Bugün, bir film çekimine gitmek için bindiği uçakta kalp krizi geçirerek henüz 55 yaşındayken hayata veda eden Kemal Sunal'ın ölümünün 17. yıl dönümü. Kemal Sunal'ın ölüm yıl dönümünde oğlu Ali Sunal'ın paylaşımı herkesi duygulandırdı
Kemal Sunal, 11 Kasım 1944'te İstanbul'da doğdu. Mimar Sinan İlkokulu ve Vefa Lisesi mezunu olan sanatçı, liseyi 11 yılda tamamladı. Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’ndeki eğitimini ise 12 Eylül 1980'de yarım bıraktı.
Üniversite dönemi ve sonrasında Emayetaş Fabrikası’nda çalışan sanatçı, tiyatro ve sinema dünyasına adım atmadan önce elektrikçi çıraklığı yaptı.
Kemal Sunal, bir röportajında erken yaşta iş yaşamına atılmasını, "Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak için çalışırdım" sözleriyle anlattı.
Henüz lise yıllarında tiyatro ile ilgilenmeye başlayan Kemal Sunal, aynı zamanda okulda müsamereler düzenledi, "Zoraki Tabip" tiyatro oyununda rol aldı.
Vefa Lisesi’ndeki felsefe hocası Belkıs Balkır aracılığıyla ünlü tiyatrocu Müşfik Kenter’le tanışan Kemal Sunal, profesyonel oyunculuk yaşamına Kenterler Tiyatrosu'nda adım atarak, uzun yıllar burada oyunculuk yaptı.
Daha sonra Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda, bir süre Ayfer Feray Tiyatrosu'nda, son olarak da Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda görev alan Kemal Sunal, burada oynadığı bir oyunda yönetmen Ertem Eğilmez tarafından beğenilince, beyaz perdeyle tanıştı.
Kemal Sunal oyunculuğa başlama hikayesini, "Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti" sözleriyle dile getirdi.
Ertem Eğilmez'in yönettiği Tatlı Dillim adlı filmde, uzun boyundan dolayı basketbolcu rolünü canlandıran Kemal Sunal sinemaya ilk adımını 1973 yılında atarak, kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya devam etti.
Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı eserinin sinema uyarlamasında canlandırdığı İnek Şaban tiplemesi başta olmak üzere, birçok filmde özgün fiziği ve canlandırdığı tiplerin halka olan yakınlığı nedeniyle kısa zamanda Türkiye'nin en sevilen oyuncularıdan biri oldu.
ROL ALDIĞI FİLMLERDE MİLYONLARI GÜLDÜRDÜ
Kemal Sunal İnek Şaban'ın sevilmesi üzerine birçok filmde, iyi, saf adam tiplemesi Şaban karakterini canlandırdı. Kendisini, "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" sözleriyle tanımlayan sanatçı, rol aldığı onlarca filmde milyonları güldürdü.
Kemal Sunal'ın, Gül Sunal ile 1974'te yaptığı evlilikten Ali ve Ezo adında iki çocuğu oldu.
1990'lı yıllardan itibaren filmleri kesintisiz olarak televizyonlarda yayınlanmaya başlayan sanatçının rol aldığı Süt Kardeşler, Tosun Paşa, Salako, Köyden İndim Şehire, Çöpçüler Kralı gibi filmler Türk sinemasının en çok izlenen filmleri arasında yer aldı.
Uçak fobisi olduğu bilinen ve hayatında daha önce hiç uçağa binmeyen Kemal Sunal, 3 Temmuz 2000 tarihinde Balalayka adlı filmin çekimleri için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalkıştan hemen önce geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.
"BU İKİ ALYANSIN İÇİNDE..."
Kemal Sunal'ın eşi Gül Sunal, sosyal medyadan birlikte çekildikleri bir fotoğrafı paylaşıp duygularını şu sözlerle dile getirdi; 'Bu iki alyansın içinde nişan tarihi. 191.1975 birinde Gül diğerinde Kemal Bana yaşattığın bütün güzelliklere teşekkür ederim...'
Gül Sunal'ın bu paylaşımı kısa sürede 5 bin 498 beğeni aldı ve kızı Ezo Sunal ve Ali Sunal da bu gönderiyi paylaştı.
Ali Sunal ise babasını şu sözlerle andı:
"17 yıl olmuş omzuna yaslanamayalı babam. O kadar ihtiyacım varki o omuza. Ama olmuyor olamıyor işte. Çok seviliyorsun babam sevenlerin senin gitmene unutulmana asla izin vermiyorlar. Şimdi onların çocukları torunları da senin hayranın onlar da ezberliyor repliklerini bakışlarını gamzeni gülümsemeni. Özlüyorum seni benim dünyanın en güzel gülen kahramanım..."
