ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance’in, Suriye’deki Hristiyanların durumu ve ülkede yaşanan büyük değişimler karşısında onların geleceğiyle ilgili duyduğu endişeyi dile getirmesi, Amerikan uzmanlarını şaşırttı. Uzmanlar, Trump yönetiminin başından itibaren Suriye’ye kayıtsız kaldığını ve Beyaz Saray’ın bu konuda fazla bir ilgi göstermediğini belirtiyor.

Vance, Fox News’e verdiği röportajda, Suriye’deki son gelişmelerin son derece endişe verici olduğunu söyleyerek, ABD’nin durumun ne kadar ciddi olduğunu anlamaya çalıştığını ifade etti. "Bu, izole bir olay mı yoksa bir soykırım mı söz konusu?" diye soran Vance, ülkesinin diplomatik ve ekonomik araçlarla bu toplulukları korumak için yapabileceği pek çok şey olduğunu belirtti. Ayrıca, “Bir Hristiyan topluluğunun daha yok olmasını istemiyoruz.” dedi.

Daha önce Trump yönetimi, Batı Suriye’deki katliamları “İslamcı teröristlerin”, aralarında yabancı cihatçıların da bulunduğu grupların gerçekleştirdiğini belirterek bu saldırıları kınamıştı. Beyaz Saray, Suriye’deki Hristiyan, Dürzi, Alevi ve Kürtler de dahil olmak üzere dini ve etnik azınlıkların yanında olduğunu açıklamıştı.

Vance And Trump

Suriye, Washington’un Gündemine Geri mi Dönüyor?

8 Aralık’ta Beşar Esad rejiminin çökmesinin ardından, önceki ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, Suriye’nin yeni yönetimiyle görüşmek üzere bir diplomatik heyet göndermişti. Ancak Trump yönetimi bu politikayı sürdürmedi ve önceliğini Gazze’deki savaş ve Ukrayna’daki çatışmalara verdi.

Smith College Orta Doğu Çalışmaları Bölüm Başkanı ve Brookings Enstitüsü Orta Doğu Politikaları Merkezi’nin kıdemsiz uzmanı olan Prof. Stephen Heydemann,  “Şu ana kadar Trump yönetimi, Biden’ın Suriye politikasını devam ettiriyor, ancak bunu sürdüreceği kesin değil.” dedi.

Heydemann’a göre, Trump’ın ulusal güvenlik ekibi şu an farklı konulara odaklanmış durumda ve Suriye politikası konusunda hâlâ değerlendirmeler yapıyor. Ayrıca, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Orta Doğu bölümü için üst düzey atamalar henüz tamamlanmadığı için Biden yönetiminden miras kalan politikaların sürdüğünü belirtiyor.

Öte yandan, 2011’deki Suriye devriminin ardından ABD’nin ilk Suriye Büyükelçisi olan Frederick Hof, Al Jazeera Net’e yaptığı açıklamada, “Trump yönetimi döneminde ABD’nin Suriye’de diplomatik bir temsiliyeti bulunmuyor. Bu eksiklik, Suriye’nin yeni yönetimi üzerinde etkili olmayı zorlaştırıyor.” dedi.

Suriye Hristiyanları

Trump Yönetiminin Suriye'ye Yönelik Stratejisi Belirsizliğini Koruyor

Trump yönetiminin Suriye politikasına dair belirsizlik sürerken, Beyaz Saray’ın uzun vadede nasıl bir yol izleyeceği konusunda net bir vizyon ortaya koymadığı gözlemleniyor. Uluslararası ilişkiler uzmanları, Trump’ın Suriye’ye yönelik doğrudan bir angajmandan kaçınma eğiliminde olduğunu ancak bölgedeki müttefikleri aracılığıyla dolaylı etki kurmaya çalıştığını ifade ediyor.

Smith College’dan Prof. Stephen Heydemann, Trump’ın temel önceliklerinin Gazze ve Ukrayna savaşları olduğunu, bu nedenle Suriye’nin şu an için yönetimin ana gündem maddeleri arasında yer almadığını belirtti. Ancak, bölgede yaşanan gelişmelerin Beyaz Saray’ın politikasını tekrar gözden geçirmesine neden olabileceğini vurguladı.

