Davutoğlu, Türk askerinin Musul’daki varlığına ilişkin "Bölgeye
ilave olarak gönderdiğimiz askerimizin temel amacı, DEAŞ’a karşı
orada görev yapan eğiticilerimizi ve eğitilen Musulluları daha iyi
koruyabilmektir. Terör tehdidi olduğu sürece oradaki varlığımızı
hiçbir şekilde tehlikeye atmayacak tarzda teyakkuz halinde olmaya
devam edeceğiz" dedi.
"EMANETİNİZ BAŞIMIZIN TACIDIR"
Türk demokrasisinin 1 Kasım seçiminden alnının akıyla çıktığını
belirten Davutoğlu, "81 vilayette yüzde 85’i aşan yüksek bir
katılımla sizler sandıklara giderek oylarınızı özgürce kullandınız.
Bunun sonucunda yüzde 97,5’in üzerinde temsil kabiliyetine haiz bir
Meclis tablosu oluştu. Bu tablo sadece ülkemiz için değil dünya
için de örnek bir demokrasi başarısıdır, her birinize teşekkür
ediyorum. Buradan oylarını kullanarak demokrasiye katkıda bulunan
bütün vatandaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu sonuçla
milletimiz Türkiye’nin bütün meselelerinin çözüm adresi olarak
Meclis’imizi göstermiştir. Bize düşen, milletimizin siyaset
kurumuna gösterdiği güveni boşa çıkarmamak, ülkemiz için büyük bir
gayretle çalışmaktır. Sizler Türkiye’yi yönetme sorumluluğunu 13
yıldır olduğu gibi bir kere daha büyük bir teveccühle bize tevdi
ettiniz. Bizim için bu emanet aziz bir emanettir" ifadelerini
kullandı.
"BU ANAYASA DEMOKRASİMİZ İÇİN KOCAMAN BİR
AYIPTIR"
Hükümeti yoğun bir çalışma programının beklediğini vurgulayan
Davutoğlu, "24 Kasım’da Sayın Cumhurbaşkanımızın onayının ardından
açıkladığımız yeni Hükümetimiz, 30 Kasım’da güvenoyu alarak
görevine başladı. Yoğun bir çalışma programı bizi bekliyor, büyük
hedeflerimiz var. O çerçevede Hükümetimizin üç temel misyonu
olacak. Bir; milletimizi temsil etmek, büyük bir onur. İki;
milletimize hizmet etmek. Üç; ülkemizi geleceğe taşımak. Önümüzdeki
4 yıl boyunca bu doğrultuda milletimize söz verdiğimiz her konuda
gerekli adımları atacağız. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu her alanda
gerekli yapısal reformları gecikmeden gerçekleştireceğiz.
Atacağımız adımların arasında en önemlilerinden birisi elbette yeni
anayasa olacak. Türkiye darbe dönemi imalatı bir anayasayla
yönetilmenin ayıbını daha fazla taşıyamaz. Bu Anayasa, milletimizin
siyasi, ekonomik, kültürel can damarlarını kurutmaya ve kuşatmaya
ahdetmiş bir zihniyetin eseri olarak ortaya çıktı. Türkiye’yi büyük
bir tarihi mirasın taşıyıcısı, emanetçisi olarak göremeyenlerin
müellifi olduğu bu Anayasa, bizim için, demokrasimiz için kocaman
bir ayıptır" diye konuştu.
