Altınbaş Üniversitesi'nde gerçekleştirilen konferansta konuşan Dr. Eray Güçlüer, 15 Temmuz hain darbe girişiminin sekizinci yılında Türkiye'yi parçalamak için planların 1961'de başladığını belirtti ve "FETÖ bitmezse PKK ve DEAŞ da bitmez, çünkü bu üç örgüt birbirine bağlantılı. Bu yüzden mücadele tam anlamıyla sona erene kadar devam etmeli" dedi.
Altınbaş Üniversitesi, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nün 8. yıl dönümü dolayısıyla özel bir konferans düzenledi ve 7 yıl önce şehitler adına oluşturulan “15 Temmuz Demokrasi ve Şehitler Ormanı”na fidan dikimi gerçekleştirdi. Ağaç dikme törenine Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, akademisyenler ve çok sayıda personel katıldı. Konferans, Gayrettepe Kampüsü 100. Yıl Konferans Salonu'nda “8. Yılında 15 Temmuz ‘Milletin Zaferi’” başlığıyla gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tolga Demiryol'un yaptığı konferansta, Dr. Eray Güçlüer, Doç. Dr. Ufuk Adak ve Doç. Dr. Kenan Özkan konuşmacı olarak yer aldı.
Konferansta, 15 Temmuz 2016'da yaşanan darbe girişimi ve sonrasındaki süreç değerlendirildi. Konuşmacılar, 15 Temmuz'un Türk milletinin demokrasiye bağlılığını ve birlik ruhunu tüm dünyaya gösteren bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.
"PLANLAR 55 YIL ÖNCESİNE DAYANIYOR”
"Planlar 55 yıl öncesine dayanıyor" diyen Dr. Eray Güçlüer, darbe girişiminin köklerinin 1961 yılına kadar uzandığını ve devletin her kademesine sessizce sızıldığını ifade etti. Güçlüer, "1961'de Adnan Menderes'in idamından sonra anayasa değişiklikleri ve Özel Harp Dairesi'nin kurulması gibi olaylar yaşandı. ABD tarafından Türkiye'de kurulan bu yapı, devlet erkânının haberi olmadan yıllık 10 milyon dolar harcandı. CIA’in Türkiye'ye yönelik derin planları vardı ve 1961'den itibaren bu planları uygulamaya çalıştılar" dedi.
"ELLERİNDE ÇOK DAHA ALÇAK VE KANLI BİR PLAN VARDI"
Dr. Güçlüer, 15 Temmuz'da başarılı olunması halinde Türkiye'nin nasıl bir duruma geleceğini de anlatarak, "Bu girişim, Türkiye Cumhuriyeti devletini Suriyelileştirme, Iraklaştırma ve parçalama projesiydi. İstanbul'da bir Vatikan gibi devletçik kurup, Anadolu'dan ayırarak diğer bölgeleri küçük, yönetilebilir eyaletler haline dönüştürmeyi planlıyorlardı. Ellerinde çok daha alçak ve kanlı bir plan vardı ama bunu gerçekleştiremediler. 15 Temmuz gecesi sınır hatlarındaki FETÖ'cü generaller askerleri Suriye ve Irak sınırından çektiler. Helikopterlerle Irak'ta toplanan DEAŞ'lılar ABD'ye bağlı helikopterlerle Türkiye'ye girecekti. PKK da DEAŞ ile mücadele bahanesiyle Türkiye'ye girecek ve PKK kahramanlaştırılacaktı. Türkiye'nin birçok yerinde iç savaş çıkacaktı" diye konuştu.
"FETÖ BİTMEDEN PKK VE DEAŞ BİTMEZ"
Güçlüer, "FETÖ bitmeden PKK ve DEAŞ bitmez. FETÖ bitmezse, hiçbiri bitmez. Üçü birbiri ile bağlantılıdır" dedi ve mücadelenin son bir kişi kalana kadar devam etmesi gerektiğini vurguladı. Dr. Güçlüer, “Evet, hala FETÖ ile mücadele arzu ettiğimiz seviyede olmayabilir ama 55 yıl sabırla, sessiz sedasız bir şekilde eğittiler, donattılar, istihbarat verdiler ve en üst seviyede finanse ettiler. Devletin çok çeşitli yerlerine sızdılar ve gerçekten başka bir ülke olsaydı, bu belayı defetmesi hiç kolay değildi. Ama biz milletçe bu belayı defetmeyi başardık. Bundan sonra da bu alçakların yapmak istediği planı gördükten sonra, mücadele kesinlikle hız kesmeden bitirilene kadar devam etmelidir. Konuyla ilgili kalıcı birimler oluşturulmalı. Kolay değil ama FETÖ bitmeden PKK ve DEAŞ bitmez. Yani, FETÖ bitmezse, hiçbiri bitmez. Üçü birbiri ile bağlantılıdır” şeklinde konuştu.
“FETÖ ULUSLARARASI İSTİHBARAT TEŞKİLATLARI İLE ÇALIŞTI”
Doç. Dr. Ufuk Adak, 15 Temmuz'un diğer darbelerden farklı olduğunu ve halkın iradesi ile durdurulmasının en önemli özellik olduğunu belirtti. Adak, "15 Temmuz'a darbe ya da darbe girişimi demek yanlış olur. FETÖ, uluslararası bir örgüt ve uzun yıllar boyunca bu uluslararası istihbarat teşkilatları ile çalıştı. Halkın bu teşkilatlar vasıtasıyla nasıl yanlış yönlendirildiğini gördük. Bu darbe, halkın iradesi ile durduruldu. Binlerce vatandaş sokağa döküldü. Darbe sonrasındaki süreçlerde de başarılı olduk. Çok sayıda gözaltı ve tutuklama oldu" dedi.
"HALK, VATANINA VE TOPRAĞINA SAHİP ÇIKMIŞTIR"
Doç. Dr. Kenan Özkan ise 15 Temmuz'da halkın iradesinin sosyo-genetik kodlar vasıtasıyla ortaya çıktığını belirtti. Özkan, "Türkler için vatan, millet ve bağımsızlık duyguları son derece yüksek ve önemlidir. 15 Temmuz gibi önemli durumlarda bu duygular dirilir. Halk, vatanına ve toprağına sahip çıkmıştır. Bu davranışlar bizim DNA'mızda var. 15 Temmuz'u tarihi konumlandırma, tanımlama, analiz etme ve değerlendirmeyi çok farklı bir bakış açısıyla yapmalıyız. Mustafa Kemal Atatürk'ün ileri görüşlülüğü burada karşımıza çıkıyor: ‘Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru en gerçek tarikat, medeniyet tarikatıdır.’ 15 Temmuz'dan almamız gereken dersler, güçlü bir istihbarat ve iyi bir teknolojidir. Akıl ve bilime sıkı sıkı tutunmalı ve laik, demokratik, çağdaş cumhuriyetin kıymetini bilmeliyiz" diye konuştu.