Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi tarafından kurulan Yeni Yol grubu Meclis'te ilk grup toplantısını gerçekleştiriyor. 

Grubun ilk genel başkanı, DEVA Partisi’nden Celal Mümtaz Akıncı oldu. Grup Başkanlığı görevini ise Saadet Partisi’nden Bülent Kaya yaptı. Grup başkanvekilleri, Gelecek Partisi’nden Selçuk Özdağ ve DEVA Partisi’nden Mehmet Emin Ekmen olarak belirlendi.

Gelecek, Deva ve Saadet'in Birleşimi:  Büyük Hamle mi, Boş Çaba mı? Gelecek, Deva ve Saadet'in Birleşimi: Büyük Hamle mi, Boş Çaba mı?

Yeni Yol Grup Başkanı Bülent Kaya'nın "hoşgeldiniz" konuşmasından sonra Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ilk konuşmacı olarak kürsüye çıktı. Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi tarafından kurulan Yeni Yol grubu Meclis'te ilk grup toplantısını yaptı. 

Söz alan ilk lider olan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan oldu. Arıkan konuşmasında, iktidara çağrı yaptı. Arıkan, "ABD ile olan ilişkilerin tekrardan gözden geçirilmesini iktidardan talep ediyoruz" dedi. 

Yeni Yol grubunun ilk toplantısında üç partinin genel başkanları Mahmut Arıkan, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu sırayla kürsüde konuşma gerçekleştirdi. Liderler daha sonraki haftalarda grup konuşmalarını programlarına göre değiştirebilecek. 


YENİ YOL'DA İLK FİRE VERİLDİ


Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili İsa Mesih Şahin, üç partinin işbirliğiyle TBMM'de kurulacağı ifade edilen "Yeni Yol Grubu"nda yer almayacağını bildirdi.

Yeni Yol ilk grup toplantısında firesini verdi

Şahin, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadelere yer verdi:

"1,5 yıldır TBMM'de en genç Grup Başkanvekili olarak yürüttüğüm görevim bugün itibarıyla sona ermiş bulunuyor. Görev sürem boyunca milletimizin emanetini en iyi şekilde taşımaya çalıştım. Bu süreçte, yapıcı muhalefet anlayışını her zaman ön planda tuttum. Türkiye'nin önemli sorunlarının hepsini Meclis'e taşıdım. Eleştirilerimi çözüm önerileriyle birleştirerek, ülkemizin ve milletimizin yararına olacak adımlar atmaya gayret ettim. Milli çıkarlarımızı doğrudan ilgilendiren bütün meselelerde devletimizin yanında durdum."

Bu gayretinin ve duruşunun aynı şekilde devam edeceğini bildiren Şahin, "Gelinen süreçte üç partinin işbirliğiyle TBMM'de kurulan 'Yeni Yol Grubu'nun hayırlı olmasını temenni ediyorum. Genel Başkanımızla ve parti kurullarımızla yaptığım görüşmeler neticesinde yeni kurulan bu grupta yer almayacağım. Ülkemiz ve milletimiz için ilk günkü aşkla çalışmaya devam edeceğim." ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi'nden istifa eden Nedim Yamalı AK Parti'ye geçti Gelecek Partisi'nden istifa eden Nedim Yamalı AK Parti'ye geçti

DAVUTOĞLU:  İKTİDAR VE ANA MUHALEFETE MEYDAN OKUDUK 

Toplantıda Arıkan ve Babacan'ın ardından sözü Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu aldı. Davutoğlu şöyle konuştu:

Bugün Yeni Bir Yola çıkmak üzere bismillah diyoruz.

Derdi ikbal, derdi servet derdi güç ve iktidar olan aslında dertsizdir; derdi yoktur hırsı vardır, Dertsiz olan aslında yolsuzdur, yolundaki kilometre taşlarını kaybetmiştir ve yolsuzluğa açıktır.

Peki bizim derdimiz ne, bize uykuyu haram eden, her türlü baskıya rağmen yola çıkmaya yönelten derdimiz ne?

Bugün evrensel dilde karşılığı “insan hakları” olan ilkeler: Basit gibi görünen ama yola çıkan siyasetçinin unuttuğunda zalimleştiği 5 ilke:

Canı Korumak
Aklı Korumak
İnancı, düşünceyi korumak,
Nesli korumak
Mülkü, insan onuruna yakışan bir ekonomik standardı korumak
Derdimiz bu! Bu ilkelerle yaşadığımız gerçekliği karşılaştırdığımızda uykuyu bize haram kılan bir tabloyla karşılaşıyoruz!

Yeni Yol Partisi'nin ilk grup toplantısında Arıkan söz aldı: Milletimizi AK Parti'yi boykot etmeye çağırıyorum    Yeni Yol Partisi'nin ilk grup toplantısında Arıkan söz aldı: Milletimizi AK Parti'yi boykot etmeye çağırıyorum


'ÖNCE CANI KORUMAK'

İçeride ve dışarida canın korunamadığı bir kaos yaşanıyor!

