Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Bugünkü toplantımızı bölgemizde tarihi diyebileceğimiz nitelikte gelişmelerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz. Suriye halkı on yıllardır süren bir zulüm düzenini yıkarak özgürlüğüne, hakkına, hukukuna, geleceğine sahip çıktığı asil bir kıyamı elhamdülillah zaferle taçlandırmıştır.
Şairin şu güzel mısralarının etek kemiğe büründüğünü Suriye’de gördük: Gergin uykulardan, kör gecelerden bir sabah gelecek kardan aydınlık. Sonra düğüm düğüm bilmecelerden bir sabah gelecek kardan aydınlık. Vurulup ömrünün ilk baharında, kanından çiçekler açar yarında. Cümle şehitlerin omuzlarında, bir sabah gelecek kardan aydınlık."
Evet, inancımız ve duamız odur ki, son 13 yılı tam anlamıyla zifiri karanlık olan 61 yıllık Baas diktatörlüğü sonrasında Suriye kardan aydınlık günlere kavuşmuştur. Zalim Esed'in baskı, zulüm ve katliamlarla yıllardır ayakta tutmaya çalıştığı azınlık rejimi, 8 Aralık'ta Şam'ın kurtuluşuyla artık çökmüştür. Suriye’nin ve Suriye halkının önünde müreffeh ve mutlu geleceğe giden bir kapı açılmıştır. İnşallah ülkenin diğer kısımlarındaki DEAŞ ve PKK/PYD gibi terör örgütlerinin de en kısa sürede başı ezilecektir.
Böylece Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği ülkenin her tarafında tümüyle güçlendirilecektir. Suriye halkının birliğini, bütünlüğünü, kardeşliğini yeniden tesis etmeye bu kadar yaklaştığı bir dönemde akıl ve vicdan sahibi hiçbir gücün terör örgütleriyle iş tutmaya devam edeceğini düşünmüyoruz.
Türkiye siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri tüm kapasitesiyle bu tarihi mücadelesinde Suriye halkının hep yanında olacaktır. Hep söylediğimiz gibi Suriye tüm inanç grupları ve etnik kesimleriyle Suriyelilerindir. Geçmişte yaşanan acılarının gelecekte inşa edilecek huzurlu, güçlü, müreffeh Suriye’ye giden yolu bir fener gibi aydınlatmasını temenni ediyoruz. Bunu gönülden diliyoruz.
Bu vesileyle Suriye topraklarına gözünü diken herkese şu hatırlatmayı yapmakta fayda görüyorum. Türkiye olarak Suriye'nin bugünkü seviyesine gelmesi konusunda çok büyük fedakarlıklarda bulunduk, çok büyük gayretler gösterdik. Herkesin sırtını döndüğü Suriye halkını hem topraklarımız içinde hem de sınırlarımız dibinde yıllarca koruduk, kolladık, himaye ettik. Dün de söyledim bunu şikayet ederek değil memnuniyetle yerine getirdik. Rabbim bizlere insanlığımızın ve Müslümanlığımızın sınandığı zor bir dönemde kardeşlik imtihanını alnımızın akıyla vermeyi nasip etti.
Nefret söylemleriyle bu süreci zehirlemek, ırkçı vandallıkla Türkiye'nin eşsiz misafirperverliğine leke bulaştırmak isteyenler oldu. Ama milletimiz basiret ve ferasetle hareket ederek bu faşist zihniyetin oyununa gelmedi. Bir defa şunun bilinmesini isterim bu saatten sonra Suriye'nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Suriye halkını yıllarca koruduk. Suriye ile kardeşlik imtihanını alınımızın akıyla verdik. Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı haline gelmesine asla rıza gösteremeyiz.
Kardeş Suriye halkının evlerine geri dönüşünü engellemeye yönelik hiçbir adımı, hiçbir kışkırtmayı kabul edemeyiz. Suriye halkının özgürlüğüne, yeni Suriye yönetiminin istikrarına, kadim Suriye topraklarının bütünlüğüne yönelik her saldırı karşısında Suriye halkıyla birlikte bizi de bulacaktır.
Birlerinin sırtlarını dayadıkları güçlerden aldıkları cesaretleri, fanatik inançları, sapkın ideolojileri, hastalıklı hayallerini uğruna bölgemizi kana ve ateşe bulamasına seyirci kalmayacağız. Hem Suriye'de yaşananlardan hem Filistin'de devam eden trajediden hem de kuzeyimizde süren savaştan çıkardığımız dersler bize bu şekilde hareket etmemiz gerektiğini söylüyor.
