Moderatörlüğünü MUİSEF müdürü Prof. Dr. Ertuğrul Boynukalın’ın yaptığı ve boykotun çeşitli boyutlarıyla ele alındığı panelde, kurucusu; tahtına mal olsa da  Filistin ve Kudüs’ü Yahudilere satmayan Sultan II. Abdülhamit olan Marmara Üniversitesi’nin alanlarında uzman hocaları konuşmalar gerçekleştirdi.

İslam Ekonomisi ve Finansının kapsamına giren ve Müslümanlara karşı zulmün durdurulması açısından önemli bir yöntemi teşkil eden boykotun güncel boyutları ele alındı.“Dini ve Ahlaki Bir Sorumluluk Olarak Boykot ve Fıkhi Temelleri” başlığı ile sunum gerçekleştiren Doç. Dr. Muhammed Usame Onuş, İslâm tarihinde pek çok boykot girişimi gerçekleşmiş olduğunu Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanından örneklerle anlattı.

Onuş, ayrıca boykotu İslam'ın koruduğu beş temel esasın (din, can, akıl, mal ve nesil) korunması, kötülüğe giden yolların kapatılması (sedd-i zerai) ve düşmanın/zalimin güçlendirilmemesi gerekliliği açısından ele alarak, doğrudan veya dolaylı olarak zalimi destekleyen şirketler ile bu şirketlerin ürün ve hizmetlerinin boykot edilmesinin önemli olduğu ve bunun her Müslümanın bir görevi olduğunu ifade etti.

ZÜLMÜN ENGELLENMESİ İÇİN BOYKOT ÖNEMLİ SİLAHLAR ARASINDA 

Zira insan ve topluma karşı yapılan her türlü zulmün bireysel ve toplumsal seviyede engellenmesi ve bu kötülüğe karşı bir tavır geliştirilmesi gerektiği ifade edildi. Günümüzde kitlesel ve sistematik hale gelen kötülük ve zulmün bertaraf edilebilmesi için boykotun önemli silahlar arasında yer aldığı belirtildi.

Ayrıca, boykotun özellikle etki gücü sınırlı olan birey için, imanın en güçlü seviyesi olarak tarif edilen ve insanî hassasiyetlerin en üstünü olarak görülebilecek olan “kötülüğe el ile müdahalenin” yollarından biri olduğu vurgulandı.

BOYKOT TARAFIN HUKUKSUZLUĞUNU ÖNLEMEYE YÖNELİK YAPILIYOR


Doç. Dr. Hakkı Hakan Erkiner “Hukuki Boyutlarıyla Boykot” başlıklı konuşmasında boykotu; ulusal ve uluslararası hukuk açısından inceledi ve boykotun devletlerarası yönüne de değindi. Erkiner, boykotun hukuka aykırı veya uygunluğunun konuşulduğu bölümde boykotun esasen zarar verici bir eylem olduğu, fakat boykotta asıl olanın tüketim hürriyetinin karşı tarafın hukuksuzluğunun ortadan kaldırılması yönünde kullanılması olduğunu ifade etti. Dolayısıyla buradaki boykotun amacının karşı tarafın hukuksuzluğunun ortadan kaldırılmasına yönelik olduğu, ekonomik bir kâr elde etmek maksadıyla zarar verme amaçlı olmadığı ifade edildi. Böylesi bir boykotun haksız rekabete yol açmayacağı için hukuka uygun olduğu görüşü ortaya kondu.

BOYKOT STRATEJİK BİR PLAN DOĞRULTUSUNDA YAPILMALI  


“Ekonomik ve Uluslararası Ticaret Boyutuyla Boykot” başlığı ile sunum gerçekleştiren Prof. Dr. Şakir Görmüş; bir boykotun mikro düzeyde başarılı olması için; stratejik bir plan doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini, sürekliliğinin olmasını, hangi ürünlerde boykot yapılmasının tespit edilmesi gerektiğini, tüm ürünlerin boykot edilmesi gerekmekle birlikte atma değeri yüksek ve stratejik öneme sahip olan ürünlerin boykot edilmesinin çok daha önemli ve etkili olduğunu, bu ürünlerin alternatiflerinin sürdürülebilir  miktar ve kalitede tüketicilere sunulmasının zaruri olduğunu ve boykot yapan ülke ve milletlerin ekonomik olarak güçlü olması gerektiğini belirtti. Görmüş, ayrıca Kudüs davasının tüm platformlarda konuşulması ve dile getirilmesi gerektiğini fakat bu alandaki çabaların yeterli olmadığını vurguladı. 

