Türkiye’nin en büyük metropolü İstanbul’da siyasi tansiyon yükseliyor. Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturmalar, gözaltı kararları ve son gelişmeler belediye yönetimi açısından yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Özellikle terör soruşturması kapsamında hakkında yöneltilen suçlamalar, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması durumunda İstanbul’a kayyum atanıp atanmayacağı tartışmalarını da beraberinde getiriyor.
İçişleri Bakanlığı ve yargı organları süreci yakından takip ederken, kamuoyunda "Ekrem İmamoğlu tutuklanırsa ne olur?" sorusu en çok merak edilen konuların başında geliyor. Mevcut yasalar kapsamında İstanbul’un yönetimi nasıl şekillenir, belediye başkanlığına kayyum atanır mı, yoksa meclis içinden yeni bir isim mi seçilir? İşte tüm detaylar...
Ekrem İmamoğlu’na yönelik suçlamalar ve soruşturmalar
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen üç ayrı soruşturma bulunuyor:
Belediye iştiraklerinde usulsüzlük: Kamu ihalelerinde yolsuzluk iddiaları ve rüşvet suçlamaları.
Kent uzlaşısı ve terör bağlantısı iddiası: DEM Parti ile iş birliği yaptığı ve PKK’ya dolaylı destek sağladığı öne sürülüyor.
Gezi olayları soruşturması: 2013’teki eylemlerle ilgili rolü inceleniyor.
Bu soruşturmalar kapsamında Ekrem İmamoğlu ile birlikte 106 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ayrıca İmamoğlu’nun ortağı olduğu İmamoğlu İnşaat A.Ş.’ye el konulduğunu duyurdu.
Ekrem İmamoğlu tutuklanırsa ne olur?
Hukukçular ve siyaset bilimciler, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması halinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetiminin nasıl şekilleneceği konusunda farklı senaryoları değerlendiriyor.
1.Belediye meclisi içinden yeni başkan seçilebilir
Milliyet’e konuşan Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız’a göre Belediye Kanunu’nun 45. maddesi belediye başkanının görevden uzaklaştırılması veya boşalması durumunda yeni başkanın belediye meclisi içinden seçilmesini öngörüyor. Ancak bu süreç İçişleri Bakanlığı’nın kayyum atamama kararı alması durumunda devreye giriyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çoğunluk AK Parti’de olduğu için, yeni başkanın muhalefetten değil, AK Partili bir isim olması muhtemel.
2. İçişleri Bakanlığı kayyum atayabilir mi?
Sözcü’den Saygı Öztürk’ün iddiasına göre eğer Ekrem İmamoğlu hakkında terörle bağlantılı suçlamalar kesinleşirse, Belediye Kanunu’nun 45. maddesinin ek fıkrası devreye girerek İçişleri Bakanlığı kayyum atayabilir. Bu durumda İstanbul Valisi Davut Gül’ün İBB Başkanlığı’na kayyum olarak atanabileceği belirtiliyor. Öztürk, AK Parti’nin geçmişte kayyum atamalarında valileri ve kaymakamları görevlendirdiğini hatırlatarak, bu ihtimalin güçlü olduğunu vurguluyor.
3. Seçimler erken tarihe çekilir mi?
Hukukçular, belediye başkanlığı için erken seçim ihtimalinin düşük olduğunu belirtiyor. Ancak siyasi atmosferin değişmesi halinde, erken bir İstanbul seçimi ihtimali de gündeme gelebilir.
İstanbul’a kayyum atanır mı?
Belediye Kanunu’na göre, belediye başkanının görevden alınması durumunda, kayyum atanabilmesi için ‘terörle bağlantılı suçlamaların’ olması gerekiyor. Eğer Ekrem İmamoğlu hakkındaki soruşturmalarda bu suçlama kesinleşirse, İçişleri Bakanlığı İstanbul’a kayyum atayabilir.
Ancak hukuki görüşler ikiye ayrılıyor:
Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız, terör suçlamalarının kayyum atamak için yeterli olmayacağını düşünüyor.
Bazı hukukçular ise İçişleri Bakanlığı’nın yetkisini kullanarak doğrudan bir atama yapabileceğini savunuyor. Bu nedenle, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması halinde ilk adımı İçişleri Bakanlığı’nın atacağı ve belediye meclisi yerine kayyum atanmasının daha olası olduğu değerlendiriliyor.
Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildi! Ne anlama geliyor?
Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen en dikkat çekici gelişmelerden biri de İstanbul Üniversitesi’nin İmamoğlu’nun diplomasını iptal etmesi oldu. Üniversite yönetimi, 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nden usulsüz yatay geçiş yapıldığı gerekçesiyle 28 kişinin diplomalarının iptal edildiğini duyurdu. İmamoğlu, bu kararın siyasi olduğunu ve kendisine yönelik sistematik bir engelleme girişimi olduğunu savunuyor. Bu gelişme, İmamoğlu’nun siyasi yasak almasının önünü açabilecek bir sürecin parçası olarak değerlendiriliyor.