Şeyh Edebali’nin “insanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesini bir siyasi duruş ilkesi değil de sıradan slogan haline getirenlerin yönettiği ülkede insan canı doğduğu andan itibaren tehdit altında!

Yüz kızartıcı bir dava yürüyor İstanbul’da! Yenidoğan Çetesi! Masum bebeklerin canları üzerinden “yolunu” bulan ahlaksız bir çetenin davası! Arkadaşlarımız Aynur ve Meryem Hanımlar bugün o davadan buraya geldiler.

Öte yandan genç kızlar surlardan atılarak, kadınlar boğazları kesilerek katledilen, bir yılda 394 kadının katledildiği, 259 şüpheli kadın ölümünün olduğu bir ülkede can güvenliği var denilebilir mi?

Sokak çetelerinin kol gezdiği bir ülkede kim canından emin olabilir?

Dün kahraman bir siyasetçimizin 28 Şubat’ın gür sesi Muhsin Yazıcıoğlu’nun davası zaman aşımına uğradığına karar verildi! Bir siyasetçinin canına kast edilmesi zaman aşımına uğrarsa, diğer canlar nasıl emin olabilir?

Bizim Doğup da büyüyemeyen bebeklerimizin, tecavüze uğrayarak alçakça katledilen Sıla bebeğin, teneke barakada yanan çocukların, cesedi değersiz bir çöp gibi çuvalda dereye atılan Narin bebeğin, hala katilini bulamadığımız Rojin kızımızın, surdan atılan İkbal kızımızın, boğazı kesilen Ayşenur kızımızın derdiyle yola düşüyoruz!

'İŞBİRLİKÇİ İKTİDARDAN UTANIYORUZ'

Dışarda ise insan canının hiçbir kıymet taşımadığı bir adaletsiz dünyada yaşıyoruz! Gazze’de 1.5 yıldır bir soykırım yaşanıyor! Bir taraftan o soykırımda hayatını kaybeden mazlumların derdi yüreğimizi dağlıyor, diğer taraftan bu soykırımcılarla ticareti 8 ay doğrudan, daha sonra da dolaylı sürdüren işbirlikçi bir iktidarın utanç derdini yaşıyoruz!


Biz 13 yıl boyunca Suriye’de kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla katledilen mazlumların dertleriyle uykuyu kendimiz haram kılmıştık! O zaman bizi acımasızca eleştiren ve bu zalimlerle işbirliği yapmak gerektiğini söyleyen muhalefetin şimdi Şam’a yardım seferberliği şovuna kalkışmaları karşısında sormak gerekmez mi?

Yoldaşlarınız olan belediye başkanları bu mazlumların suyunu keserek Kerbela şartlarına mahkum ederken siz neredeydiniz?

Öte yandan, daha üç ay öncesine kadar Beşar Esad ile görüşmek için randevu talebinde bulunulmasını barış çabası diyerek öven iktidar borazanlarının şimdi fetih türküleri söylemesi ne kadar samimidir?

Bizi yola çıkaran saik Filistinli, Gazzeli, Suriyeli, Doğu Türkistanlı, Arakanlı mazlumların can güvenliği derdidir.

İşte iktidara çağrıda bulunuyorum: Şu anda Tayland’da Çin’e iade edildiğinde infaz edilecek Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin çığlıklarını duyun ve onları o cehennemden çıkarın!

'İKİNCİSİ, AKLIN KORUNMASI'

Uyuşturucu belasının ilkokul çağlarına indiği bir ülkede aklın korunmuş olmasından bahsedebilir miyiz?

Düşünce suçu diye bir utancın yaşandığı, attığı bir tweet, yaptığı bir yorum nedeniyle hayatı kararanların olduğu, gazetecilerin oto-sansür yapmak zorunda kaldığı bir ülkede aklın korunduğu söylenebilir mi?

Biz genç akılların her türlü bağımlılığa karşı korunduğu, yetişkin akılların her türlü düşünceyi özgürce üretebildiği ve yayabildiği bir ülke derdiyle yola çıkıyoruz.

'ÜÇÜNCÜSÜ İNANCIN KORUNMASI'

Yapılan bütün araştırmalar gençlerin dini inançlarının zayıfladığını, din adamlarına güvenin tarihin en düşük seviyelerine indiğini gösteriyor.

Dindar nesil yetiştirme iddiasıyla yola çıkanlar bugün deizmin ve ateizmin yayılmasının sebeplerini dış mihraklarda değil kendilerinde aramalıdır!

Bu acı tablonun sebebi son derece açıktır: Dinin hal ile yaşanır olmaktan çıkarak şekle ve retoriğe indirgenmesi!