"VESAYETÇİ ANLAYIŞLARI TEDAVÜLDEN KALDIRMANIN YOLU YENİ
ANAYASADIR"
Yeni Anayasa vurgusu yapan Davutoğlu, "Geçen 13 yılda Anayasanın
pek çok hükmünü değiştirdik, ancak yine de köklü bir değişimle
demokrasiye özünden bağlı, özgürlükçü, yenilikçi bir anayasa
hazırlamayı daha fazla erteleyemeyiz. Millet iradesini hiçe sayan
vesayetçi anlayışları tam manasıyla tedavülden kaldırmanın yolu
yeni anayasadır. Yeni Meclisimiz bu tarihi görevi yerine
getirmelidir. Bu konuda sadece Meclis’teki siyasi partilerle değil
Meclis’te yer almayan partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla ve
toplumun bütün kesimleriyle istişareyi esas alıyoruz. Türkiye Büyük
Millet Meclisi’ndeki en büyük grup sıfatıyla yine bu şerefli
görevde öncü olacağız ve inşallah yeni anayasayı en geniş
mutabakatla hayata geçireceğiz. Türkiye’yi insan hak ve
özgürlüklerine bağlı, insan onurunu korumayı esas alan, gelişmiş
demokrasisiyle örnek bir ülke haline getirmek için bütün gücümüzü
seferber edeceğiz" dedi.
"DİYALOGA VE ELEŞTİRİYE DAİMA AÇIK OLACAĞIZ"
Hükümetin diyaloğa ve eleştiriye daima açık olacağını belirten
Davutoğlu, "Siyasetimizin esası istisnasız bütün vatandaşlarımızın
hukukunu korumak, savunmak ve geliştirmek olacaktır. Kimsenin
hukukunu kimseye çiğnetmeyeceğiz. Güç ve kuvvetin değil hukuk ve
adaletin belirleyici olduğu bir anlayışla ülkemizi yöneteceğiz.
İnsanlarımıza bu inançla hizmet edeceğiz. Ayrımcılığın her
türlüsünü reddedeceğiz. Diyaloga ve eleştiriye daima açık olacağız.
Hükümet olarak bir kısmının ilk adımlarını attığımız birçok reform
hazırlığımız var. Bütün bu reform çalışmalarına özellikle siyasi
partilerimizin, sivil toplum kuruluşlarımızın, ilgili toplum
kesimlerimizin, hatta ve hatta her birinizin katkılarını
bekliyoruz" açıklamasında bulundu.
"İNANIYORUM Kİ BU GÖRÜŞMELERDEN TÜRKİYE İÇİN HAYIRLI
NETİCELER ALACAĞIZ"
CHP ve MHP liderleriyle hükümetin gündemindeki konuları görüşmek
üzere bir araya geleceğini hatırlatan Davutoğlu, konuşmasında
şunları söyledi:
"Biz istiyoruz ki Türkiye’nin bütün meselelerini bütün taraflarla
bir mutabakat içerisinde elbirliğiyle çözelim. Biz her türlü yapıcı
eleştiriye, her türlü öneriye açığız. Her attığımız adımı diğer
siyasi partilerle uzlaşma içinde atmak istiyoruz. Her aşamayı
kamuoyumuzla paylaşarak çalışmalarımızı şeffaf biçimde yürütme
kararlılığındayız. Bu çağrımız samimi bir çağrıdır, gereğini de
yapıyoruz, yapacağız. Bunun bir ilk adımı olarak bu hafta başında
başta yeni anayasa çalışmaları olmak üzere önümüzdeki dönemde
yapacaklarımızı görüşmek üzere siyasi partilerden randevu talep
ettik. 30 Aralık ve 4 Ocak’ta Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanlarıyla biraraya geleceğiz. İnanıyorum
ki bu görüşmelerden Türkiye için hayırlı neticeler alacağız."
"AVRUPALI DOSTLARIMIZLA ORTAK BİR NOKTAYA GELDİĞİMİZ İÇİN
ÇOK MEMNUNUZ"
Aralık ayı içerisinde gerçekleştirdiği ziyaretleri ve görüşmeleri
aktaran Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Aralık ayı iç hareketlilik yönünde ne kadar yoğun geçtiyse dış
temaslar açısından da bir o kadar hareketli geçti. 29-30 Kasım
tarihlerinde Brüksel’de Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesine katıldık.
