Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Sözcü TV'de Uğur Dündar’ın Arena programında gündeme dair soruları yanıtladı.
Genel başkan olduktan sonra geçen son bir yılını anlatan Özgür Özel, yerel seçimlerde yaşadıkları başarıyı parti olarak ilerleteceklerini belirtti.
“DEĞİŞİM İLE BERABER SEÇMEN TOPARLANDI”
"Bir yıl içinde en hoşunuza giden neydi derseniz; bütün herkese en keyif veren şey şuydu; büyük bir başarının geldiğini gördük. Değişim ile beraber seçmen toparlandı, sandığa yüzünü döndü. Sandıktan umutlandı, başarıya inandı ve o inanmayla bu sefer biz de üç altın kuralı uyguladık. Gençlere güvendik, kadınlara güvendik, bilime güvendik. Doğru yöntemle doğru adaylar belirledik. Biraz seçmenin gönlünde artık istirahat etmesi istenen arkadaşlarımıza istirahat verdik. Beklemesi gerekenleri beklemeye aldık. Ama seçmenin memnun olduklarına da başımız gözümüz üstünde büyük bir memnuniyetle adaylaştırdık. Bu birlik ve bütünlük halinde yürüdük.
Genel seçimlere de değinerek iddialı mesajlar veren CHP Lideri Özel amaçlarının birinci parti olmak olduğunu kaydetti.
"GENEL SEÇİMDEN DE BİRİNCİ VE İKTİDAR ÇIKACAĞIZ"
CHP Lideri Özel, "Şimdi önümüzde bir genel seçim var. Ben o genel seçimden de CHP'yi birinci parti ve iktidar yapan kadroların genel başkanı olarak bir kez daha elbette Ecevit'e, elbette İnönü'ye, elbette Deniz Bey'e ama en çok da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün huzuruna çıkacağım" dedi.
Kurultay seçiminin ertesi günü hiç uyamadan Ecevit'in mezarı başında anmasına gittiğini belirten Özel orada yaptığı konuşmayı hatırlatarak şu ifadeleri kullandı: 'Sayın Genel Başkanım sizin 1970'lerde yaptığınız dünyadaki rüzgarları doğrudan okuyup seçmene doğrudan ulaşacak bir dil kurup her siyasi görüşten işçiye, memura, esnafa konuşabilip sesinizi duyurup solla sosyal demokrasiyle kitleleri tanıştırdınız. Ve liderliğinizde girilen iki yerel iki genel seçimden parti birinci çıktı. Seneye buraya geldiğimde girdiğimizden ilk seçimden birinci çıkmış olan bir genel başkan olarak gelmeyi umuyorum, bunun sözünü veriyorum. Ve 1 yıl sonra o sözü tutmuş olarak gitmek çok önemli benim için.
"CHP'Yİ BİRİNCİ PARTİ YAPAN GENEL BAŞKAN OLMAK İSTİYORUM"
Sözün ikinci kısmı da şu: Şimdi önümüzde bir genel seçim var. Ben o genel seçimden de CHP'yi birinci parti ve iktidar yapan kadroların genel başkanı olarak bir kez daha elbette Ecevit'e, elbette İnönü'ye, elbette Deniz Bey'e ama en çok da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün huzuruna çıkacağım.
"EN BÜYÜK HAYALİM ANITKABİR ANI DEFTERİ'NE O İMZAYI ATMAK"
Atatürk'e "Genel Başkanım partiniz 100 yıl sonra yeniden iktidardadır" demeyi, Anıtkabir Anı Defteri'ne yazmak en büyük hayalim. O yazıyı yazıp imzayı attıktan sonra siyasette başka hiç bir hedefim yoktur. O imza bana yeter. Çünkü demek ki Türkiye bir kez daha kurtulmuştur.
HATAY SEÇİMİ NEDEN KAYBEDİLDİ?
Hatay'a o kadar çok titizlendik ki, o kadar çok aman hata yapmayalım dedik ki. Bu noktada o doğru adayı belirleme noktasında da, Hatay'ın duygularını anlama, doğru işleri yapma konusunda eksik kaldık. Hatay'ı süreci doğru yürütemediğimiz için kaybettik. İki bin oyla kaybedildi, kaybedilmedi. Elindeki belediyeyi tamam hile oldu, itirazlarımız kabul edilmedi, vali il başkanı gibiydi falan mazereti yok. Hatay'ı kaybetmeyeceksin bu büyük üzüntüm.
TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİ GERİYE GÖTÜRÜYOR
Kayyum atamalarının demokraside yeri olmadığını söyleyen şunları söyledi, "Kayyum meselesi çok ciddi bir mesele. Birincisi Türkiye demokrasisini 80 yıl geriye götüren bir şey. Türkiye 80 yıldır belediyeye başkanlarını insanların seçtiği, verdikleri oylar ile şehirleri kimin yöneteceğine kara verdiği bir ülkeyken ve bu CHP'nin çok partili rejime geçmesi ile birlikte yarışla olurken, hiçbir dönemde kimse böyle bir şey cüret etmemişken, tenezzül etmemişken bu iktidar kazanamadığı belediyeleri kayyum ile ele almaktadır. Kendisine oy vermeyen Kürt seçmeni cezalandırmak.
"DİLRUBA SÖZLERİNİ DÜZELTMEDİ..."
Özel, kamuoyunda çok tartışılan Dilruba Kayserilioğlu'yla ilgili özeleştiride bulundu ve şöyle konuştu: O gün fuar açılışı var konuşma yapacağım. Yanımda boş koltuk vardı. 'Size bir sürpriz var' denildi ve geldi, Dilruba geldi oturdu. AK Parti'ye hakaret ettiği düşünülen birisinin protokolde sözlerini düzeltmeden oturmuş olması yanlış oldu. Gönül kırdı. O yanlışa ben de ortak olmuş oldum. Ben 'Dilruba yanımda oturamaz' demiyorum. Keşke bir vakit olsaydı. Dilruba cezaevinden çıkmış, bana sürpriz yapacaklar, araca alıp getirmişler, yanıma oturtmuşlar. Sakin sakin düşünüp, seçmenle helalleşseydi sonra gelip en baş köşeye otursaydı. O söylem düzelmeden o şey gerçekten yanlış oldu. O da bizim sahadaki acemiliğimiz oldu. Siyaset sembollerle yapılan bir iş, sanki o söylemleri sahipleniyormuş gibi. Sonra ben ne desem boş.