"KEMAL SUNAL'IN KALP SORUNU VARDI"
Sanat hayatının 50’nci yılını kutlayan yönetmen Ali Özgentürk verdiği röportajda Türk sinemasına damga vuran filmlerinden bahsederken, bir yandan da Kemal Sunal'ın ölümüyle ilgili şaşırtıcı bir detayı paylaştı. İşte o röportajdan detaylar...
-Uçağa binmediği söylenir Kemal Sunal'ın, o gün neden razı oldu?
Genelde uçaktan korkuyor. Ben dedim ki atlayalım arabaya, gidelim Batum'a… Önce “Evet” dedi. Sonra “Çok yoruluruz” diye vazgeçti. “Eh, şoför alırız” diyecek oldum; “Başkasının sürdüğü arabadan korkarım” dedi. Nihayet “Sen uçakta yanımda oturursan gideriz” dedi. Öbür yanına da oğlu Ali oturmuştu o gün. Hayatını kaybettiğinde daha yerdeydik yahu. Uçak kalkmamıştı bile.
-Sohbet ediyor muydunuz o anlarda? Gergin miydiniz?
Çok gırgır, tatlı şeyler konuşuyorduk. Uçağın televizyonu da işte güvenlik tedbirlerini anlatıyor. Uçak yavaştan yürümeye başladı, konuşmamız durdu. Kemal'in korktuğuna dair hiçbir belirti yoktu. Korkmuyordu da zaten. Ama birden başı omzuma düştü. Ali de oturduğu yerden kalktı. Ben “Doktor yok mu?” diye bir çığlık attım. Bayılmışım. Sonrasını hatırlamıyorum. Uyuttular beni.
-Kalp krizi değil mi?
Sonra öğreniyoruz ki, karısından da gizlemiş. Yazları arabayla Almanya'ya giderdi. Meğer duyulmasın diye Alman bir doktora kalbini gösteriyormuş her yıl. Bir problem varmış kalbinde ama ne olduğunu bilmiyorum açıkçası.
Kemal Sunal'ın unutulmaz replikleri...
-Fes başıma fes başıma püskülü ben olayım.
Aşk kalbimi yakan bir volkan gibidir
En sevdiğim tatlı kazandibidir
Leyla sev beni sokma müşküle
Seninle kaşık atalım iki tabak keşküle
Ne mayosu, mayom neyim yok benim.
-Seni biri doldurmuş.
-Yo, ben kendim doldum.
-Kalkmıyo diyorum, kaldır diyor.
Şaban: Aaa bizim kumandan şehit olmuş.
Hüsamettin: Dahaa ölmedim çabuk sıhhiyeyi çağırın!
Şaban: Niye yaralı mı var?
Hüsamettin: Aptal ben niye yatıyorum burda?
Şaban : Niye yatıyon uykunuz mu geldi?
Hüsamettin: Hayvan herif görmüyor musun? Yaralıyım da ondan çabuk sıhhiyeyi çağırın.
-Cik cik cik. Ben sevda kuşuyam.
-Bize iki ay çöreği iki ayran
-Ayçöreği yok beyefendi
(kıza dönerek)
-Çay içer misin? (tekrar garsona) o zaman bize iki ay çöreği iki çay
-ay çöreği yok beyefendi
-(tekrar kıza) Peki gazoz içer misin? İçersin içersin.. (tekrar garsona) O zaman bize iki ay çöreği iki gazoz
-Ay çöreği yok beyefendi
-Sizde de hiçbir şey yok!!
-Bir insanın burnu patlıcan dolmasina benziyorsa o insandan korkacaksın.
-Tutmayın küçük enişteyi.
"Tencere yuvarlanmış, seninki benden kara"
-Efendim ben nöbetteyken karşıdan boyle bir adam geliyordu.
-Hoooooooooyt ben adam mıyım?
-Değil misin vah vah...
-Aranızda hala el bombası atmayı bilmeyen hayvanlar var.
- Benden bahsediyor.
-Bak kocacığım televizyon aldık yeni. Tamı tamına 3999 lira.
- 3999 lira bu şimdi öyle mi?
- Hıı evet.
- 4000 lira olsa nasıl alırdık...
Ramazan: Gider aşkımızı ilan ederiz, hangimizi beğenirse o Nigar'ı alır.
Şaban: Öbürü ne alır?
Ramazan: Öbürünü karıştırma be.