram üzeri) tüketilmeli.
- Haftada 1-2 kez balık tüketilmeli, bu öğünlerden birisi yağlı balıktan oluşmalı.
- Günde en fazla 30 gram tuzsuz ve yağda kavrulmamış kuruyemiş (ceviz, fındık, badem gibi) tüketilebilir. Ancak kalorisi yüksek olduğundan kilo sorunu olanlar dikkatli tüketmeli.
- Trans yağ ve katı margarinlerin ve bunları içeren pastane ürünlerinin tüketilmesinden kaçınılmalı.
- Doymuş yağlar toplam enerji alımının %10 altında olmalı, doymamış yağlarla değiştirilmeli.
- Şekerli ve alkollü içecekler tüketilmemeli.
- Sigaradan ve hareketsiz yaşam tarzından uzak durulmalı.