Her gün ayet hadis okuyarak retorik yapanların devr-i iktidarında yaşanan yolsuzlukların, yasakların, yoksulluğun ve adaletsizliklerin bir virüs gibi yayılmasını Her gün ayet hadis okuyarak retorik yapanların devr-i iktidarında yaşanan yolsuzlukların, yasakların, yoksulluğun ve adaletsizliklerin bir virüs gibi yayılmasını gören gençler bunun sorumluluğunu kişilerde değil iktidar tarafından kuru sloganlara dönüştürülen dini değerlerde görmeye başlıyorlar!

Biz ahlakçı değil, ahlaklı olmanın derdiyle yola çıkıyoruz! Yine Mevlana diliyle “olduğu gibi görünme, göründüğü gibi olma” derdiyle yola çıkıyoruz.

'DÖRDÜNCÜSÜ NESLİN KORUNMASI'

Aile yapımızın temel direklerinin her gün sarsıldığını, eğitimin genç nesli gerekli ahlaki, mesleki ve zihni formasyonla yetiştiremediğini, eğitimini en yüksek derecelerle bitiren gençlerin dahi mülakat giyotinine kurban gittiğini, genç neslin bu güzel ülkede onurlu bir şekilde yaşamaktan ümidini keserek yurt dışına gitme telaşına girdiğini görmekten dertliyiz.

“Emekliler Yılı” ilan ettikleri 2024’de emeklileri perişan eden iktidarın Aile Yılı ilan ettiği 2025’te aile yapımızı daha da sarsacak adımlar atma ihtimalinden dertliyiz.

'BEŞİNCİSİ MÜLKÜN KORUNMASI'

Buradaki kast edilen mülk helal yolla kazanılan emeğin ürünüdür. Bugünkü yorumuyla insanlara insan onuruna yakılır bir hayat standardı sunmak ve onu korumaktır.

Evet bu konuda da dertliyiz!

FETÖ borsası örneğinde olduğu gibi kimsenin yaptığı yatırımın geleceğinden emin olamamasından;
Yolsuzluklarla imar baronları, faiz baronları, uyuşturucu baronları ve ihale baronları servetlerine servet katarken gerçek üretimi yapan sanayicinin, çiftçinin ezilmesinden;
Açlık sınırının da altında ilan edilen asgari ücretin ortalama ücret haline gelmesinden;
Emeklilerin ayda açlık sınırının neredeyse yarısına tekabül eden emekli aylığı ile ahir ömründe sefalet içinde bir hayata mahkum edilmesinden;
Tek bir yumurtanın geçen ay %12 zamla 6 lirayı aşmasından;
Ekmeğin gramajının her gün düşmesinden;
Gıda enflasyonunun dünyanın en yüksek gıda enflasyonu olmasından,
Kıyma almanın bile lüks tüketim haline gelmiş olmasından
dertliyiz.

'SONDAKİ İKTİDARI DEĞİL, YOLDAKİ ÇİLEYİ SEÇTİK'

Zor olanı seçtik. Elimizdeki iktidarı korumaktansa ahlakı yozlaştıran iktidarın karşısında konumlanmayı seçtik. Sondaki iktidarı değil, yoldaki çileyi seçtik

Evet sınamalardan geçmiş üç dost ekip sıradan bir yolu değil, daha az gidilen, belki de hiç gidilmeyen, çileli ve dikenli bir yolu seçtik.

İktidar ve ana muhalefetin “ya onu ya beni” seçeceksin dediği kutuplaştırıcı siyasi iklime meydan okuduk.

Hala geçen yüzyılda yaşanan tek parti iktidarını temsil eden CHP karşıtlığına dayalı iktidar siyasetini de, bütün çabalarımıza rağmen hala jakoben doğmalarını terk edemeyen ve siyasetini bir zihniyetin değil bir kişinin değişmesine odaklayan ana muhalefet siyasetini de reddettik.

Yeni bir yol açalım dedik! İstikameti hak, ilkesi adalet, yöntemi nezaket, ahlakı elif gibi dosdoğru, menzili bir yeni siyaset iklimi olan “Yeni Bir Yol”!

'BARIŞ İÇİN ATILAN HER ADIMA DESTEK VERECEĞİZ'

22 Ekim'de Sayın Bahçeli'nin konuşmasından bu yana şunu söyledim ve devam edeceğim: Bir devlet askeri güçle değil aidiyet bilinciyle kurulur. Devletin bekası aidiyet bilinciyle sağlanır. Barış için atılan her adıma destek vereceğiz ama bir şartla, getirilen tasarı, teklif, çözüm -ne derseniz deyin- stratejik nitelikliyse. Kınayanın kınamasından çekinmeyiz. Orta Doğu'da yeni bir barış düzeni kuracak her çabanın yanındayız.

Kaynak: HABER MERKEZİ