DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Diyarbakır’da düzenlenen iftar programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

"Bu sofra kardeşlik ve barışın sofrasıdır" diyen Babacan, "Ramazan ekmeğini bölünce güzeldir. Barış savaştan iyidir, yaşamak ölmekten iyidir, diyalog silahtan iyidir. Ülkenin canlarını ve ekonomisini kaybettik. Ama artık kaybedecek tek bir saat ve bir günümüz yok. Ya sarılıp helalleşeceğiz ya da bahane üretip ayrılacağız. Barış sürecini yakından takip ediyoruz, ilk günden beri aynı noktadayız. Yüzde 5 bile bir ihtimal da olsa destekleriz. En genç siyasi parti olarak sorumluluk üstleniyoruz. Bu süreci baltalamak ve taş koymak isteyenlere geçit vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar;

"BİRLİĞİMİZİ VE BERABERLİĞİMİZİ KAYBETTİK"

Diyarbakır’da kurulan iftar sofrasının kardeşlik ve dayanışmanın simgesi olduğunu belirten Babacan, Türkiye’nin uzun yıllardır çatışmalar ve bölünmeler nedeniyle büyük kayıplar verdiğini söyledi.

Babacan şunları söyledi:

“Ülkemiz, bitmek bilmeyen çatışmalardan, saldırılardan ve kardeşi kardeşe kırdıran anlayıştan çok çekti. Birliğimizi ve beraberliğimizi kaybettik. Ülkemizin büyük ekonomik potansiyelini kaybettik. Ama her şeyden önce canlarımızı, bu toprakların evlatlarını kaybettik. On binlerce aileye ateş düştü. Ama artık kaybedecek tek bir günümüz yok. Ya ileriye bakıp, hep birlikte kararlılıkla yürüyeceğiz ya da arkamıza bakıp, yalpalayarak bu önemli fırsatı kaçıracağız. Türkiye, on yıllardır çektiği bu sıkıntılardan artık kurtulmalı.”

Ali Babacan Diyarbakır’da: Ya helalleşeceğiz ya ayrışacağız

"SÜRECİ İHTİYATLI BİR İYİMSERLİKLE TAKİP EDİYORUZ"

Türkiye’de yeni bir sürecin başladığını ve bunu dikkatle izlediklerini dile getiren Babacan, barışa dair en küçük bir umut ışığını bile destekleyeceklerini belirtti.

"Türkiye’nin kadim sorunlarını siyasi fırsatçılık alanı olarak görenlerden olmadık" diyen Babacan, “Artık kaybedecek tek bir günümüz, tek bir saatimiz bile yok. Ya ileriye bakacak, hep birlikte kararlılıkla yürüyeceğiz; ya da arkamıza bakıp, yalpalayıp, bu fırsatı kaçıracağız. Ya bin yıldır beraber yaşayan insanlar olarak sarılıp helalleşeceğiz ya da çeşit çeşit bahane üretip ayrışmaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz ekim ayından bu yana barış çağrılarıyla başlayan süreci yakından takip ediyoruz. İhtiyatlı ve iyimseriz. Evet, umutluyuz ama aynı zamanda dikkatliyiz. Biz, çözüm için yüzde 5 ihtimal dahi olsa o ihtimali destekleriz. Ancak bu süreci baltalamak isteyenlere karşı da gözümüzü dört açacağız. Türkiye’nin kadim sorunlarını siyasi fırsatçılık alanı olarak görenlerden olmadık, olmayacağız.” dedi.

"SURİYE’NİN İSTİKRARI, TÜRKİYE’NİN İSTİKRARINDAN AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ"

Babacan, konuşmasında Suriye’deki son gelişmelere de değinerek, Türkiye’nin bölgesel istikrar için proaktif bir politika izlemesi gerektiğini vurguladı. Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Lazkiye ve çevresinde yaşananları gördük. Çatışmalar bir anda katliama dönüştü. Yüzlerce masum insan hayatını kaybetti. Etnik, dini ve mezhepsel ayrımları körükleyen çatışmaların büyümesine izin vermemeliyiz. Suriye’nin yeni güvenlik yapısı tam bir disiplin ve koordinasyon gerektiriyor. Aksi halde durum çok daha karmaşık hale gelebilir. Suriye’de istikrar istemeyen çok ülke var. Ancak unutmayalım ki, Suriye’nin istikrarı Türkiye’nin istikrarından ayrı düşünülemez.”

Suriye’de yapılan son anlaşmalarla belirsizliklerin bir nebze azaldığını belirten Babacan, “Siyasi diyalog için bir kapı aralanmış durumda. Ancak barışı sabote etmek isteyenlerin de boş durmadığını unutmamalıyız.” dedi.

"TÜRKİYE, KİMLİK ÜZERİNDEN SÜREKLİ KAVGA EDEN BİR ÜLKE OLMAMALI"

Babacan, Türkiye’deki siyasi atmosferin sertleştiğine dikkat çekerek, kutuplaştırıcı söylemlerin toplum üzerindeki olumsuz etkilerine işaret etti.

Babacan, “Sorunlarımızı kendi aramızda konuşup çözelim ve dışarıdan gelebilecek müdahalelere izin vermeyelim. Bazı muhalefet partililerin içinde güruhlar var. Kürtçeyi duyan kaşları çatıyor. Meydanı fırsat kollayan zehirli ideolojilere izin vermeyeceğiz. Bizim derdimiz otoriter zihniyetle. Bu zihniyet iktidarın dışında farklı partilerin içinde de var. Biz hiç bir zaman Diyarbakır'da kuzuyu hatırlayıp, Ankara'da kurdun yanında hizaya girmedik. Beş yıl önce nerede durduysak bugün aynı yerdeyiz. Anadili anasının ak sütü gibi helaldir, her vatandaş eşit ve özgürdür. Ülkemizde Sorunlar var, sorunlar demokratik yöntemlerle çözülecek doğru adres de Meclist'tir” dedi.

Demokratik siyasetin temel adresinin TBMM olduğunu vurgulayan Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kimlikler üzerinden sürekli kavga eden bir Türkiye istemiyoruz. İnsanların hayat tarzlarına müdahale eden, özgürlükleri kısıtlayan bir Türkiye istemiyoruz. Hukukun üstünlüğüne aykırı uygulamalarla halkın iradesine müdahale edilmesini istemiyoruz. Anadili, insanın annesinin ak sütü gibi helaldir. Çözüm, demokratik siyasetle mümkündür ve bunun adresi Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.”

Kaynak: Haber Merkezi