11 yıl sonra gerçekleşen bu zirve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri
için önemli bir dönüm noktası oldu. Bildiğiniz gibi 2004’ten bu
yana Türkiye ile Avrupa Birliği’nin bir zirve çerçevesinde biraraya
gelmesi mümkün olamamıştı. Biz aday ülkelere yönelik bu kararın
yanlış olduğunu ısrarla söylüyorduk. Türkiye ile liderler
seviyesinde yapılacak istişarelerin ve müzakere sürecinin
hızlandırılmasının önemine işaret ediyorduk. Bugün Avrupalı
dostlarımızla bu konuda ortak bir noktaya geldiğimiz için çok
memnunuz. Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi bizim için son derece
önemli. Hükümet olarak önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği
müktesebatına uyum sürecini hızlandırmakta da kararlıyız. Yargı
sistemimizi başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası norm ve
standartlara göre yeniden yapılandıracağız. Avrupa Birliği’ne
katılım için ulusal eylem planımızı titizlikle hayata
geçireceğiz."
"VİZE SERBESTİSİ SÜRECİNİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) sürecinde geldiği noktaya değinen
Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yine çok özel önem verdiğimiz, vatandaşlarımız için vize
serbestisi sürecinin de takipçisi olacağız. Bütün hedeflerimiz için
bu zirve Avrupa Birliği sürecimizde bir yeniden başlangıç dönemi
olmuştur. Bu zirveyle fasılların tekrar açılmasından Schengen
Vizesine kadar pek çok alanda hızlı gelişmeler bekliyoruz. Değerli
vatandaşlarım, inşallah en geç 2016 Ekim’ine kadar Schengen
Bölgesine vizesiz seyahat imkanına kavuşmuş olacaksınız. Hayırlı
olsun, artık konsolosluklar önünde uzun sıralar, kuyruklar
beklemenin dönemi kapanıyor."
"SURİYE DRAMINA BİR DUYARLILIK ORTAMI
OLUŞMUŞSA..."
Davutoğlu, Avrupa Birliği Zirvesinde, Suriyeli mülüecilerle ilgili
de önemli kazanımlar elde edildiğini belirterek, "Suriye’de yaşanan
trajediye Avrupa Birliği’nin tam olarak yönelmesini sağlamış olmayı
son derece önemli buluyorum. Bu çerçevede Avrupa Birliği ülkeleri
Türkiye’de acil ve sürekli insani yardım sağlayacak. Aynı zamanda
genel mali destek de önemli ölçüde artırılacak. Avrupa Birliği
Türkiye’ye başlangıç olarak 3 milyar Avro ilave kaynak sağlamayı
taahhüt etti. Biz bugüne kadar kapımıza geleni geri çevirmedik.
Sınırlarımıza ulaşanların dinine, mezhebine, ırkına bakmadan
yardımına koştuk, bütün bunları yaptık, yapıyoruz, bundan sonra da
yapacağız. Bu bize inancımızdan, kültürümüzden, tarihimizden gelen
ulvi bir sorumluluktur. Ama bütün bu yardımları yapmamız, Suriyeli
kardeşlerimize destek olmamız, onların daha iyi şartlara ulaşmasına
yönelik arayışlarımıza mani değildir. Bugün eğer Avrupa Birliği’nde
yöneticilerden sokaktaki pek çok kesime kadar Suriye dramına bir
duyarlılık ortamı oluşmuşsa, emin olun bunda Türkiye’nin izlediği
etkin, ısrarcı stratejinin büyük payı vardır" dedi.
"AVRUPA BİRLİĞİ’NİN EVRENSEL NORMLARINDA İFADESİNİ BULAN
DEĞERLER BİZİM DE DEĞERLERİMİZDİR"
Avrupa Birliği’nin evrensel normlarında ifadesini bulan değerlerin
Türkiye’nin de değerleri olduğunu belirten Davutoğlu, "Aralık ayı
içinde Avrupa Birliği süreciyle ilgili başka temaslarımız da oldu.
