Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen 7. Din Şûrası'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
Şuranın aramızdaki birliği ve beraberliği güçlendirmesini temenni ediyorum. 3 gün boyunca 5 ayrı çalışmada düzenlenecek toplantılarda alınacak kararların hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.
DİYANET'E TEŞEKKÜR
Bugüne kadar şuralarımızda alınan kararların takibini bizzat yaptık. Bir önceki Şurada alınan kararların yüzde 95 oranda hayata geçirilmesini takdirle karşılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığını ve kıymetli mensuplarını yürekten tebrik ediyorum.
Sözü fikri, eseri ve tavsiyeleriyle bu sofrayı zenginleştiren ilim ve fikir insanlarına İslam'ın çizdiği istikamette birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımız olarak bakıyoruz. Rabbim bu sofrayı daha da büyütmeyi sizlere de bizlere nasip eylesin diliyorum.
Bugüne kadar şuralarımızda alınan kararların takibini bizzat yaptım. Bir önceki şurada alınan kararların 5 yıllık süre zarfında %95'lik bir oranla hayata geçirilmesini takdirle karşılıyorum.
Hiç şüphesiz dinimiz emin ellerdedir. Ancak bu garanti kulların üzerinden mesuliyeti çekip almaz. Müslümanlar olarak bizler de dini yaşamak ve yaşatmakla mükellefiz. Dinimize saldırıları püskürtecek olan bizden başkası değildir. Dinimiz İslam, Mekke ve Medine'den başlayarak eşsiz bir coğrafyada medeniyetler inşa etmiştir.
"GÜN GELECEK KUTSALI VE İNSANI DIŞLAYAN İLERLEME DÖNEMİ PARANTEZİ KAPANACAK"
Batı'nın kan, göz yaşı, katliam ve sömürüye dayılı ilerlemesi Doğu'nun insanı medeniyetini boğmak için geçici bir dönem üstünlüğü eline geçirmiştir. Gün gelecek kutsalı ve insanı dışlayan ilerleme dönemi parantezi kapanacak, Batı uygarlığı büyük bir gürültüyle çökerken bizim insanı, ilahı aşk medeniyetimiz daha güçlü bir şekilde şaha kalkacaktır. Batı uygarlığı çökerken bizim insanı ve aşk medeniyetimiz daha güçlü olarak şaha kalkacaktır. Medeniyetimiz şaha kalkacak. Medeniyetimizin tekrar dirileceğine inanıyorum.
Bağdat, Şam, Kahire, Buhara, Kurtuba, Bursa, Konya ve İstanbul asırlar boyunca dünyaya istikamet çizen ilim ve medeniyet merkezleri olmuştur. Bizim medeniyetlerimizi inşa eden ruh ve öz, ilk günkü gibi tazeliğini muhafaza etmektedir.
"DİJİTAL DÜNYA KÜRESEL ÖLÇEKTE TÜM DEĞERLERİ TAHRİP EDİYOR"
Filistin'de, Gazze'de ve Lübnan'da katliam yaparak Müslümanların soyunu kurutmaya çalışanlar apaçık ortadadır. Küresel ölçekte Müslümanlara saldıran sinsi düşman, Gazze'dekinden çok daha fazla etki ve hasar bırakmaktadır. O gizli ve sinsi düşman, medya ve sosyal medya ile savaşını yürütmektedir. Dijital dünya küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ediyor.
"DİJİTAL DÜNYA MÜSLÜMANLARI HEDEF TAHTASINA KOYUYOR"
Dijital alemin bir kapitalist araç olmadığını, sadece eğlenme amacı gütmediğini fark etmemiz gerekiyor. Dijital dünya küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ederken Müslümanları doğrudan hedef tahtasına koyuyor. Bugün çocuklar, anne babanın, öğretmenin, mahallenin terbiyesinden öte dijital medyanın terbiyesine daha fazla maruz kalıyor.
Bugün de medya ve sosyal medya üzerinden Lümpen ırkçı hareketler propaganda yapabilmektedir. Coğrafyamızdaki her milletin çimentosu İslam'dır. İslam'ın bize kazandırdığı kardeşlik ruhudur.
Coğrafyamızdaki birlik ve huzuru bozmak isteyenler doğrudan doğruya inancımıza saldırmaktadır. İslam'a ve Müslümanlara yönelik saldırıları ateizm, şamanizm gibi fitneler üzerinden yaptığını görüyoruz. Özellikle gençlerimizin zihnini bulandırmayı amaçlayan saldırıları durdurmak niyetindeyiz.
İslam varsa Türk vardır. İslam varsa Kürt vardır, Arap vardır. İslam varsa aile vardır. Ahlak vardır, edep vardır. İslam varsa bayrak vardır hürriyet vardır. İslam varsa Türkiye vardır.
"RTÜK TEDBİR ALMALI"
Kimi zaman cahiller, kimi zaman az okumuşlar, kimi zaman da bilginin peşinden koşarken hikmeti ıskalamış yarım akıllılar medya üzerinden gençleri yanlış yönlendiriyor. Tek tük istisnai olumsuz örneklerden bütün dindarlara hakaret edilmekte, vakıflar, dernekler, tarikatlar linç edilmekte, dini ve dindarlar yıpratılmaktadır.
Tıpkı 28 Şubat dönemindeki gibi belli toplumlarımız adeta öcü gibi gösterilmekte, tahrik edilmektedir. Buna sessiz kalmamız mümkün değildir.
3-5 kendini bilmezin reyting yapmasına müsaade etmeyiz. Bu tür girişimler milli güvenlik sorunudur, RTÜK başta olmak üzere bu konularda hızlı tedbirleri ele almalıdır.
İlim ve mesuliyet sahibi her kardeşimizin bu saldırılara karşı sağlam bir direniş hattı kurmasını savunuyorum. Alimlerimiz en hassas konuları medya ve sosyal medyaya taşımak suretiyle tehlikeli bir yola giriyor.
Kötü örnekler toplumda umudun kararmasına sebep oluyor. Din adamlığıyla şovmenlik aynı kisvede bulunamaz. Şöhret hastalığı samimiyetin ortadan kalkmasına neden olur. Bunun vebali ağırdır. Topluma örnek olması beklenen kişilerin şöhret uğruna samimiyetten uzaklaşması iki cihanda hesap verilemez ağır bir vebaldir.