Yeni Şafak Yazarı Gazeteci Yusuf Kaplan Pençe-Kilit Harekatı bölgesinde 9 askerin şehit olması üzerine Türkiye'nin mahallî seçimlere girerken karıştırılacağına dikkat çekerek çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

İşte Kaplan'ın önemli tespitleri...

'Gizli bir el', ülkenin kaderine hükmediyor iki asırdır…

Osmanlı'nın çökertilmesinden sonra bu ülke içeriden teslim alındı. Ne kadar Osmanlı ve İslam dışı veya İslam düşmanı güç varsa, hepsi Osmanlı çökertilince bu toprakları ele geçirdiler. Bu toprakların ülkenin içindeki İslam dışı / İslam düşmanı güçler veya aktörler tarafından ele geçirilmesi, Tanzimat'la başlamıştı zaten. İngilizler, Tanzimat'ı ilan ettirerek paşalarla devlete derinlemesine sızdılar ve İslam düşmanı güçlerden oluşan bürokratik bir oligarşi inşa ettiler. Padişahlar, aynı anda iki cephede birden savaştılar: Dışarıdan emperyalistlerin kendileriyle, içeriden de emperyalistlerin kuklaları bu bürokratik oligarşik aparatlarla kıyasıya bir ölüm kalım savaşı verdiler.

Padişahların mücadelesi, Osmanlı'nın varlığını sürdürmesini sağladı ama Osmanlı'nın bünyesi çok büyük yara almıştı: Tanzimat ve Islahat Fermanları ile siyasî olarak, kapitülasyonlarla da iktisadî olarak Devlet-i Âliye çepeçevre kuşatıldı ve içeriden ele geçirildi.

Türkiye'nin fiilen değil ancak içeriden zihnen ele geçirildiğine vurgu yapan Kaplan yazısında, "Osmanlı'nın emperyalistlere direnen yegane güç olması, emperyalistleri özelikle de İngilizleri çılgına çevirmeye yetiyordu: Dünyanın % 60'ını kontrol eden İngilizler, Osmanlı'ya / Türkiye'ye özgü özel bir proje geliştirdiler: Türkiye, dışarıdan fiilen değil, içeriden zihnen ele geçirilecekti.Böylelikle bir taşla bir kaç kuş birden vurulmuş olacaktı: Türklerin düşmanı Türkler olacaktı. Dolaylıyla Müslümanların düşmanı Müslümanlar! Türkler celladına / düşmanlarına aşık edilecek, Türkiye içeriden ele geçirilecekti: Önce devlet, İslam'dan arındırılacaktı; Tanzimat modernleşmesi bunun başlangıcıydı; sonra da toplum sekülerleştirilerek İslam'dan uzaklaştırılacaktı. Böylelikle Batılıların Türkiye'yi işgal etmek gibi bir külfete girişmelerine gerek kalmayacaktı." ifadelerini kullandı.

Türkiye fiilen işgal edilmedi ama zihnî işgal altında: Türkiye, zihnî bir Endülüsleşme / yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Türkiye'nin sosyolojisinin radikal bir değişim geçirdiğini dile getiren Gazeteci Kaplan, "Böyle giderse, önce İslamî kesimler azınlık haline gelecek. Sonra da ateizm ve deizm dalgası, nihilizm ve hedonizm biçimlerine bürünerek hızla yayılacak ve İslam azınlıkların dini haline gelecek… Ürpertici ama gerçek gidişat bu yönde. Bunları yaklaşık 30 yıldır yazıyorum sürekli olarak. Geldiğimiz nokta, yazdıklarımı doğruluyor, ne yazık ki." ifadelerini kullandı.

YUSUF KAPLAN KİMDİR?

1964 yılında Şarkışla'da doğdu.

İlk, orta ve lise öğrenimini Kayseri'de tamamladı. 1986 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sahne ve Görüntü Sanatları Bölümü, Sinema-TV Ana Sanat Dalından mezun oldu. Üniversite öğreniminden sonra İngiltere' ye gitti (1989 yılında M.E.B.'dan master+doktora" yapmak üzere burs kazanarak).

1991 yılında East Angila Üniversitesi'nde "Story-Telling and Myth-Making Medium: Television" adlı master tezi hazırladı. 1992 yılının Nisan ayında Londra Üniversitesi ve Middlesex Polytechnic'te Dr. Roy Armes'ın danışmanlığında doktara yaptı.

İlim ve Sanat, Yedi İklim, Kayıtlar, Kitap Dergisi, Girişim, İslam, Kadın ve Aile gibi dergilerle Zaman ve Milli Gazete gibi günlük gazetelerde çeşitli yazı, röportaj ve çevirileri yayımlandı.

Michel Foucault, Baudrillard, Milan Kundera, Umberto Eco ve John Berger gibi yazar ve düşünürlerden çeşitli çeviriler yaptı. Bir süre Yeni Şafak gazetesinin Genel Yayın Yönetmenliği'ni üstlendi.

Ardından 3 yıl Umran Dergisi'ni yönetti. Şimdi İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi nde öğretim görevlisidir ve Yeni Şafak Gazetesi'nde yazmaktadır. 25 Şubat 2006'ya kadar TV5 Genel yayın Koordinatörlüğü yaptı, daha sonra TVNET'in kurucuları arasında yer aldı.