Avrupa Birliği Reform Eylem Grubu toplantısında ilgili bakan
arkadaşlarımızla biraraya geldik. Bu toplantıdan üç gün sonra da
Avrupa Birliği üyelik müzakerelerinde uzun bir aradan sonra 17
numaralı ekonomik ve parasal politika faslı açıldı. Brüksel’de
katıldığım Fikirdaş Ülkeler Toplantısı da çok verimli geçti. Burada
Almanya Başbakanı Sayın Angela Merkel ve Yunanistan Başbakanı Sayın
Aleksis Çipras ile biraraya geldik. Şunu hep ifade ettik: Avrupa
Birliği’nin evrensel normlarında ifadesini bulan değerler bizim de
değerlerimizdir. Biz bu değerlerimizi öncelikle ülkemiz için,
milletimiz için önemsiyoruz. Müzakerelerin düşük profilli
seyrettiği zamanlarda bile AK Parti hükümetleri olarak biz AB
normlarına yönelik hedeflerimizden hiç geri adım atmadık.
Demokratik ve müreffeh bir ülke olma yolundaki pek çok
iyileştirmeyi, ilerlemeyi hayata geçirmeye devam ettik. Önümüzdeki
dönemde de teyiden söylüyorum, bu ilke siyasetimize yön vermeye
devam edecektir" ifadelerini kullandı.
"ADA’DA ÇÖZÜM HEDEFİNE YÖNELİK OLARAK ATILACAK ADIMLARI
KONUŞTUK"
Kıbrıs müzakerelerine değinen Davutoğlu, "Kıbrıs’ta başta
Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı olmak üzere Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti yetkilileriyle Ada’da çözüm hedefine yönelik olarak
atılacak adımları konuştuk. Bu arada güzel bir tarihi mekanda Yunus
Emre Türk Kültür Merkezinin resmi açılışını da yaptık. Düşününüz o
zor günlerde Türkçe’nin neredeyse yasaklandığı bir ortamdan bugün
Kıbrıs’ta her alanda güzel dilimizin özgürce konuşulduğu, Kıbrıslı
kardeşlerimizin özgürce kendi kaderlerini belirledikleri ve dünyada
saygın bir konum elde ettikleri bir döneme girdik. Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti her zaman her meselesiyle yüreğimizdedir, her
zaman da öyle olacaktır.Anadolu’dan Kuzey Kıbrıs’a ulaşan,
Anadolu’nun can suyu, sevda ve muhabbet yüklü suyu Kıbrıs’a da
bereket ve barış getirecektir" diye konuştu.
"BARZANİ İLE DOSTANE İLİŞKİLERİ DAHA İLERİ GÖTÜRECEK
AÇILIMLARI DEĞERLENDİRDİK"
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’yle
gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin konuşan Başbakan Davutoğlu, "9
Aralık’ta Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Sayın Mesud Barzani
ile bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmede Sayın Barzani ile
Türkiye ve Bölgesel Yönetim arasında var olan dostane ilişkileri
daha da ileri götürecek açılımları değerlendirdik" dedi.
"FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLDUĞUMUZU KARARLILIKLA
İFADE ETTİK"
Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal’le görüşmelerinde Filistin
halkının yanında olduklarını vurguladıklarını belirten Davutoğlu,
"Önemli bir görüşmemiz de, Filistin davasının güçlü savunucusu
Hamas Siyasi Büro Başkanı Sayın Halid Meşal’le oldu. Bu değerli
dostumuzla çok yararlı görüşmeler gerçekleştirdik. Görüşmede her
zaman ve zeminde Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu
kararlılıkla bir kez daha ifade ettik" açıklamasında bulundu.
