Dönemin üzüntülerini anlatabilmek için yazılan şiirlerden, günümüzde dönemin mutluluğunu aşkını sevincini hüznünü anlatabilmek için yazılan şarkılara kadar geldik. Deprem oldu şarkı yazdık, savaş çıktı şiir yazdık, ekonomik sıkıntılar oldu tiyatrolara sanatsal yazılarımıza döktük hem tüm dünyaya hem de kendi ülkemize gösterdik, evet olması gereken de tabii ki buydu. Yazılar şiirler şarkılar her zaman dönemi anlatmak için en iyi seçenek ve silahlardan bir tanesidir. Bunlar ebediyen kalacağı için biz ölsek bile bizden sonra çocuklarımız, torunlarımız, evlatlarımız, bu milletin evlatları bu eserleri dinleyeceği için hikayesini okuduktan sonra bu dönem ne yaşadığımızı, neyi hissettiğimizi çok rahat bir şekilde hissedebilecekler.
Peki bir konuda duyarsız kaldığımızı siz düşünüyor musunuz? Bence evet!
Gezi olaylarını anlatabilmek için şiirler şarkılar rap şarkıları yapıldı
Ya da farklı bir perspektiften bakalım, depremi gelecek nesillerin daha iyi anlayabilmesi için idrak edebilmesi için şarkılar yapıldı.
Veya günümüzde sanatçı olmayıp da sanatçıymış gibi davranan kişiler şarkılarının, şiirinin içerisine küfürler yerleştirerek, hakaretler yerleştirerek toplumun ahlakını bozmak için çalışmalar yaptı. Aslında hiçbirine kızmıyorum hepsi kendi amacına hizmet ediyor. Peki amacına hizmet etmeyen bir de ne var? Filistin…
Mükremin’i tanıyan, en ufak olayda Kobra Murat’ı tanıyan, en ufak olayda sapkınlığı tanıyan neslimiz…
Benim de daha önce yapmış olduğum röportajlardan hatırlayacaksınız, Kerim Can Durmaz’ı mı daha iyi tanıyorsunuz? Selahattin Eyyubi’yi mi? diye sorduğumda cevaplarının %90’ı Selahattin Eyyubi’yi tanımıyorum, Kerim Can Durmaz’ı tanıyorum olarak gerçekleşmişti.
Çünkü onlar sapkınlıklarıyla ses olurken bizler zulme karşı ayakta duramadık, bizler ne sosyal medyada, ne sanatçımızla, ne yazılarımızla, ne de köşelerimizle sesimizi dünyaya da Türkiye’ye de duyuramadık.
Halka orta parmak gösterenleri sahnelerimizde ağırladık.
Evet onlar çakma sanatçılar, peki biz neyiz? Mazlumların sesini daha fazla duyurabilirdik. Ben kendimi de dahil ederek Filistin’deki Müslümanların sesini elimdeki imkanlarla belki de daha fazla duyurabilirdim. O yüzden tüm kardeşlerimizden özür diliyorum bundan sonra da elimden geldiğince bu köşemde de olduğu gibi bütün sosyal medya hesaplarımda ve İstiklal Gazetesi’nde çoğunlukla bu konuyu ele almaya devam edeceğim.