Heydemann’a göre, Trump’ın yönetimi, Suriye’deki gelişmeleri tamamen göz ardı etmese de, şu ana kadar ciddi bir müdahale sinyali vermedi. Washington’un bölgedeki ana hedeflerinden biri, İran’ın Suriye üzerindeki nüfuzunu sınırlamak ve İsrail’in güvenliğini sağlamlaştırmak gibi görünüyor.

Trump Ve Vance'nin Suriye Planı

ABD’nin Askeri Varlığı ve Geleceği

Trump, başkanlık kampanyası sırasında ABD askerlerini Suriye’den çekeceğini vaat etmişti, ancak şu ana kadar bu konuda herhangi bir somut adım atılmadı. Eski Suriye Büyükelçisi Frederick Hof, ABD’nin Suriye’de sahada askeri bir varlığı olmadan etkili bir diplomatik sürece liderlik etmesinin zor olduğunu belirtti.

Bölgedeki bazı askeri uzmanlar, ABD’nin özellikle Suriye’nin doğusundaki askeri mevcudiyetinin sürmesi gerektiğini savunuyor. Bunun temel nedenleri arasında, DEAŞ’ın yeniden güçlenmesini engellemek ve İran’ın bölgedeki etkinliğini sınırlandırmak bulunuyor.

Öte yandan, Trump yönetiminin, Suriye’deki Kürt güçleriyle iş birliğini devam ettirip ettirmeyeceği de büyük bir soru işareti. ABD’nin, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilişkisini sürdürüp sürdürmeyeceği ve Türkiye ile bu konuda nasıl bir denge kuracağı, önümüzdeki dönemde Trump yönetiminin Suriye politikasının şekillenmesinde önemli rol oynayacak.

Azınlıklar ve İnsani Yardım Politikası

Vance’in Hristiyan azınlıklar konusundaki açıklamaları, Trump yönetiminin Suriye’deki etnik ve dini topluluklara yönelik ilgisinin artabileceğine işaret ediyor. Ancak bazı analistler, bu ilginin daha çok siyasi ve diplomatik söylem düzeyinde kalabileceğini düşünüyor.

Eski Büyükelçi Hof, "Eğer Trump yönetimi Suriye’deki azınlıkları gerçekten korumak istiyorsa, bu yalnızca diplomatik açıklamalarla değil, sahada aktif politikalarla desteklenmeli” dedi.

Ancak şu ana kadar Trump yönetimi, Suriye’ye yönelik insani yardım politikalarında herhangi bir değişiklik yapmadı. Yardım kuruluşları, ABD’nin bölgede BM ve diğer insani yardım örgütleriyle iş birliğini artırması gerektiğini belirtiyor.

Suriye-8

Washington’un Suriye’ye Yönelik Beklentileri

Trump yönetiminin Suriye’ye yönelik uzun vadeli hedefleri henüz tam olarak netleşmese de, uzmanlar Beyaz Saray’ın şu ana kadar benimsediği yaklaşımı üç ana başlık altında değerlendiriyor:

Askeri ve ekonomik yaptırımlarla İran’ın Suriye’deki etkisini sınırlamak.

İsrail’in güvenliği konusunda hassasiyetleri gözeterek bölgedeki dinamikleri izlemek. Suriye’deki Hristiyan ve diğer azınlık topluluklarının güvenliğine yönelik söylemler geliştirmek ancak doğrudan müdahaleden kaçınmak.

Bu çerçevede Trump yönetiminin, Suriye’ye dair proaktif bir strateji geliştirmek yerine, gelişmelere göre pozisyon alan bir yaklaşımı benimsemesi bekleniyor. Ancak ilerleyen dönemde bölgede yaşanacak olaylar, Washington’un politikasının ne yönde evrileceğini belirleyecek.

Hof’a göre, bu durum Trump yönetiminin, Suriye’nin Esad sonrası geleceğini büyük ölçüde İsrail ve Türkiye gibi bölgesel aktörlere bırakma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Heydemann ise, Trump’ın seçim vaatleri arasında yer alan Suriye’den ABD askerlerini çekme sözünü henüz yerine getirmediğini, ancak bu adımın ilerleyen süreçte gerçekleşmesinin muhtemel olduğunu belirtti. Bununla birlikte, Trump yönetimi şu ana kadar Suriye’ye uygulanan yaptırımları hafifletmek için herhangi bir girişimde bulunmadı ve terör örgütleriyle ilgili sınıflandırmalarda bir değişiklik yapmadı.

Kaynak: Haber Merkezi