"SURİYE VE IRAK’TA YAŞANANLAR SINIRLARIMIZDA CİDDİ SORUNLARA SEBEP
OLUYOR"
Suriye’de yaşanan gelişmelere değinen Davutoğlu, şunları
söyledi:
"Malumunuz olduğu üzere bölgemizde birçok sıkıntı yaşanıyor ve
çevremizde birçok çatışma alanı var. Etrafımız ateş çemberiyle
çevrili. Bu yaşananların bizim sınırlarımızda birçok soruna yol
açtığı da bir gerçek. Şunu baştan ifade edeyim. Biz tüm
komşularımızın toprak bütünlüğüne saygılıyız, bölgemizde sadece
barış ve sadece barış istiyoruz. Bu sadece bizim dış politikamızın
ilkesel bir tutumu değil aynı zamanda ulusal güvenliğimizin de bir
gereğidir. Suriye ve Irak’ta yaşananlar bu iki ülkeye olan
sınırlarımızda ciddi sorunlara sebep oluyor. Suriye’de uzun
zamandır bir otorite boşluğu var ve kargaşa yaşanıyor. Başta
mülteciler meselesi olmak üzere Suriye’de yaşanan her olumsuzluk
ülkemizi etkiliyor. Birçok ülke yaşanan bu kargaşayı artıracak
şekilde bölgeye müdahil olmaya çalışıyor."
"YAŞANANLAR DEAŞ’LA MÜCADELEYİ AŞAN
MÜDAHALELERDİR"
Rusya’nın Suriye’deki hava saldırılarını eleştiren Başbakan
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu müdahaleler Suriye’deki sorunları çözmüyor, aksine daha da
büyütüyor. Geçen ay mükerrer uyarılarımıza rağmen Suriye sınırımızı
ihlal eden uçağın düşürülmesi üzerine Rusya’yla yaşadığımız gerilim
bu sorunlara yeni bir boyut ekledi. Suriye’deki bütün tarafların
orada bulunmak için ileri sürdükleri gerekçe DEAŞ’tır. Ancak
görüyoruz ki yaşananlar DEAŞ’la mücadeleyi aşan müdahalelerdir.
Rusya’nın son zamanlarda yaptığı 4198 uçaktan sortiden sadece 191’i
DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılar olmuştur. Diğer bombalamalar
birçoğu Türkiye’ye yakın bölgelerde bulunmak üzere ılımlı
muhaliflerin mevzilerine ve hatta sivil insanlara yönelik olmuştur.
Son saldırılar ise özellikle Bayırbucak Türkmenlerini hedef
almıştır. Rusya’nın alana girmesiyle sivil ölümlerde de kayda değer
artış yaşandı. Bu sayı son haftalarda 600’ün üzerine ulaştı ve daha
da yüksek rakamlara doğru her gün artıyor. Bunu sadece biz
söylemiyoruz, bunu uluslararası insan hakları kuruluşları söylüyor.
Bu bilançodan 150’den fazlasının çocuk olduğunu tüm dünyanın
bilmesini istiyoruz"
"TÜRKİYE, SURİYE’NİN DEMOKRATİK DÜZENE KAVUŞMASI İÇİN
ÜZERİNE DÜŞEN SORUMLULUĞU YERİNE GETİRECEK"
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin ’Suriye’ kararına
ilişkin konuşan Davutoğlu, "Daha geçtiğimiz Cuma günü Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi Suriye’de 5. yılını tamamlamak üzere
olan ihtilafın çözümüne ilişkin yaklaşımı yansıtan siyasi bir karar
aldı. Rusya’nın da yazımında aktif rol oynadığı bu kararın daha
mürekkebi kurumadan çıkıp sivilleri bombalaması anlaşılır bir şey
değildir. Rusya’nın siviller ve ılımlı muhalifleri hedef almaktan
bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. Uluslararası toplumun bu konuda
harekete geçmesini bekliyoruz. Aksi takdirde Suriye ihtilafı daha
yıllarca sürecek, terör de maalesef bitmeyecektir. Suriye halkının
acıları artık sona ermelidir, Suriye’de gerçek bir barışın zemini
mutlaka hazırlanmalıdır. Türkiye, Suriye’nin demokratik bir düzene
kavuşması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. Bu
çerçevede Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen
karar ile Suriye’deki krizin çözümü yolunda kritik bir eşiğe
gelindiğini görüyoruz" ifadelerini kullandı.