Biz herkes için güvenlik, herkes için barış ve refah istiyoruz. Kendi güvenliğimizi, huzurumuzu, siyasi ve ekonomik istikrarımızı garantiye almanın yolu bu iklimi bölgemizin tamamına yaymaktan geçiyor. Aksi takdirde çok büyük emeklerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı koruyabilmenin güçlüğünü hep birlikte gördük, yaşadık. Bu vesileyle kardeş Suriye halkını gerçekleştirdikleri bu muhteşem devrim için bir kez daha tebrik ediyorum.
Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden evlerine dönme hazırlıkları yapanların tıpkı burada olduğu gibi gittikleri yerlerde de hep yanında olacağız. Gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler için gereken kolaylığı sağlarken CHP'nin sebebini çok iyi bildiğimiz kışkırtmalarına da eyvallah etmeyeceğiz.
En son 14-28 Mayıs seçimlerinde nefret söylemlerini körükleyen CHP’nin, Baas rejiminin yıkılmasının getirdiği hırçınlıkla, ırkçı nefrete odun taşıma gayretlerinin elbette farkındayız. Kimse kusura bakmasın ama Türkiye’nin ve yüce gönüllü Türk Milletinin tüm insanlığa örnek olan eşsiz misafirperverliğine, üç-beş vicdan yoksunu faşistin gölge düşürmesine göz yummayız. Suriye’nin her anlamda yeniden ayağa kalkması sürecine her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Rabbimden dileğim, Filistinli kardeşlerimizin de en kısa sürede güvenlik ve huzura kavuşmalarıdır.
İl kongrelerimize de, belirlediğimiz takvime uygun şekilde başladık. Büyükşehirlerimizin kongrelerinin tamamına bizzat katılmayı planlıyorum. Diğer il kongrelerimiz de, ilgili arkadaşlarımızın gözetiminde yürütülüyor. İnşallah, Şubat ayı içinde tüm il kongrelerimizi tamamlamayı hedefliyoruz. Malumunuz olduğu üzere, Türk siyasi tarihinde, AK Parti kadar uzun süre iktidarda kalan bir başka parti yoktur. Bu uzun iktidar dönemi bize, hem büyük mesuliyetler yüklüyor, hem de beraberinde ciddi yenilenme ihtiyacı getiriyor.
İşte bizim kongrelerimiz de, hem kendi tabanımıza, hem milletimize, hem dünyaya yeni şeyler söyleme vesilesidir. Dünden çıkardığımız dersler ışığında, ama düne de takılıp kalmadan yeni şeyler söyleyeceğimiz kongre sürecimizin, partimize yakışır bir şekilde gerçekleştirilmesi çok çok önemlidir. Kongrelerimizde, gerek görevine devam eden, gerek yeni görev üstlenen her bir arkadaşımızın vazifesi, AK Parti’nin 23 yıllık kazanımlarını koruma yanında, bunun üzerine yeni katkılar eklemektir.
Maalesef, son dönemde teşkilatımızın, milletin farklı kesimleriyle yeteri kadar yakın, etkin ve hasbi ilişki kurmakta zorlandığına ilişkin bazı şikâyetler duyuyoruz. Hatta aynı serzeniş Genel Merkezimiz ve Meclis Grubumuz için de dile getiriliyor. Son mahalli seçimlerde kazanamadığımız belediyelere baktığımızda, bu tespitlerin çok da temelsiz olmadığı anlaşılıyor. Bir defa şunu kabul etmemiz lazım: Son mahalli seçim sonuçları bizi, Türkiye sosyolojisine uygun olmayan bir tabloyla karşı karşıya bırakmıştır.
Milletimiz, bunca hizmetin, bunca mücadelenin ardından sandıkta bize beklediğimiz teveccühü göstermemişse, sebebini dışarıda değil, başkalarında değil, elbette kendimizde arayacağız. Demek ki bir yerde eksik yaptık, bir yerde yanlış yaptık, bir yerde gereken duruşu sergileyemedik. Demek ki milletimizin bizden beklediği yakınlığı onlara gösteremedik. Demek ki vatandaşlarımızın hissiyatını doğru bir şekilde okuyamadık.
390 bin ilçe delegemizin kanaatlerini aldığımız Ortak Akıl Toplantılarındaki amaçlarımızdan biri de budur. Siyaset, kuşkusuz çok yüksek motivasyon gerektiren bir uğraştır, ama kendi kendini kandırmak değildir. Bunun için biz asla kendi kendimizi kandırmayacağız. Evvela eksiklerimizi, hatalarımızı, zaaflarımızı, zayıf noktalarımızı doğru şekilde tespit edeceğiz. Ardından en isabetli yöntemlerle bunların çözümü yoluna giderek, milletimizin gönlündeki yerimizi tahkime yöneleceğiz.