BOYKOTUN FİRMA SATIŞLARI ÜZERİNDE ETKİSİ VAR


Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Bedrettin Toprak ise “Sosyoekonomik Yönleriyle Tüketim ve Boykot” başlıklı bir sunum gerçekleştirmiş ve boykotun işe yarayıp yaramadığı sorusunu gündeme taşıdı. Boykotun ne ölçüde işe yaradığının da konuşulduğu bölümde, firmaların satış hacimleri doğrultusunda 2008, 2014, 2021 ve 7 Ekim 2023 gibi İsrail’in Filistinlilere yönelik katliam ve soykırım girişimleri dönemlerinde yapılan bilimsel çalışmalarda ülkemizde boykotun firma satışları üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu belirtildi. Ancak bu etkinin yalnızca üç ay kadar sürdüğü, sonrasında ise azaldığı ifade edilerek, zayıflayan boykot bilincinin yapılan bilimsel çalışmalar neticesinde de kanıtlandığına vurgu yapıldı ve toplumumuza boykotun birkaç ay süren tepkisel bir reaksiyon değil, süreklilik arz eden bir tüketim kültürüne dönüşmesi gerektiği yönünde çağrıda bulunuldu. Bu sebeple, gerçek problemin boykotun sürdürülebilirliği olduğuna vurgu yapıldı. Boykotun anlık ve zamansal bir refleks olmaktan çıkarılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması gerektiği ifade edildi.

SOYKIRIM 7 EKİM İTİBARİYLE BAŞLAMADI 


Panelin son konuşması Prof. Dr. Hediyetullah Aydeniz tarafından “Medya ve İletişim Boyutuyla Boykot” başlığı altında gerçekleştirildi. Konuşmasına Filistin’de şehit olanları anarak başlayan Aydeniz; soykırımın 7 Ekim itibariyle başlamadığını, uzun bir geçmişi olduğunu fakat mevcut durum ve geçmişin medya tarafından doğru bir terminolojiyle aktarılmadığını ifade etti. Doğru terminolojinin kullanımının soykırımın doğru anlatılmasında ve soykırımın önlenmesinde önemli olduğu ifade edilen konuşmada ayrıca boykotun iletişimi gerçekleştirilirken söylem-eylem bütünlüğünün sağlanması ve sürekliliğin olmasına dikkat çekildi. Aydeniz ayrıca medyada yaşanan terminoloji eksikliğini vurguladı ve Türkiye'deki medyacıların Orta Doğu ve İslam coğrafyasını haberleştirirken daha dikkatli olmaları gerektiğini ifade etti. 

Whatsapp Image 2024 10 25 At 19.25.58

HER MÜSLÜMAN GÜCÜNÜN YETTİĞİ KADAR BOYKOTA KATILMALI 


Boykot konusunun çeşitli yönleriyle ele alındığı panelin kapanış konuşmasında moderatör Prof. Dr. Ertuğrul Boynukalın; zulme ve zalime karşı koymak, mazlum Müslümanların ve tüm insanların dertleriyle dertlenmek, kendisi için istediğini başkası için de istemek gibi İslâm’ın temel ilkeleri ışığında boykotun dinî, ahlâkî ve insanî bir sorumluluk olduğunun altını çizdi, bu açılardan her vicdan sahibi insanın ve her Müslümanın gücünün yettiği kadar boykota katılmasının gerekliliğine, tamamen gerçekleştirilemese bile güç yetirebilen alanlarda boykotun mutlaka sürdürülmesinin önemine vurgu yaptı.
Panel, Filistin ve Kudüs davasına yönelik temenni ve dualar ile tamamlandı ve boykotun çok yönlü etkileri üzerine derin bir tartışma ortamı sağladı.
 

Kaynak: HABER MERKEZİ