Restorasyonu tamamlanan Osmanlı Devleti'nin son sarayı, tarihte derin izler bırakan olayların tanığı Yıldız Sarayı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla ziyarete açıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları...
Milli Saraylar Başkanlığımızca yürütülen 6 yıllık restorasyon çalışmaları sonunda Yıldız Sarayı'nı ihya ettik. İYıllarca örselenmiş ihmallerin kurbanı olmuş bu eserin 6 yıllık özverili bir çalışmayla restore eden Milli Saraylar Başkanlığı'na en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Yıldız Sarayı'nın yeniden ihyasıyla İstanbul'un tarihi, kültürel ve turistik cazibesinin artacağına inanıyorum.
"BURASI ASLA SIRADAN BİR ESER SIRADAN BİR YAPI DEĞİLDİR"
Burası asla sıradan bir eser sıradan bir yapı değildir. 200 yıllık tarihiyle Yıldız Sarayı, Osmanlı'nın en sancılı yıllarına şahitlik etmiştir. Sultan 2. Abdulhamit'le özdeş hale gelmiştir. 2. Mahmut burayı yeni ordunun askerlerinin talimlerini izlemek için kullanmıştır. Yıldız Sarayına asıl hürriyetini kazandıran Abdülhamit Han olmuştur.
Necip Fazıl'ın 36 Türk hükümdarı arasında belki de en büyüğü olarak tanımladığı Abdülhamit darbeye kadar devleti buradan yönetti. Yıldız Sarayı Devleti yönelen yıkma girişimleri karşısında direnişin sembolü oldu. Yıldız Sarayı'nın ayırıcı vasfı yönetim merkezi olarak kullanılmasıdır. Mimari olarak, çağından farklı özellikler taşır.
"YILDIZ SARAYI NADİDE BİR ESERDİR"
Sultan 2. Abdülhamit döneminde toplam 2 bin kişinin yaşadığı rivayet ediliyor. Tabiatla uyumu, mimarisi ve Türk saray bahçeleri geleneğinin son örneği olan Yıldız Sarayı nadide bir eserdir. Yıldız Sarayı'nın yeniden ihyasıyla birlikte İstanbul'umuzun tarihi, kültürel ve turistik cazibesinin daha da artacağına inanıyorum. Kıymetli misafirler, az önce Milli Saraylar Başkanımız Yıldız Sarayı'nın tarihi serencamına dair bilgileri bizlerle paylaştı. Gerek mimari gerek sanatsal gerekse tarihi özellikleri bakımından nadide bir eser olan sarayın inişli çıkışlı geçmişini hep beraber dinledik. Şunun öncelikle vurgulanması gerekiyor. Burası asla sıradan bir eser, sıradan bir yapı değildir.
"EN SANCILI YILLARA ŞAHİTLİK ETTİ"
200 yıllık tarihiyle Yıldız Sarayı, Osmanlı'nın en sancılı yıllarına bizzat şahitlik etmiştir. Biliyorsunuz Yıldız Sarayı Sultan II. Abdülhamit’le özdeş hale gelmiştir. Ancak sarayın geçmişi Sultan III. Selim’in Mihrişah Valide Sultan için 1805'te yaptırdığı kasra kadar gitmektedir. Bu kasırdan günümüze sadece iç bahçedeki çeşme kalmıştır. II. Mahmut da burayı yeni ordunun askerlerinin talimlerini izlemek için kullanmıştır. Yıldız Sarayı'na asıl hüviyetini kazandıran ise Abdülhamit Han olmuştur. Sultan Abdülhamid’in tahta geçtikten kısa süre sonra maiyetini ve haremini Dolmabahçe Sarayı'ndan Yıldız’a nakletmesiyle birlikte artık burası kasır değil Yıldız Sarayı olarak anılmaya başlanmıştır.
Üstat Necip Fazıl’ın 36 Türk hükümdarı arasında belki en büyüğü olarak tarif ettiği Sultan II. Abdülhamit 33 yıl boyunca 1909 darbesine kadar devleti buradan yönetti. Osmanlı'nın en muhataralı 33 yılına tanıklık eden Yıldız Sarayı Devlet-i Aliyye’ye yönelen yıkma girişimleri karşısında direnişin de sembolü oldu. Topkapı Sarayı ve Dolmabahçe'den sonra payitahtın idari merkezi olarak kullanılan İstanbul'daki üçüncü merkez burasıdır.
MİMARİ YAPIYA ÖVGÜ
Yıldız Sarayı'nın ayırıcı vasfı yönetim merkezi olarak kullanılmasıdır. Mimari açıdan Yıldız Sarayı, çağdaşı olan yapılardan ayrı özellikler taşır. Sahil saraylarından farklı olarak burası şehir içinde şehir diyebileceğimiz özgün bir mimariye sahiptir. Marangozhaneleri, mutfakları, ahırları, eczanesi, fabrikaları, savunma birimleri, resmi daireleri, sebze ve meyve bahçeleri, kütüphanesi, müzesi, silahhanesi ve tiyatrosuyla Yıldız Sarayı alışılagelmiş saraylardan ziyade kendi kendine yeter bir şehri andırır.
