15 TEMMUZ'UN MANEVİ KAHRAMANLARI - 2
RÜTBELİ HAİNLERİ ÇILDIRTAN DİRENİŞ
Gazi Diyanet personeli Rasim Kırçiçek, Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamasıyla hain kalkışmayı öğrendi. 'Duramadım evde' diyor. Çıktığı gibi saldırıya uğrayan Ankara Emniyet Müdürlüğü önüne koştu. 50 kişilik bir gruptular. Köprü üzerindeki erleri ikna ettiler. Hemen ardından tanka yöneldiler. Onların geldiklerini gören rütbeli cuntacılar, içinde bulundukları cipten inerek tanka bindiler. Emniyet'e yönelen tank bir anda korkusuzca direniş gösteren sivillerin üzerine ateş açtı. Vurulan Kırçiçek, tankın önünde yere yığıldı. Hastaneye yetiştirilen Kırçiçek'in bacağında kalıcı hasar oluştu. Görevine kaldığı yerden devam edemeyecek olan Kırçiçek, duygularını "Dedim bacak gitti ama vatan kurtulsun" sözleriyle ifade ediyor ve ekliyor: "15 Temmuz'da da çok iyi anladım. Din görevlilerimiz eğer bir şeyi yapmaya kalkışırlarsa bu memlekette her şey düzelir."
OĞLUM KALK YAŞAMAK BİZE HARAM
Altındağ Müftülüğü Şube Müdürü Sıtkı Yılmaz, TRT'de "Ordu yönetime el koydu" alt yazısını görünce "Oğlum kalk. Bu dakikadan sonra bizim burada durmamızın, hatta yaşamamızın da bir anlamı yok" diye seslendiği imam hatip lisesini yeni bitiren oğlu Taha Yasin Yılmaz'la birlikte sokağa çıktı. Yılmaz, kelimeler boğazına düğümlendiği için eşine "Allah'a ısmarladık" bile diyemediğini anlatıyor. Direniş sırasında oğlu Taha Yasin'in FETÖ'cü askerlerin kurşunuyla yaralanma anını "Allahu ekber' diyerek biri yere düştü. Hiç tahmin etmiyorum oğlumun olduğunu ama ses de yabancı değil. Kimdi bu yere düşen, çünkü yüzünü de göremedim. Afalladım. O ara bir döner gibi oldum, gördüm ki eyvah oğlum vurulmuş" şeklinde aktarıyor. Baba Yılmaz, gözünü kırpmadan memleketi bir dolara satmaya hazır olan FETÖ'cülere fırsat vermediği için Allah'a şükrediyor. Ayağında kalıcı hasar oluşan Yılmaz'ın gazi oğlu Taha Yasin Yılmaz da şunları söylüyor: "Hayatımdaki en büyük pişmanlıklardan birisidir belki, yani keşke şehitlik nasip olsaydı diye düşünüyorum. Başka da çok şükür hainlerin eline öyle bir fırsat geçmedi."
TEHDİDE RAĞMEN CAMİYE GİTTİ
İstanbul'da Kaymak Muratpaşa Camii'nin 25 yıllık imamı Osman Nuri Keskin, kendisine kimlik soran darbecilerin 'İçeri girin, yoksa ateş ederiz' tehdidiyle karşılaştı. Görevli olduğu camiye gitti. Minareden okunan sala darbecileri çıldırttı. Caminin etrafını saran gözü dönmüş hainler, imam Keskin'i derdest etti. Keskin, bazı gençlerin kendisini darbecilerden kurtarmak için verdiği mücadeleyi şöyle anlatıyor: "Askerler, 'seni ne ilgilendirir' diye bir tekme vurmuş çocuğa. Ağzı burnu kanamış. 'Bana bir kurşun sık, hocamı bırak' demiş. Böyle fedakar gençlerimiz var."
O SALALAR VATAN İÇİNDİ
İzmir'de sala okuduğu için 3 kişinin saldırısına uğrayan müezzin Mehmet Kuzgun, "Caminin camlarını tek tek kırdılar. Beni feci şekilde darp ettiler. 'Seni buradan sağ çıkarmayacağız. Bu camide sala veremezsin. Sen şehitler için sala vermiyorsun' dediler. Ama o gün şehitlerimiz vardı. Biz şehitlerimiz için vatanımız için salalar verdik" şeklinde konuşuyor.
ELEŞTİRDİĞİ GENÇLER ŞAŞIRTTI
15 Temmuz gecesi meydanlara çıkan Diyanet-Sen yöneticilerinin sözleri de oldukça çarpıcı. Diyanet Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacıbey Özkan, Diyanet görevlisi olduklarını bilmeyen gençlerin kendisine 'Abi bu salaları, ezanları duyunca benim tüylerim diken diken oldu. Beni daha kimse zaptedemezdi' dediği bilgisini paylaşıyor. Diyanet-Sen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Yaman da o zamana kadar giyim kuşamı nedeniyle eleştirdikleri ve dua ettikleri gençleri ön saflarda gördüklerini kaydederek, "Ya Rabbi niye bu çocukları böyle biraz daha, yani şekli fiziği düzgün olsa dediğimiz çocukların hepsinin elinde bayrak vardı. Kimisi tekbir getiriyor, kimisi şehadet getiriyor, kimisi yürüyor derken, biz de kendimizi ateşin içerisinde bulduk" ifadelerini kullanıyor.
İYİ Kİ DIŞARIDA SABAHLAMIŞIM
Gazi İsmail Ayyıldız: TRT spikerinin 'Yurtta Sulh Konyesi yönetime el koymuştur' sözünü duyduktan sonra evde duramadım. İmam arkadaşlarımı aradım. Toplandık. Mamak Caddesi'ne indim. Havaalanına gittik. Oradan Külliye'ye indik. Külliye yakınında ateş açtılar. Vuruldum. Ambulansla götürdüler. Gazi din görevlisi Mahmut Kurşun: Darbe girişimi teşebbüsünü duyduğumuz anda din görevlileri olarak hepimiz ne yapabiliriz diye bu kaygıyı yaşadık. Gazi Diyanet personeli Ekrem Alacalar: İyi ki o akşam dışarıya çıkmışım, iyi ki o akşam milletin önüne geçmişim, iyi ki o akşam dışarıda sabahlamışım. Ses kısıklığı şu bu hiç umurumda değil, bu millet sağ salimen bu badireyi atlatmıştır. Gazi din görevlisi Ahmet Uzunoğlu: Şunu anladık ki, bizim insanımız söz konusu vatanı olunca canını verir, vatanını kimseye vermez.