Yaprağı bile incitmeyecek, doğrudan şaşmayacak, halkın hakkına girmeyecek bir siyasetle, AK Parti’nin bileğini sahada da, sandıkta da bükecek parti tanımıyoruz" diye konuşan Erdoğan şunları söyledi;
Hani “fabrika ayarlarına dönmek” diye bir kavram var ya, AK Parti’nin fabrika ayarları işte bunlardır. Bu siyaseti, eser ve hizmet siyasetiyle taçlandırabilmiş olmamız sayesinde 22 yıldır kesintisiz iktidardayız. Şayet aynı şekilde yolumuza devam etmeyi başarabilirsek, nasıl 2023’ü kucaklamak bize nasip olduysa, Türkiye’nin 2053 vizyonunu da, 2071 vizyonunu da gerçekleştirme şerefi yine AK Parti’nin olacaktır. Belki biz göremeyiz ama, sürekli yenilenerek büyüyen AK Parti kadrolarının, bu davayı daha nice yıllar iktidarda tutacağına inanıyorum.
Evet, milletimizin gündeminde, diğer hususlarla birlikte ve hatta onlardan önce ekonomi vardır, ekonomik sıkıntıları vardır. Bilindiği gibi, Türk ekonomisinin daha öncesinden itibaren maruz kaldığı gizli saldırılar, 2018 yılından itibaren aleniyet kazanmıştır. FETÖ’nün 17-25 Aralık kumpasları ile 15 Temmuz ihaneti, PKK’nın çukur eylemleri ve sınırlarımıza yönelik tacizleri, DEAŞ kisvesiyle güneyimizde oynanan kanlı oyunlar hep bu süreçle bağlantılıdır.
Aynı şekilde Suriye, Libya ve Karabağ’da sahada sergilediğimiz kararlı tutum da aynı sürecin bir parçasıdır. Uluslararası siyasi rekabette bizi esir alamayanlar, ekonomimizi sabote ederek ülkemizi köşeye sıkıştırma stratejisine yöneldiler. Küresel salgın ve bölgemizdeki çatışmalar gibi konjonktürel gelişmeler, bu saldırıların etkilerinin adeta katlanmasına yol açmıştır Hiç şüphesiz, aynı dönemde bizim de bazı eksiklerimiz olabilir. Ama bunların, ortaya çıkan sonuçlarla orantılı olmadığı açıkça ortadadır.
Her ne kadar enflasyonu arzu ettiğimiz seviyeye henüz düşüremesek de bu doğrultuda istikrarlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz.
Meyvelerini toplamaya başladığımız ekonomi programını bozmayacak şekilde, sabit gelirlilerin durumlarını mümkün olan en iyi seviyeye çıkartmayı arzu ediyoruz. Çünkü, bilhassa son yıllarda temel ihtiyaç maddelerinde yaşanan fahiş fiyat artışlarından en olumsuz etkilenen kesim sabit gelirlilerdir. Nüfusumuzun yarısından fazlasını oluşturan bu kesimlerin sıkıntılarına bigâne kalmayacağız. Milyonlarca insanımızın yaşadığı refah kaybını durduracak ve telafi edecek bir anlayışla hareket etmek mecburiyetindeyiz.
Hem yatırımcıları, hem çalışanları kollayacak teşviklerle, üretimi, istihdamı, ihracatı güçlü tutacağız. Döviz kurundaki, enflasyondaki, hammadde ve işletme giderlerindeki yükselişle izah edilemeyecek fahiş fiyat artışlarına karşı daha etkin, daha caydırıcı tedbirler alacağız. Vatandaşımızı, gözünü para hırsı bürümüş muhterislerin insafına terk etmeyeceğiz. Kamu gelirlerindeki artışlarla ortaya çıkacak kaynağı, öncelikle büyük kitlelerin sıkıntılarının çözümü için kullanacağız. Küresel ve bölgesel gelişmelerin ülkemize sağladığı avantajları, sadece belirli kesimlerin değil, herkesin hizmetine sunacağız. Bakınız, Türkiye kendi doğalgazını buldukça, elektrik üretimini kendi kaynaklarıyla sağladıkça, vatandaşımızın ödediği faturalardaki destekleri artırdık. Öyle ki düşük tarife elektrik tüketiminin neredeyse üçte ikisini, kamu olarak biz ödüyoruz.
Sosyal yardım ağımız fevkalade yaygın ve güçlüdür. Önümüzdeki yıldan itibaren devreye alacağımız politikalarla, hayat pahalılığının yol açtığı nispi kayıpları aşama aşama telafi edeceğiz. İnsanımızın sıkıntıları azalmaya başladığında, geleceğine daha güvenle bakmaya başladığına, bize olan muhabbetinin yeniden güçlendiğine şahit olacağız. Türkiye’yi bugünkü seviyesine nasıl AK Parti olarak biz getirdiysek, inşallah mevcut sorunların çözümünü de biz sağlayacak, ülkemizi mutlaka hedeflerine ulaştıracağız.