Sultan II. Abdülhamit döneminde sarayda ve mücavirinde sultanın aile efradıyla birlikte toplam 12 bin kişinin yaşadığı rivayet ediliyor. Zerafeti, sadeliği, tabiatla uyumu, birbirinden ayrı köşklerden oluşan mimarisi ve Türk saray bahçeleri geleneğinin son örneği olan has bahçesiyle Yıldız Sarayı gerçekten nadide bir eserdir.
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDEKİ ÖNEMİNE VURGU
Yıldız Sarayı'nın Milli Mücadele tarihimizde de özel bir yeri bulunuyor. Gazi Mustafa Kemal Bandırma vapuruyla yola çıkmadan bir gün önce buraya gelmiş ve Sultan Vahdettin’le görüşmüştür. Gazi Mustafa Kemal o tarihi görüşmeyi şöyle anlatır: "Yıldız Sarayı'nın ufak bir salonunda Vahdettin’le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Salonun Boğaziçi'ne doğru açılan penceresinden gördüğümüz manzara şu. Birbirine paralel hatlar üzerine düşman zırhlıları, bordalarındaki toplar sanki Yıldız Sarayı'na doğrulmuş. Vahdettin, hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı. 'Paşa, paşa! Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir ve tarihe geçmiştir. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, paşa! Devleti kurtarabilirsin.'"
Bunun üzerine Gazi Mustafa Kemal, Sultan Vahdettin’e şu cevabı verir: "Merak buyurmayın efendimiz, nokta-i nazarı şahanenizi anladım. İrade-i seniyeleriniz olursa hemen hareket edeceğim." 'Muvaffak ol' Hitabına mazhar olduktan sonra huzurdan çıktım, ayaklarımızın patırtısını işittirmeden saraydan uzaklaştık.
"HAZİNE DEĞERİNDEKİ ESERLERİN KIYMETİNİ BİLMİYORUZ"
Değerli misafirler, biz hazine değerindeki eserlerinin kıymetini çok iyi bilemeyen bir milletiz. Kimi ülkeler 100-150 yıllık tarihi varlıklarına büyük özen gösterirken, geçmişi çok daha eski, nice kültür varlığımıza sahip çıkamadık. Özellikle tarihimizin bir dönemine damgasını vuran reddi miras anlayışı bizlere gerçekten çok ağır bedeller ödetti. Bu zihniyetin gadrine uğrayan sembollerden biri Yıldız Sarayı oldu.
Yıldız Sarayı'nın yıllarca ihmal edidiğini belirterek hoyratça kullanılıdığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: "Saray Külliyesi'ni oluşturan binaların çoğu adeta talan edildi. Bunlarla birlikte yakın tarihe ışık tutacak olan birçok eser, obje, eşya da maalesef ya yakılmış ya kırılıp dökülmüş ya da haraç mezat satılmıştır. 1920'li yılların sonunda Merasim Köşkü'nün bir süre kumarhane olarak işletilmesi, Saray'ın maruz kaldığı hoyratlığın örneklerinden biridir.
YILDIZ GAZİNOLARI PROJESİNE TEPKİ
Zamanın belediye yetkililerince sırf turistlerin ilgisine mazhar olabilmek adına Yıldız gazinoları projesi hayata geçirilmiştir. İtalyan bir şirket tarafından işletilen kumarhane, bir yıl sonra kapatılmıştır. Bakınız, sadece Yıldız Sarayı değil, milletimizin tarihinde ve hafızasında iz bırakan birçok obje de bu kadir bilmezlikten payını aldı. Gazi Mustafa Kemal'in ömrünün son aylarını geçirdiği Savarona yatının hangi skandallarla gündeme geldiğini hepimiz hatırlıyoruz. Gazetelere de yansıyan ahlaksızlık hadisesinden sonra süratle harekete geçtik ve Savarona yatını devraldık. Titiz bir çalışmayla Savarona'yı restore ettirdik ve kısa bir süre sonra inşallah restorasyonu bitiyor. Ardından olması gerektiği şekilde misafir devlet ve hükümet başkanlarını ağırlamak için inşallah kullanmaya başlıyoruz.
Bunu bile eleştirenler, akla hayale gelmedik iddialarda bulunanlar çıktı. Oysa lafa gelince Atatürk konusunda mangalda kül bırakmayanların çürümeye terk ettiği Savarona yatına sahip çıkan yine biz olduk. Aynı durum, pek çok tarihi eser, yapı ve obje için de geçerlidir. Birileri Cumhuriyet'in arkasına saklanıp Osmanlı karşıtlığı yaparken biz hiçbir zaman ayrım gözetmeden tarihimizin tüm dönemlerini kucakladık. (Haber Merkezi)