"KARARIN SURİYE HALKINI ESAD’IN ZULMÜNDEN KORUYACAK GERÇEKÇİ
PERSPEKTİFE KAVUŞMASI GEREKİYOR"
Suriye’deki krizin çözümünün ancak Suriye Devlet Başkanı Beşar
Esad’ın yerini meşru bir hükümete bırakmasıyla mümkün olacağını
vurgulayan Davutoğlu, "Meşruiyetini tümüyle kaybetmiş bir yönetimin
varlığını sürdürmesini öngören bir girişimin Suriye’ye barış ve
istikrar getirmesi de mümkün değildir. Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararı, sorunun diplomatik çözümü açısından olumlu bir
adımdır, bunun için destek de beyan ettik. Ancak bu kararın Suriye
halkını Esad’ın zulmünden koruyacak gerçekçi bir perspektife
kavuşması gerekiyor. Türkiye, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra
da Cenevre Bildirisi temelinde Suriye’de siyasi geçişe dayalı
kalıcı bir çözüm için Suriye muhalefeti ve diğer fikirdaş ülkelerle
birlikte gayretlerini sürdürecektir" diye konuştu.
"DESTEĞİMİZ, MUSUL KURTARILINCAYA KADAR DEVAM
EDECEK"
Türk askerinin Musul’daki varlığına ilişkin konuşan Davutoğlu,
DAEŞ’in Başika’daki eğitim kampının olduğu bölgeye gerçekleştirdiği
saldırılara değinerek "Irak’ta da terör örgütlerinin ve özellikle
de DEAŞ’ın yol açtığı ciddi sıkıntılar var. Irak Merkezi Hükümeti
ve Silahlı Kuvvetleri DEAŞ saldırıları karşısında maalesef etkin
tedbirler alamıyor. Musul gibi ülkenin ikinci büyük kentinin
düşmesi, bu tehdide karşı mücadelede yerel güçlerle birlikte
uluslararası destek ve işbirliğinin gerekliliğini bir kez daha
ortaya koymuştur. Biz bu çerçevede Irak makamlarının talepleri
doğrultusunda, gerek Peşmerge, gerekse Musullu yerel gönüllülere
eğitim ve donanım desteği sağlıyoruz. Bu desteğimiz, Musul
kurtarılıncaya kadar devam edecektir. Bu amaçla gönderdiğimiz
eğitim birliğinin güvenliği için asker mühimmatta yeniden tanzim de
dahil olmak üzere her türlü tedbiri almak durumundayız. Nitekim
DEAŞ’in Başika’daki eğitim kampımızın olduğu bölgeye
gerçekleştirdiği saldırılar bu konudaki haklılığımızı bütün dünyaya
göstermiştir" açıklamasında bulundu.
"ASKERİMİZİN TEMEL AMACI EĞİTİLEN MUSULLULARI DAHA İYİ
KORUYABİLMEK"
Türk askerinin terör tehdidi devam ettiği sürece Musul’daki
varlığının da devam edeceğini vurgulayan Davutoğlu, "Türkiye komşu
ülkelerinin toprak bütünlüğünün korunması ve bölgenin terör
örgütlerinden arındırılması konusunda her zaman hassasiyet
göstermiştir. Bizim bölgeye ilave olarak gönderdiğimiz askerimizin
temel amacı, DEAŞ’a karşı orada görev yapan eğiticilerimizi ve
eğitilen Musulluları daha iyi koruyabilmektir. Terör tehdidi olduğu
sürece oradaki varlığımızı hiçbir şekilde tehlikeye atmayacak
tarzda teyakkuz halinde olmaya devam edeceğiz" dedi.
"TERÖRLE MÜCADELEDEN ASLA TAVİZ VERMEYECEK VE BU İLLETİ BU
TOPRAKLARDAN MUTLAKA TEMİZLEYECEĞİZ"
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan gelişmelere ilişkin Davutoğlu,
şöyle konuştu:
"Terör örgütü Doğu ve Güneydoğu’daki bazı ilçelerde
vatandaşlarımızın hayatını hiçe sayarak saldırılar
gerçekleştiriyor, hendekler kazıyor, barikatlar kuruyor, camileri,
okulları yakıyor, sivilleri kendine kalkan yapıyor. Terör örgütü,
güvenlik güçlerimizle vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmeyi
hedefleyen kirli hesaplar içindedir. Terörle mücadeleden asla taviz
vermeyecek ve bu illeti bu topraklardan mutlaka temizleyeceğiz.
Terörle yürüttüğümüz mücadelede sivillere zarar gelmemesi için kılı
kırk yaran bir dikkatle hareket ediyoruz. Evlerini terk eden
vatandaşlarımız, dükkanlarını açamayan esnafımız, okullara
gidemeyen öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz müsterih olsunlar.
Hiçbir vatandaşımızı terörün, şiddetin kucağına, insafsızlığına
terk etmeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümetimiz daima
yanlarındadır."
"ONLARI TERÖRE, TERÖRÜN KARANLIK DÜNYASINA ASLA TERK
ETMEYECEĞİZ"
Terörden zarar gören bölge halkının mağduriyetlerinin
giderileceğini belirten Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Mağduriyetlerinin giderilmesi için her türlü tedbiri
aldık-alıyoruz. Esnaf kardeşlerimizin kayıpları ve mağduriyetleri
giderilecek. Hiç kimsenin endişesi olmasın, hiçbir çocuğumuz,
hiçbir öğrencimiz mağdur olmayacak. Onların hiçbir mağduriyet
yaşamaması için Milli Eğitim Bakanlığımız gerekli bütün tedbirleri
aldı, almaya da devam edecek. Milli Eğitim Bakanlığımız bu süreçte
yaşanabilecek eksiklikleri tamamlamak üzere hafta sonları ve
gerekirse sömestr tatilinde yoğunlaştırmış bir program izlemek
üzere gerekli bütün tedbirleri aldı. Çocuklarımız güzel ülkemizin
her tarafında olduğu gibi 180 iş günü ve sağlıklı bir eğitim
ortamında eğitim alacaklar. Bizim için her gencimiz, her çocuğumuz
çok değerli ve bir tekinin bile zarar görmesine asla izin vermeyiz.
Oradaki o güzel masum çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde
hazırlayacağız. Onları teröre, terörün karanlık dünyasına asla terk
etmeyeceğiz."
"2016 YILININ BÜTÜN İNSANLIK İÇİN GÜZEL GÜNLERE VESİLE
OLMASINI DİLİYORUM"
2016 yılının bütün insanlık için güzel günlere vesile olmasını
dilediğini ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi her ne pahasına olursa
olsun ayakta tutacak ve ortak geleceğimizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Bu umut ve heyecanla sözlerime son verirken, 2016 yılının bütün
insanlık için, gönül coğrafyamız için, ülkemiz için, bütün
şehirlerimiz için, siz bütün vatandaşlarımız için hayırlı, güzel
günlere vesile olmasını diliyorum. 2016 yılı yeni bir dönemin,
kardeşliğimizin, muhabbetimizin pekiştiği yeni bir başlangıcın yılı
olmasını diliyorum. Hepinizi bu duygularla saygıyla, muhabbetle
selamlıyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum."
MABEYN KÖŞKÜ'NDE 2 SAATLİK SÜRPRİZ ZİRVE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu
kabul etti. Basına kapalı gerçekleşen kabul yaklaşık 2 saat sürdü
Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü'nde, basına kapalı gerçekleşen kabul
yaklaşık 2 saat sürdü.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu'nun bir araya geldiği görüşmenin,
terörle mücadele de dahil olmak üzere gündeme ilişkin genel
değerlendirme niteliği taşıdığı öğrenildi.